Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/325 E. 2023/851 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/325 Esas
KARAR NO : 2023/851

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2021
KARAR TARİHİ : 21/11/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; … Çağrı Numaralı … teknesi donatanı davacı … Limited’in kaptanı … İle davalılardan … Tic. Ltd. Şti. arasında 01.10.2019 tarihinde davaya konu teknenin bakım ve onarım işlerinin yapılması hususunda Tekne Bakım Eser Sözleşmesi imzalandığını, anılı sözleşme uyarınca davacı tarafından davalılara sözleşme konusu edimlerin ifası için ödemelerin zamanında eksiksiz bir şekilde yapılmış olduğunu, sözleşmeye göre teknenin bakım-onarım işlerinin, sözleşmenin imza tarihinden (01.10.2019) itibaren 220 iş günü içerisinde tamamlanacağı yüklenici davalı şirket tarafından kabul ve taahhüt edildiğini, buna göre Tekne üzerindeki bakım-onarım işlerinin 17.08.2020 günü tamamlanması gerekirken, davalıların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini sözleşmeye uygun olarak gereği gibi ve zamanında ifa etmemiş olduklarını, üstelik bakım ve onarım işlemlerinin yapılması için davalılara teslim edilen Teknenin, davalıların belirlediği tersanede tutulmuş ve suya inişine izin verilmemiş olduğunu, bu kapsamda davacı ile yüklenici davalılar arasında 14.08.2020 tarihli Protokol imzalanmış olduğunu, davacının teknesindeki mevcut zararın artmasına, telafisi güç ve imkânsız zararların doğmasına engel olmak adına ve ileride yargı yoluna taşınması muhtemel bir uyuşmazlığın ortaya çıkması durumunda, davalılarca yapılan işlemlerindeki eksiklik ve ayıpların belirlenmesi adına Yalova … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …D. İş sayılı dosyası tahtında Tekne üzerinde delil tespiti yapılmış olduğunu, anılı dosya tahtında mahkeme tarafından atanan bilirkişilerce 27.08.2020 tarihinde Tekne üzerinde yerinde inceleme yapılmış ve düzenlenmiş 11.09.2020 tarihli bilirkişi raporunda davalılar tarafından sözleşme konusu edimlerinin eksik ve ayıplı olarak ifa edildiğinin açıklığa kavuşturulmuş olduğunu, bilirkişi raporunda ilaveten davalıların Sözleşme konusu edimlerin ifasında temerrüde düştüğü hususuna ilişkin olarak eksik ve kusurlu kalan işlerin yapılması halinde revizyon, tadilat vb. işlere başlanıldığından itibaren 1 aylık bir sürenin gerektiğinin ifade edilmiş olduğunu, davalıların, Tekne Bakım Sözleşmesi uyarınca yerine getirmekle yükümlü oldukları edimleri ifada temerrüde düştükleri gibi temerrüt tarihinden sonraki süre zarfında eksik, ayıplı ifaları teminen Tekne üzerinde hiçbir çalışma yapmamış olduklarını, bu süre zarfında davacının söz konusu eksiklik ve ayıpları kendi çabası ile gidermek ve masraflarını da kendisi karşılamak durumunda kalmış olduğunu, ancak davacı tarafından katlanılmak zorunda kalınan bedeller, bakım ve onarım işleri henüz tamamlanmadığından belli olmadığını, bu nedenle işbu bedellerin davalılardan tahsiline dair fazlaya ilişkin alacak ve talep hakları saklı kalmak koşuluyla işbu davanın açılması zorunlu olmuş olduğunu, tekne üzerindeki bakım ve onarım işlerinin halihazırda devam etmesinden dolayı davacının sezon boyu günlük 6.000 USD’ye kiralanan Teknesini kullanamamış ve yoksun kalınan bu kazanca ilaveten, teknenin zamanında teslim edilmemesi nedeniyle geç teslime konu aylara ilişkin başka bir tekne kiralamak zorunda kalmış olduklarını, davalılar tarafından eksik ve ayıplı ifa edilen parampet tamiri ve boya işlemleri yine davacı tarafından dava dışı … isimli firma ile anlaşma sağlanarak yaptırılmış ve bu işlemler için 18.500 Euro ödemek durumunda kalınmış olduğunu, fazlaya ilişkin alacak ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların temerrüde düştüğü 17.08.2020 tarih itibariyle işleyen yasal faizi ile birlikte şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına dair karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı firma tarafından açılan iş bu davaya ilişkin, davacı firma ile davalı firma arasında imzalanan ve ilk sözleşme olan 01.10.2019 tarihli Tekne Bakım Sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin kimler arasında imza altına alındığının açıkça görülmekte olduğunu, bu nedenle söz konusu 01.10.2019 tarihli sözleşmede ve diğer ek sözleşmelerde davalı firma olarak gösterilen … Ltd. Şti imza ile kaşesi bulunmadığından ve yapılacak işin ifası noktasında herhangi bir faaliyette bulunmadığından sözleşmenin tarafı olarak değerlendirilemeyeceğini, davalı firmalardan biri olan …Ltd. Şti yönünden davalı sıfatı bulunmadığından, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, söz konusu davada, davalı …Ltd. Şti’nin, sadece 14.08.2020 tarihinde imzalanan protokolde kaşe ve imzası bulunmakta olduğunu, daha önceki hiçbir sözleşmede firmanın adı geçmemekte olduğunu, bu nedenle davacının iddia ettiği hususlar açısından …Ltd. Şti’nin 14.08.2020 tarihinden önce ki sözleşmelerden sorumlu tutulamayacağını, davacının, dava dilekçesinin 24. maddesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması konusunda ki beyanları ile 31. Madde ve devamında belirtilen beyanlarının çelişmekte olduğunu, davacının, dava dilekçesinin 31. madde vd. belirttiği, teknenin tamiri için birçok farklı firmalara onarım yaptırmak zorunda olduğu için ödeme yaptığına ilişkin dekont ve faturaları delil olarak mahkemenize sunduğunu, bu kapsamda, davacı tarafından delil olarak sunulan dekontlara ilişkin fatura tutarlarının toplam miktarı belirlenebilir olduğundan ve yapılan bu masraflar iş bu dava içerisinde talep edildiğinden, davacı tarafın, dava değeri olarak belirtmesi gereken asgari tutar, bahse konu dekont ve fatura tutarlarının toplamı olduğunu, taraflar arasında tekne bakımı için teknenin karaya çekilerek çalışma yapılması amacıyla 01.10.2019 tarihli Tekne Bakım Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, davalı firmanın ivedi olarak işe başlamış olduğunu, davalı firma, boya işlemi başlamadan önce yapılması gereken kontrollerde, teknenin sac kısımlarının çürük ve deforme olan yerlerini tespit etmiş ve bu şekilde boyama işleminin yapılamayacağı, yapılsa bile boyanın düzen tutmayacağı, öncelikle sacda bulunan çürük kısımların onarılması konusunda tekne kaptanına uyarı ve bildirimde bulunmuş olduklarını, bu hususta ve diğer konularda tekne kaptanı ile davalı firma olan…Ltd. Şti. arasında sözleşme imzalandığını, tekne yetkilisi ve kaptanı … boya öncesi çürük olan kısımların değişmesi gerektiğini kabul ederek davalı firmaya bildirmiş, davalı firma da çürük yerlerin onarımı için fiyat çalışması yapmış ve bu iş için 01.10.2019 tarihli ana sözleşmedeki süreye ilave olarak 45 gün zaman gerektiği konusunda tekne kaptanına bilgilendirme yapmış olduğunu, davalı firma, kaptan tarafından 05.11.2019 tarihine kadar bekletilmiş ve kendisi tarafından sözleşme onayı geldikten sonra taraflarca imza altına alınmış ve yine kaptan tarafından 06.11.2019 tarihinde ek iş için ödeme gerçekleştirilerek asıl iş olan boya işlemi beklemek zorunda kalarak, tekenin sac değişimi için işe başlanmış olduğunu, davacıya ait ticari olmayan… çağrı numaralı … teknenin Sac işlemleri davalı firmaca devam ederken tekne kaptanı … tarafından fikir değiştirilerek teknenin genişletilmesi ve ticari tekne haline getirilmesi için talepleri olduğunu ve sac işlemlerinin bekletilmesi gerektiğini davalı firmadan istemiş olduğunu, davalı firmanın bu talep doğrultusunda davacının yurt dışından getireceği Enspektörü beklemek zorunda kalmış olduklarını, daha sonra tekne kaptanı yeniden fikir değiştirdiğini ve farklı taleplerde bulunduğunu, davalı firma bu talepler karşısında ölçü alarak fiyat çalışması yapmış ve 09.11.2019 tarihinde kaptana fiyat teklifi vermiş, buna bağlı olarak 11.11.2019 tarihinde kaptan ile sözleşme imzalanmış, ancak bu işin işe başlama avans ödemesi 26.11.2020 tarihinde geç olarak yapıldığını, davalı firma ile yapılan 01.10.2019 tarihli ana sözleşme gereği, sadece teknenin üstünü kapatma, tavan suni deri kaplama ve boya işçiliği olarak 220 iş günü taahhüt edilmiş, dolayısıyla bir an için araya ek işten kaynaklı süreler ve pandemi gibi mücbir sebepler girmemiş dahi olsa bile 220 iş günü sonrasında sözleşmenin bitim tarihinin 19.06.2020 olduğunu, ana sözleşme olan Tekne Bakım Sözleşmesinin 5. maddesinde, “Mücbir sebepler ile geçerli ve olağanüstü nedenler ortaya çıktığında iş süresine eklenecektir.” denilmekte olduğunu, bu kapsamda, ana sözleşmenin 220 iş günü içerisindeki bitim tarihi olan 19.06.2020 tarihine, mücbir sebep olarak kabul edilen ve tüm dünya ile birlikte ülkemizde de etkisini gösteren COVİD-19 PANDEMİ nedeniyle ülkemizde 11.03.2020-01.06.2020 tarihleri arasında, iş yerlerinin insan sağlığı kapsamında 3 ay süreli olarak kapalı olması süresi de eklendiğinde, ana sözleşmenin yasal olarak bitim tarihinin 19.09.2020 tarihine uzamakta olduğunu, bu süreye yukarıda izah etmiş oldukları ek sözleşmeler kapsamında ilave edilmesi gereken 450 günün de eklenmesi gerekmekte olduğunu, bu kapsamda görüldüğü üzere davacı taraf, sözleşme gereği işler devam ederken, tekneyi davalının haberi olmadan alıp götürmüş olduğunu, başka bir ifade ile davalının, tekne üzerinde yapması gereken çalışmaları bitirmeden iş sahibi tekneyi kendi himayesine alarak işlerin yarım kalmasına sebebiyet vermiş olduğunu, teknenin, tekne firmasından kaynaklanan başkaca arızlarının ortaya çıkması ve davalı firmaca, sonradan ortaya çıkan arızaların giderilmesi için davalı firmaca verilen fiyat tekliflerine geç cevap verilmesi ve taraflar arasında imzalanan ek sözleşmeler nedeniyle ana sözleşmeye ek sürelerin eklenmesi, yine ek sözleşmede belirtilen işin başlama süresi olarak tekne firmasınca avans ödemesinin yapılmasından sonra başlanacak olması ve ön avans ödemeleri kaptan ve tekne firma sahipleri tarafından geç ödenmesi, iş sahibinin, sözleşmeler gereği işler devam ederken, dava konusu olan tekneyi davalıya haber vermeden alıp götürmesi sebebiyle, iş sahibinden kaynaklı ifa imkânsızlığı ortaya çıktığından davalı firmaya isnat edilecek bir kusur bulunmamakta olduğunu, öncelikle davacının belirsiz alacak davası olarak açtığı davanın, dava değerinin asgari miktarı belirlenebilir olduğundan, davacı tarafa eksik harcın tamamlatılması noktasında süre verilmesine, verilen süre içerisinde harç tamamlanmazsa davanın usulden reddini, Davalılardan … Ltd. Şti. yönünden, davalı sıfatı bulunmadığından, husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini, sözleşme süresi sona ermeden, iş sahibinin kusurundan dolayı ifanın imkânsız hale gelmesi ve açıklamış oldukları diğer nedenlerden dolayı, açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, tekne bakım sözleşmesinin ayıplı ifasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda davacının, dava dışı … Limited’in donatanı olduğu Malta Bayraklı bir tur teknesi olan …Çağrı… Teknesinin kaptanı olduğu, davacı ile davalılardan …Ldt. Şti. Arasında 01.10.2019 tarihinde davaya konu teknein bakım ve onarım işlerine dair “Tekne Bakım Sözleşmesi” akdedilmiş olduğu, işbu sözleşme kapsamında davacının ödeme edimini zamanında ifa etmesine rağmen davalıların edimlerini gereği gibi yerine getirmediklerini, bu kapsamda davacı ile davalı yükleniciler arasında 14.08.2020 tarihinde akdedilmiş olan protokol uyarınca davalıların yüklenici konumunda oldukları, yapılan işler yönünden taraflar arasında uyuşmazlıkların bulunduklarının protokolde açıkça belirtilmiş olduğunu, davadan önce Yalova … Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş Dosyasından yaptırılmış olan delil tespitinde davalıların eksik ve ayıplı işlerinin belirlendiğini, tekneyi kullanamamaktan kaynaklı zararlarının doğduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ( 250,00-TL’si eksik yapılan işlerin tamamlanması adına dava dışı firmalara yapılan ödemeler ile ayıplı işlerin onarımına ilişkin dava dışı firmalara yapılan ödemeleri, – 250,00-TL’si ikame tekne kiralanmış olması sebebi ile ikame tekne kira bedeli ve tekneye ilişkin ödemeleri, – 250,00-TL’si ikame tekne kiralanana dek geçen süre zarfında yoksun kalınan kazancı, – 250,00-TL’si teknede oluşacak zararların artmasını engellemek adıma başta teknenin geri alınması için protokol karşılığı ödemek zorunda bırakılan 14.000,00-Euro ve sair giderleri olmak üzere ) davalının temerrüde düştüğü 17.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş olduğu görülmüştür.
İşbu davada öncelikle dava şartlarının bulunup bulunmadığı hususu sıra ile irdelenmesi gerekmekte olup öncelikle mahkememizin görevli olup olmadığı incelendiğinde mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2022/934 Esas, 2022/1024 Karar Sayılı, 04/07/2022 Tarihli “… Dava, gemi onarım bedelinin tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 5/2 maddesinde, Denizcilik İhtisas Mahkemesinin görev alanı, Türk Ticaret Kanunundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davaları olarak belirlenmiştir.
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının donatanı bulunduğu gemilere verilmiş olan bakım ve onarım bedelinden kaynaklanmaktadır. Gemilere verildiği iddia edilen onarım hizmeti, hukuki niteliği itibariyle 6098 sayılı TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine ilişkin hukuki düzenlemelere tabidir. TTK’nın 1352. maddesinde geminin bakım ve onarımı için verilen hizmetler deniz alacağı olarak belirtilmiş ise de, bu düzenleme cebri icraya ilişkin özel düzenleme niteliğinde olup, mahkemenin görevinin belirlenmesinde esas alınması mümkün değildir. TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için; uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Bu kapsamda somut olayda tarafların tacir olması ve uyuşmazlık konusunun iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması nedeniyle dava, nispi ticari dava niteliğindedir. Bu nedenle görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup, mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/02/2016 tarih 2016/362 Esas 2016/1431 karar sayılı ilamı aynı yöndedir.)” şeklindeki gerekçeli ilamı uyarınca mahkememizin görevli olduğu kanaatine varılarak yargılama yapılmıştır.
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukuku, C. I, Ankara 2016, s. 512). Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C. I, Ankara 2020, s. 331 vd.; Yargıtay HGK, 24/06/2021, E. 2017/1-1270, K. 2021/846 , §§16-17)
Davalılardan … Ltd. Şti.’nin husumete yönelik itirazı bakımından öncelikle yapılan incelemede; Tekne Bakım Sözleşmesinde yüklenici olarak …Ltd. Şti.’nin bulunduğu, bu kapsamda davalı …’un sözleşmenin tarafı olmadığı görülmekte ise de davacı tarafından yapılan ödemelerin davalı …adına yapıldığı, nitekim 14 Ağustos 2020 tarihli Protokol içeriğinde … ve …’un bir tarafta davacının ise diğer bir taraf olarak yer aldığı, teknenin teslimine ilişkin olarak işbu protokolün akdedilmiş olduğu ve protokolde tüm tarafların imzalarının bulunduğu görülmekle davacının meydana gelen zarar talebi bakımından her iki davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme, dava tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Eser sözleşmeleri niteliği gereği tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olup, sözleşme gereğince yüklenici bir eser meydana getirmeyi, iş sahibi de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi taahhüt eder. Bu haliyle uyuşmazlığın, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan, 6098 sayılı TBK’nın 470 v.d. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümleri gereğince çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
6098 Sayılı TBK’nın 470. maddesi, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü;
aynı kanunun 471. Maddesi,
“Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.” hükmünü;
aynı kanunun 479/1. maddesi ise; “İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.” hükmünü düzenlemiştir.
6098 sayılı TBK’nın 97. maddesi de, “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermektedir.
TMK’nın 6. maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü içermekte olup, taraflar iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Ayıp, yüklenicinin meydana getirip iş sahibine teslim ettiği eserdeki sözleşmeye ve fenne aykırılıklardır. Başka bir anlatımla ayıp, sözleşmede kararlaştırılan ve beklenen amaca göre bulunması gereken bazı vasıfların bulunmaması ya da bulunmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır.
Eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde 6098 sayılı TBK’nın 474/I. maddesi uyarınca açık ayıplarda iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek, gizli ayıplarda ise aynı Kanun’un 477/son maddesi uyarınca ortaya çıkması üzerine gecikmeksizin ayıp ihbarında bulunmak zorundadır. İş sahibi gözden geçirmeyi ve ihbarda bulunmayı ihmâl etmişse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Eser sözleşmesinden kaynaklı ayıp halinde işsahibinin seçimlik hakları TBK’nın 475. Maddesinde düzenlenmiş olup buna göre; “(1) Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
(2) İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
(3) Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Yargılama esnasında dosyanın 1 gemi inşaat mühendisi, 1 borçlar hukuku alanında uzman bilirkişi ve 1 mali müşavir bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olup bilirkişilerden takdiri mahkemeye ait olmak üzere dava konusu tekne bakım sözleşmesi kapsamında dosyaya celp edilmiş olan tüm deliller, delil tespiti dosyası da bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle davalının sözleşme kapsamındaki edimini gereği gibi yerine getirip getirmediği, eksik, ayıplı ifanın söz konusu olup olmadığı, eğer eksik ya da ayıplı ifa varsa süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunup bulunmadığı, teknede meydana gelmiş olan hasarların kullanımdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının , davacının söz konusu teknenin tamiri sebebiyle davalıya ödememiş olduğu bedel de belirtilmek suretiyle dava dışı firmalara ne kadarlık bir ödeme yapmış olduğunun, davacının piyasa koşulları bakımından davalıdan ücret talep edip edemeyeceğinin, edebilecek ise ne kadar talepte bulunabileceği ve tüm dosya kapsamındaki talepler hususunda rapor tanzim edilmesinin istenilmesi istenilmiş, mahkememize ibraz edilen raporda özetle;
Davacı …’ın … teknesi donatanı davacı … Limited’in kaptanı olduğu, dolayısıyla Türkiye’de ticari defterlerinin tutulmuyor olması sebebiyle dosyaya davacı tarafından sunulan belgeler üzerinden davacı iddiaları incelenmiş olduğu,
Davalı …2019 yılı Ticari defterlerinin, 6102 sayılı TTK. İlgılı hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu,
Davalı …2020 yılı Ticari defterlerinin, 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu,
Dosyaya sunulu belgelere göre, davacı tarafından davalı … firmasına 110.766,94 EUR ödeme yapılmış olduğu, davalı …firması ticari defterlerine göre artı olarak 77.800,01 TL ödemenin de davacı tarafından …firmasına yapılmış olduğu, ancak ödeme belgelerinin görülmemiş olduğu, davalı … ticari defterlerine göre ve dosyaya sunulu tercüme edilmiş belgelere göre davacı tarafından davalı … firmasına toplam olarak net 166.749,81 EUR ödeme yapılmış olduğu, davalılara sunulu belgelere göre, toplam olarak (110.766,94 EUR+166.749,81 EUR = 277.516,74 EUR ödeme yapılmış olduğu,
Taraflar arasında düzenlenmiş toplam 10 adet Sözleşme konusu işin içinde, tamamlanmamış, tümüyle bitirilmemiş, yapılmamış, kalite problemleri bulunan kusurlu işlerin, bunların anlaşma altına alındığı sözleşmelerdeki götürü bedellere oranla karşılığının toplam 31.425,00 EURO olduğu, dava tarihi olan 24.05.2021 tarihi itibari ile 10,2072 TL EUR Alış kuru üzerinden 31.425 EURO’nun TL karşılığının (31.425-EUR*10,2072 TL =) 320.761,26 TL hesaplanmış olduğu,
Davacı yan’ın dava dilekçesinde sözleşmenin bitiş tarihi olan 17.08.2020 tarihinden itibaren yasal faiz talebi olduğu, 31.425 EUR’nun sözleşmenin bitiş tarihi olan 17.08.2020 tarihi itibari ile Merkez Bankası EUR Alış kuru olan 8,6710 TL üzerinden hesaplanmış TL karşılığı (31.425,- EUR*8,6710 TL) 272.486,18 TL hesaplanmış olduğu, bu tutar için dava tarihine kadar hesaplanmış işlemiş faizin 18.812,74 TL, işlemiş faiz dahil davacı alacak tutarının (272.486,18 TL*18.812,74 TL) 291.298,92 TL olarak hesaplanmış olduğu, Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu,
Davacı- işsahibinin ayıp ihbarında bulunduğunun dosya içeriğinden anlaşılamadığı; TBK m.477 f2’nin, “İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.” hükmünü içerdiği;
Davacı yan lehine karar alınması durumunda, Davacı yan, dava tarihi olan 24.05.2021 tarihinden itibaren asıl alacağına işleyecek değişen oranlarda Yasal Faizi talep edebileceği,
Kanaatine varıldığı mahkememize bildirilmiştir.

Her ne kadar bilirkişi heyetince davacının ayıp ihbarında bulunmadığına yönelik olarak bir tespit yapılmış ise de dava dilekçesi ekinde mahkememize ibraz edilmiş olan protokol içeriği incelendiğinde davacı tarafından teknenin ihtirazı kayıt ile teslim alınmış olunduğu; nitelim davalıların cevap dilekçesi içeriğinde açıkça ayıp ihbarının süresi içerisinde yapılmadığına ilişkin bir itirazlarının bulunmadığı görülmekle mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette bulunan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 2020/2259 Esas, 2023/317 Karar Sayılı, 13.02.2023 Tarihli “… Mahkemece davacı süresinde ayıp ihbarında bulunmadığından malı kabul etmiş sayılacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, ayıp ihbarı defi niteliğinde olup, hususun davalı tarafından ileri sürülmesi gerekir. Dosya kapsamından davalının ayıbın süresinde ihbar edilmediğine yönelik bir savunması bulunmadığından mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklindeki gerekçeli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda bilirkişilerin bu tespitlerine itibar edilmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
İşbu davada davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan netice-i talep dilekçesinde talep sonucunun 250,00’şer TL’den 4 kaleme ayrılmış olduğu, bu kapsamda 250,00 TL ikame tekne bedeline yönelik alacak istemi, 250,00 TL yoksun kalınan kazanç istemi, 250,00 TL protokol ile ödenen bedelin iadesi istemleri bakımından somut delillerin ibraz edilmemiş olduğu, ne kadar sürede hangi tutar üzerinden yoksun kalındığına, dava dışı ikame tekne kiralamasına ilişkin ödenen bedeller yönünden ticari defterlerden inceleme yapılması gerektiği, bu hususta somut bir delilin ibraz edilmemiş olması sebebiyle davacının işbu alacak kalemlerinin ispatlanamamış olduğundan bahisle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının dava başında eksik ve ayıplı ifadan kaynaklı olarak 250,00 TL bedel ile istemiş olduğu tazminat talebi bakımından yapılan incelemede; Somut olay nezdinde sözleşme kapsamında yapılacak işler için ödenecek bedel dikkate alındığında sözleşmenin götürü bedelli olduğu anlaşılmaktadır. Götürü bedelli sözleşmelerde yüklenici ediminin kısmen ifa edilmesi halinde, kararlaştırıldığı halde yapılmayan ya da yapımından vazgeçilen imalât bedellerinin, yerleşik içtihatlar uyarınca fiziki oran yöntemi diye adlandırılan ve yapılmayan ya da yapımından vazgeçilen işlerin, işin tamamına göre fiziki oranının tespitiyle bu oranın götürü bedele uygulanması suretiyle hesaplanması gerekir. İşbu hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu uyarınca davacının alacağının sözleşmelerdeki götürü bedellere oranla karşılığının toplam 31.425,00 EURO olduğu, davacı vekili tarafından mahkememize ibraz edilmiş olan bedel arttırım dilekçesinde işbu bedelin sözleşmenin sona erme tarihi itibari ile kur karşılığı üzerinden alacak olarak talep edilmiş olduğu, ancak işbu bedelin bilirkişiler tarafından dava tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte hesaplanmış olması sebebiyle toplam bedel üzerinden davanın kabul edilmesi halinde faize faiz işlemesine sebebiyet verilmemek amacıyla davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile ; 272.486,18 TL maddi tazminatın 17.08.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya dair isteminin reddine,
2-Alınması gerekli olan 18.613,53-TL karar ilam harcından dava açılırken başlangıçta peşin olarak alınan 59,30-TL ile yargılama esnasında ıslah harcı olarak alınan 6.400,00-TL harcın toplamı olan 6.459,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 12.154,23-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 6.459,30-TL (peşin harç ve ıslah harcı) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 67,80-TL ( başvurma, vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 1.098,80-TL, bilirkişi ücreti: 7.500,00TL olmak üzere toplam: 8.666,60-TL yargılama giderinin %93,5 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 8.103,27 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerine bırakılmasına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 42.872,93 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7- Davalı … tarafından yapılan toplam 77,00-TL yargılama giderinin %93,5 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 5,75TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ne verilmesine, kalanının davalı üzerine bırakılmasına,
8-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL’nin %99,8 kabul-red oranı üzerinden hesaplanan 1.317,36-TL’nin davalıdan alınarak, 2,64TL’sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/11/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.