Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/592 E. 2022/842 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/592 Esas
KARAR NO : 2022/842
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/09/2015
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın hazır beton, şehir mobilyaları tasarım, imalat ve pazarlama, şehrin muhtelif sahalarında projelendirme, rekreasyon uygulamaları sahasında maruf …nin iştiraki olarak kurulmuş olan ve halen de bu şekilde ticari sahada faaliyet gösteren kamu kurumu vasfını haiz ticari bir şirket olduğunu, Müvekkili şirketin 2011 yılından bu yana davalı firma ile muhtelif tarihlerde … ve sair ihale kayıt numaraları altında 4734 Kamu İhale Kanun ve 4735 Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde Üretim Sonu Hizmetleri Sözleşmeleri yaptığını, Bu sözleşmeler devam ederken davalı firmanın bir kısım personelinin müvekkil şirkete yazılı müracaatla “a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur, Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından, b) Aynı alt işveren tarafından ve aynı ış sözleşmesi çerçevesinde farklı kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştırılmış olan işçilerden iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanlara, 4734 sayılı Kanunun 62 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında farklı kamu kurum ve kuruluruna ait işyerlerinde geçen hizmet sürelerinin toplamı esas alınarak çalıştırıldığı son kamu kurum veya kuruluşu tarafından, işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.” hükmünü içeren 4857 Sayılı İş Kanunun 112. maddesinin 1 fıkrasını a ve b bentleri gereği Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı ve İzin Ücreti alacaklarının davalı firmaca ödenmediğinden bahisle bu alacaklarının müvekkili şirketçe Ödenmesini talep ettiklerini, bunun üzerine müvekkili şirketin davalı firmaya 12 Mart 2015 tarihinde … . Noterliği kanalıyla … yevmiye nosu ile çektiği ihtarnamede, ” .. iş akdi feshedilen işçilerin kıdem tazminatlarını hesaplanarak tarafınızca ödenmesi, ödemenin yapıldığına dair evrakın ve idaremize sunulan iş kapsamında çalıştırılan işçilere ait işe giriş çıkış, yıllık izin ücreti vd. Bilgilerin yer aldığı özlük dosyalarının kamilen iş bu ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 iş günü içinde idaremize tebliğ edilmesi, aksi takdirde firmanızın idaremizdeki alacaklarından kesinti yapmak suretiyle ödemenin yapılacağı hususu. .”ihtar olunduğunu bu ihtarnameye mukabil 23 Mart 2015 tarihinde … Noterliği Kanalıyla … yevmiye nosu ile cevap veren davalı firma “evrakları yetiştiremeyeceğini” beyandan öte tatmin edici bir cevap vermediğini, Davanın kabulüne, Müvekkili şirketçe davalı firma personeline ödenen 159.972,35 TL Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı ve İzin Ücretlerinin ödeme tarihi itibari ile işleyecek faizi ile birlikte davalı firmadan tahsiline, Muhakeme masrafı ve vekalet ücrctının karşı tarara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu alacak işçilik alacaklarının ödenmesine ilişkin rüeu talebi olduğundan ihbar, kıdem ve ücret alacağına ilişkin davalarda çözüm yeri 5521 ve 4857 sayılı kanunlar gereğince iş mahkemesi olduğunu THK 146 ve 147. maddeleri gereğince açılan rücu ile ilgili davalarda dava konusu talepler dikkate alınarak konu iş mahkemesinde görülmelidir. Aşağıda da ayrıntılı olarak açıklanacağı üzere taraftar arasındaki sözleşme muvazaalı olnmst sebebiyle 4734 ve 4735 sayılı kanun ile 5393 sayılı kanunların uygulama olanağı bulunmadığını. Davacı … A. S ‘nin rücu talebiyle huzurda açmış olduğu davada, deliL dilekçesi ve ekinde sözleşmelerle şartnamelerin tebliğ edilmediğini, her sözleşme ve şartnamenin kendi içerisinde farklı hükümleri olabileceği düşünülerek ayrı değerlendirilmesi gerektiğini. Kime ve hangi sözleşmeye dayanarak hangi kalemler için ödeme yapıldığı dava dilekçesinde belirtilmediğini. Bu hususa ilişkin her türlü itiraz ve beyan hakkını da saklı tuttuklarını, davalının ağırlıklı olarak inşaat işi ile uğraşmakta olup, bunun yanında davacı … A.Ş. nin … Yakası … Tesislerinde üretim Sonu Hizmetleri kapsamında esas amacı araç (forklift, kamyon vs.)kiralama olan … sayılı ihaleler ile iş aldığını, ancak davacı kamu iştiraklı bir firma olması nedeniyle kolaylıkla işçi alımı yapamadığından kiraladığı araçlar yanında işçi temini amacıyla da hizmet alımnı ihale dosyasına dâhil ederek firma üzerinden işçi temin edildiğini, “davalının evrak üzerinde işveren gözüktüğünü. ” davalının, davacı … A.Ş. ‘nin ihalesine girmek suretiyle makine ve personel temini sağlayacak üretim sonu işleri sözleşmesi ihalesini aldığında, ihale şartnamesi ve davacı … ‘la imzaladığı tip sözleşme kapsamında, ihale konusu işin yapım süresi ite sınırlı olmak ve sadece bu iş için çalıştırılmak üzere, davacı tarafından sayıları ve isimleri liste halinde belirlenen ve el altından davalıya verilen işçileri almış, bu kapsamda işçilerin görüntüde belirli süreli iş sözleşmeleri yapmış, ardı ardına alınan ihalelerle sözleşmeleri yenileyerek aynı işçilerle çalıştığını ihaleler süresince işçilere dair her iürlti emir ve talimat yetkisi davacıda olduğu gibi hangi işçi ile ne kadar sürede çalışılacağını belirleyen de asıl işveren … AŞ.. olduğunu davacı … AŞ’nin emir ve talimatları doğrultusunda da ihale sonunda işçilerin iş sözleşmesi sona erdirildiğini işe alma ve işten çıkarma yetkisi tamamen … AŞ de olduğunu yani burada gerçek anlamda bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinden bahsedilmeyeceği gibi dava konusu olan işçilerin esasında … AŞ’nin işçileri olduğunu davalı ile davacı şirket çırasındaki sözleşme muvazaalı olup aralarındaki sözleşmelerin muvazaalı olduğu kesinleşmiş yerel mahkeme kararlarıyla da şahittir, (ek: … iş mah,: 2014/ … e. 2015/ …k, 2014/ … e. 2015/ …k. 2014/ … e. 2015/171, 20l4/ … e. 2015/ … k. kararları ve … iş mahkemesi 2012/ … e. sayıl: dosyası)konuya ilişkin gerek bir kısım işçiler gerekse çgsb’nin açılmış davalarda verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararları da bulunduğunu, bir kanunun veya kesinleşen bir yargı kararının geçersiz saydığı bir sözleşmeye rücu hakkını dayandırmak hukuken mümkün olmadığını TBK 19, maddesine göre “bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için, kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır ” hükmüyle muvazaa olgusu açıklandığını, bu bağlamda taraf iradelerini yansıtmayan geçersiz muvazaalı sözleşmeler uyarınca davacının kendi işçilerine ödediği tazminatları davalıdan ialep hakkı olmadığını, Muvazaa olgusu davacı işçiye karşı ileri sürülemez ise de muvazaalı işlemi yapan iki davalı arasındaki ilişkide davalılar birbirlerine karşı muvazaa olgusunu ileri sürebilecekleri.. (Yargıtay 7 H.D. 2014/15657 E. Ve 2014/22723 K SAYILI 16.12.2014 tarihli ilamı). Davacının aynı tesiste ay m faaliyet kolunda iş yapmaya devam ettiğini, ancak davalının 05.09.2014 yılından itibaren davacıdan ihale alamamış herhangi bir hizmet alım sözleşmesi akdedemediğini, davacının yaklaşık 5 yıl boyunca alınan işçilerden bir kısmını kendi kadrosuna geçirip, bir kısmını … nin farklı iştiraklerine kaydırmış, bir kısmını da ihaleler sonunda işe almayarak aynı işçilerle yeni ihale alıcısı firma üzerinden aynı şekilde işe devam edebilecekken işçilerin iş akdini feshettiğini, 05.09.2014 tarihinde Ramazan bayramı öncesi …’un talimatıyla işten çıkartılan 100’e yakın işçinin mağduriyetini düşünen davalının, davacıya ihtaren bildirdiği üzere, şartlarını zorlayarak kıdem tazminatlarına mahsuben işçilere 1.000,00 TL ödeme yaptığını. (F.K: 19 Ödeme. Dekontu -Ayrıca … …’nun tüm işçilik alacakları ödenmiştir. ) Kime ödeme yapılacağının listesini dahi Davacının verdiğini, ancak davacının, kötü niyetli olarak yaklaşık 7 ay sonra bu kısmi ödemevi nazara almadan ve ödeme kalemlerini belirtmeksizin sadece kendisine karşı işe iade, davası açmayan işçilere ödeme yaptığını, davacının ödemeler dâhil işçilere karşı her aşamadaki tutumunun keyfi olduğunu, davacı tarafından dava dilekçesinde mesnetsiz beyanlar ite taraflar arasında noter aracılığıyla çekilen ihtarlardan bahsedilmişse de sui niyetle yer verilmeyen hususun davalıya davacı şirkete; işçilere yönelik bir kısım ödemelerin yapıldığı ve işbu ödeme belgelerinin de kendilerine ibraz edileceği, kaldı ki istenilen belgeler ihale şartnameleri uyarınca zaten uhdelerinde olduğu da İhtarın bildirildiğini (ek: … noterliğinin 09.10.20İ5 tarihli … yevmiye no’lu ihtarnamesi )ancak davacının; davalıca işçilere kısmi ödeme yapıldıktan tam 7 uy sonra kıdem – ihbar – vs. haklardan hangisi için olduğu halen bilinmeyen ödemeler yaptığını bu noktada davacı tarafından yapılan fazla ve mükerrer ödemeleri kabul etmediklerini yine bu ödemelerin davalıya karşı nasıl ve ne şekilde rücu edilebileceğine iiişkin sözleşmede de herhangi bir düzenleme olmadığını, davacının asıl amacı ihale ve şartnameler uyarınca davalı tarafından kendilerine teslim edilen yaklaşık 1.5 milyon TL tutarındaki teminat mektuplarını nakde çevirmek olduğunu hali huzırda devam etmekte olan 40 civarında işçinin işe iade, kıdem ve ihbar tazminatları talepli açmış oldukları davaların devam ettiğini (ek) davalı aldığı ihalelerle işi tamamlamasına rağmen davacı kesin hak edişini yapmayarak davalıyı oyalamakta, davalar sonunda mağdur etliği tüm işçilerinin bütün tazminat yükünü uhdesindeki teminat mektupları üzerinden yüklemeyi amaçladığını davalıya davacının, yargı kararlarıyla da sabit- muvazaalı işçi çalıştırdığı aleni olduğunu, bu sebeple varolan muvazaa bertaraf edilerek davacı tarafından yapılan ödemelerin kötii niyetli olarak tümüyle davalıya rücu edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dava konusu ödeme yapılan işçilerin tazminat sorumluluğu da asıl işveren olan … AŞ’de olduğunu, ÇGSB Raporlarıyla sabit olduğu üzere işe alma ve işten çıkarma ve kesin olarak … A.Ş.’ye ait olduğundan davacının ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü olmadığını, bununla beraber ihaleler süresince işe alınan işçilerden hangileri ile tazminat ödenenler de dâhil- davacının hali hazırda çalışmaya devam etmekte olduğunu da bilmemekleyiz, bu hususun da maddi gerçeğin ortaya çıkması ve yapılacak hesaplamada nazara alınmak üzere davacı şirketten sorulmasını talep ettikleri, Öte yandan taraflar arasındaki gerçek iradeyi ortaya koymayan ve muvazaalı olduğu kesin olarak Yargıtayca onanan, daracının rücu talebine esas tuttuğu sözleşmeleri kabul etmemekle birlikte, Sayın mahkeme bu sözleşmeler üzerinden değerlendirme yapacaksa; Sözleşme ve şartnamelerin hiç birinde ücret ödemeleri dışında sair tazminat (kıdem, ihbar, işe iade vs.) alacaklarının müvekkil firma tarafından ödeneceğine veya davacı tarafından müvekkile rücu edilebileceğine ilişkin bir hüküm de yoktur. Şeklinde cevapta bulunarak, davanın reddine, karar verilmesini lalep etmiştir,
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Hazır beton, şehir mobilyaları tasarım, imalat ve pazarlama, şehrin muhtelif sahalarında projelendirme, rekreasyon uygulamaları sahasında maruf …nin iştiraki olarak kurulmuş olan ve halen de bu şekilde ticari sahada faaliyet gösteren kamu kurumu vasfını haiz ticari bir şirket olan davacı şirketin 2011 yılından bu yana davalı firma ile muhtelif tarihlerde … ve sair ihale kayıt numaraları altında 4734 Kamu İhale Kanun ve 4735 Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çerçevesinde Üretim Sonu Hizmetleri Sözleşmeleri yaptığı, bu sözleşmeler devam ederken davalı firmanın bir kısım personeline ödenen 159.972,35 TL Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı ve İzin Ücretlerinin ödeme tarihi itibari ile işleyecek faizi ile birlikte davalı firmadan tahsili talepli davadır.
Deliller; ticari defterler, bilirkişi incelemesi,
Mahkememizden verilen 11/06/2018 tarih ve 2016/… Esas 2018/… sayılı kararı Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2021 tarih ve 2021/545 Esas 2021/662 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dava mahkememizin 2021/… Esasına kaydedilmiştir.
Mahkememizin 2016/… Esas sayılı dosyasından; yüklenici davalının çalıştırmış olduğu işçilerin iş Kanunu. SGK, Vergi Kanunları gereğince davalı yüklenici tarafından ödenmesi gerekirken ödeme yapılmaması üzerine işçi alacakları davacı şirket tarafından ödenmiş olduğundan TBK m.168 gereği davacının ödemiş olduğu tutarı davalıdan rücuan talep etmek hakkı doğduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 04/03/2021 tarih ve 2021/545 Esas 2021/662 Karar sayılı ilamında: “2011-2014 dönemine ait taraflar arasındaki tüm hizmet alım sözleşmeleri, ihale şartnameleri, getirtildikten sonra davalının muvazaa iddiası üzerinde durularak, taraflar arasındaki sözleşmelerin muvazaalı olup olmadığı tespit edilerek, ayrıca dava dışı işçilerin işten çıkarıldığı tarihte işçilik alacaklarını hak edip etmediği ve miktarı belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir” denilerek mahkememiz kararı bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkememiz dosyası arasına alınan bilgi, belgeler üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmış, 06/09/2022 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
Davacı, … beton ve betonarme boru, parke taş ve bordür, hazır beton, prefabrik yapı elemanları, kent mobilyaları üretiminin yanı sıra mimari tasarım, kentsel proje uygulama, taahhüt ve yapı denetim hizmetleri vermektedir.
Davacı ile davalı arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin 4.1. Maddesinde “Bu Sözleşmenin uygulanmasında, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 4735 saydı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile Hizmet İşleri Genel Şartnamesinde (bundan sonra Genel Şartname olarak anılacaktır.) ve ihale dokümanım oluşturan diğer belgelerde yer alan tanımlar geçerlidir.” 5.1. Maddesinde “Sözleşme konusu iş; … A.Ş’NİN … YAKASI TESİSLERİNDE ÜRETİM SONU HİZMETLERİ ALIMI İşi olduğu,” Teknik şartnamede ise “İşverenin, yapmayı planladığı ürün sonu hizmet işlerinin çeşidine göre herhangi bir meslek, tecrübe ve bilgi sahibi olmasını, yapılacak işin meslek grubundan belgeli ve tecrübeli olmasını gerektiren çalışacak personelleri kapsamaktadır.” denilmektedir.
Dosyada bulunan ibranamelerde, Davacı tarafından dava dışı işçilere;
İşçinin Adı Soyadı
Giriş Tarihi
Çıkış Tarihi
Kıdem Tazm.
İhbar Tazm.
İzin Ücreti

11.02.2013
05.03.2015
3.807,80
2.769,52
709,59

19.12.2012
05.09.2014
2.820,95
2.650,41
000

15.08.2013
05.09.2014
1.656,62
1.990,23
781,53

22.05.2013
05.09.2014
2.236,46
1.990,23
000
… …
12.10.2012
05.09.2014
3.235,42
2.650,41
000

21.08.2013
05.09.2014
1.615,32
1.990,23
781,53

19.08.2011
05.09.2014
5.794,60
1.533,88
669,88

06.09.2012
05.09.2014
4.024,17
2.985,35
781,53

03.09.2013
05.09.2014
1.525,85
1.990,23
781,53

03.06.2013
05.09.2014
1.800,02
1.766,94
526,34

09.10.2012
05.09.2014
3.253,75
2.650,41
000

19.08.2011
05.03.2015
8.160,39
3.692,70
152,06

12.11.2012
05.09.2014
3.049,57
2.650,41
669,88

07.09.2011
05.09.2014
5.682,07
2.650,41
669,88

02.07.2013
05.09.2014
1.620,28
1.766,94
669,88

19.08.2011
05.09.2014
5.794,60
3.533,88
1.100,52

19.08.2011
05.09.2014
6.653,26
3.980,47
781,53

19.08.2011
05.09.2014
5.794,60
3.533,88
669,88

19.08.2011
05.09.2014
3.192,65
2.650,41
382,79

07.02.2013
05.09.2014
2.522,56
2.650,41
334,49
TOPLAM
74.240,94
52.077,35
10.462,84

Toplam (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı izin ücreti) 136.781,13.-TL ödenmiştir. İhbar ve kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin parası Hesaplama taplosu dosyada bulunmadığı için, stopaj ve damga vergisi kesintileri konusunda hesaplama yapılmamıştır. Ancak, dava dilekçesinde 12.114,18 TL Gelir Vergisi 1.366,00 TL Damga Vergisi ödemesinin yapıldığı belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde yasal haklarının ödendiği belirtilen … ile ilgili (Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı izin ücreti konusunda yapılan ödeme ile ilgili olarak ayrı ayrı bilgi bulunmamakta, ancak 16 09 2015 tarihinde 7.771,53 TL ödendiği belirtilmektedir.) kayıt ve belge dava dosyasında bulunmamaktadır. Bu nedenle tabloya yansıtılamamıştır.Ödenen ihbar ve kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin ücreti ile birlikte, yapılan kesintilerin toplamı ve Mehmet Mustafa Denktaş’a yapılan ödemelerin toplamı 158.032,84.-TL dir.
Mevzuat :
A-)Davacı kurum ile, alt işverenler arasında akdedilen Hizmet alım sözleşmenin 22.1. Maddesinde, “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altınca bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uygulamakla yükümlüdür.” Denilmektedir. Teknik Şartnamenin ” Tüm personelin özlük işleri 4857 sayılı iş kanunun hükümlerice yürütecektir.” “Yüklenici işten çıkan veya çıkarılan (4857 sayılı iş kanununa uygun) personelin yerine 48 saat içinde yeni personel istihdam etmekle yükümlüdür. 4857 sayılı iş kanunu hükümleri çerçevesinde işe alımlar yapılacak ve aynı kanun hükümlerine göre işten çıkarmalar yapılacaktır.” denilmektedir.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun l. Maddesinde “Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir. Bu Kanun, 4’üncü Maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır. İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, 3’üncü maddedeki bildirim gününe bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı olurlar.”
İş tanımlar başlığının taşıyan 2. Maddesinin birinci fıkrasında, “…işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.” 6.fıkrasında “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.”
6. maddesinde, “İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür. Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar.”
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 17. Maddesinde “Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir…Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.” 59. Maddesinde ” İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.” 120. Maddesiyle yürürlükte bırakılan mülga 1475 sayılı Yasanın kıdem tazminatı başlığının düzenleyen 14. Maddesinde “işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/7/1975 tarihinden, itibaren (1) işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır…Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır…Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez” Denmektedir.
Aynı kanunun 112/a. Maddesinde ” 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 62 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları; a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların bu şekilde çalışmış oldukları sürelere ilişkin kıdem tazminatına esas hizmet süreleri, aynı kamu kurum veya kuruluşuna ait işyerlerinde geçen toplam çalışma süreleri esas alınarak tespit olunur. Bunlardan son alt işverenleri ile yapılmış olan iş sözleşmeleri 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona ermiş olanların kıdem tazminatları ilgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından,…işçinin banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenir.” denilmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” 62. Maddesinde “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” 162. madenside “Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar. Böyle bir bildirim yoksa, müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hâllerde doğar.” 428. maddesinde, “İşyerinin tamamı veya bir bölümü hukuki bir işlemle başkasına devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan hizmet sözleşmeleri, bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer. İşçinin hizmet süresine bağlı hakları bakımından, onun devreden işveren yanında işe başladığı tarih esas alınır. Yukarıdaki hükümlere göre devir hâlinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan, devreden ve devralan işveren müteselsilen sorumludurlar.” Denilmektedir.
Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesinde, alt işvere ürün sonu hizmet işlerinin yapılması üstlenilmiştir.
4857 Sayılı İş Kanunun 2/6. Maddesinde “İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.” denilmektedir. Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesinde, dacının ürettiği ürün sonu hizmetlerin ifası alt işverene verilmiştir.
4857 Sayılı iş Kanununun 3. Maddesi ve bu maddeye istinaden çıkartılan Alt işverenlik yönetmeliğinin 12. Maddesinde “7 nci madde uyarınca tescili yapılan işyeri için 6 ncı maddede belirtilen belgelerde Kanuna aykırılık veya muvazaa kanaatini oluşturan delillerin bulunması hâlinde, söz konusu belgeler gerekçesi ile birlikte incelenmek üzere Bölge müdürlüğünce iş teftiş grup başkanlığına intikal ettirilir.” 13. Maddesinde “Asıl işveren – alt işveren ilişkisinin iş müfettişlerince incelenmesi sonucunda muvazaanın tespitine ilişkin gerekçeli müfettiş raporu ve tutulan tutanaklar Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce işverenlere tebliğ edilir. Tebliğ tarihinden itibaren otuz işgünü içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine görülecek olan dava basit yargılama usulüne göre dört ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi hâlinde Yargıtay altı ay içinde kesin olarak karar verir. Kamu idarelerince bu raporlara karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz edilmesi ve mahkeme kararlarına karşı diğer kanun yollarına başvurulması zorunludur.” Denilmektedir.
Tablo l’de isimleri belirtilen işçilerin çalıştığı alt işveren ile davacı arasındaki imzalanan hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu konusunda, müracaat bulunmamakta olup, konuyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş müfettişleri tarafından muvazaa incelemesi de yapılmamıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından muvazza incelemesinin yapılması nedeniyle muvazaanın vardığından bahsedilmemesi gerektiği düşünülmektedir.
Dava dosyasında bulunan ve dava dışı işçiler tarafından, Davacı kuruma verilen dilekçelerde, hizmet akitlerinin, davalı … Tic. A Ş tarafından ihbar ve kıdem tazminatları ile izin ücretleri ödenmeden feshedildiği, belirtilerek. Haklarının kendilerine ödenmesi istenmiştir. Davacı tarafından Tablo birde işe giriş ve çıkış tarihleri belirtilen dava dışı işçilerin çalışma süreleri bir yılı doldurduğu için, 4857/17. Madde gereğince ihbar, 120. Madde gereğince kıdem tazminatları ile 59. Madde gereğince kullandırılmayan izin ücretlerinin ödenmesine hak kazanmaktadırlar.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 73. Maddesinde ” Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu … olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği, Hizmet alım sözleşmesinin 22.1 maddesinde “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altınca bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uygulamakla yükümlüdür.” hükmü çerçevesinde, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, davacı asıl işveren tarafından ödenen tazminatın, tamamını davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceğini düşünmekteyiz.
Davacı tarafından dava dışı işçilere kesintiler dahil toplam 158.032,84.-TL ödeme yapılmıştır. 26.06.2015-30.09.2015 tarihleri arasında 96 gün bulunmaktadır. Tarafların tacir olması nedeniyle %10,5 faiz uygulandığında, … = 4364,30.-TL, yasal faizin uygulanması halinde ise … =3740,82.-TL faiz hesaplanmıştır.
Dava dilekçesinde, dava dışı işçilerin hizmet alım sözleşmeleri ile alt işverenlerini işçini olarak, davacı kurumda, tablo birde belirtiler tarihler arasında çalıştıkları, hizmet akitlerin davalı kurum tarafından feshedildiği, davacı tarafından dava dışı işçilere ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücretinin, banka vasıtasıyla ödendiği,
2-Davacı ve davalılar arasında imzalanan hizmet alım sözleşesinin, 22,1 ve maddesinde “yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altınca bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uygulamakla yükümlüdür.” hükmü çerçevesinde ve yargıtay kararları doğrultusunda, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümlerinin kendilerini bağlayacağından, davacı asıl işveren tarafından ödenen tazminatının ve vesair ödemelerin, tamamını davalıdan rücuen tahsilini talep edebileceği,
4857 Sayılı iş Kanununun 3. Maddesi ve bu maddeye istinaden çıkartılan Alt işverenlik yönetmeliğinin 12. Maddesinde “7 nci madde uyarınca tescili yapılan işyeri için 6 ncı maddede belirtilen belgelerde Kanuna aykırılık veya muvazaa kanaatini oluşturan delillerin bulunması hâlinde, söz konusu belgeler gerekçesi ile birlikte incelenmek üzere bölge müdürlüğünce İş Teftiş Grup başkanlığına intikal ettirilir.” 13. Maddesinde, asıl işveren – alt işveren ilişkisinin İş Müfettişlerince incelenmesi sonucunda muvazaanın tespitine ilişkin gerekçeli müfettiş raporu ve tutulan tutanaklar Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünce işverenlere tebliğ edileceği, Tablo l’de isimleri belirtilen işçilerin çalıştığı alt işveren ile davacı arasındaki imzalanan hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu konusunda, müracaatın bulunmaması, konuyla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş müfettişleri tarafından muvazaa incelemesinin yapılmadığı,
Taraflar arasında imzalanmış olan hizmet alım sözleşmesinde, alt işverenin ürün sonu hizmet işlerinin yapılması üstlendiği, 4857 Sayılı İş Kanunun 2/6. Maddesinde “İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilmesi halinde muvazaadan bahsedilebileceği, davacı kurumun ana sözleşmesinde belirtilen işlerin bölünerek alt işverene verildiği konusunda kayıt ve belgenin bulunmadığı, davacı tarafından dava dışı işçilere kesintiler dahil toplam 158.032,84.-TL ödeme yapıldığı tespit edilmekle, bilirkişi raporunun denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu göz önüne alınarak, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulüne, 158.032,84 TL’nin davacının ödeme yaptığı 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli 10.795,22 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.731,93 TL’nin düşümü ile eksik kalan 8.063,29 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 24.704,93 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.939,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan (31,80 TL ilk masrafı+ 409,15 TL posta masrafı+ 7.200,00 TL bilirkişi ücreti =)7.640,95 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına ( %98,78 kabul ) nazaran 7.547,73 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 207,10 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına ( %1,22 red ) nazaran 2,52 TL’sinin davacıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan 2.731,93 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 12/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/592 Esas
KARAR NO : 2022/842
TASHİH ŞERHİ

Kararın hüküm kısmının son paragrafında kanun yolu kısmında maddi hata yapıldığı anlaşıldığından, HMK nun 304. maddesi gereğince “…Taraf vekillerinin yüzlerine karşı,, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı.” ibaresinin …Taraf vekillerinin yüzlerine karşı,, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay Temyiz Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı” şeklinde düzeltilerek hükmün tashihine karar verilmiştir. 13/12/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır