Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/36 E. 2023/727 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/36 Esas
KARAR NO : 2023/727
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; Dava ile davalı arasında imzalanmış olan kargo sözleşmesi kapsamında davacının taşıma borcunu yerine getirmesine rağmen davalının ödeme borcunu yerine getirmediğini, davalı tarafa faturalar düzenlenmiş olduğu, ödenmeyen faturaların toplamının 4.927,56 TL olduğu, davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası üzerinden girişilen takibe davalının süresi içerisinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu beyanla; davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekili tarafından sunulmuş olan cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkiline ait bir kısım ürünlerin davacı tarafından kargo sözleşmesi kapsamında taşınmış ve müvekkili tarafından bir kısım ödemeler yapılmış olduğunu fakat , davacı taraf kendi edimini eksiksiz ve özenle yerine getirdiğini iddia etmiş ise de yapılan bu taşımalar sırasında müvekkiline ait bir kısım ürünlerin kaybolduğunu ve buna ilişkin olarak tutanaklar tutulduğunu, kaybolan ürünler nedeni ile müvekkilinin toplam 8.320,96 TL zararının olduğunu, bu zarar (asıl alacak) miktarının taşıma/kaybolma tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte davacıdan tahsili amacı ile …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatılmış ve davacı tarafından bu takibe itiraz edilmiş olduğunu, TAKAS haklarını kullandıkları, bu sebeple daha az olan davacının alacağı sona erdiği ve davacı tarafından açılan davanın reddinin gerektiğini beyanla ; Asıl davanın reddine , bakiye alacak talepleri bakımından karşı davanın kabulü ile karşı davalı/borçlunun …. İcra Müdürlüğünün 2019/… E. Sayılı dosyasına vaki itirazının şimdilik 500,00 TL’lik kısmının iptaline ve takibin devamına , davalı borçlunun takip konusu alacağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, asıl dava bakımından taşıma sözleşmesinden kaynaklı ödenmeyen bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılmış olan icra takibine vaki itirazın iptali takas defi ; karşı dava ise davalının bakiye alacağı yönünden kısmi itirazın iptali istemine ilişkindir.
Somut olayda davacı … Kargo tarafından davalının müşterilerine satışını yapmış olduğu saatlerin taşıma işlerinin gerçekleştirilmiş olduğu ve söz konusu taşımalardan kaynaklı bedellerin ödenmediği iddiası ile davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden 4.927,56 TL asıl alacak, 85,05 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere 5.012,61 TL üzerinden icra takibinin başlatılmış olduğu, davalının itirazı üzerine takibin durması sebebi ile işbu itirazın iptali davasının açılmış olduğu; davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile birlikte karşı davanın açılmış olduğu, asıl davaya cevap kısmında davacının teslim edimini gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle bir kısım ürünlerinin hasarlı teslim edildiğini, bir kısım ürünlerinin ise teslim edilmemesi sebebiyle zayi olduğundan bahisle davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı icra takip dosyasından takibe geçildiğini, takipte asıl alacak ve işlemiş faiz dahil olmak üzere toplam 9.218,20 TL alacak isteminde bulunduklarını, söz konusu alacağın davacının alacağından daha fazla olması sebebiyle alacaklarının davacının alacağından takas edilmesini, bakiye alacakları yönünden ise karşı dava açtıklarını, davalının icra takibine vaki itirazının 500,00 TL’lik kısmının iptalini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
İtirazın iptali davalarında alacaklının, İİK m.67 uyarınca borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazının, kendisine tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde genel mahkemelere yapacağı başvuru üzerine genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup sürenin başlaması için borçlunun itirazının alacaklıya tebliği zorunludur. İşbu dava dosyasının temelini teşkil eden icra dosyalarından yapılan kontrolde borçlunun süresi içerisinde icra dosyasına yapmış olduğu itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği görülmüştür. Bu nedenle davacıların açmış olduğu davalarının süresinde olduğu kabul edilmekle yargılama yapılmıştır.
Yargılama esnasında celp edilmiş olan tüm taşıma belgeleri, taraflarca sunulan beyan ve belgeler, tarafların ticari defterleri, Ba- Bs formları bir bütün olarak incelenmek sureti ile 1 karayolu taşımacılığı alanında nitelikli hesaplamalar uzmanı, 1 saat değerleme uzmanı ve 1 mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten kök ve ek raporlar alınmış olup bu kapsamda sunulan raporda özetle;
Davacı/karşı davalının ticari defter kayıtlarına göre davacı/karşı davalının, davacı karşı davalıdan cari hesap bakiyesi olarak 24.10.2019 takip tarihi itibarı ile 4.927,56 TL alacaklı olduğu ve takip talebi ile uyumlu olduğu,
… Kargo sitesinde “Normal şartlar dahilinde (olağan üstü haller, olumsuz hava ve ulaşım şartları, mücbir sebepler, vb. Haricinde) 600km’ye kadar mesafesi olan gönderiler il merkezlerine 1 (bir) iş günü; 600-1000 km arası mesafesi olan gönderiler 2 (iki) iş günü; 1000 km’den daha fazla mesafesi olan gönderiler ise 3 (üç) iş günü içerisinde teslim edilir.” Açıklamasının olduğu, şehir içi taşmalarda hafta içi 2 günlük teslim süresinin makul olduğu, kargo gönderi- Tutanak tarihlerinin incelenmesi sonucunda Kargo taşımasının İstanbul içinde yapıldığı, TTK 889/1 maddesi uyarınca hasar ve ziyanın davalı karşı davacıya derhal bildirilmediği,
Sayın mahkemece davalı/karşı davacının TTK” nun 889/1 maddesi gereği en geç teslim anına kadar zıyaı veya hasarı bildirmediği dolayısı ile eşyanın sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılması gerektiğine hükmettiği takdirde davalı karşı davacının tazminat talebinde bulunamayacağı,
Kök raporda da belirtildiği üzere Davacının tutanaklarda belirttiği saatlerin faturada belirtilen bedellerinin araştırma sonucunda teslim alındığı yer ve zamandaki fiyatlarının kadri maruf olduğu,
Davalı Karşı davacının …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasında 8.320,96 TL aslı alacak, 2.058,62 TL faiz olmak üzere toplam 9.218,20 TL talep ettiği, davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde takibe konu 03.10.2017 tarihli … nolu, 06.10.2017 tarihli … nolu, 11.10.2017 tarihli … nolu, 31.10.2017 tarihli … nolu ve 25.01.2019 tarihli … nolu kargoların bedellerini talep etmediği, takip ve dava konusu etmediği, tutar belirtmediği, faturalarını dava dosyasına sunmadığı, taleple bağlılık ilkesi gereği davalının bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde 883. Maddeyi ileri sürerek davacının alacağının olmadığı iddiasının nihai hukuki değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Davaya konu emtiaların; 1.641,12 TL tutarlı kısmının kolilerin patlaması sonucu kaybolduğu; 2.023,42 TL tutarlık kısmının taşıma sırasında kaybolduğu, 235,99 TL tutarlık kısmının kasasının ve kordonunun kırık (hasarlı) olduğu;
Kök raporda da belirtildiği üzere Marka ve modellerine göre kaybolan saatlerin ağırlıklarının yaklaşık toplam 11,33 Kg olduğu, davacının taşıma senetlerine arşivlerinde ulaşılamadığından beyan etmediği, davalının saatlerin orijinal ağırlıklarını beyan etmediği dolayısı ile SDR hesaplamasında 11,33 kg ağırlık üzerinden yapılması gerektiği,
Sayın mahkemece taşıyıcı davacı/karşı davalının TTK’ nun 875. Maddesi gereği ziya ve hasardan sorumlu olduğuna ve dava konusu hasarı ödemesi gerektiğine hükmedildiği takdirde gerçek zararın 592,61 TL olarak belirlendiği,
Sayın mahkemece taşıyıcı davacı/karşı davalının TTK’ nun 875. Maddesi gereği ziya ve hasardan sorumlu olduğuna ve dava konusu hasarı ödemesi gerektiğine hükmedildiği takdirde, Davacı/karşı davalının alacağının 4.927,56 TL olduğu, davalı karşı davacının TTK’ nun 882 (1) maddesi gereği sınırlı sorumluluk kapsamında talep edebileceği 592,61 TL tutarın davacıl/karşı davalının alacağının düşülmesi sonucunda davacının alacağının 4.334,95 TL olacağı (4.927,56 TL – 592,61 TL = 4.334,95 TL),
Sayın mahkemece asıl dava yönünden itirazın iptaline karar verildiği takdirde davacının 4.334,95 TL asıl alacak üzerinden 74,82 TL işlemiş faiz ile birlikte toplam 4.409,77 TL talep edebileceği, takip tarihinden itibaren işlemiş faiz talep edebileceği, davacı/ karşı davalının yıllık %21,25 Ticari Temerrüt faizi talebinin ve %20 icra inkar tazminat talebinin nihai hukuki değerlendirmesinin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu,
Mahkememize bildirilmiştir.
Yargılama esnasında davalının da davacıdan olan başka bir alacağının bulunduğu ve bunun takas edilmesi istemi bakımından öncelikle “takas” ve “mahsup” kavramlarının açıklanmasında fayda vardır. Bu kapsamda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26/04/2022 tarih 2017/(23)6-873 Esas 2022/605 Karar sayılı ilamında ayrı ayrı açıklama yapılmış olup inceleme yapıldığında; takas ve mahsup farklı iki hukukî kurumdur. Sık sık birlikte ve aynı anlamda kullanılmaları yaygın ise de bu durum sadece benzer olmalarından kaynaklanmaktadır.
Hukukumuzda takas, birbirine karşı bir miktar para veya aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymaksızın tek taraflı beyanı ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdiren yenilik doğurucu bir hukukî işlemdir. Böylece takas ifa masraf ve külfetine katlanmadan, her iki tarafı da borcunu ifa ve alacağını tahsil etmiş durumuna getirir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 139. maddesinde; “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir. Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas ileri sürülebilir. Zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, ancak takas edilebileceği anda henüz zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemele uyarınca takasın söz konusu olabilmesi için iki tarafın karşılıklı olarak birbirinden alacaklı (birbirinden borçlu olması) gerekir. Alacak ve borç karşılıklı değilse veya iki kişi arasındaki borç ilişkisinin, dışında kalan kişilerden olan alacaklar ya da borçlar takasa konu olamaz. Takas bildiriminde bulunan kimse karşı tarafa borçlu bulunmalı, aynı zamanda karşı taraftan alacaklı olmalıdır.
Mahsup ise bir alacağı doğuran olayla ilgili olarak alacaklının elde ettiği bazı menfaatlerin ya da borçlunun katlandığı bazı külfetlerin, bu alacaktan indirilmesini ifade eder. Meselâ, bir malı sahibine iade ile yükümlü zilyedin o mal için yaptığı bazı masraflar, o maldan elde ettiği semerelerin bedeline mahsup edilir (MK. m. 907). Bunun gibi, haksız fiilden zarar gören kimsenin bu fiilden elde ettiği bir menfaat olmuşsa, böyle bir menfaat uğranılan zarara mahsup edilir. Görülüyor ki bu olaylarda karşılıklı alacaklar yoktur; sadece, alacağın net miktarını bulmak için yapılan bir hesap ameliyesi bahis konusu olmaktadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu, Halûk/Altop, Atillâ/ Tekinay, Selâhattin Sulhi.: Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler,7. Bası, İstanbul 1993, s. 1013).
Mahsup yenilik doğuran bir hakkın kullanılması olmayıp sadece alacağın gerçek miktarını belirlemek üzere yapılan bir işlemdir. Burada ayrı ve müstakil iki alacak bulunmamaktadır. Mahsup savunmasını, alacak miktarının indirilmesinde yararı olan herkes ileri sürebilir ve borcu sona erdiren durum olması nedeniyle hâkim tarafından re’sen nazara alınır (Hukuk Genel Kurulunun 04.03.2021 tarihli ve 2017/15-496 E., 2021/208 K. sayılı kararı).
Sonuç itibariyle takas ve mahsup farklı kavramlardır. Takasta karşılıklı aynı cins muaccel alacak ve borç söz konusu olduğu hâlde, mahsupta karşılıklı birer alacak söz konusu değildir. Mahsup, bir alacaktan (zararlı olayın zarar görene sağladığı diğer faydalar, giderlerdeki tasarruflar gibi) bazı kalemlerin düşülmesine izin veren bir sayışma işlemidir. Mahsupta mahsup hakkına sahip olan taraf bu hakkını karşı taraf alacağını kendisinden istemedikçe ileri süremez (Uygur, s. 940).
Hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca davalının meydana gelen zararı sebebi ile davacının TTK’ nun 875. Maddesi gereği ziya ve hasardan sorumlu olduğu, davalının zararı sebebi ile 592,61 TL davacıdan alacak talebinde bulunabileceği, bu miktarın asıl davaya cevap dilekçesi ile birlikte takas definde bulunulması sebebi ile davacının asıl alacak tutarı olan 4.927,56 TL’den düşümü yapıldığında 4.334,95 TL üzerinden takibe devam edilmesi gerektiği, davacının icra takibinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin dosya kapsamında sunmuş olduğu herhangi bir belgenin bulunmaması sebebi ile takip öncesi işlemiş faiz isteminde bulunamayacağı kanaatine varılarak bu doğrultuda asıl dava bakımından davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiş olup davalının 592,61 TL takas definin kabul edilmesi sebebiyle reddedilen kısım yönünden davacı ve davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeksizin hesaplama yapılmıştır.
Asıl davada davacının dava dilekçesi ile borçlunun %20’den aşağıda olmamak üzere inkar tazminatı ödemesine hükmedilmesi yönündeki talebi değerlendirildiğinde İİK m. 67 hükmü uyarınca davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksızlığına karar verilmiş olması ve alacağının likit olması gerekmekte, kural olarak davalı borçlunun kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır. Somut olayda davacının davasında haklı olduğu, dava konusu asıl alacağın fatura alacağından kaynaklı olması sebebiyle likit olduğu ve davalının haksız olarak takibe itiraz etmiş olduğu anlaşılmakla davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmekle mahkememizce kabulüne karar verilen icra dosyasında asıl alacak tutarı olan 4.334,95 TL ‘nin %20’si oranında olan 866,99 TL’nin icra inkar tazminatı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporları kapsamında davalının davacıdan olan toplam alacağının 592,61 TL olarak tespit edilmiş olması ve bu alacak haricinde bakiye herhangi bir alacağının kalmadığının görülmüş olması sebebi ile davacının asıl alacaktan olan alacaklarının takası ile bakiye alacakları bakımından açmış oldukları kısmi itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
A-ASIL DAVA BAKIMINDAN;
1-Davacının itirazın iptali davasının ve davalının takas definin kısmen kabulü kısmen reddi ile; Davalının …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas Sayılı icra takip dosyasına vaki İTİRAZININ KISMEN İPTALİ ile; takibin (4.927,56 TL asıl alacaktan 592,61 TL takas edilen alacağın düşülmesi ile kalan) 4.334,95 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, davacının fazlaya dair isteminin reddine,
2-Davalının haksız itirazları nedeniyle asıl alacak tutarı olan 4.334,95 TL ‘nin %20’si oranında olan 866,99 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli olan 296,12-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 84,16-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 211,96-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 84,16-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 67,80-TL ( başvurma, vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 760,00-TL, bilirkişi ücreti: 840,00TL olmak üzere toplam: 1.684,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.334,95TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine takas defi kapsamında vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgisine iadesine,
B-KARŞI DAVA BAKIMINDAN;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 269,85-TL karar ilam harcının davalı- karşı davacı … Saat Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak hazineye irat kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Davacı- karşı davalı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükmü uyarınca hesap ve takdir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davalı- karşı davacı … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacı – karşı davalı … Anonim Şirketi’ne verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davalı- karşı davacı … Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak hazineye irad kaydına.
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, HMK madde 341 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.