Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/489 E. 2023/582 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/489 Esas
KARAR NO:2023/582

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/08/2021
KARAR TARİHİ:14/07/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki “Yazılım Bakım ve Destek” sözleşmeleri kapsamında süregelen ticari ilişki süresince düzenlenen faturaların bakiye 95.249,48-TL’lik kısmının ödenmediğini, ….İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında takip başlatıldığını ancak davalının haksız ve mesnetsiz olarak takibe itiraz ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul (Merkez) Mahkeme ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağının belirtildiğini, davalının haksız itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli iddiaları neticesinde takibin durmuş olması sebebiyle davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibine taraflarınca 01.07.2021 tarihinde itiraz edildiğini, müvekkili şirketin adresinin … Mah. … Cad. No: 228 … / …’da olduğundan yetkili icra dairelerinin … İcra Daireleri olduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, müvekkili şirket ile davacı firma arasında 26.12.2016 tarihli Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmeler kapsamında davacı müvekkili şirketin oteline yazılım, bakım, eğitim ve destek hizmetleri vereceğini taahhüt ettiğini, verilen bu hizmet karşısında müvekkili şirket tarafından sözleşmelerde belirtilen ödemelerin davacı tarafa yapılmasının kararlaştırıldığını, ancak pandemi nedeniyle otelin kapalı olmasından ötürü müvekkilinin, davacı tarafından kesilen faturalardaki hizmetleri almadığını, covid-19 salgını ile birlikte faaliyetlerine 19.03.2020 tarihinde ara verilmesine ilişkin karar alındığını ve alınmış olan bu karar ile birlikte mücbir sebep nedeni ile otel ile ilgili olarak yapılan bütün bağlayıcı anlaşmaların feshine, işçilere ilgili gerekli çalışmaların yapılarak gerekirse işçilerinde görüşüne başvurarak ücretsiz izin kullandırılmasına, şartları sağlayanlar bakımından kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmasına ve iş sözleşmelerinin feshi için gerekli işlemlerin yapılmasına karar verildiğini, müvekkili şirketin daha sonra … Noterliği’nin 16.04.2020 tarihli … yevmiye numarası ile davacıya gönderdiği ihtarname ile müvekkili şirketin, otelin faaliyetlerinin yürütülmesinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yasaklandığını, şirket faaliyetlerinin son bulduğunu , işyerinin kapatıldığını, işyerinin kapatılması nedeniyle sözleşmenin 8.3 maddesi uyarınca sözleşmeyi derhal feshetme zorunluluğunun hasıl olduğunu, derhal fesih hakkının kullandığını davacı tarafa bildirildiğini, işbu ihtarnamenin davacı tarafa 17.04.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkili şirket yönetim kurulunca alınmış olan bu kararı aynı zamanda … … İl Müdürlüğü’ne ibraz edildiğini, müvekkili şirketin davacının kayıtlı elektronik posta adresine 14.05.2020 tarihinde sözleşmenin fesih edildiğinin bildirildiğini, ancak tüm bu durumlara rağmen davacının müvekkil şirkete hizmet veriyormuş gibi fatura kestiğini, tüm bu sebeplerden dolayı davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikt incelendiğinde; Dava, taraflar arasında akdedilmiş olan hizmet sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen fatura alacağının tahsili istemiyle davalı aleyhine başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Somut olayda taraflar arasında akdedilmiş olan “Yazılım Bakım ve Destek” sözleşmesi kapsamında davacı tarafından davalı şirkete yazılım bakım ve desteği konularında hizmet verilmesinin taahhüt edildiği, davacı tarafından söz konusu edimin yerine getirilmesine rağmen davalının bedel ödeme borcunu ifa etmemiş olması iddiasıyla davalı aleyhine ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden 95.249,48 TL alacak istemi ile icra takibine girişilmiş olduğu, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi üzerine işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesi ile birlikte sözleşmenin feshedildiğinin, otelin pandemi sebebiyle kapalı olduğunun ve bu süre zarfından davacıdan hizmet alınmamış olması sebebiyle davacıya borçlu olunmadığının iddia edilmiş olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyasında yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacının açmış olduğu davasının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Davalı tarafça öncelikle icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş olması sebebiyle mahkememizce bu husus öncelikli olarak incelenmiş olup; İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile usul Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
İİK’nın 50. maddesi; “(Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.” düzenlemesini içermektedir.
HMK 17.maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü haizdir. Somut olayda tarafların basiretli tacir olarak aralarında akdetmiş oldukları sözleşmede Çağlayan Mahkemeleri ve İcra dairelerini yetkili kılmış olmaları sebebiyle davalının icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin 5 nolu celsesinde taraf vekillerine usulüne uygun ihtaratı içerir şekilde uyuşmazlık konusu alacağın incelenebilmesi amacıyla tarafların 2021 ve 2022 yıllarına ticari defterlerini sunmak üzere verilen kesin süre içerisinde davalı tarafın mahkememize herhangi bir ticari defter, belge ibraz etmediği gibi mahkememizce verilmiş olan kesin süre içerisinde defterlerin yerinde incelenmesi talebinde de bulunmamış olduğu görülmekle işbu hali ile HMK m.222 hükmü uyarınca davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış olduğu kanaatine varılmakla yargılama esnasında davacı tarafın ibraz etmiş olduğu ticari defterler ve taraflara ait celp edilen BA- BS formları karşılaştırmalı olarak incelenmek sureti ile 1 mali müşavir, 1 yazılım alanında uzman bilgisayar mühendisi ve 1 borçlar- ticaret hukuku alanında uzman bilirkişiden oluşan 3 kişilik heyetten rapor alınmış olup bilirkişiler tarafından hazırlanılarak mahkememize ibraz edilmiş olan raporda özetle;
Davacı yanın 2020 yılı Ticari defterlerinin, 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmamış olduğu, 2021 yılı Ticari defterlerinin, 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu,
Davacı yana ait incelenen 2020 ve 2021 yıllarına ait ticari defterlerinde, davalı yan ile aralarında bir ticari ilişkinin mevcut olduğu,
Davalı yan tarafından ticari defterler incelemeye sunulmamış olduğu,
Davacı tarafından davalı yana düzenlenmiş E-Faturalar Temel E-Fatura olduğu için E-Fatura sisteminde davalı tarafından otomatik olarak kabul edilmiş olacağı, davalı tarafından Vade Farkı faturasına iade dışında başka bir iade faturasına rastlanmamış olduğu, davacı tarafından işbu iade faturasının kayıtlara alınıp tekrar Vade farkı faturası düzenlemiş olduğu,
Davacı yan’ın bağlı olduğu … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından ve Davalı yan’ın bağlı olduğu … Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından Sayın Mahkemeye gönderilmiş cevap yazısı ekleri olan BA BS Bildirimlerine göre, tarafların 2020 yılı BA BS Bildirimleri arasında fark olmadığı, 2021 yılında bildirimler arasında KDV Dahil 7.469,20 TL KDV Hariç Tutarı 6.330 TL olan vade farkı faturası kadar fark olduğu, bu farkın en son davalı tarafından davacı yana | adet daha Vade farkı iade faturası düzenlenmiş olduğu ve bu faturanın davacı BA Bildirimlerinde bildirilmemiş olmasından kaynaklanmış olduğu,
Davacı yanın incelenen ticari defterlerinde, icra takip tarihi olan 22/06/2021 tarihi itibariyle, davacı yanın davalı yandan 95.249,48 TL Alacaklı oldukları,
Dosyaya ekli program destek loglarında; programların satıcı firması olan Davacı …Ş.’nin programların alıcı firması olan Davalı …Ş firmasına 15.03.2017 tarihinden 14.01.2021 tarihine kadar programların satışından sonra programların kullanımı sırasında çıkan tüm sorunlara müdahale ederek kesintisiz hizmet verdiği, 17.4.2020 ihtarname tarihinden sonra da davalı tarafından kendisine iletilen tüm istekleri ve sorunları giderdiği, güncellemeleri gerçekleştirdiği, kendiliğinden çıkan hatalara karşı çözüm üretildiği, programın satışıyla başlayan iş ortaklığında davalı şirketin programı eksiksiz ve tam özellikleriyle kullanabilmesi için satılmış program ve modüllerinin devamlı çalışır halde ayakta tutulduğu açık ve net olarak anlaşılmakta olduğunu,
Taraflar arasındaki 26.12.2016 tarihli, Yazılım, Bakım ve Destek Sözleşmesinin sözleşmenin sona erdirilmesine yönelik hükümleri incelendiğinde, 8. Maddede, davalının tek taraflı olarak sözleşmeyi bozma veya erteleme nedenlerinin belirtildiği görülmektedir. Bunlar, a) destek yazılımı kullanılan işyerinin kapatılması ve bu durumun karşı tarafa bildirilmesi, b) Mücbir Sebeplerin varlığı halinde durumun karşı tarafa bildirilmesidir. (a) halinde davalının sözleşmeyi feshetme hakkı doğarken, (b) halinde sözleşme askıya alınmaktadır.
Davalı sözleşme hükümlerine uygun olarak, … Noterliğinin 16.4.2020 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile işletmenin işletilmesine ara verildiğine yönelik 19.3.2020 tarihinde Yönetim Kurulu kararı alındığını, bu karar doğrultusunda sözleşmenin sona erdirildiğini davacıya bildirmiştir. Sözleşmedeki belirtilen dayanağın belirtilmesi hükmüne uygun olarak, Yönetim Kurulu kararı ekte gönderilmiştir. Burada davalının sözleşmeden doğan hakkını kullandığı ve hizmeti fiilen alamayacağı için sözleşmeyi feshettiği anlaşılmaktadır. Ancak sözleşmede kapanmanın daimilik gösteren bir şekilde mi yapılacağı veya belirli bir süre için ara verme şeklinde mi yapılacağı belirtilmemiş olup, takdir mahkemenindir.
Davacı, işyeri kapanınca sözleşmenin sona erebileceği bilgisi ile sözleşmeyi özgür iradesi ile imzaladığından, sözleşme hükümlerini uygulamak durumundadır. Bununla beraber kendileri tarafından sözleşme sona erdirildikten sonra da fiilen hizmet talep edip, hizmet almaya devam etmeleri fesih iradelerini geriye çektiği şeklinde görülmekte olup, bu konuda takdir mahkemenindir.
Davalının sözleşmeden doğan hakkını kullanıp (yukarıda açıklandığı üzere daimilik ve gösteren kapama ve işletmenin faaliyetinin durdurulması konusunun takdir mahkemenin olmak üzere) ve sözleşmedeki kurallara uygun şekilde sözleşmeyi feshettiği, ancak fesih ihtarnamesinin tebliğ tarihi olan 17.4.2020 tarihinden sonraki davalı talepleri gereği davacının hizmetinin devam ettiği görülmekte olup, fesih iddiasının hukuki takdirinin mahkemenin olduğu,
Davacı yan lehine karar alınması durumunda, Davacı yan, icra takip tarihi olan 22.06.2021 tarihinden itibaren asıl alacağına işleyecek yıllık %16,75 ve değişen oranlarda Avans Faizi talep edebileceği,
Mahkememize bildirilmiştir.
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre fatura emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır (229. md.). Fatura malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami “yedi gün” içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır (231/5. md.). 6102 sayılı TTK’da da fatura konusunda hükümler vardır. Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir” (6102 Sayılı TTK 21/1) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir (Bknz. … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 2020/297 Esas, 2020/327 Karar Sayılı, 04/06/2020 Tarihli İlamı).
Taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin uyuşmazlık ile ilgili olan maddeleri incelendiğinde;
Sözleşmenin süresi başlıklı 8.1. Maddesinin “Bu sözleşme kullanım hakkı satın alınmış lisansların MÜŞTERİ talebi ile üretici firma tarafından MÜŞTERİ’ye özel olarak üretildiği ve destek ve bakım faaliyetinin uygulamaya açıldığı tarihte başlar. Sözleşme, bu tarihten itibaren 1 (bir) yıl yürürlükte kalır. Taraflardan herhangi biri sözleşmenin bitim tarihinden 45 (kırk beş) gün önce yazılı fesih ihbarında bulunmadığı takdirde sözleşme otomatik olarak sözleşme bitim tarihinden itibaren birer yıllık sürelerle ve her yıl %5’ten fazla olmamak kaydı ile artarak uzar. MÜŞTERİ, sözleşmeyi bildirm süresine uymadan süresinden önce feshederse, sözleşme dönemi sonuna kadar olan aylık bedelleri peşin olarak ödemek zorundadır. MÜŞTERİ’nin bildirim süresine uymaksızın feshettiği hallerde MÜŞTERİ, kalan sürede hizmet verilmediği gerekçesi ile bu bedeli ödemekten kaçınamaz,… “,
MÜŞTERİ’nin Tek Taraflı Fesih Hakkı başlıklı 8.3. Maddesinin “MÜŞTERİ aşağıdaki hallerde sözleşmeyi tek taraflı olarak ve haklı nedenle feshetme hakkına sahiptir:
– …’in sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerine uymaması ve MÜŞTERİ’nin yapacağı yazılı uyarıya rağmen 15 gün içinde aykırılıkların … tarafından giderilmemiş olması durumunda,
-MÜŞTERİ’nin destek verilen yazılımı kullandığı iş yerini kapatması halinde MÜŞTERİ’nin bu hususu belgeleri ile …’e bildirmesi şartı ile bildirim tarihinden itibaren (sadece kapattığı işyeri ile ilgili destek bakımı kapsamak üzere) sözleşmeyi derhal fesih hakkı vardır. Söz konusu hüküm, şubenin kapatılması halinde uygulama alanı bulmayacaktır.
-…’in acze düşmesi, konkordato ilan etmesi veya iflasına karar verilmesi halinde derhal.” ,
Mücbir Sebep başlıklı 8.4. Maddesinin “Sözleşme’de aksi belirtilmedikçe, ne … ne de MÜŞTERİ, yükümlülüklerini yerine getirmelerinin mücbir sebep nedeniyle engellenmesi veya alıkonması ölçüsünde, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ifada temerrüde düşmüş sayılmayacaklardır. Mücbir Sebep, mağdur olan tarafın hatası, kusuru veya ihmali olmaksızın, öngörülemez ve karşı konulamaz nitelikteki olgular anlamına gelir. Mücbir sebep halinde mağdur taraf (i) diğer tarafı derhal haberdar edecek, (ii) edimin ifa edilememesinin sebebini ortadan kaldırmak için gereken tüm çabayı sarf edecek, (ili) diğer taraf bu sebep ortadan kalkıncaya kadar akdi yükümlülüklerinden azade tutulmak üzere, bu sebep ortadan kalkar kalkmaz edimlerinin tümünü ifa edecektir.” şeklinde düzenlemeleri mevcut olup somut olay bakımından işbu sözleşme hükümleri göz önünde bulundurularak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilecektir.
Yukarıda anılan sözleşme hükümleri ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli olan bilirkişi raporu göz önünde bulundurulduğunda her ne kadar davalı tarafça mücbir sebepten dolayı taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin feshedildiği davacı tarafa yazılı olarak bildirilmiş ise de bu fesih iradesini ortadan kaldıracak şekilde fesih bildiriminden sonra da davacı taraftan yazılım destek hizmetlerinin alınmış olduğu görülmekle ticari defterlerine işlemiş olduğu faturalardan kaynaklı olarak davacı tarafından davalıya hizmet verildiğinin kabul edilmiş olduğu, işbu hali ile davalının davacıya borçlu olduğu kanaatine varılmış olup davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, dava konusu asıl alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olduğu ve davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 95.249,48 TL ‘nin %20’si oranında olan 19.049,90 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklanmış Olduğu Üzere;
1-Davacının DAVASININ KABULÜ ile; davalının ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına vaki İTİRAZININ İPTALİ ile; takibin kaldığı yerden devamına,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 95.249,48 TL ‘nin %20’si oranında olan 19.049,90 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli olan 6.506,49-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 1.150,38TL harcın mahsubu ile eksik kalan 5.356,11‬-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 1.218,18- TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç), davetiye, posta gideri: 560,50-TL, bilirkişi ücreti 6.000,00-TL olmak üzere toplam: 7.778,68‬-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 15.239,92-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerine bırakılmasına,
7-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına.
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır