Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/465 E. 2023/262 K. 03.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/465 Esas
KARAR NO : 2023/262
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 03/04/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 24.01.2017 tarihinde sözleşme ile … … Tesisi Atıklarından Kurşun Ve Çinkonun Flotasyon Yöntemi İle Kazanılması Projesi için çalışmayı kararlaştırdıklarını, Sözleşme ile müvekkili sözleşme konusu çalışmaları yapmayı ve nihai raporu hazırlamayı, davalı da sözleşme karşılığı (100 bin TL + KDV) olmak üzere toplam 118.000,00 TL ‘yii ödemeyi kabul ettiğini, davalı tarafın sözleşmede belirlenen bedelden (40 bin +KDV) tutarı 27.02.2017 tarihinde davacı vakfın hesabına yatırdığını, davacı yanca oldukça kapsamlı bir çalışma neticesi hazırlanan raporun da davalıya gönderilmiş olduğunu fakat davalının ödemesi gereken (60 bin TL + KDV) olmak üzere toplam 70.800,00 TL’yi ödemediğini, faturayı iade edeceğini, raporun geciktiği ve kullanılabilir olmadığını ileri sürdüğünü, bu nedenlerle davanın kabulü ile sözleşmeden kaynaklı 70.800,00 TL ‘nin raporun tanzim ve teslim tarihi otan 17.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile aralarında imzalanan sözleşme kapsamında Üniversite Öğretim üyelerinin çalışmaya başladığını, Sözleşmeye taraflarınca uyulduğunu ve ödemenin zamanında tam yapıldığını, davacı kurumun yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediğini, Sözleşme konusu Proje kapsamında farklı özelliklerdeki toplayıcı bastırın ve köpürtücü gibi flotasyon reaktiflerinin etkisi incelenerek optimum şartlarda elde edilecek konsantrenin kimyasal analizleri yapılarak ticari ürün niteliğinin belirlendiğini, ancak gerekli çalışma yapılarak sözleşmenin 7. maddesinde belirlenen 2 aylık sürede raporu hazırlayıp 24 Mart 2017 tarihine kadar sunmadığını, Kiraladıkları fabrikanın gecikmeli olarak 16.04.2017 tarihinde üretime başladığını, formülasyon taraflarına teslim edilmediği için başlayan üretim sürecinin verimsiz ve randımansız olarak başladığını ve bittiğini, davacının formülasyon raporunu müvekkiline 17.07.2017 tarihinde teslim ettiğini, halbuki müvekkilinin 14.06.2017 tarihinde faaliyetlerini tamamladığını, davacının sözleşmenin 11. Maddesini ihlal ettiğini, ihtilaflı olarak tarafların daha sonra hakem heyetinin yargı mekanizmasının kullanılmasının esas olduğunu, bu nedenlerle müvekkilinin hem malı ihale eden … İl Özel idaresi hemde davalı ile imzaladıkları sözleşmeye göre teknik yetersizlik ve formülasyonsuzlukdan dolayı maddi ve manevi zararları olduğunu, tüm masrafları müvekkilinin karşıladığını, ziyaretler için ödedikleri toplam bedellerin iade edilmesini, sözleşmeden kaynaklı yükümlüğü yerine getirmeyen davacı tarafın bize verdiği maddi ve manevi zararın tespitinin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Taraflar arasındaki 24/01/2017 tarihinde akdedilen Proje Sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın davalıdan avans faizi ile tahsili talepli davadır.
Deliller; Dosya Mevcudu, taraflar arasındaki 24.01.2017 tarihli sözleşme, Bilirkişi İncelemesi,
Mahkememizden verilen 28/09/2020 tarihli 2018/… Esas, 2020/… Karar, sayılı kararı, T.C. … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 22/04/2021 tarih, 2021/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı ile, davacı tarafın istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne, mahkememizin işbu dosyasından verilen 28/09/2020 tarihli kararının HMK’nın 353/1a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın, istinaf mahkemesinin kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahkememize iadesine, karar verilmiş olmakla, dosyanın yeniden mahkememiz 2021/… Esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
İlamda; “Somut davada, dava dilekçesinin davalı vekiline 07.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin süresi içerisinde 19.04.2018 tarihinde Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla cevap süresinin uzatılması talebinde bulunduğu, mahkemece 27.04.2018 tarihinde “… Talep süresinde ise HMK 127. maddesi gereğince davalı vekilinin cevap verme süresinin bitim tarihinden itibaren 2 hafta uzatılmasına, Karar örneğinin taraflara gönderilmesine..” yönünde ara karar oluşturduğu, ara kararın davalı vekiline 05.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesini 14.05.2018 tarihinde ibraz ettiği, mahkemece tesis edilen ara karara göre 4 haftalık cevap verme süresinin son gününün 07.05.2018 tarihi olduğu, dolayısı ile cevap dilekçesinin süresinde verilmediği anlaşılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alındığında; davalı tarafça yasal cevap süresi içerisinde ileri sürülmüş tahkim ilk itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davalı tarafından ileri sürülen tahkim itirazı reddedilip işin esası incelenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar vermesi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” denmiştir.
İlam sonrası mahkememiz dosyasından 09/05/2022 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
Davacı ve davalı tarafların da beyanları ile doğruladığı üzere sözleşmenin 5.maddesi gereği firmanın mükellefiyeti olan numunelerin alınarak … Fakültesi, … Hazırlama Mühendisliği Bölümü’ne getirilmesi işini yaptığı, yine sözleşmenin 4.maddesi gereği alınmış numunede deneysel çalışmaların yapıldığı; cevher örneğinin bileşenlerinin tespit edildiği, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin belirlendiği, çeşitli flotasyon örneklemelerinin yapıldığı, çeşitli reaktif denemelerinin gerçekleştirildiği ve sonuçlar kısmında özet halde projenin amacına yönelik bilginin sunulduğu görülmektedir.
Ancak numunelerin alındığı ve laboratuvarda incelemelerin başladığı tarih ile raporun tarihi değerlendirildiğinde 7.maddede belirlenen süre içerisinde tamamlanamadığı anlaşılmaktadır.
Davanın tarafları arasındaki sözleşme bir eser sözleşmesidir. Sözleşmenin 7. maddesindeki düzenlemede çalışma süresi belirlenmiştir. Söz konusu hükme göre “Bu sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen çalışmaları kapsayan anlaşmanın imzalanmasını takiben numunelerin … Laboratuvar’larına ulaşmasından itibaren 2 (iki) ay”. Davalı tarafından davacıya gönderilen herhangi bir temerrüt ihtarı dosya kapsamında yer almamaktadır. Dolayısıyla sözleşmenin 7. maddesinin TBK md. 117/f.2 hükmü çerçevesinde belirli vade olarak kabul edilip edilemeyeceği ve bu kapsamda ihtarsız temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini tespit etmek gerekmektedir. Doktrinde, ifa zamanının belirli bir tarih değil de ileride anlaşılacak bir zaman olarak belirlenmesi durumunda yüklenicinin kendiliğinden temerrüde düşmeyeceği kabul edilmektedir. Örneğin inşaat ruhsatının alınmasından bir yıl sonra inşaatın teslim edileceğinin kararlaştırıldığı hallerde yüklenicinin temerrüde düşmesi için ihtara ihtiyaç vardır. (Bkz. Öz, Turgut, İnşaat Sözleşmesi ve İlgili Mevzuat, İstanbul 2016, s. 152). Aksi yöndeki görüşe göre ise böyle bir durum belirli vade olarak kabul edilmeli ve ihtarsız olarak temerrüt gerçekleşmelidir. (Bkz. Ayan, Serkan, İnşaat Sözleşmelerinde Yüklenicinin Temerrüdü, Ankara 2008, s. 164-165). Yargıtay 15. HD’nin T. 10.1.2019, E. 2018/4023, K 2019/110 sayılı kararında ise “Sözleşmenin 8. maddesine göre işin süresi 320 takvim günüdür. (…) (Sözleşmenin 10. maddesinde de sözleşmenin imzalanmasını müteakip iki gün içinde yer teslimi yapılıp işe başlanacağı kararlaştırılmıştır. Buna göre işin 23.05.2006 +2 gün +320 takvim günü=10.04.2007 tarihine kadar anahtar tesliminin tamamlanması gerekmekte(dir). (…) Somut olayda sözleşmede kararlaştırılan kesin vade bulunduğu ve kesin vade geçmesine rağmen davacı taşeron üstlendiği edimini tamamlayarak teslim etmemek suretiyle temerrüde düştüğünden (…)” Söz konusu kararda yer tesliminden belirli bir süre sonra inşaatın tamamlanacağı yönündeki sözleşme hükmü belirli vade olarak kabul edilmiştir. Ancak Yargıtay 13. HD’nin T. 19.4.2017, E. 2015/16117 K. 2017/4767 sayılı kararında “Mahkemece bilirkişi raporu üzerinde kısmı düzeltme yapılarak davalı kurumun faturanın muayene kabul tarihinden itibaren 30 gün sonra temerrüde düştüğü kabul edilerek asıl alacak üzerinden işlemiş faize hükmedilmiş ise de, işlemiş faize hükmedilebilmesi için davalının TBK 117 (eski BK 101) maddesi uyarınca temerrüt ihtarnamesi ile temerrüde düşürülmesi gerekir. Somut olayda davacı faturaları davalı kuruma ibraz etmiş, ancak ödemenin yapılmaması üzerine ihtarname göndererek davalıyı temerrüde düşürmemiştir. Bu husus tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Taraflar arasındaki sözleşmede de borcun ödeneceği tarih kesin vade ile kararlaştırılmamıştır. Bu durumda borçlu davalının temerrüde düştüğünden bahsedilemez’”. Görüldüğü üzere, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi faturanın kesilmesi tarihinden itibaren belirli bir süre sonra bedelin ödeneceği yönündeki sözleşme hükmü bakımından belirsiz vadenin bulunduğunu ve temerrüt ihtarına ihtiyaç olduğu sonucuna varmıştır. İnceleme konusu dosyada, sayın Mahkemenin sözleşmenin 7. Maddesinin belirli vade olmadığına kanaat getirmesi halinde, dosya kapsamında herhangi bir temerrüt ihtarı bulunmadığından davacı taraf temerrüde düşmüş sayılmayacak ve bu kapsamda ücrete hak kazanacağı belirtilmiştir.
Sözleşme hükümleri çerçevesinde numunenin alınması hususunda davalı firmanın yükümlülüklerini yerine getirdiği, davacı tarafın cevher örnekleri üzerinde gerekli çalışmaları yaptığı ve sözleşmede yapılması istenen işleri yaparak yükümlülüklerini yerine getirdiği, sözleşmede maddesinde anılan miktarda artık malzeme çıkmamasının taraflar arasındaki yükümlülüklerden teknik olarak yapılması gerekenleri etkilemeyeceği, ancak davacı tarafın raporu sözleşmede anılan süreler içerisinde tamamlayarak sunamadığı ve bu hususta yükümlülüğünü yerine getiremediği tespit edilmiş ise da sözleşmenin 7. Maddesinin belirli vade olarak kabul edilmemesi halinde davalı taraf davacıya temerrüt ihtarı göndermediğinden, davacının temerrüde düştüğünden bahsedilemeyeceği, bilirkişi raporunun detaylı gerekçeli, denetime uygun olduğu göz önüne alınarak yeniden bilirkişi incelemesine lüzum görülmeyerek davanın kabulüne karar verilmiş olmakla, kısa karar 1 numaralı bentte davanın kabulüne ifadesine rağmen bendin son kısmında sehven davacıdan alınarak davalıya verilmesine şeklinde yazılmış ise de, gerekçeli kararda bu maddi hata düzeltilmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın kabulüne, 70.800,00 TL’nin dava tarihi olan 29/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 4.836,35 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.209,09 TL harcın düşümü ile eksik kalan 3.627,26 TL eksik harcın davalıdan tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine,
3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 11.328,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yapılan ( 1.209,09 TL peşin harç + ilk masraf 41,10 TL + bilirkişi ücreti 4.800,00 TL + 713,80 TL posta masrafı ) toplam 6.763,99 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır