Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/537 E. 2023/439 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/475 Esas
KARAR NO : 2023/434
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı … 2017 yılında davalının kızı … ‘nın Macaristan’da katılacağı ve … tarafından organize edilen ”…” yarışmalarına katılması için ata karnelerinin hazırlanması, resmi işlemlerin yapılması, davalının atının Maceristan’a götürülmesi vb hizmetlerin verilmesi konusunda anlaştıkları, dilekçe ekinde ibraz edilen evraklardan da anlaşılacağı üzere taahhüt edilen hizmetlerin eksiksiz şekilde verildiği, yarışmanın ardından atın tekrardan Türkiye’ye getirildiği, hizmetin eksiksiz verildiği takdirde, davalının gerekli ödemeyi yapmadığı, sürekli bu hususta oyaladığı, davalının verilen hizmetin niteliği hususunda bilgisinin bulunduğu, tüm yazışmalarda borcunu ödeyeceğini taahhüt ettiği, verilen hizmetin talep edilen tutarın çok üzerinde olduğu, tutarın tahsili için … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığı, ancak davalının itirazda bulunduğu belirtilerek, itirazın iptaline, % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama masraflarının ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davaya konu ilişkinin sağlayıcı ile tüketici arasında akdedilen bir hizmet sözleşmesinden ileri geldiğini, bu nedenle görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu belirterek, usulü itirazda bulunmuş, esasa ilişkin olarak da; müvekkilinin davacı taraftan fatura düzenlenmesini ve tarafına ibraz etmesini istemiş ise de, kendisine bu hususta herhangi bir evrak verilmediğini, icra takibinin ekinde yer alan faturanın davalıya verilmemesinden ötürü, faturada yazılı meblağlara davalı tarafından itiraz etme imkanı olmadığını, öncelikle faturanın davalı müvekkilinin onayına sunulması gerektiğini, dava dilekçesinde yer alan beyanlarda da ikrar edildiği üzere at transferine ilişkin hizmet sözleşmesi 23 – 29/07/2017 tarihleri arasında gerçekleşen yarışmaya katılımın sağlanması maksadıyla akdedildiğini, fatura, hizmetin ifa edildiği tarihten yaklaşık bir yıl sonra düzenlenmiş olup bu durum hayatın olağan akışına aykırıdır, faturada yer alan 19.470,00 TL’lik meblağın fahiş bir rakam olduğunu, bu nedenle de davalının haklı olarak itirazda bulunduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan kontrolde işbu davanın 27.12.2018 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemelerine hitaben sunulan dilekçe ile birlikte açılmakla … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/… Esasına kaydının yapıldığı, mahkemesince 22.10.2019 tarihinde verilen görevsizlik kararı üzerine dosyanın mahkememizin 2020/… Esasına kaydının yapıldığı, mahkememizce işbu esas üzerinden verilen 15.09.2020 tarihli karşı görevsizlik kararı üzerine olumsuz görev uyuşmazlığının belirlenmesi amacıyla dosyanın… Mahkemesi …Hukuk Dairesine tevdi edildiği, dairenin 2020/… Esas, 2021/… Karar Sayılı, 11.06.2021 tarihli ilamı ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesi üzerine dosyanın mahkememizin işbu esasına kaydının yapılmış olduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, karma nitelikteki hizmet sözleşmesi kapsamında ödenmeyen ücret alacağının tahsili istemiyle davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı ile davalı arasında akdedilmiş olan sözlü sözleşme uyarınca … tarafından Macaristan’da organize edilen yarışmaya davalının kızının katılacak olması sebebiyle davalının kızına ait olan atın karnesinin hazırlanması ve taşınması kapsamına ilişkin olarak akdedilmiş olan karma nitelikteki hizmet sözleşmesi uyarınca ödenmeyen hizmet bedelinin tahsili amacıyla davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas Sayılı icra takip dosyası üzerinden 19.470,00 TL fatura bedeli alacağı, 136,29 TL yıllık %9 oranında işlemiş yasal faiz olmak üzere toplamda 19.606,29 TL istemi ile başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğu ve davacı tarafından işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce icra dosyası celp edilip incelendiğinde davalı borçlunun borca itiraz ile birlikte icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olduğu görülmekle esas girilmeden önce icra dairesinin yetkisine yönelik yapılmış olan itiraz öncelikli olarak değerlendirilmiş olup bu doğrultuda yerleşik içtihatlar uyarınca itirazın iptâli davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli takip yoksa itirazın iptâli davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemez. O halde mahkemece, icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği gözetilerek eldeki dava da öncelikle bu itiraz incelenerek doğru bir şekilde karar verilmelidir. Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2004 tarih, 2004/19-410 esas, 2004/471 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. İlâmsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun ikametgahındaki icra dairesidir. Bunun yanında para borçlarından kaynaklı alacak istemlerinde alacaklının yerleşim yeri de yetkili hale gelmekte olup somut olayda alacaklının yerleşim yeri İstanbul İcra Dairesinin yetki sınırları kapsamında olduğunun davalının icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilerek dosyanın esasına girilmiştir.
Davalı tarafça dosyaya ibraz edilmiş olan cevap dilekçesinde davacının vermiş olduğu hizmet bağlamında faturasını geç olarak düzenlediği, taraflar arasında davaya konu tüm hizmetlerin bedelinin toplam 2500 € olarak kararlaştırıldığını, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın internet sitesinde yer alan kayıtlara göre 31 Temmuz 2017 Pazartesi günü Euro’nun efektif satış kuru 4.1461 olduğu, işbu meblağın Türk Lirası karşılığının o tarihte 10.365,25 TL olarak hesaplandığını, dolayısıyı ile faturada yer alan 19.470 TL’lik meblağ fahiş olduğundan bahisle icra takibine itiraz edildiği iddia edilmiş olup bu kapsamda somut olayda taraflar arasında akdedilmiş olan hizmetin ifa edilmiş olması ve hizmet bedelinin 2500 € olarak belirlenmiş olması uyuşmazlık konusu dışındadır.
Kural olarak karşılıklı edimlerin ifasında, öncelikle hizmeti gerçekleştirdiğini iddia eden ve bu kapsamda bedel talebinde bulunan tarafında hizmeti sözleşme kapsamında gereği gibi gerçekleştirdiğini ispatlaması gerekmektedir. Bu ispatlandığında ise bedelin alıcı- iş sahibi tarafından ödendiğinin ispatlanması gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Somut olay bakımından yargılama esnasında dosya taşıma hukuku alında nitelikli hesaplamalar uzmanı bilirkişiye tevdi edilmiş olup bilirkişi tarafından hazırlanılarak mahkememize ibraz edilmiş olan 21.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Faturanın düzenlenme tarihine ilişkin esaslar şu şekildedir: Öncelikle işaret edilmelidir ki, davalının süresi içerisinde faturanın düzenlenmediği yönündeki savunmasının dayanağı, Vergi Usul Kanunu’nun m. 231. 5. (Değişik: 4/12/1985-3239/20 md.) Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” esasına dayanmaktadır. Buna göre, faturanın süresinde düzenlenmemesi veya düzenlenen faturalarda gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde mükelleflere faturada yazması gereken tutarın % 10’u oranında özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Davanın konusunun vergi uygulamaları ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Farklı bir anlatımla, davacı ile davalı arasındaki alacak ilişki, davacının üstlendiği ve detayları yukarıda verilen iş görme ediminin ifası sebebiyle doğan alacak hakkının tahsil edilmesine yöneliktir. Esasen alacak davasına konu olan bir uyuşmazlık söz konusudur.
Vergi Usul Kanunu uyarınca fatura düzenleme süresine uyulup uyulmamasının davacının alacağı üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. Vergi İdaresinin yapacağı denetimde özel usulsüzlük cezası uygulaması taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasına etkili bir husus değildir. Bu sebeple faturanın geç düzenlenmesinin, davacının alacağının varlığına veya davalının borcunun ortadan kalkmasına yönelik bir sonuç doğurması söz konusu değildir.
Alacak hakkının talep edilmesi TBK uyarınca düzenlenen zamanaşımı süresi içinde daima mümkündür. Farklı bir ifadeyle, alacak hakkı sahibinin alacağını TBK” da düzenlenen zamanaşımı süresi içerisinde talep etme imkanına sahiptir. Döviz cinsinden borçlanılması halinde, döviz kurundaki değişimlerin riski de borçluya aittir. Zira alacağın yabancı para üzerinden belirlenmesi, paranın değerindeki değişimlere karşı sözleşmelere konulmaktadır. Bu esasın benimsenmesi ile, alacaklı paranın satın alma gücündeki değişimlere karşı koruma elde etmektedir. Bu sebeple, döviz değerindeki değişimlerdeki risk borçluya aittir.
Alacak tutarının 2500 Euro olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, döviz cinsinden borçlanılması halinde, alacaklı öze olarak yabancı para borcu üzerinden ödeme yapılacağı kararlaştırılmadıkça talep tarihindeki TL karşılığı üzerinden talepte bulunma hakkın sahiptir. Nitekim icra takibinde de TL üzerinden takip başlatıldığı görülmektedir. Davalının … karnesi bedeline ilişkin olarak ileri sürdüğü savunmaya ilişkin olarak dosya içeriğinde, …na davalı tarafından gönderilmiş dilekçe örneği, taahhütname, …nca düzenlenmiş kasa makbuzu örneği, … karnesi örneği ile … tarafından mahkemenize gönderilen belge yer almaktadır. Buna göre, … karnesi, davalının yetkilendirdiği …” a teslim edilmiştir. Bedelin … tarafından karşılandığına ilişkin bir veriye rastlanılmamıştır. Bu sebeple, taraflar arasında kararlaştırılan 2500 Euro bedelin ödenmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Faiz talebine ilişkin olarak, borçlunun temerrüde düştüğü tarih esas alınmalıdır. Borçlu aleyhine icra takibi başlatılmış, davalının itirazı ile takip durmuş ve huzurdaki dava ikame edilmiştir. Dolayısıyla genel esaslar burada da uygulama alanı bulacak ve davalının temerrüdü tarihinden itibaren faiz işlemeye başlayacaktır.
Şeklinde hazırlanan rapor hüküm kurmaya elverişli olduğu için hükme esas alınmış olup somut olay bakımından davacının davaya konu hizmetini ifa ettiği ve yabancı para cinsinden belirlenen bedelin miktarı hususunda taraflar arasında bir uyuşmalık bulunmadığından davacı edim kapsamında belirlenen fatura bedelinden kaynaklı olarak alacağına hak kazanmış olup davalı tarafça davaya konu faturadaki bedelin hesaplanma yöntemine ilişkin itiraz edilmiş ise de taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin sözlü olarak akdedilmiş olması, faturalandırmanın hangi tarihte ne şekilde yapılacağının belirlenmemiş olduğu, sözleşmeye konu alacağın yabancı para üzerinden belirlenmesi sebebiyle alacaklıya paranın satın alma gücündeki değişimlere karşı koruma vermesi ve borçlunun döviz değerindeki değişimlerdeki riski üstlenmiş olması, faturanın yabancı para ile değil TL ile düzenlenmiş olması sebebiyle de davalının faturanın düzenlenmesine yönelik itirazları reddedilmiştir. Kural olarak taraflara karşılıklı edimler yükleyen sözleşmelerde vade açık olarak düzenlenmemiş ise borçlunun temerrüdünden söz edebilmek için alacaklının borçluyu uygun bir süre vererek ifaya devam etmesi gereklidir. Davacı tarafça, davalı usulüne uygun temerrüde düşürülmediğinden ve bu kapsamda dava açılmadan önce davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığından davacının asıl alacak isteminin kabulüne, takip öncesi işlemiş faize ilişkin isteminin ise reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu, alacağın faturadan kaynaklandığı anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 19.470,00 TL’nin %20’si olan 3.984,00 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile; davalının …. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas Sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin 19.470,00 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, davacının fazlaya dair isteminin reddine,
2- Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 19.470,00-TL’nin %20’si oranında olan 3.984,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 1.330,00-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 234,47-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.095,53-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 234,47-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 41,10-TL ( başvurma, vekalet harcı), davetiye, posta gideri: 417,20-TL, bilirkişi ücreti 1.250,00-TL olmak üzere toplam: 1.708,3‬0‬-TL yargılama giderinin %99 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 1.691,21-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerine bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin %99 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 1,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalanının davalı üzerine bırakılmasına,
7-Davacı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 136,29 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile … Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.