Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/606 E. 2022/692 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/606 Esas
KARAR NO : 2022/692
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/09/2021
KARAR TARİHİ : 18/10/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı borçludan olan alacağının tahsili amacıyla …. Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilmesi akabinde davalı borçlu tarafından süresi içerisinde borca itiraz edildiğini ve takibin durduğunu beyanla; Fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalının …. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, Davalının % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından süresi içerisinde mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında bir takım tekstil ürünlerinin alım-satımına yönelik ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ilişki çerçevesinde USD cinsinden satılan malların VUK ve ilgili sair mevzuat gereği TL karşılığı ile faturalarının kesildiğini ve ödemelerin çoğunlukla müvekkili tarafından davacıya çek ile yapıldığını, davacı tarafın öncelikle … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyası üzerinden takibe giriştiğini, işbu dosyaya yapılan borca ve yetkiye itiraz üzerine eldeki icra takibinin başlatıldığını, başlatılan takibin öncekinin devamı mahiyetinde olup olmadığının belirli olmadığını beyanla davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini; yerleşik içtihatlar uyarınca kur fark talep edilebilmesi için taraflar arasında bir sözleşmenin olması ya da ödemelerin çek dışı yöntemlerle gerçekleşmesi gerektiğini, maddi vakıada davacıya daha önceki mal alım- satımlarına dair fatura bedellerinin ÇEK ile ödendiğini, davacının da bu çekleri alırken kur farkına dair ihtiraz-i kayıt ileri sürmediğini, taraflar arasında kur farkı alınacağına dair yazılı ya da sözlü anlaşma olmadığını beyanla; Davacının davasının REDDİNİ, Takip yapmakta kötüniyetli olduğu dikkate alınarak icra takip dosyasındaki takip çıkış miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Yargılama esnasında tarafların delilleri toplanmış, …. Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyası dosyamız arasına celp edilerek davacı ve davalı tarafın ticari defterleri ayrı ayrı incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, kur farkı faturasına dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı tarafından davalı aleyhine 05.12.2018 tarihinde … İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyası üzerinden 17.08.2018 tarih … nolu ‘KUR FARKI’ istemli 31.328,06 TL miktarlı, 27.08.2018 tarih … nolu ‘KUR FARKI’ istemli 29.450,68 TL miktarlı ve 28.08.2018 tarih … nolu ‘DEĞERLEME KUR GELİRLERİ’ istemli 7.705,17 TL miktarlı faturalardan kaynaklı olarak işlemiş faizleri ile birlikte toplamda 71.410,87 TL üzerinden icra takibine girişmiş olduğu, davalı- borçlu tarafından süresi içerisinde borca, ferilerine ve yetkiye yönelik yapılan itiraz üzerine alacaklı vekili tarafından dosyanın yetkili İstanbul İcra Dairesine gönderilmesinin talep edildiği, ….İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden yeniden ödeme emrinin tebliğe çıkartılması akabinde davalı tarafça borca itiraz edilmiş olduğu, işbu sebeple icra takibinin durduğu ve davacı alacaklı tarafından eldeki itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Yargılama esnasında öncelikle davalının ticari defterlerinin İstanbul’da olması sebebiyle davalının ticari kayıtları üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, akabinde davacının ticari defterlerinin bulunduğu … Asliye Ticaret Mahkemesine yazılan talimat yolu ile davacının ticari defterleri üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, hazırlanan raporlar dosyamız arasına alınmıştır.
Davalının ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak mali müşavir bilirkişi tarafından mahkememize sunulan 02.03.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davalının ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu ve sahibi lehine delil teşkil edeceği,
Davaya konu faturalar öncesi tarafların hem TL hem de döviz bakiyelerinde mutabık oldukları ve davalının davacıya kur farkından kaynaklı borçlu durumda olduğu,
Alacaklı olan şirket tarafından kur farkına istinaden 3 adet faturanın keşide edilmesi ardından davalı tarafından bu faturalara ait iade faturalarının keşide edildiği,
Davacı yanca düzenlenen bu faturaların fiktif bir işlem niteliğinde olduğu ve gerçek bir borç/ alacak içermediği, sadece bakiye kapatma / denkleştirme ya da düzeltme işlemi gibi bir harekete sebep olacağı ve taraf defterlerinde sadece davalının borcunu kapatmak için kullanılabileceği, davacıya ödenmesi gereken nakit bir hareket içermeyeceği mahkememize bildirilmiştir.
Davacı tarafın ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle talimat mahkemesince mali müşavir bilirkişiden alınan 23.06.2022 tarihli raporda özetle;
Taraflar arasında cari hesap ilişkisi mevcut olduğundan dolayı ÇEK ile yapılan ödemelerin hangi faturalara istinaden yapıldığına dair bir tespit yapılamadığı,
Davalı tarafın ticari kayıtlarında tespiti yapılan 3 adet iade faturasının davacı şirketin BA formlarında yer almadığı,
Davacı tarafın icra takibine dayanak yapmış olduğu faturaların genel toplamının 68.483,91 TL olduğu, davalının davacıdan 27.07.2018 tarihi itibariyle 12.225,01 TL alacaklı olduğu, işbu alacağın mahsubu halinde davacının davalıdan icra takip tarihi itibariyle talep edebileceği asıl alacak tutarının 56.258,90 TL olacağı mahkememize bildirilmiştir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Somut olayda takip dayanağı faturalarının yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda taraflar arasındaki ticari ilişkideki akacak kalemlerine ilişkin kur farkı alacağına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları uyarınca dolar olarak banka üzerinden yapılan ödemeler için kur farkı istenemeyeceği gibi, çek bir ödeme aracı olup verildiği gün ödeme olarak kabul edildiğinden, çeklerle yapılan ödemeler için de tahsil tarihi gözetilerek kur farkı talep edilemez. Nitekim benzer mahiyette olan … Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/… Esas, 2020/… Karar Sayılı, 09/07/2020 Tarihli, Yargıtay denetiminden geçerek onanmış “Dava, kur farkı alacağından kaynaklı … İcra Müdürlüğü’ nün *** Esas sayılı dosyasında kur farkı faturasına dayalı başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır. .. Kural olarak kur farkı istenebilmekte ise de davalının çekle ödemede bulunduğu konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup döviz üzerinde düzenlenmesi mümkün olduğu gibi bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekir.” şeklindeki gerekçeli ilamı uyarınca somut olaya bakıldığında bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlarda taraflar arasında cari hesap ilişkisinin bulunduğu, ödemelerin çek ile yapılmış olduğu ancak hangi çekin hangi faturaya istinaden yapıldığının defterlerde açıkça belirtilmemiş olması sebebiyle çeklerin hangi faturaya istinaden ödendiğine dair tespit yapılamadığının mahkememize bildirilmiş olması karşısında yukarıda anılan içtihatlar uyarınca somut olayda davalı tarafından ödemelerin çek vasıtası ile yapılmış olduğu, işbu hali ile davacının kur farkı alacağı talep edemeyeceği, nitekim söz konusu kur farkına ilişkin faturaların da davalı tarafça kabul edilmeksizin davacı tarafa iade edilmiş olması, tarafların basiretli tacir olmaları gerektiği karşısında davacının davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekili tarafından davacı aleyhine icra takip dosyasındaki takip çıkış miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebi değerlendirildiğinde İİK m.67 hükmüne göre kötüniyet tazminatı; takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Anılan yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Somut olayda davalı, davacının icra takibinde kötüniyetli olduğunu yasal delillerle kanıtlayamamış olup, dosya içeriğinde de kötüniyetin varlığını açıkça ortaya koyacak bir yöne rastlanmamıştır. Bu nedenlerle davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Davalının takibin kötüniyetli olması nedeni ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi talebinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 1.219,52-TL’den mahsubu ile ile artan 1.138,82-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 11.425,74TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.