Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/593 E. 2022/582 K. 06.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/593 Esas
KARAR NO : 2022/582

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 29/01/2015
KARAR TARİHİ : 06/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil Bankanın Silivri şubesi ile kredi borçlusu, …Ambalaj Turizm San ve Tic A.Ş arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden firmaya Taksitli Ticari Krediler, açılıp kullandırıldığını, davalı … ise 17.02.2012 tarihli genel kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek asıl borçlu ve diğer kefillere nakit kredi borcunun ödenmesi için Silivri …Noterliği’nin 08/03/2013 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle ihtar edilmişse de, söz konusu borcun ödenmediğini, akabinde davalı …’na borcun ödenmesi için Üsküdar …Noter1iği’nin 08,04.2014 tarihli ihtarnamesi ile bildirilmesine rağmen borcun ödenmediğini, nakit kredi borcu ödenmediğinden İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin …D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı verildiğini, ihtiyati haciz kararının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı dosyası ile infaz edilerek davalı-borçlu hakkında genel haciz yolu ile takip başlatılmış ise de; borçlu tarafından yapılan haksiz itiraz ile borçlu açısından icra takibinin durduğunu, davalı -borçlunun, takipte, borca ve talep edilen faiz oranına kısacası borcun tamamına ve fer’ilerine ve imzaya itiraz ettiğini, itirazların ve iddiaların hukuki dayanaktan yoksun, yersiz ve mesnetsiz iddialar olduğunu ve reddinin gerektiğini, kredi borçlusu begasam ile müvekkil banka arasında imzalanan 17/02/2012 tarihli sözleşmeyi davalı …müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, davalıların 17.02.2012 tarihli 2.000.000,00-TL bedelli Genel Kredi sözleşmesini imzaladıklar için icra takibine konu borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduklarını borcun ödenmemesi nedeni ile gönderilen hesap kat ihtarnamesi ve eki hesap özetine de davalıların itiraz etmediklerini, anılan sözleşme gereği, borcun muaccel kılınması banka tarafından kredinin kat edilmesine bağlı olan cari usulde işleyen kredilerde, müşteri, bankaca hesabın kesilmesinden yahut sözleşmenin feshedilmesinden itibaren borcu tamamen kapatıncaya kadar temerrüt faizi ve faizin gider vergisiyle birlikte ödeyeceğini kabul ve taahhüt ettiklerini, müşteri, muaccel olan veya muaccel sayılan kredi borcuna temerrüt faizi uygulanacağını, temerrüt faizinin ise sözleşmede farklı bir oran belirtilmediği sürece, kredi borcunun muaccel olduğu tarihte cari olan ” Bankanın TCMB’na uygulanacağını bildirdiği en yüksek kredi faiz oranına bu oranın yüzde yüzünün ilavesiyle bulunacak oran” üzerinden hesaplanacak oran olduğunu: ödeyeceği bu faizlerin yanında fon, vergi.harç vb mevzuat veya sözleşme gereğince ödenmesi gereken diğer mali yükümlülüklerini, mevzuat değişikliği ile sonradan getirilicek her türlü vergi ve yükümlülüklerini, yasal takip giderleri, vekalet ücreti ve sair her türlü mali külfetlerini de ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder.” hükmünü amir olduğunu sözleşme ile kararlaştırılan temerrüt faizinin M.K’nun 2. maddesine uygun oldduğunu, bu hususun yerleşik yargıtay kararlari ile de sabit olduğunu belirterek,Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 15.05.1997 T. 1996/8108 E. 1997/4965 K. Ve Yargıtay 19. H.D. 22.10.1996 T. 1997/3246 E.-6624 K., Yargıtay 19.HD.09.04.2004 tarih ve 2003/5816 E.,2004/4196 K. sayılı kararlarından bahsetmiş, davalı borçlunun borca ve fer’ilerine ilişkin itirazları takibi uzatmayayönelik olduğunu, sözleşmenin 45.1 maddesi uyarınca istanbul merkez mahkemeleri yetkili kılındığı için davalının yetki itirazının reddine karar verilmesini, sonuç olarak, davalı-borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazlarının iptaline ve takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalı-borçlunun nakit alacakları üzerinden %20′ den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve nakit alacakları üzerinden nispi, avukatlık ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasında, dava dilekçesinin davalı asile tebliğ edilmesi, yapılan tebligatın herhangi bir hukuksal kıymetinin bulunmadığını, itirazın iptali genel bir dava olup, icra dairesi ve icra hukuk mahkemesi arasındaki birliktelik bu davada olmadığını, 23.02.205 tarihinin müvekkiline tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini, 17.02.2012 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile atılan imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu kurumun 14.4.2014 tarihinde çektikleri cevabi ihtarnamede de belirtildiğini, imza inkarıyla birlikte davacı tarafın Silivri Şubesi ve … Silivri Cumhuriyet Savcılığının …dosyasıyla şikayet edildiğini, davacı/karşı davalının her aşamada imza itirazında bulunmalarına rağmen haksız ihtiyati haciz kararı aldığını, ihtiyati haciz kararı alınır alınmaz , müvekkili adına kayıtlı araç sorgulamaları yapıldığı ve araç üzerine haciz konulduğunu, müvekkilinin menkul mallarının haciz ve muhafazası haciz talimatları gönderildiğini, ve gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğunu, davacı/karşı davalının haksız hacizleri nedeni ile müvekkilinin maddi zararlara uğradığını, müvekkilinin haczi kaldırmak için dava açmak zorunda kaldıını ve açılan davaya teminat mekbuzu sunarak haczi kaldırdığını, manevi olarak da müvekkilinin zarar gördüğünü belirterek Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi’nin esas 1975/8265, karar 1976/5541 say ılı ve 4.6.1976 günlü kararından bahsetmiş, BK’nun 50/2. Maddesinin ” uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa, hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler ” hükmü uyarınca, mahkemece belirlenmesini, haksız ihtiyati hacizdeki sorumluluğun kusursuz sorumluluk olduğunu belirterek, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.5.2003 tarih ve 2002/13348 E., 2003/4896 K., aynı dairenin 22.3.1979 tarih, 1979/113 E., 1979/1469 K. Sayılı kararlarından bahsetmiş, maddi zararın ihtiyati hacze konu miktarın asgari % 15 tutarında olması gerektiğini belirterek, sonuç olarak, esas dava açısından davanın reddine, davacı tarafın haksız icra takibi nedeni ile % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, avukatlık ücretinin davacı- karşı davalıya yükletilmesine karşı dava yönünden, davalının haksız ihtiyati haczi nedeni ile 100.000,00-TL manevi tazminatın, 38.673,49-TL maddi tazminatın 30.04.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı-karşı davalıya yükletilmesini savunmuştur.
GEREKÇE
Uyuşmazlık; asıl dosya yönünden kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali, karşı dava yönünden ise; ihtiyati haczin uygulanması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… E. sayılı takip dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesinde; davacı… tarafından davalı/karşı davacı … aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağa istinaden 257.823,21-TL tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun borca ve takibe itirazı üzerine icra takibinin davalı yönünden durdurulduğu, itirazın iptali davasının yasal süre dahilinde açıldığı, ayrıca dava konusu alacak için davalı/karşı davacı aleyhine İstanbul.. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2014 tarih, … D.iş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiği, ihtiyati haciz kararına istinaden davalı adına kayıtlı taşınmazlarda 30/04/2014 tarihinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır.
Takibe dayanak yapılan 17/02/2012 tarihli… Bank’a ait Genel Kredi Sözleşmesi aslı ile davalının mukayese yazı ve imzalarını içerir belge asılları celp edilmiş, kredi sözleşmesindeki kefil sıfatı ile atılan imzanın davalının eli ürünü olup olmadığının tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden rapor alınmıştır. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 08/01/2018 tarihli raporunda; inceleme konusu belgede … adına atılan imzalar ile davalının mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlılar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından, söz konusu imzaları mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’nun eli ürünü olmadığı hususlarını bildirir rapor düzenlenmiştir.
Davalı/karşı davacı vekilinden ihtiyati haczin uygulanması sırasında oluşan maddi zararlarına ilişkin talep sonucunu açıklaması ve maddi zararın hangi hususta oluştuğu sorulmuş olup; icra dosyasına sunulan 18/12/2014 tarihli teminat mektubu nedeni ile ödenen komisyon, masraf ve giderlerin maddi zararını oluşturduğunu beyan etmesi üzerine;…’a müzekkere yazılarak, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına sunulan 18/12/2014 tarih,… no.lu kesin teminat mektubu nedeni ile davalı tarafça ödenen komisyona masraf ve teminat mektubuna ilişkin yapılmış tüm masraflara ilişkin belgeler ile ayrıca verilen teminat mektubu uyarınca davalının hesabında bloke edilen nakit tutarın hangi tarihler arasında bloke edildiği, bu hesabın öncesinde vadeli ya da vadesiz hesap olup olmadığı ve bu hesaba mevduat faizi işletilip işletilmediği hususları sorulmuş olup, bu hususta banka tarafından mahkememize cevap verilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda mahkememizce verilen 13/03/2019 tarihli 2015/108 E. 2019/223 K. Sayılı karar ile ”Asıl Dava Yönünden ;
Davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu…Şti. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kredi borcunun ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek dava dışı asıl borçlu ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı davalı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile toplam 257.823,21-TL nakit alacak tutarında ilamsız icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Davacı vekili, davalının takip dosyasına yaptığı itirazın haksız olması nedeni ile itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiş ise de; hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu raporunda da belirtildiği üzere, takibe dayanak yapılan genel kredi sözleşmesinde davalı adına atılan imzanın davalının eli ürünü olmadığı, davalı tarafından verilmiş bir kefalet bulunmadığı, dolayısı ile kredi borcundan dolayı davalının sorumluluğu bulunmadığından, asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının başlattığı icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatının reddine karar verilmiştir.
Karşı Dava Yönünden;
Birleşen davada; davacı vekili, ihtiyati haczin uygulanması nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep edilmiştir. Dava konusu alacak için davalı/karşı davacı aleyhine İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2014 tarih, … D.iş sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı verildiği, davacı aleyhine alınan ihtiyati haciz kararının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasında takibe konularak ihtiyati haciz kararına istinaden davalı adına kayıtlı taşınmazlarda 30/04/2014 tarihinde ihtiyati haciz işlemi uygulandığı anlaşılmıştır.
2004 sayılı İİK’nun 259/1. maddesinde ise, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden TBK’nun 58. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır.
Dosyanın incelenmesinde; davalı tarafından genel kredi taahhütnamesi uyarınca, borcun kefili konumundaki davacı aleyhine ihtiyati haciz kararına istinaden icra takibi başlatarak davacının taşınmazları üzerine haciz kaydı işlenmiştir. Davalı bankanın elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka, genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı ve basiretli tacir gibi davranmadığından dolayı kusuru olması nedeni ile, davacının manevi tazminat talep etme hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda, anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller göz önünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği,manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir.
Buna göre, üst paragraftaki ilkeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede, davalının kusur durumu, uygulanan ihtiyati haciz kararının etkisi, davacının duymuş olduğu elem ve ızdırabın ağırlığı nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarlarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacı için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalı yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminat miktarı belirlenmiştir.
Maddi tazminat talebi yönünden ise; davacı vekili ihtiyati haczin kaldırılması için …Sefaköy Şubesinden teminat mektubu alındığı bu nedenle teminat mektubundan kaynaklanan masraflar ile faiz kaybına dayalı uğralına zararın tazmini talep edilmiş ise de; hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; blokaj nedeni ile davacının faiz vs. kaybı oluşmadığı, teminat mektubuna ilişkin yapılan masrafların karşı dava tarihi itibariyle toplam 775,17-TL olduğu, dava tarihinden sonra yapılan masrafların ise ayrı bir dava konusu yapılarak talep edilebileceği anlaşılmakla, bu miktar üzerinden maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.” denilerek asıl davanın reddine, karşı dava yönünden manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 10.000-TL manevi tazminatın 30/04/2014 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 775,17-TL nin 24/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bam 14. H.D ne 17/06/2021 tarihli kararı ile ” Tüm dosya kapsamında toplanan deliller neticesi, kredi sözleşmesi ilişkisi çerçevesinde kefil sıfatıyla imzası bulunduğu iddia edilen … ve asıl borçlu açısından tahsilde tekerrür olmamak üzere ayrı icra takiplerinin yapıldığı, bu duruma ilk önce gönderilen kat ihtarnamesinde sehven …’nun borcu sıfatıyla yazılmasının unutulmasının sebebiyet verdiği, sonrasında kefilin tarafına yapılan icra takibine itiraz ettiği ve söz konusu itiraz neticesi eldeki istinafa konu itirazın iptali davasını açıldığı, anlaşılmaktadır.
İstanbul … ATM’nin … D.iş … D.İş esas sayılı dosyasında talep edenin … Bank A.Ş., karşı tarafın ise … olduğu ve 247.757,38 TL tutarındaki alacağı teminen 25.04.2014 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmaktadır. …’nun 18.12.2014 tarihinde kesin teminat mektubu vermesi sebebiyle İstanbul …İcra Müdürlüğünün…esas sayılı kararıyla söz konusu ihtiyati haciz kararı kaldırıldığı görülmektedir. …’nun vermiş olduğu bahsi geçen teminat mektubu kapsamında bankada yer alan hesabı üzerine blokaj uygulanıp uygulanmadığı, netice olarak söz konusu hesaba ilişkin faiz kaybının bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ne kadar olduğu yargılama konusudur.
Davalı-karşı davacı, karşı davasında, 18.12.2014 tarihli teminat mektubu nedeniyle ödemiş olduğu komisyon masraf ve giderleri ihtiyati haciz uygulama sırasında oluşan maddi zarar şeklinde talep etmiştir. Dosya içerisinde 18.12.2014 tarihli… nolu kesin teminat mektubu bulunmakla, ilk derece mahkemesi tarafından 10.10.2018 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereği …’a müzekkere yazılarak İstanbl…İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına sunulan 18.12.2014 tarih … nolu kesin teminat mektubu nedeniyle davalı tarafça ödenen komisyona, masraf ve teminat mektubuna ilişkin masraflara ait belgelerin gönderilmesi istenilmiş, ayrıca teminat mektubu uyarınca davalının hesabında bloke edilen nakit tutarın hangi tarihler arasında bloke edildiği, bu hesabın öncesinde vadeli veya vadesiz hesap olup olmadığı ve bu hesaba mevduat faizi işletilip işletilmediği hususları da sorulmuştur.
Söz konusu müzekkere cevabı incelendiğinde; … adına özel bankacılık merkezi Avrupa 2 Şubesinde önceden açılmış bulunan kapalı ve özel bankacılık merkezi Avrupa Sefaköy Şubesinde açılmış hesap tespit edilmekle söz konusu hesapta mevduat blokajı bulunduğu ve %23,50 faiz işletildiği, söz konusu hesabın 11.11.2016 tarihinden beri vadeli mevduatta olduğu bildirilmiştir. Bilirkişi raporunda, blokaj nedeniyle faiz kaybının olmadığı yönünde değerlendirme yapılmıştır. Ancak 24.02.2015 tarihi olan karşı dava tarihi itibariyle teminat mektubuna ilişkin komisyon ve BSMV toplamı şeklindeki masraflarla birlikte faiz hesabı da yapılarak toplamda yapılan masraflarla ilgili 775,17 TL alacak hesaplanmakla 11.11.2016 tarihli elde dava tarihi itibariyle ise söz konusu toplam alacak 3.547,88 TL olarak hesaplanmıştır. …’nun söz konusu blokajın bulunduğu hesapların ait olduğu şirketlerin yöneticisi ve ortağı olduğu, ancak söz konusu hesapların sahibi olan şirketlerin de ayrı tüzel kişiliği bulunduğu gözetilerek bahsi geçen şirketlerin hesapları üzerine konulan blokajdan ötürü davacının kendi mal varlığında oluşan bir zarardan söz edilip edilmeyeceği, zarar nedeniyle tazminat talebinde bulunup bulunamayacağı ilk derece mahkemesince irdelenerek sonuca ulaşılması gerekmektedir. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde, bu hususa yönelik hiçbir değerlendirme yapmadan karar verdiği ve bu şekilde eksik gerekçe ile sonuca ulaştığı görülmektedir.
Davacı karşı davalı vekili 30.03.2015 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde İstanbul…İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına delil listesinde dayanmış olmakla; ilk derece mahkemesinin 11.10.2019 tarihli duruşmasında da davacı karşı davalı vekili;” … asıl borçlu… ve diğer kefiller daha sonra borca itiraz etmeyerek daha sonra İstanbul …icra Müdürlüğü dosyasından dosyaborcunu ödemişlerdir. … Asıl davanın konusuz kalması karşı davanın da maddi ve manevi zararının olmaması nedeniyle reddine karar verilmesini talep ederiz ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak ilk derece mahkemesince söz konusu icra dosyası celp edilmeden karar verilmekle, bahsi geçen icra dosyasının tarafları ve takip talebindeki asıl alacak UYAP sisteminden araştırılarak tarafımızca denetlenmiş ancak dosyaya yapılan bir ödeme varsa ödemenin miktarı söz konusu ödemenin hangi tarihte yapıldığı ve bu ödemeyle dosya borcunun bütünüyle kapatılıp kapatılmadığı aydınlatılmaya muhtaçtır.
Açıklanan bu gerekçelerle ve ilk derece mahkemesinin davanın çözümünde etkili delillerin toplanıp değerlendirilmemiş olması nedeniyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.” gerekçesi ile mahkememizce verilen kaldırılmış olup yukarıda yazılı esasa yeniden kayıt edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı – karşı davacı vekiline müvekkilinin ortağı olduğu şirket hesapları üzerine konulan blokajdan ötürü davalı – karşı davacının kendi mal varlığında zarar olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için 2 hafta süre verilmesine karar verilmiş olup davalı-karşı davacı vekili beyan dilekçesi sunmamış, 10/06/2022 tarihli celsedeki beyanında müvekkilinin şahsi zararına ilişkin evrak bulunmadığını beyan ederek bu şekli ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul … İcra dairesine müzekkere yazılarak…Esas sayılı dosyasının celbi ile dosyada yapılan reddiyat ve tahsilatlara ilişkin tüm makbuzlar gönderilerek dosya borcunun tümüyle kapatılıp kapatılmadığının bildirilmesi istenilmiş olup İstanbul … İcra dairesinin 13/06/2022 tarihli cevabi yazısında dosyaya 04/08/2016 tarihli dosya hesabı yapıldığında 379.736,82 TL bakiye borç kaldığı, 16/08/2016 tarihinde İzale-i Şuyu Satış Memurluğundan dosyaya 379.736,82 TL ödeme gelerek dosya borcunun bittiği bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamında; asıl dava davacı banka tarafından dava dışı… A.ş ye kullandırılan kredi sözleşmesinden doğan borcun ödenmemiş olmasından dolayı davalı kefil aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra müdürlüğünün… E. Sayılı dosyasının incelenmesinde…A.ş tarafından Silivri … Noterliğinin 08/03/2013 tarihli,…yevmiye sayılı ihtarname ve ekine istinaden genel kredi sözleşmesinden doğan 137.153,90-TL asıl alacak, 9.469,26-TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 146.623,16-TL alacağın tahsili için dava dışı …A.ş., …, …, …ve …aleyhine icra takibi başlatılmış olduğu görülmüştür. Her ne kadar asıl davada davalı … hakkında kefil sıfatıyla kredi borcunun ödenmesi için itirazın iptali davası açılmış ise de davanın açılmasından sonra aynı borcun tahsili için asıl borçlu ve dava dışı kefiller aleyhine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …E. Sayılı dosyasına 16/08/2016 tarihinde yapılan ödeme ile borcun tamamı ödenmiş olduğundan asıl dava yönünden dava konusuz kalmış olmakla karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karşı dava yönünden; İstanbul … Atm nin …D.iş sayılı dosyasında talep edenin… Bank a.ş, karşı tarafın ise … olduğu, 247.757,38-TL tutarındaki alacağı teminen ihtiyati haciz kararı verildiği, …’nun 12/04/2014 tarihinde kesin teminat mektubu vermesi sebebiyle İstanbul …icra Müdürlüğünün … E. Sayılı kararı ile söz konusu ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı, karşı davacı tarafça 18/12/2014 tarihli teminat mektubu nedeniyle ödenen komisyon, masraf ve gider zararı talep edilmiş ise de, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile kefalet sözleşmesindeki imzanın karşı davacıya ait olmadığı, bu sebeple karşı davacının kredi borcundan dolayı sorumluluğunun bulunmaması nedeniyle uygulanan haczin haksız olduğu tespit edilmekle birlikte dosyaya sunulan teminat mektubu nedeniyle blokaj konulan hesapların karşı davacının yöneticisi ve ortağı olduğu şirketlere ait olduğu, davacının kendi mal varlığında zarar oluştuğuna ilişkin delil sunulmadığından karşı davacının maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Karşı dava ile talep edilen manevi tazminat talebi yönünden; Davalı bankanın elinde bulunan genel kredi sözleşmesine kefil olarak imza atan kişinin basiretli bir tacir olarak kim olduğunu bilmesi gerekir. Davalı banka, genel kredi sözleşmesinin kurulması aşamasında basiretli bir tacir gibi davranmadığı, davalının davacı hakkında haciz istemekte ve icra takibi yapmakta haklı olmadığı ve basiretli tacir gibi davranmadığından dolayı kusuru olması nedeni ile, davacının manevi tazminat talep etme hakkı olduğu anlaşılmıştır.
Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda, anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller göz önünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği,manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir.
Buna göre yapılan değerlendirmede, davalının kusur durumu, uygulanan ihtiyati haciz kararının etkisi, davacının duymuş olduğu elem ve ızdırabın ağırlığı nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarlarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacı için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalı yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden karşı davacının manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000-TL manevi tazminatın ihtiyati haczin uygulandığı 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine karar verilere aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Asıl dava yönünden davanın konusuz kalmış olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına,
2-Karşı dava yönünden;
Maddi tazminat davasının reddine,
Manevi tazminat davasının Kısmen kabul kısmen reddi ile 10.000-TL manevi tazminatın ihtiyati haczin uygulandığı 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl dava yönünden
Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafından yatırılan 3.113,88-TL peşin harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.033,18-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Karşı dava ile talep edilen maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 80,70-TL karar ilam harcı ile manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 683,10-TL karar ilam harcının peşin alınan 2.368,25-TL den mahsubu ile arta kalan 1.604,45-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacıya iadesine,
5-Asıl dava yönünden davacının yaptığı masrafların HMK 331/1 maddesi gereği davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Karşı dava yönünden alınması gerekli olan 763,8-TL karar ilam harcı karşı davacı tarafından yatırılan peşin harçtan mahsup edildiğinden 763,80-TL nin karşı davalı-davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
7-Karşı davacı tarafından yapılmış olan 696,00-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre (%92,79-7.21) 50,18-TL sinin karşı davalı-davacıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
8-Asıl davada davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
9-Karşı davada maddi tazminat talebi yönünden davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
10-Karşı davada manevi tazminat talebi yönünden kabul edilen kısım göz önünde tutularak davalı-karşı davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,
11-Karşı davada manevi tazminat talebi yönünden reddedilen kısım göz önünde tutularak davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100-TL vekalet ücretinin davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine,
Dair davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)