Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/447 E. 2022/561 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/447 Esas
KARAR NO : 2022/561
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
DAVA TARİHİ : 11/07/2021
KARAR TARİHİ : 30/06/2022

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davalı şirketin 20.05.2021 tarih ve 2021/01sayılı genel kurul kararı ile; şirket ortağı olan müvekkilinin şirkette mevcut 37.500,00-TL’lik hissesini … …’a devrederek, müvekkilinin davalı şirket ortaklığından azline karar verdiğini, yargılamaya konu pay devri ve ortaklıktan azil işleminin, Ticaret Kanunu’nun aramış olduğu geçerlilik şartlarına açıkça aykırı olduğunu, esas sermaye payının geçiş halleri TTK’nun 595. (Eski TTK md 520/5) Maddesinde düzenlendiğini, anılan maddeye göre limited şirketlerde hisse devrinin; noterde düzenlenen devir sözleşmesi ile yapıldığını, somut olay incelendiğinde, müvekkili ile devralan şahıs arasında hisse devrine ilişkin yazılı ve noter tasdikli herhangi bir sözleşme bulunmadığını, yapılan bu usulsüzlük dahi işlemin hukuka aykırılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu, noter aracılığıyla yapılan hisse devir sözleşmesinin bir hukuki nitelik kazanabilmesi için ortaklar genel kurulunun onayı gerektiğini, TTK’da açıkça devrin bu onayla geçerli olacağının belirtildiği için “onay” geçerlilik şartı olarak mülahaza edildiğini, bu itibarla, noter aracılığıyla yapılan hisse devir sözleşmesinin bir hukuki nitelik kazanabilmesi ve devir sonucunda oluşan yeni sermaye dağılımının resmileşebilmesi için şirket ortaklar kurulu hisse devir ve temlik sözleşmesine istinaden karar almaları gerektiğini, alınan kararın, hisse senedini devredenin ortak imzalaması gerektiğini ve noter tasdikli bir örneğinin ticaret sicil memurluğuna verilmesi gerektiğini, pay devrinin onaylanacağı genel kurula devralan değil, devreden ortağın katılmasının gerektiğini, taraflar arasında yazılı ve noter tasdikli devir sözleşmesi bulunmadığını, davalı şirketin, bu yönde bir sözleşmenin bulunmadığı bir durumda, yargılamaya konu pay devrine müvekkilinin çağrılmadığı ve bu nedenle de katılamadığı genel kurul kararı ile hayata geçirmeye çalıştığını, müvekkilin genel kurula çağrılması ve hisse devri hususunda imzalı onayının alınması gerekirken, davalı şirketin tüm bu hususları bertaraf ederek hukuka aykırı genel kurul kararı ile pay devrini gerçekleştirmesinin TTK’nun ilgili maddeleri uyarınca yapılan işlemin hukuka aykırılığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu, limited şirketlerde ortaklıktan çıkarmanın iki durumda gerçekleştiğini, bunlardan ilkinin ortağın iflas etmesi halinde başvurulan yöntemken diğeri “haklı sebeplerin varlığı halinde azil” başlığında düzenlendiğini, haklı sebeplerden dolayı bir ortağın şirketten çıkarılmasına karar verilmesi mahkemeden istenebileceğini, müvekkilinin çağrılmadığı ve bu nedenle iştirak edemediği hukuka aykırı bir genel kurul kararının varlığının tek başına şirketten azil için yeterli olmadığını, dolayısıyla şirketten azle ilişkin genel kurul kararının da hiçbir hukuki bağlayıcılığının bulunmadığını, davalı şirketin daha önce de müvekkili aleyhine “haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma” hukuki sebebine dayanarak … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esasında bir dava ikame ettiğini, anılan davanın 19.04.2021 tarihinde müvekkili lehine sonuçlandığını ve davanın reddine karar verildiğini, belirterek davalı şirketin pay devri ve ortaklıktan azle ilişkin 20.05.2021 tarih ve 2021/01 sayılı genel kurul kararının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, ortaklıktan azil ve pay devri işlemlerinin hukuki açıdan tam ve usuli açıdan tüm kurallara uygun olarak gerçekleştiğini, davacı tarafın , davalı şirkete karşı sermaye ödemesi taahüdünü yerine getirmediğini ve kendisine usule uygun şekilde tebliğ edilen ihtarname ve verilen süreye rağmen bu hukuki eksikliği tamamlamadığını, bunun neticesinde davacı şirket yetkilisi … … ve diğer şirket ortağı … …’ın oy birliği ile almış oldukları genel kurul kararı ile davacı … … ‘ın ortaklıktan çıkartılmasına ve pay devrinin gerçekleşmesine karar verildiğini, … Noterliğinin 18.03.2021 tarih ve … yevmiye nolu İhtarnamesi ile müvekkili şirket tarafından davacıya 24 ay içerisinde ödemesi gereken 27.110,00 TL ‘lik sermaye payı borcunun halen ödenmediği ve 1 ay içerinde ödenmediği taktirde ortaklıktan çıkarılacağının usule uygun bir şekilde ihtar edildiğini, davacı taraf kendisine tebliğ edilen ihtarnameye ve verilen süreye rağmen şirket ana sözleşmesinde taahhüt ettiği sermaye payı borcunu ödemediğini ve bunun neticesinde şirket yetkilisi … ve diğer ortak … ‘ın oy birliği ile aldıkları genel kurul kararı neticesinde davacının ortaklıktan azline karar verildiğini ve davacının hissesinin tamamının şirket ortaklarından … …’ a devredildiğini, buna ilişkin genel kurul kararının 20.05.2021 tarih ve 2021/01 karar sayısı ile alındığını, azil ve sermaye payının devri işlemleri davacı tarafın şirket ana sözleşmesinde taahhüt ettiği sermaye payı borcunun ödememesinden kaynaklandığını, Türk Ticaret Kanununun Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları kısmında 482 ve 483 maddelerinde açıkça düzenlendiğini ve davacı şirketin bu kapsamda hukuka ve yasaya uygun olarak azil ve devir işlemlerini gerçekleştirdiğini, … Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/… Esas sayılı dosyasından “haklı sebeple ortaklıktan çıkarılma ” davası açıldığını ancak davada her ne kadar aleyhe karar verilmiş olsa da kararın taraflarınca istinaf edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, kaldı ki … Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/… Esas sayılı dosyasında verilen karardan bağımsız olduğunu, tamamen davacı tarafın, davalı müvekkili şirkete karşı T.T.K 480 maddesi ve devamı ile diğer ilgili amir hükümleri gereğince bir numaralı yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmasına dayanılarak ıskat kararı verildiğini, davacı tarafın müvekkili şirket ortaklığı sırasında müvekkili şirketi zor durumda bırakacak, ticari geleceğini olumsuz etkileyecek, piyasadaki saygınlığını zedeleyecek eylemler içerisinde bulunduğunu ve müvekkili şirketin ticari varlığını tehlikeye attığını, karar alma süreçlerine tüm çağrılara rağmen katılmadığını, müvekkili şirkete bir gün bile uğramadığını ve hatta piyasada müvekkili şirkette ortaklığı devam ederken müvekkili şirkete rakip olabilecek başka şirketlerde çalıştığını böylece iyi niyet kurallarına ve T.T.K’nın sadakat ve yükümlülükleri ile ilgili hükümlerine aykırı davrandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davalı şirketin pay devri ve ortaklıktan azline ilişkin 20.05.2021 tarih ve 2021/01 sayılı genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER: Şirket ana sözleşmesi, iptali istenen genel kurul kararı, ihtarnameler,… Asliye Ticaret Mahkemenin 2019/… Esas sayılı dosyası, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi incelemesi.
20/05/2021 tarih 2021/… Karar nolu genel kurul kararı incelendiğinde, toplantıya katılanlar kısmında … … ve … …’ın isminin geçtiği, toplantı sonucunda alınan kararlar incelendiğinde ise ; şirket hissedarlarından … …’ın şirkette mevcut 37.500 TL’lik hissesini TTK da belirtilen süre içerisinde sermaye taahhüdünü yerine getirmediğinden dolayı hissenin tamamının şirket ortaklarından … …’a devredilmek suretiyle … …’ın ortaklıktan azledildiği, bahse konu olan 37.500 TL’nin … … tarafından sermaye ödemesi açıklamasıyla şirketin banka hesabına yatırıldığı, söz konusu devrin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine , hisse devri sonucunda şirket ortaklarının … … ve … …’dan oluşup sermaye paylarının hisse tutarlarının ise her birinin 75.000 TL olduğu yönünde karar alındığı görülmüştür.
Davalı şirketin sicil kaydı ve sicil dosyası alınıp incelendiğinde, merkez adresi itibariyle mahkememizin yetkili olduğu, yine genel kurul kararı ile dava tarihi dikkate alındığında davanın süresinde açıldığı görülmüştür.
Davalı şirket tarafından davacıya gönderilen … Noterliğine ait 18/03/2021 tarih … yevmiye nolu ihtarname incelendiğinde, … Ltd. Şti ünvanlı şirketteki 37.500 TL olan sermaye payının 24 ay içerisinde TTK’nın ilgili maddeleri gereğince ödenmesi gerekirken bu tutarın 27.110 TL’sinin halen ödenmediği, ihtarname tebliğ tarihinden itibaren 1 ay içerisinde ödenmesi , aksi takdirde ortaklıktan çıkartılacağı ve bu hususun tescil ettirileceği hususunun … …’a ihtar edildiği, söz konusu ihtarnamenin … …’a 22/03/2021 tarihinde bizzat tebliğ edildiği, 20/05/2021 tarihli müdürler kuruluna ait 2021/01 nolu karar incelendiğinde , … …’ın 75 adet payına karşılık gelen 37.500 TL sermayenin 10.390 TL’sini ödediği, geri kalan 27.110 TL’nin ise 24 ay içerisinde ödenmediği, 18/03/2021 tarihinde … Noterliğinin 6255 yevmiye ile taahhüt ettiği sermaye ödemesi için kendisine ihtar çekildiği, tebligatın 22/03/2021 tarihinde alınmasına rağmen 1 ay içerisinde sermaye taahhüdünün yerine getirmediğinden dolayı ortaklıktan çıkartılmasına karar verildiği görülmüştür.
Davalı şirketin ana sözleşmesi alınarak dosyaya bırakılmıştır.
Davacı taraf delil olarak … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… Esas nolu dosyasına dayanmış ise de, mahkemece 19/04/2021 tarihinde verilen 2019/… Esas 2021/… Karar nolu ilam incelendiğinde, davacısının … Ltd. Şti olduğu, davalısının … … olduğu, dava konusunun ise davalı ortağın dava dilekçesinde belirtildiği şeklide şirket menfaatlerine aykırı olarak bir takım işler yaptığı iddia edilerek şirket ortaklığından çıkarılması talebinde bulunulduğu, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği ve dava konumuz ile ilgisinin bulunmadığı görülmüştür.
Dosya mahkememizce seçilen 1 mali müşavir bir de ticaret hukuku alanında nitelik hesaplama uzmanına tevdi edilerek 27/05/2021 tarihli genel kurul kararının iptali şartlarının oluşup olmadığının tespiti yönünde rapor alınıp dosyaya bırakılmıştır.
Raporda da belirtildiği gibi limeted şirket ortağının taahhüt etmiş olduğu sermaye bedelini ödememiş olması hali TTK’da açıkça düzenlenmemiş, bu hususta Anonim Şirketlerle ilgili düzenlenen maddelerin kıyasen uygulanacağı belirtilmiştir. (TTK 585.Maddesi)
Pay bedelinin ifa borcu ve ifa etmemenin sonuçları TTK 480, 481, 482, 483. Maddesine düzenlenmiştir.
TTK’nın 480. Maddesinde ” Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında borç yükletilemez. Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir. Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır. Pay devirlerinin şirketin onayına bağlı olduğu hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçtan başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin nitelik ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına yazılabilir.” denilmektedir.
TTK’nın 481. Maddesinde ” Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça belirtilir. İkincil yükümlülükler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.” denilmektedir.
TTK’nın 482. Maddesinde ” Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Ayrıca, yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur. Esas sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu tutulabilirler. Şirketin tazminat hakları saklıdır.” denilmektedir.
TTK’nın 483. Maddesinde ” Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği belirtilir. Nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli taahhütlü mektupla ve internet sitesi mesajı ile yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı tarihten başlar. Mütemerrit pay sahibi, yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete karşı sorumludur.501 inci madde hükmü saklıdır.” denilmektedir.
Sermaye taahhüdünün kalan kısmını yerine getirmeyen ortağın iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakılması TTK’nın 482. Maddesine istinaden mümkündür. Bununla birlikte ortağın ıskatı emredici olmayıp şirket bu konuda yetkili ama zorunlu değildir. Iskat kararı almak tamamen yönetim kurulu yetkisindedir. Somut olayda davalı şirketin kalan sermaye borcunu yerine getirmeyen ortağı noter vasıtasıyla ihtarda bulunduğu, ihtarnamenin bizzat davacıya tebliğ edildiği ancak davacı tarafından kalan sermaye borcunun ödenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda şirketin ıskata yetkili karar organı olan müdür tarafından bir ıskat kararı verilmesi mümkün ve yeterlidir. Şirket ortaklarından ve aynı zamanda münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür … … tarafından alınan 20/05/2021 tarih 2021/01 sayılı müdürler kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiği görülmektedir. Davacının iştirak taahhüdünden yoksun bırakılması sonucunda ortaklık sıfatı ve buna bağlı tüm hakları sona erer. Somut olayda şirketin genel kurulunun aynı gün toplanarak payların ortaklarından … …’a devrine karar verildiği anlaşılmakla her ne kadar bu hususta müdür tarafından alınmış ayrı bir karar bulunmasa da aynı zamanda ortak ve müdür sıfatını bir arada bulundurması nedeniyle pay devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının müdürün iradesini de içinde barındırdığını dolayısıyla pay devrinin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı taraf noter ihtarnamesinin yeterli olmadığını, TTK 483. Maddesi gereğince pay sahibinin 35.maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin ön gördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayınlanacak bir mesajla ihtaratta bulunması gerektiğini iddia etmiş ise de, yukarıda da belirtildiği üzere limited şirketlerde ıskata ilişkin ayrı bir düzenleme olmayıp anonim şirketlerle ilgili hükümlere atıf yapılmaktadır. TTK 483. Maddesi de özü itibariyle anonim şirketlere hitap eden bir maddedir. Anonim şirketlerdeki hisse çeşitleri; nama yazılı, hamile yazılı, çıplak pay şeklinde olup, anonim şirketlerde genelde hissedar sayısının fazla olması ve pay senetleri itibariyle de hamile yazılı senetlerin kimde bulunduğu belli olmadığından TTK 483. Maddesine göre ilan yoluyla bildirim yapılması gerektiği belirtildikten sonra , nama yazılı pay sahiplerinin kim olduğunun tespiti mümkün olduğundan bu pay türünde ayrıca bir düzenleme yapılarak TTK 483/2 fıkrasında “nama yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar ilan yerine, iade taahhütlü mektupla ve internet sitesi mesajıyla yapılır” denilmektedir. Limited şirketlerde ise pay defterinden paydaşın kim olduğu , pay oranı, adresinin tespiti mümkün olduğundan , somut olayda da davalı şirket iki ortaklı olup pay sahibi, pay miktarı, adresinin belli olması nedeniyle noter ihtarnamesi ile bu tebligatın yapıldığı, davacı tarafından bizzat teslim alındığı dikkate alındığında geçerli bir tebliğ olduğu, süresinde pay bedelinin ödenmediği anlaşılmakla yapılan işlemlerin ve alınan kararların usulüne uygun olduğu sonucuna varılarak davacının davasının aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yazı işleri müdürlüğünce resin ilgilisine iadesine,
5-Bu dava sebebiyle 80,70 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 59,30 TL’den mahsubu ile kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır