Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/737 E. 2023/164 K. 13.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/737 Esas
KARAR NO : 2023/164
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
DAVA TARİHİ : 23/11/2021
KARAR TARİHİ : 13/03/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının alacağı devraldığı … A.Ş. tarafından davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2015/…E. sayılı icra takibinin başlatıldığım; icra takibine konu senetten ve … şirketinin kefili sıfatıyla kredi İlişkisinden dolayı davacının borcunun olmadığını; davacının teminat senedini vc kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladığını; davaya konu senedin … San Tic. Ltd. Şti.nin bankadan kredi kullanması için teminat senedi olarak verildiğini; … şirketinin kredisine teminat olarak davalı bankaca alman senedin, munzam teminat senedi olduğunu; takibe konu edilen senedin teminat senedi olduğunu, … şirketinin kullanacağı kredi için ve kredi sözleşmesi eki kapsamında verildiğini, davacı ile davalı banka arasında başkaca bir ticari ilişki olmadığını, senedin mücerret borç ikrarım İçermediğini, tanzim vc udeme tarihinin sonradan banka tarafından doldurulduğunu; tarafların edimlerini yerine getirip getirmediğinin ve burcun ödenip ödenmeyeceğinin yargılamayı gerektirdiğini; davacının takibe konu senetten dolayı borcu olmadığını ve senedin bedelsiz olduğunu, davacıya hesap kat ihtarının da tebliğ edilmediğini; davacının … şirketindeki hissesinin tamamını 25.07.2012 tarihinde devrettiğini ve şirketle hiçbir ilişkisinin kalmadığım; bu tarihten sonra da hiçbir kredi sözleşmesine ve belgeleyc imza atmadığını; davacının şirket ortaklığından ayrıldığını bankaya giderek bildirdiğini, ticaret sicil gazetesini ibraz ettiğini, davalı bankanın da şirketin o tarihte hiçbir borcunun olmadığım ve davacının kefaletinin sona erdiğini beyan ettiğini, davacının … şirketindeki ortaklığından ayrıldığında teb bankası da dahil tüm bankaları dolaşarak ticaret sicil gazetesini de ibraz ederek, şirket ortaklığından ayrıldığını, şirketin daha önceki kredi sözleşmelerinden dolayı borcu bulunup bulunmadığını sorduğunu, bankanın asıl borçlu şirketin kredi borcunun bulunmadığını, bu nedenle davacının da bir borcunun söz konusu olmadığını, bankaya karşı hiçbir yükümlülüğü ve sorumluluğunun olmadığını beyan ettiğini, bunun üzerine varsa munzam teminat senedinin iadesinin de talep edildiğini, ancak banka yetkililerinin varsa teminat senedini daha sonra vereceklerini söylemelerine rağmen teminat senedini iade etmediklerini vc icra takibi başlattıklarım, icra takibine konu edilen senet bedelsiz teminat senedi olduğunu, … şirketinin kredi kullanması İçin 2011 yılından önceki tarihte sözleşmeye imza atıldığını, takibe konu teminat senedine konu kredi ödendiğinden teminat senedinin bedelsiz kaldığım, ortaklıktan ayrılmadan Önce çekilen tüm kredilerin ödendiğini, bu sebeple davacının kefil olduğu tüm kredi sözleşmelerinin ve kefaletlerin de sona erdiğini, dolayısıyla teminat senedinin de geçerliliğinin kalmadığım vc bedelsiz kaldığını, 25.07.2012 tarihi itibariyle tiim kefaletin ve borçluluk durumunun sona erdiğini, bu tarihten sonra şirkete verilen kredilerden davacının sommluluğunun kalmadığını, temmuz 2012 tarihinden sonraki hiçbir kredi sözleşmesine ve belgelerde davacının imzasının olmadığım, bankanın 25.07.2012 tarihinden sonra … şirketine yeni kredi sözleşmeleri ile yeni krediler kullandırdığını, bu kredi sözleşmelerinde davacının İmzasının olmadığını, şirkete daha sonra kullandırılan vc davacının kefaletinin olmadığı kredi borcundan dolayı daha önce alınan ve bedelsiz kalan senedin icraya konulmasının yasal olmadığını, bankanın davacının imzaladığı sözleşmeden kaynaklanan krediyi yapılandırdığını ve yapılandırma nedeniyle kefaletin sona erdiğini, kredi sözleşmesi ve takibe konu bono incelendiğinde kredi sözleşmesinin 9. maddesinin ilk cümlesinde bankaya verilen tüm senetlerin bankanın alacaklarıma teminatı olduğu …”nun belirtildiğini, buna göre takibe konu bononun kredi sözleşmesinin tanzimi sırasında verilen teminat senedi olduğunun açık olduğunu, bankanın bononun borçların ödenmesi için verildiğini beyan ettiğini, oysa davacının bononun tanzim tarihi olan 25.06.2014 tarihinde şirket ortaklığından ayrıldığını, yargıtay ve bam kararlarında da açıkça anlatıldığı üzere banka kredi müşterisi ile yeni bir kredi sözleşmesi yapmış ise artık bu aşamadan sonra verdiği kredilerin bu yeni kredilerin kapsamında olduğuna dair bir karine bulunduğunu, yeni bir genel kredi sözleşmesinin akdedilmiş olmasının, eski sözleşmenin fiilen kadük hale gelmesi anlamına geldiğini, yeni bir sözleşme akdedildikten ve doğal olarak verilen krediler bu sözleşmenin akdcdilmcsindcn sonra verilmiş ise bu yeni sözleşmeye dayalı kredilerin geri dönmemesi halinde, bankanın fiilen sona ermiş eski sözleşmenin kefiline, yeni borç için müracaat etmesinin hukuken mümkün olmadığını, yargıtay, özellikle süreç içinde birden fazla kredi sözleşmesinin imzalandığı banka kredi ilişkilerinde, kredi, hangi sözleşmeye istinaden kullanılmışsa, o sözleşmede imzası bulunan kefili sorumlu tuttuğunu, kefilin, ancak kefaleten imzaladığı sözleşmeye dayalı kullanılan kredilerden sorumlu olduğunu, daha sonra imzalanan yeni kredi sözleşmesine dayalı olarak kullanılan yeni kredilerde, sonraki kredi sözleşmesinde imzası bulunmayan kefil sorumlu tutulamayacağını, Yargıtay’ın kullanılan kredilerde krediyle sözleşmelerin referans numaralarının da araştırılmasını ve karşılaştırılmasını istediğini, bu araştırmanın temelinde başkasının borcu için şahsen sorumluluk altına giren kefili koruma düşüncesinin yattığını, yargıtay’ın bu konuda istikrar kazanmış görüşü yansıtan 19.Hukuk Dairesı’nin 17.12.2018 tarih ve e.2017/1029, k.2018/6660 sayılı kararının şu şekilde olduğunu “mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, icra dosyası içeriğinden alacağı temlik eden akbaıık tarafından dava dışı doğa şirketi ile iki ayrı kredi taahhütnamesi imzalandığı, davalının 2005 tarihli sözleşmede imzasının bulunduğu ancak 2011 tarihli sözleşmede imzasının olmadığı, takibe konu kredinin 2011 tarihli kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığı, yargıtay yerleşik uygulamaları gereğince de sonraki tarihli başka bir kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırılmış ise sonraki sözleşmeden dolayı, kefilin sorumlu olmayacağından davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından bozulması istemiyle temyiz edilmiştir, * dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektiriri sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddivle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına fi yine yargıtay’m kullanılan kredilerde sözleşmelerin referans numaralarının da araştırılmasını ve karşılaştırılmasını istediğini, kredi sözleşmesinden sonra yeni kredi kullandırılıp kullandın 1 madiğin m tespitinin gerektiğini, yeni referans numarası ile kredi kullandırıldığı taktirde eski sözleşmenin ve kefaletin geçersiz hale geldiğini, devreden bankanın yeni kredi kullandırdığı gibi, borç yapılandırması yaptığını, kredi yapılandırma işleminin bir tür yenileme (tecdit) niteliğinde olduğunu, yenilemeyle birlikle eski kredi borcu vade ve taksit miktarı ile birlikte sona erdiğini, ikinci ve yenilen kredi borcunun yeni bir borç olarak ortaya çıktığını, bundan başka eski kredi borcuna bağlı kefalet ve ipotek gibi teminatların da kendiliğinden sona erdiğini, bunun İçin eski borca kefil olanların yenilenen kredi borcuna da ayrıca kefil olarak İmza atması gerektiğini, yargıtay 19. hukuk dairesi’nin, kredi yapılandırmalarını ve yapılandırma için imzalanan kredi sözleşmelerini yenileme niteliğinde gördüğünü, istikrar kazanmış uygulamasına göre kredi borcunun yapılandırılması halinde, yapılandırma/kredi sözleşmesini imzalamayan önceki kredi sözleşmesinin kefilinin yemlemeyle sotıa eren önceki borçtan sorumluluğun kalkacağı ve imzası bulunmayan yapılandırma kredisinden sorumlu tutulamayacağı yönünde olduğunu, tbk’nın 583. maddesinde, kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarilıi belirtilmedikçe, kefaletin geçerli olmayacağına ilişkin amir hükmü dikkate alındığında, kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı ve kefalet tarihini, kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu ve tbk’nun 583.maddesindeki bu koşulların, geçerliliğe ilişkin şekil şartı olarak kabul edildiğinden, bu unsurlarda eksiklik bulunması halinde, herhangi bir yoruma ihtiyaç kalmadan kefalet sorumluluğu da geçersiz sayılacağını, davacının imzaladığı sözleşme incelendiğinde kefil olunan azami tutarın müvekkil eli ürünü olmadığını, sonradan doldurulduğunu, aynı yazıyla diğer kefil … …’ın kefilliğinin yanına yazıldığı, her iki rakamın da sonradan doldurulduğunun açık olduğunu, kefaletin de geçersiz olduğunu, ayrıca yasal zorunluluk olan kefalet tarihinin de sözleşmede yer almadığım, bu nedenle de kredi sözleşmesinden kaynaklanacak kefaletin geçersiz olduğunu, davalı bankanın davacıya tebligat yapmadığını, hesap kat ihtarı tebliğ etmediğini, davacının temerrüde düşmediğini, doğrudan teminat senedinin icra takibine konu edildiğini belirtmiş ve …. İcra Müdürlüğünün 2015/… esas sayılı icra dosyasından dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasından tahsil edilen bedellerin istirdadına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 22.05.2015 tarihinde …. İcra Hukuk Mabkemesi’nin 2015/… Esas sayılı dosyası ile takibin taliki veya iptali talepli davasının ikame edildiğini, ancak icra mahkemesince senedin teminat senedi niteliğinde olmadığından bahisle davanın reddine karar verildiğini, 01.06.2015 tarihinde ise … İcra Hukuk Mahkemesİ’nin 2015/… Esas sayılı dosyası ile takibin taliki veya İptali talepli dava ikame edilmiş olmasına rağmen yine ilgili mahkemece senedin teminat senedi niteliğinde olmadığından bahisle işbu davanın da reddine karar verildiğini, görüleceği üzere davacı tarafından verilen senedin teminat senedi niteliğinde olmadığım, davaya konu icra takibi dayanağı olan ve davacı tarafça müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzalanan senedin düzenleme tarihinin 25/06/2014 olduğunu; davacının, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. deki hissesini 25,07.2012 de devrederek ortaklıktan ayrıldığım iddia ettiğini, ancak dava konusu senedin düzenleme tarihi davacının ortaklığından ayrıldığını iddia ettiği tarihten yaklaşık 2 sene sonrası olduğunu, bu haliyle bile resmi olarak ortağı olmasa da mezkur şirketin borçlan nedeniyle müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla senet imzalamasının davacının gayri resmi de olsa ilgili şirketin ortağı olduğunun göstergesi olduğunu, takibe konu senedin, davacının ortaklıktan ayrıldığı 25.07.2012 tarihinde çok sonra 25.06.2014 tarihinde düzenlendiğini, bu tarih itibariyle dava dışı borçlu şirketin temlik eden bankaya olan borçlarına karşılık verildiğini, davacının borçlu şirketin borçlarını bilerek bu senede imza attığını beyan etmiş, davanın reddini ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; …. İcra Dairsei 2015/… Esas sayılı takip dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takip dosyasında davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin dava olduğu görüldü.
Deliller: Dosya içeriği, Bilirkişi incelemesi, …. İcra Dairsei 2015/… Esas sayılı dosyası,
Mahkememiz dosyasından 15/09/2022 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
…. icra müdürlüğü 2015/…e. sayılı icra takibi: 24042015 tarihinde dava dışı … tarafından davacı, dava dışı … ve … aleyhine başlatılan icra takibinde 241.000TL. (asıl alacıık)+]38,66TL. (14.04.2i) 15-6.04.2015 arası yıllık %I0,5 işlemiş faiz) + 723TL. (%0J0 komisyon)- 241.861,66TL.nin ödenmesi talep edilmiş olup takipte ”harcan sebebi” olarak “25.06.2014 tanzim ve 14.04.2015 vade tarihli 270.000 TL miktarlı bono” gösterilmiştir.
Senet: 25.06.2014 tarihinde İstanbul’da düzenlenen, 270.000TL. miktarlı emre muharrer senette borçlu (dava dışı) … Makiııa bu bedeli …’e ödemeyi borçlanmış olup (dava dışı) …’m adının ve soyadının, adresinin elle yazıldığı ve imzasının bulunduğu; davacının ise sadece e! yazısı ile adının ve soyadının, ayrıca imzasının bulunduğu görülmektedir.
“ödememe protestosu” Dava dışı … tarafından … Noterliği’ııdeıı 16.04,2015 tarihinde davacıya ve dava dışı … ile …’a gönderilen ödememe protestosunda 25.06.2014 tarihli, 270.000TL. miktarlı senedin ihtara rağmen ödenmemesi sebebiyle bu protestonun gönderildiği, temerrüdün gerçekleştiği beyan edilmiştir.
Teb tarafından 08.03.2022 vc 18.07.2022 tarihînde düzenlenerek dosyaya gönderilen cezabı yazılar: tarihli cevabî yazısının ekinde sunduğu,
24.04.2015 tarihinde dava dışı … tarafından davacı, dava dışı … Makina ve … aleyhine …. İcra Md.’nin 2015/…E. sayılı dosyası ile başlatılan İcra takibinde 241,000TL. {asıl alacakf- 138,66TL. (/4.04.2015-6,04.2015 arası yıllık %!0,5 işlemiş faiz) + 723TL, (%0,30 komisyon)= 241.861,66TL.nin ödenmesinin talep edildiği, takipte “borcun sebebi” olarak “25.06.2014 tanzim ve 14.04.2015 vade tarihli 270,000TL. miktarlı bono”nun gösterildiği;
25.06.2014 tarihinde İstanbul’da düzenlenen, 270.000TL. miktarlı emre muharrer senette borçlu (dava dışı) … Makina’nın bu bedeli …’e ödemeyi borçlandığı; ayrıca senet üzerinde (dava dışı) … …’ın adının ve soyadının, adresinin elle yazıldığı ve imzasının bulunduğu; davacının ise sadece el yazısı ile adının ve soyadının, ayrıca imzasının bulunduğu,
Bononun düzenleme tarihi dikkate alındığında yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583/1 hükmünün uygulama alanı bulması halinde bu hüküm, emredici nitelikte bir hukuk hükmü olduğundan geçerli şekilde kefalet sözleşmesinden bahsedilebilmesİ için gereken şartların
25.06.2014 tarihli senette bulunup bulunmadığı irdelendiğinde 25.06.2014 tarihinde İstanbul’da düzenlenen, 270.000TL. miktarlı emre muharrer senette borçlu (dava dışı) … Makina’nın bu bedeli …’e ödemeyi borçlandığı, bununla birlikte davacının ise sadece el yazısı ile adının ve soyadının, ayrıca imzasının bulunduğu;
Takibe konu edilen söz konusu senedin üzerindeki beyanlar incelendiğinde senedin, TBK m. 583/1 hükmü gereğince geçerli kefaletten söz edilebilmesi için gereken şartlan taşımaması, hükme göre aranan “kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini gösteren beyan”m davacının kendi el yazısıyla belirtilmemesi sebebiyle emredici hükümdeki şartların bulunmadığı; salt olarak bu senet üzerindeki davacının adının ve soyadının, ayrıca imzasının bulunmasının geçerli kefaletten söz etmek için yeterli olmadığı, davacının borçtan sorumlu olmadığı,
Ayrıca senedin, teminat senedi olduğunu gösteren bir delile de dosya kapsamında rastlanmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 24/01/2023 tarihinde ek rapor alınmıştır.
Raporda:
Dava Dışı Banka Genel Müdürlüğünden celp edilen 18.07.2022 Tarih … No’lu Yazıda “Bankamıza olan kredi borçlarının geri ödenmesinde kullanılmak üzere tanzim edilip Bankamıza teslim edildiği ” denilmiş olup Davaya konu senedin Munzam senet olarak diğer bir ifadeyle İlave teminat olarak alındığı anlaşılmış olup Dava dışı Bankaca Senedin teslim alınarak kayıtlara intikal tarihini ispata yarayan Senede ilişkin tevdi bordrosunun sunulmadığı,
Dava Dışı Bankaca Sunulan kredi hesap hareketleri incelendiğinde 50.000, -TL’lik kredinin kullandırım başlangıç tarihinin 23.05.2014 tarihi olduğu, kredinin en son 16.04.2015 tarihli hesap hareketinin olduğu bu tarihte 104.406,77 TL borç bakiyesi üzerinden Takip hesaplarına alındığı, 23.09.2014 tarihinde 20.000,- TL kredi kullandırıldığı, bu kredinin de 16.04.2015 tarihinde 20.000,- TL borç bakiyesi üzerinden Takip hesaplarına alındığı görülmüştür. 16.04.2015 tarihindeki borç bakiyesinin 124.406,77 TL olduğunun söylenebileceği, kredinin sonraki tarihli hareketlerinin ise sunulmadığı, belirtilen nedenle Takip/Dava tarihi itibariyle borcun varlığı hakkında kesin bir kanaat oluşturulmasının mümkün olmadığı,
Davacının Şirketteki Ortaklıktan ayrıldığı 2012 yılından sonra Bankaca Düzenlenen başkaca bir Genel Kredi Sözleşmesi Sunulmadığı Kredinin 23.05.2014 tarihinde kullandırıldığı, Davacının Şirketteki ortaklıktan ayrıldıktan sonraki bir tarihte düzenlendiği ve imzaladığı iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu iddianın yan delillerle desteklenmediği anlaşılmakla, bilirkişi raporunun denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu göz önüne alınarak, davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hükmü kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın kabulüne, …. İcra dairesi 2015/… Esas sayılı dosyasına konu borç yönünden davacının davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 16.521,57 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.130,40 TL harcın düşümü ile eksik kalan 12.391,17 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 36.860,63 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yapılan ( 4.130,40 TL peşin harç + ilk masraf 67,80 TL + bilirkişi ücreti 4.250,00 TL + 77,35 TL posta masrafı ) toplam 8.525,55 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 13/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır