Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/620 E. 2023/796 K. 07.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/620 Esas
KARAR NO : 2023/796
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 07/11/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulmuş olup, ekte sunulan cari hesap ekstresi ve faturalardan da görüleceği üzere davalının müvekkiline 6.815,90 TL borcu bulunduğunu, müvekkili ile davalı arasında kurulan ticari ilişki gereği müvekkili, davalıya 83 adet bakımsız akü sattığını, buna karşılık toplamda 31.815,90 TL lik fatura kesildiğini, davalı şirket borcunun yalnızca 25.000,00 TL lik kısmı için ödeme yaptığını, kalan borcu için herhangi bir ödeme yapmadığını, müvekkili uzun bir süredir davalıdan alacağını talep etmesine rağmen, davalı şirketin borcunu ödememesi üzerine müvekkili şirket adına ….İcra Müdürlüğü’nün 2021/… E. sayılı dosyasından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emri davalıya 01.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve davalı da süresinde icra takibine haksız ve yersiz olarak itirazda bulunarak takibi durdurduğunu, davalının itiraz dilekçesinde itiraz sebebi olarak borcunun bulunmaması gösterildiğini, davalı, müvekkili ile olan ticari ilişkisini inkar etmemiş bunun yanı sıra borcunu ödediğine dair ödeme belgesi de sunamadığını, bu sebeple davalının itirazı haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının yetki ve esasa yönelik itirazlarının reddi ile davamızın kabulünü, davalı borçlunun … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkili şirkete tahakkuk ettirilen 19.11.2020 Tarih ve … fatura numaralı fatura konusu ürün davacı tarafından hasarlı şekilde müvekkili şirkete teslim edildiğini, bu sebeplerle davacı yan tarafından müvekkili şirkete tedarik edilen akünün arızalı olması, yapılan bildirim ve talebe rağmen davacı yanca, arızalı olan aküye istinaden herhangi bir bakım onarım veya değişim uygulanmadığından ayrıca işbu dilekçemiz ile birlikte sayın mahkemeye sunmuş olduğumuz cevaplarımız kapsamında davacı tarafından sayın mahkemenizin yukarıda ayrıntıları belirtilen dosya üzerinden ikame edilen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiğini, yukarıda açıklanan sebeplerle ve sayın mahkeme tarafından re’sen gözetilecek nedenlerle, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, satım sözleşmesi kapsamında bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasında kurulan ticari ilişki gereği davacının davalıya 83 adet bakımsız akü satmış olduğu ve buna karşılık toplamda 31.815,90 TL’lik fatura kestiği, davalı tarafça söz konusu faturanın 25.000,00 TL’lik kısmı için ödeme yapıldığı, bakiye 6.815,90 TL’lik kısmi için ödeme yapılmamış olması sebebi ile davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatılmış olduğu, davalının borca ve yetkiye yönelik yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durması sebebi ile işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Davalı tarafça öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması sebebiyle mahkememizce bu husus öncelikli olarak incelenmiş olup; İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile usul Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
İİK’nın 50. maddesi; “(Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” düzenlemesini içermektedir.
6100 Sayılı HMK’nın 6/1. maddesinin “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklindeki düzenlemesi uyarınca açılacak olan davalarda genel yetkili mahkeme belirlenmiş olup para borçlarının ifa yeri bakımından ise TBK m.89 hükmü uygulanmakta olup bu hükme göre Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğinden alacaklının yerleşim yeri mahkemesi de para borçlarına ilişkin davalarda seçimlik yetkili mahkeme olmaktadır. Bu hüküm aynı zamanda icra dairelerinin yetkisinde de uygulanmakta olup somut olayda takibe konu borcun götürülecek borçlardan para borcu olması ve davacı alacaklının yerleşim yerinin İstanbul İcra Dairelerinin ve mahkememizin yetki sınırında kalması sebebi ile davalının icra dairesinin yetkisine ve mahkememizin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargılama esnasında davalı tarafından mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirkete tahakkuk ettirilen 19.11.2020 tarih ve … fatura numaralı, fatura konusu … marka … akünün hasarlı şekilde müvekkili şirkete teslim edildiğini, buna ilişkin olarak tedarik akabinde akünün kullanıldığı ilgili istif makinesinin bakım ve onarımı kapsamda görev alan dava dışı … San. ve Tic. A.Ş. Tarafından düzenlenmiş olan 13.01.2021 tarihli servis raporunda hasarın davacı yan tarafından tedarik edilen aküden kaynaklandığını bildirilmiş olduğunu beyan etmiş olması sebebi ile söz konusu ürünün hasarlı olup olmadığı, ayıplı ifa söz konusu ise davacının söz konusu bedeli tahsil talebinde bulunup bulunamayacağının tespiti için öncelikle akünün bulunduğu yer talimat mahkemesi aracılığı ile akü alanında uzman elektrik mühendisi bilirkişisinden rapor tanzim edilmesi istenilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanılarak mahkememize ibraz edilmiş olan bilirkişi raporunda özetle ; yerinde yaptığımız inceleme sonucunda iş makinesinin akü ve akülerin test yapılamadığı için çalışıp çalışmama konusunda herhangi bir kanaate varılamadığı mahkememize bildirilmiştir.
Somut olayda taraflar tacir olup uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Türk Ticaret Kanunu’nu 23. maddesinde tacirler arasında yapılan ticari satışlarda esas itibariyle Türk Borçlar Kanunun ilgili hükümlerinin uygulanacağı belirtildikten sonra bu tür satışlar hakkında özel bazı hükümlere yer verilmiştir. Buna göre, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmesi gerektiği, açıkça belli değilse alıcının malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde inceleyip veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olacağı, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 223/2 maddesinde ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde, satılanı kabul etmiş sayılacağı ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hükmün uygulanmayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmesi gerektiği; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre; Ayıp ihbarının yapıldığını ispat yükü de alıcıdadır.
Somut uyuşmazlıkta, takip faturaya dayalı olarak başlatılmış, davalı taraf dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde ürünün teslim olduğunu kabul etmiş ancak istenilen vasıflarda olmadığını savunmuştur. İspat yükü genel karine gereğince davacı taraf üzerindedir. Ancak davalı tarafın savunması değerlendirildiğinde, ürünlerin davalı tarafa teslimi hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmayıp teslimi yapılan ürünün ayıplı olduğu iddia olunarak bedelin ödenmediği savunulmuştur. Bu durumda ispat külfeti yer değiştirmiş olup malların teslimi konusunda bir ihtilaf bulunmadığına göre ürünün ayıplı olduğunun davalı tarafça ispatlanması gerekmekte olup davalı tarafça cevap dilekçesi ekinde ibraz edilmiş olan servis raporu incelendiğinde ” Akü arızası nedeniyle controller kartı patlamıştır. Kart tamir edildi. Makinaya takılmıştır. Akünün gözlerinde su bulunmamıştır, gözler kurumuştur.” şeklinde tutanak düzenlenmiş olduğu, davacı tarafça ibraz edilmiş olan servis raporunda ise “Söylenildiği üzere saat 13.13’de akü kontrolü için firmaya gelindi; ancak makineci makineden kartın yandığı gerekçesi ile kartı söküp gittiğinden akü yüke vurulamadı. Fiziki kontrollere göre 12 adet hücreden hiçbirinde su olmadığı tespit edildi; hücre içi plakaların kuruduğu tespit edildi. Taşma- kaçak olma ihtimali üzerine kazandan su çekilmeye çalışıldı; kazan içinden 200 ml su alındı. Bunun üzerine akü arızasının susuz kalmaktan dolayı olduğu ve akünün kartın yanmasına sebep olmayacağı firma yetkilisi … Bey’e ve operatöre anlatıldı. Akü bakım için ve kesin arıza tespiti için fabrikaya alındı.” şeklinde tutanak tutulmuş olduğu görülmekle yargılama esnasında alınan bilirkişi raporu bir bütün olarak incelendiğinde davalı tarafça teslim edilen ürünün arızalı / ayıplı olduğunun ispat edilememiş olduğu görülmüştür.
Yargılama esnasında tarafların ticari defter ve belgeleri, celp edilmiş olan BA- BS formları bir bütün olarak değerlendirme yapılmak sureti ile rapor tanzimi için dosya mali müşavir bilirkişisine tevdi edilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanan raporda özetle;
Davacı firmanın incelenen 2020,2021,2022 yılları ticari defter ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre lehine delil kabul edilebileceği,
Davalı firmaların incelenen 2020,2021,2022 – yılları ticari defter ve kayıtlarının HMK 222. Maddesine göre Lehine delil kabul edilebileceği, (Envanter – Defterleri sunulmamıştır.)
Davacı … Ltd.Şti ‘nin ve Davalı … Ltd.Şti’ nin Ticari Defter kayıtlarına göre Davacının Davalıdan icra takip tarihi ve Dava tarihi itibari ile 6.815,90 TL ALACAKLI olduğu,
Davacı ve Davalının Ticari defter kayıtlarının örtüştüğü, Davacı ve Davalıya ait Dosyaya sunulu BA ve BS formlarının örtüştüğü ,(2020 yılı 3 belge 29.962 TL)
Davacının 6.815,90 TL alacağına Takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 2/2 maddesi gereği avans faizi oranında faiz talep edebileceği,
Kanaatine varıldığı mahkememize bildirilmiştir.
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Bknz. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/297 Esas, 2020/327 Karar Sayılı, 04/06/2020 Tarihli İlamı).
Dosya kapsamı itibari ile hazırlanılmış olan bilirkişi raporları, taraflarca ibraz edilmiş olan deliller değerlendirildiğinde davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 6.815,90 TL alacaklı olduğu görülmekle hüküm kurmaya ve denetime elverişli olan mali müşavir bilirkişi raporu uyarınca davacının davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, dava konusu asıl alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olduğu ve davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 6.815,90 TL ‘nin %20’si oranında olan 1.363,18 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının DAVASININ KABULÜ ile; davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı icra takip dosyasına vaki İTİRAZININ İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden devamına,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 6.815,90 TL ‘nin %20’si oranında olan 1.363,18 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 465,59-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 82,32-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 383,27-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 150,12-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri: 250,00-TL, bilirkişi ücreti: 2.250,00TL olmak üzere toplam: 2.650,12-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 6.815,90TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerine bırakılmasına,
7-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.