Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/121 E. 2021/681 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/121 Esas
KARAR NO :2021/681

DAVA:Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ:19/02/2021
KARAR TARİHİ:14/10/2021

DAVA: Davacı… vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkilinin hissedarı olduğu… Anonim Şirketi (eski ünvan: … Yapı Sanayi Ve Pazarlama Anonim Şirketi , önceki ünvan: … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi), … Sicili Müdürlüğünün … sicilinde kayıtlı bir anonim şirket olduğunu, söz konusu şirketin … İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ünvanı ile kurulduğunu, ticaret sicil gazetesinin 17.01.1983 tarihli 672 sayısındaki kararı ile … Yapı Sanayi ve Pazarlama Anonim Şirketi olarak ünvan değiştirdiğini, daha sonra ticaret sicil gazetesinin 17.04.1989 tarihli 2254 sayısındaki karar uyarınca tekrar ünvan değiştirdiğini ve… Anonim Şirketi ünvanını aldığını, söz konusu firmanın 09.10.2015 tarihinde ticaret sicilden resen terkin edildiğini, daha sonra müvekkili tarafından tespit edilen harici bulgulara göre söz konusu şirket adına kayıtlı taşınmazlar olduğunun öğrenildiğini, … İli, … İlçesi, … Köyü, … mevkii, H17-A – paftasında kayıtlı olup dava dilekçesine Ek-6 olarak eklenen delil listesinde ada ve parsel numaraları yazılı, arsalar bulunduğunu, söz konusu taşınmazların, müvekkilinin babasının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde satın alındığını ve ani vefatı ile zamanında öğrenilemediğini belirterek … Odasının … sicilinde kayıtlı… Anonim Şirketi ünvanlı şirketin tüzel kişilik adına kayıtlı gayrimenkullerin tasfiyesi (ek tasfiye) ile sınırlı olmak üzere TTK m. 547 uyarınca ihyası ile ticaret siciline tesciline, tasfiye için şirketin hissedarı olan müvekkilinin tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün resen terkin işleminin, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, davanın açılmasına sebep olmadığını bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Ticaret sicilden resen terkin edilen şirketin ihyasına ilişkindir.
İlgili şirketin sicil kaydı ve sicil dosyası alınıp incelendiğinde; ilk ünvanının … İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş olduğu, daha sonra … … A.Ş , daha sonra da … ve Tic. A.Ş ünvanını aldığı, … Sicil Müdürlüğünce 09/10/2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği görülmüştür.
Davacılar vekili tarafından mahkememize ibraz edilen 23/06/2021 havale tarihli dilekçe ile ihyası talep edilen şirketin 06/11/2011 tarihinde yapılan 1999 ve 2000 yılına ait Genel Kurul Toplantısında müvekkili…’ın hissedar ve yönetim kurulu üyesi olmadığının tespit edildiğini, bu nedenle HMK 124. Maddesi gereğince, yönetim kurulu üyeleri ve hissedarı olan Selçuk Gürgül, … ve Alaaddin Diri’nin dosyada…’ın yerine davacı taraf olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
HMK 124/3 fıkrasında “Ancak maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir, HMK 124/4. Fıkrasında ise dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği talebi kabul edilebilir bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderine hükmeder” denilmektedir. İhyası istenen şirketin sicil dosyası incelendiğinde…’ın bir dönem yönetim kurulu üyeliği yaptığı daha sonra da yönetim kurulunun Çetin Çağlayan, Alaaddin Diril ve Selçuk Gürgül’den oluştuğu, …’ün ise dosyadaki hazirun cetvelinde pay sahibi olduğu görülmüş olup, …’ın eski yönetici olması nedeniyle HMK 124 Maddesi gereğince bu yanılgının kabul edilebilir ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan bir durum olması nedeniyle davacılar olarak …’in kabulüne karar verilmiştir.
İlgi tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılarak taşınmazların tapu kaydı istenilmiş, incelendiğinde, … İnşaat San. Ve Tic. A.Ş adına kayıtlı olduğu görülmüştür.
TTK nın geçici 7. maddesine göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır denilerek ilgili durumlar aynı maddenin a – e bentleri arasında sayılmıştır.Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanamaz denilmektedir. Aynı maddenin 15. Bendinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler.
İhyası istenen şirketin 09/10/2015 tarihinde resen terkinine karar verilmiş olup dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği görülmüştür. TTK geçici 7. Maddesinin 15 nolu bendinde ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” denilmektedir.
TTK geçici 7. Maddenin 4a ve 4b bentlerinde ” (4) Ticaret sicili müdürlüklerince;a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.” denilmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20/11/2017 tarih 2016/8629 Esas 2017/6341 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere resen terkin kararının geçerli olabilmesi için TTK’nın geçici 7. Maddesinin 4a ve b fıkralarına uygun şekilde ticaret sicil müdürlüğünce işlem yapılmış olması gerekmektedir.
… Sicil Müdürlüğüne yazı yazılarak TTK nın geçici 7. Maddesinin 4a ve b bentlerine göre çıkartılan tebligat evraklarının gönderilmesi istenilmiş, gönderilen evraklar incelendiğinde, TTK geçici 7. Maddenin 4 a ve 4 b bentlerine göre şirket tüzel kişiliğine ve yöneticisine ayrı ayrı tebligatların çıkartıldığı, tebliğ edilememesi nedeniyle ilanen tebligat yapıldığı görülmüştür.
Bir sureti dosya içerisinde bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesine ait 2021/604 Esas 2021/851 Karar nolu ilam incelendiğinde, “……Mahkemece, adına kayıtlı araç bulunan şirketin terkin tarihinden itibaren beş yıllık yasal sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddine karar verilmiştir. TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, şirketin 31/07/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, şirket ortağı tarafından beş yıllık yasal süre geçtikten sonra ihya talep edildiği açıktır. Ancak, yasal düzenlemeye göre on yıllık sürenin dolmaması nedeniyle şirkete ait aracın Hazineye intikal etmesi koşulu gerçekleşmemiştir. Bu durumda, şirketin, ortada tasfiyesi gerekli bir mal varlığı bulunduğundan yasa koyucunun amacı doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Yasa maddesinde, terkinden itibaren beş yıllık sürede ihya talep edilebileceği belirtilmesine karşın, şirketin mal varlığının on yıl sonra Hazineye intikal edeceği düzenlendiğinden, bulunduğu kabul edilmelidir. Şirkete ait mal varlığının Hazineye intikal etme süresi olan on yıldan önce ne şekilde işlem yapılacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. Maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. Ortada bir hukuki düzenleme eksikliğinin mi (kanun boşluğu), yoksa yasa koyucunun bilinçli bir susmasının mı bulunduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Kanun boşluğu, sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir hukuk kuralının bulunmaması şeklinde tanımlanabilir. Ancak, açık bir düzenleme yapılmamış olması her zaman kanun boşluğu anlamına gelmeyebilir. Bir sorun hakkındaki çözüm başka bir alanda düzenlenmiş olabilir. Somut olayda gerek TTK’da gerekse başka mevzuatta düzenleme bulunmadığı gibi konuya ilişkin bir örf ve adet bulunmamaktadır. Hukuki bir sorun hakkında, hukuk sistemi mutlaka bir çözüm üretmek zorundadır. Yasanan bir düzenleme öngörmediği bir sorunun çözümsüz bırakılması düşünülemez. Kanun koyucunun bir konuda düzenleme yapmamış olması, o konuyu olumsuz düzenlemek istediği anlamına gelmez. Bu açıklamalara göre, somut olaydaki uyuşmazlık yönünden bir kanun boşluğunun bulunduğunun ve bu boşluğun, TMK’nın 1.maddesiyle hakime verilen yetki kapsamında doldurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kanun boşluğunun doldurulmasında, TTK’nın geçici maddesine yansıyan kanun koyucunun iadesinin esas alınması uygun olacaktır. Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuş, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenle kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerekmiştir. Şirketin, adına kayıtlı aracın satış ve bedelinin paylaştırılması istemiyle sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş, ancak şirket tasfiyesiz terkin olduğundan, tasfiye memuru atanmamıştır. Şirket, terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edilecektir ” denilmiştir.
Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 04/12/2014 tarih ve 2014/12860 esas 2014/19016 karar aynı dairenin 31/10/2016 tarih 2016/11878 esas 2016/8525 karar nolu ilamlarında belirtildiği üzere “TTK geçici 7. Maddesine göre resen siciliden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından, TTK 547. Maddesi hükmünden farklı olarak bu duruda tasfiye memuru atanması doğru olmayıp, şirket yöneticileri veya varsa tasfiye memurlarının davalı gösterilmesi gerekmediğinden, dahili davalı yapılan şirket ortakları yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, … Sicil Memurluğu aleyhine açılan davanın ise kabulüne karar vermek gerekir ” denilmiştir.
TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder düzenlemesi bulunmaktadır. Hukuki bir sorun hakkında, hukuk sistemi mutlaka bir çözüm üretmek zorundadır. Yasanan bir düzenleme öngörmediği bir sorunun çözümsüz bırakılması düşünülemez. Kanun koyucunun bir konuda düzenleme yapmamış olması, o konuyu olumsuz düzenlemek istediği anlamına gelmez. Bu açıklamalara göre, somut olaydaki uyuşmazlık yönünden bir kanun boşluğunun bulunduğunun ve bu boşluğun, TMK’nın 1.maddesiyle hakime verilen yetki kapsamında doldurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kanun boşluğunun doldurulmasında, TTK’nın geçici maddesine yansıyan kanun koyucunun iadesinin esas alınması uygun olacaktır. Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunabileceği sonucuna varılmıştır.
HMK 124/son gereğince… aleyhine davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmiş, diğer davacılar açısından ise davalının yasal hasım konumunda olması nedeniyle davalı aleyhine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle; … Sicil Müdürlüğünde …-0 sicil no ile kayıtlı iken TTK ‘nın geçici 7 maddesi uyarınca sicil kaydı resen terkin edilmiş olan… Aş’nin … ili, … İlçesi, … Köyü , … … mevkiinde kain ada no 137 parsel no 4, 173 ada 3 parsel, 136 ada 3 parsel, 136 ada 7 parsel, 136 ada 6 parsel, 137 ada 7 parsel, 137 ada 6 parsel, 137 ada 5 parsel, 138 ada 3 parsel, 138 ada 2 parsel, 139 ada 4 parsel, 139 ada 3 parsel, 139 ada 10 parsel, 139 ada 9 parsel, 139 ada 8 parsel, 139 ada 7 parsel, 138 ada 7 parsel, 138 ada 6 parsel, 142 ada 56 parsel, 142 ada 55 parsel, 142 ada 51 parsel, 142 ada 50 parsel, 142 ada 49 parsel, 129 ada 11 parsel, 129 ada 1 parsel, 130 ada 4 parsel, 130 ada 7 parsel, 130 ada 8 parsel, 130 ada 9 parsel, 131 ada 7 parsel, 131 ada 8 parsel, 133 ada 4 parsel , 133 ada 3 parsel, 133 ada 2 parsel, 132 ada 3 parsel, 132 ada 7 parsel, 132 ada 6 parsel, 132 ada 5 parsel, 133 ada 10 parsel, 133 ada 9 parsel, 133 ada 8 parsel, 134 ada 2 parsel, 135 ada 4 parsel, 135 ada 8 parsel, 135 ada 7 parsel, 135 ada 5 parsel, 134 ada 9 parsel, 134 ada 8 parsel, 134 ada 7 parsel, 134 ada 6 parsel nolu taşınmazların satışı , satışa ilişkin her türlü işlemin yapılması satış bedelinin TTK ve ana sözleşmeye uygun olarak paylaştırılması işlemleri ile sınırlı olmak üzere ticaret siciline yeniden tescil ve ilanına aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı…’ın davacı sıfatının bulunmaması nedeni ile davasının dava şartı yokluğundan usülden reddine,
2-Diğer davacılar tarafından açılan davanın kabulü ile ;
… Sicil Müdürlüğünde …-0 sicil no ile kayıtlı iken TTK ‘nın geçici 7 maddesi uyarınca sicil kaydı resen terkin edilmiş olan… Aş’nin … ili, … İlçesi, … Köyü , … … mevkiinde kain ada no 137 parsel no 4, 173 ada 3 parsel, 136 ada 3 parsel, 136 ada 7 parsel, 136 ada 6 parsel, 137 ada 7 parsel, 137 ada 6 parsel, 137 ada 5 parsel, 138 ada 3 parsel, 138 ada 2 parsel, 139 ada 4 parsel, 139 ada 3 parsel, 139 ada 10 parsel, 139 ada 9 parsel, 139 ada 8 parsel, 139 ada 7 parsel, 138 ada 7 parsel, 138 ada 6 parsel, 142 ada 56 parsel, 142 ada 55 parsel, 142 ada 51 parsel, 142 ada 50 parsel, 142 ada 49 parsel, 129 ada 11 parsel, 129 ada 1 parsel, 130 ada 4 parsel, 130 ada 7 parsel, 130 ada 8 parsel, 130 ada 9 parsel, 131 ada 7 parsel, 131 ada 8 parsel, 133 ada 4 parsel , 133 ada 3 parsel, 133 ada 2 parsel, 132 ada 3 parsel, 132 ada 7 parsel, 132 ada 6 parsel, 132 ada 5 parsel, 133 ada 10 parsel, 133 ada 9 parsel, 133 ada 8 parsel, 134 ada 2 parsel, 135 ada 4 parsel, 135 ada 8 parsel, 135 ada 7 parsel, 135 ada 5 parsel, 134 ada 9 parsel, 134 ada 8 parsel, 134 ada 7 parsel, 134 ada 6 parsel nolu taşınmazların satışı , satışa ilişkin her türlü işlemin yapılması satış bedelinin TTK ve ana sözleşmeye uygun olarak paylaştırılması işlemleri ile sınırlı olmak üzere ticaret siciline yeniden tescil ve ilanına,
3- Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080 TL vekalet ücretinin davacı…’dan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı … … yasal hasım konumunda olduğundan davacılar …, … lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
7-Bu dava sebebiyle alınması gerekli olan 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 14/10/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır