Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/102 Esas
KARAR NO : 2022/652
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/06/2021
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından …. İcra Dairesi’nin 2021/… Esas sayılı ilamsız icra takibi dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, işbu icra takip dosyası … Katılım Bankası nezdinde … …’ye ait … nolu hesaptan keşide edilen 03.06.2008 keşide tarihli 8.500,00 TL bedelli … nolu çek, 30.06.2008 keşide tarihli 11.500,00 TL bedelli … nolu çek ve 03.08.2008 keşide tarihli 10.000,00 TL bedelli … nolu çek olmak üzere üç adet çeke istinaden başlatıldığını, müvekkili aleyhine başlatılan işbu icra takibini kabul etmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili aleyhine başlatılan icra takibine konu üç adet çek üzerinde bulunan imzaların ve yazıların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin takibe konu çekten dolayı herhangi bir hukuki ilişkisi bulunmadığı için çekler üzerinde herhangi bir şekilde cirosu bulunmadığını, her ne kadar icra takip dosyasından dolayı müvekkile yapılan ödeme emri tebliğinden çekin ön yüzü fotokopisi gönderildiğini ancak arka yüzü gönderilmemiş olsa da müvekkili … … tarafından keşide edilmiş böyle bir çeki ciro etmediğini, dolayısıyla …. İcra Dairesi’nin 2021/… esas sayılı ilamsız icra takibi dosyası ile takibe konan kambiyo senedi vasfına haiz olmayan çeklerden dolayı müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, çeklere istinaden müvekkili aleyhinde başlatılan işbu icra takibine konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, imza incelemesi yapıldığında, takibe konu senetler üzerindeki imzanın müvekkile ait olmadığının ortaya çıkacağını, davalı tarafından müvekkiline karşı kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, davalı/alacaklı hakkında İİK m.72/5 gereğince takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı – borçlu hakkında … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasından icra takip talebinde bulunulduğunu, icra takip dosyası itiraz edilmediğinden takip kesinleştiğini, icra takibi kambiyo senedine dair takip yoluyla değil ilamsız takip yoluyla açılmış ve borçluya örnek 7 ödeme emri gönderildiğini, takibe dayanak üç adet çekte de davacı-borçlunun cirosu olduğunu, söz konusu çeklerdeki imzalar da alt soyu tarafından buna dayanarak atılmış olabileceğini, davacının çocuklarının davacının işletmesi lehine davacı adına ve kendi namlarına yaptıkları ciro işlemine davacının gizli ve açık rızası söz konusu olabileceğini, bunun araştırılması ve imza incelemesi yapılacak ise alt soyuna ait imza örneklerinin de alınıp incelenmesi gerektiğini, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebi de usul ve yasaya aykırı olduğunu, icra takibine itiraz etmeyerek takibin kesinleşmesine sebebiyet veren borçlu, icra takibi sebebiyle tazminat talebinde bulunamayacağını, huzurdaki davada davacı menfi tespit davası açılmasına zorlanan kişi durumunda olmadığını, borçlunun işletmesine dair kaşenin üzerindeki imzasının bulunduğu ve konu çekler nedeniyle borçlu olduğu açık olduğunu, davacı-borçlunun borcun ifa, itfa edilmiş olduğuna ilişkin bir beyanları bulunmadığı gibi çeklerdeki imzaları inkar ettiği anlaşılan davacı borçlunun kötü niyeti hukuki korumaya matuf olmadığını, bu nedenle davacı-borçlunun %20’den az olmamak koşuluyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle ikame edilen işbu davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, kambiyo senedi vasfındaki çeke dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibinde takip dayanağı çeklere ilişkin imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda davalı … tarafından davacı … ve dava dışı … … aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyası üzerinden “… BANKASI 03.08.2008 KEŞİDE TARİHLİ 10.000,00 TL BEDELLİ ÖDENMEYEN ÇEK 10.000,00 TL, … BANKASI 03.06.2008 KEŞİDE TARİHLİ 8.500,00 TL BEDELLİ ÖDENMEYEN ÇEK 8.500,00 TL , … BANKASI 30.06.2008 KEŞİDE TARİHLİ 11.500,00 TL BEDELLİ ÖDENMEYEN ÇEK 11.500,00 TL,” belgelerine dayanarak toplam 30.000,00 TL alacak üzerinden 20.04.2021 tarihinde ilamsız icra takibine girişmiş olduğu, davacı borçlunun süresi içerisinde işbu takibe, imzaya itiraz etmiş olduğu ve akabinde 08.06.2021 tarihinde borçlu olmadığının tespiti istemi ile açmış olduğu işbu davasının … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Esasına kaydının yapılmış olduğu ve davalının cevap dilekçesi ile birlikte yetkisizlik itirazında bulunması üzerine verilen yetkisizlik kararı doğrultusunda dosya mahkememizin işbu esasına kaydı yapılmıştır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Menfi tespit davaları bir süreye tabi olmadığı gibi, icra takibine itiraz edilmemesi veya takibin kesinleşmesi de menfi tespit davası açılmasına engel değildir.
Somut olayda davacı vekili tarafından takibe dayanak yapılan kambiyo senedi vasfındaki çeklerdeki imza ve yazıların müvekkiline ait olmadığı iddia edilmiştir. UYAP sistemi üzerinden dosyamız arasına alınan …. İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasında takip dayanağı belge incelendiğinde … … tarafından hamiline şeklinde keşide edilmiş 3 adet çekin ön sayfasının suretinin bulunduğu, ciro silsilesini gösterir arka sayfasının bulunmadığı, icra müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevaben takibin ilamsız takip olarak açılmış olması sebebiyle müdürlük dosyasının içerisinde çek asıllarının bulunmadığının bildirildiği, davalı vekiline imza incelemesine esas olması amacıyla çek asıllarını mahkememiz dosyasına sunması için mahkememizin 24.05.2022 tarihli celsesinin 2 nolu “Davalı tarafa çıkartılan 12/05/2022 tarihli ara kararda verilen süre içerisinde çek asıllarının sunulmaması halinde davalı tarafa tebligat çıkartılarak, …. İcra dairesinin 2021/… Esas sayılı takip dosyasına konu etmiş olduğu çekleri dosyaya sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde HMK 220/3 maddesi uyarınca çeklerdeki imzaların davacının el ürünü olmadığı hususunun kabul etmiş sayılacağının ihtarına,” şeklindeki ara kararı uyarınca usulüne uygun ihtaratı içerir tebligatın 07.06.2022 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmesine rağmen verilen kesin süre içerisinde çek asıllarının mahkememiz dosyasına ibraz edilmemiş olduğu, mahkememizin karar duruşması olan 27.09.2022 tarihinde verilen kesin süreden sonra duruşma esnasında davalı vekili tarafından çeklerin ibraz edildiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 190.maddesine göre ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Menfi tespit davalarında bu yük lehine hak doğan taraf olan davalı alacaklı olduğunu iddia eden tarafa aittir ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır.
Mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 2019/… Esas, 2022/… Karar Sayılı, 28/06/2022 Tarihli “Dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve çekin iptali istemine ilişkindir. Davada davacı davaya konu çek hakkında keşideci imzasının şirketin yetkili temsilcisine ait olmadığı iddiasına dayanmıştır. İmza inkarı halinde imzanın ilgiliye ait olduğunu ispat yükü senedi elinde bulunduran hamile aittir” şeklindeki gerekçeli ilamında da belirtilmiş olduğu üzere işbu davada davacının takip dayanağı çeklerdeki imzaya itiraz etmiş olması sebebiyle ispat yükü yetkili hamil olduğunu iddia eden davalı alacaklıda olup mahkememizce verilen kesin süreye rağmen davalı tarafça çeklerin mahkememize ibraz edilmemiş olması sebebiyle davalının yetkili hamil olduğunu ve alacağın varlığını kanıtlayamadığı kanaatine varılmakla davacının menfi tespit isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HMK 190. maddesi uyarınca ispat yükü, kanunda özel düzenleme olmadığı taktirde iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Menfi tespit davalarında ispat külfeti yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca alacaklı olduğunu iddia eden davalı tarafa aittir. Çek kendisine bağlanan kambiyo niteliği itibariyle kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü içerdiğinden, ibraz edilmekle ispat külfetinin yerine getirilmiş olduğunun kabul edilebilmesi için, TTK hükümlerine göre düzenlenmiş ve ihtiva ettiği unsurlara itiraz edilmemiş olması gerekir. Davacı ciranta olup, TTK 818/1-d maddesinin yollaması ile çekler hakkında da uygulanması gereken TTK 683. maddesi uyarınca geçerli bir cirodan söz edilebilmesi için ciro edenin imzasının bulunması şarttır. Davalı taraf … Bankası A.Ş … Şubesi’ne ait keşidecisi … olan … seri nolu 31.05.2014 keşide tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çeki ibraz etmiş ise de; davacı taraf çekteki şahsına atfen atılı imzasını inkar etmiş olup, imza inkarı halinde imzanın davacı tarafa ait olduğunu kanıtlamak davanın niteliği gereği, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca davalı tarafa aittir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ayrıca davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine yönelik talebinin değerlendirilmesinde ; “2004 sayılı icra ve iflas kanunu’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. anılan maddenin 5. fıkrası aynen; “dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. ilamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” hükmünü içermektedir.
madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır.
Başka bir ifadeyle; icra iflas kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 17.03.2010 tarihli ve 2010/19-123 esas, 2010/154 karar, 07.12.2011 tarihli ve 2011/13-576 esas 2011/747 karar ve 20.03.2013 tarihli ve 2012/19-778 esas, 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi E. 2019/3354 , K.2019/11145, T. 20.05.2019 ) ” yönündeki yerleşik kararlar uyarınca somut olay değerlendirildiğinde davalı tarafın mahkememizce verilen kesin süre içerisinde takibe dayanak evrakları sunmaması sebebi ile alacağın varlığını kanıtlayamadığı kanaatine varıldığı, bilirkişi incelemesi yapılamadığı ve bu sebeple takibin haksız ve kötüniyetli olarak yapıldığının davacı tarafça ispatlanamadığı kanaatine varılmakla davacının davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
DAVACININ DAVASININ KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE;
1-) … İcra Müdürlüğünün 2021/… Esas sayılı dosyasına konu edilmiş olan
A) … Bankasına ait, … … tarafından hamiline olarak keşide edilmiş olan 30.06.2008 keşide tarihli, 11.500,00 TL bedelli, … nolu çekten dolayı,
B) … Bankasına ait, … … tarafından hamiline olarak keşide edilmiş olan 03.08.2008 keşide tarihli, 10.000,00 TL bedelli … nolu çekten dolayı,
C) … Bankasına ait, … … tarafından hamiline olarak keşide edilmiş olan 03.06.2008 keşide tarihli, 8.500,00 TL bedelli, … nolu çekten dolayı,
Davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-) Davacının davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinin REDDİNE ,
3-)Alınması gerekli olan 2.049,30-TL karar ilam harcından peşin alınan 512,33-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.536,97-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-)Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 580,13-TL ( başvurma, peşin harç ve vekalet harcı), tedbir talep harcı: 97,70-TL, davetiye, posta gideri: 427,85-TL olmak üzere toplam: 1.033,68-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-)Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içinde … Mahkemesine İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.