Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/117 E. 2021/454 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/117 Esas
KARAR NO : 2021/454
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/03/2020
KARAR TARİHİ : 17/06/2021

DAVA : Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; 2019 yılının Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan, salgın merkezinin Avrupa’ya kaymasıyla 11 Mart 2020 tarihi itibariyle Dünya Sağlık Örgütü’nce “PANDEMİ” (Dünya çapında bulaşıcı hastalık) olarak ilan edilen koronavirüs (Covid-19) ile mücadele kapsamında bünyesindeki 3 televizyon kanalı (… TV, … TV, … TV) ve Türkiye’nin en çok takip edilen internet sitelerinden ….com ile faaliyet gösteren müvekkil olduğu şirket tarafından pek çok önlem alındığı ve uygulandığını, 29 Mart 2020 tarihinde www…..com internet sitesinde “…’TE KORONAVİRÜS SKANDALI” başlığı ile yayınlanan yazıda ise, müvekkil şirketin Taksim’deki binasında bir ulaştırma çalışanında koronavirüs (Covit 19) tespit edilmesi ile koronavirüs skandalının patladığını, birden fazla teyitli vak’a bulunduğunu, müvekkil şirketin hiçbir tedbir almadığı ve çalışanların buna tepki gösterdiğine dair bir haber yayınlandığın, 650 çalışan ve onlarca taşeron şirket çalışanının bulunduğu müvekkil şirket bünyesinde, ulaştırma hizmeti veren taşeron şirketin bir çalışanında koronavirüs tespit edildiğinin doğru olduğunu, ulaştırma hizmeti veren kişiye konulan teşhisin taşeron şirket tarafından haber verilmesinin ardından, temas ettiği tüm çalışanların evlerine gönderilerek testlerinin yaptırıldığını, gerekli tüm önlemlerin alındığını, tüm dünyada en üst düzeyde korunan kişilerin bile pandemiye yakalandığını, Türkiye’de alınan tüm önlemlere rağmen müvekkil şirkete ulaştırma hizmeti veren taşeron firmanın bir çalışanında da rastlanmasının koronavirüse yakalanmasının “SKANDAL” olarak duyurulmasının ve “hiçbir tedbir alınmadığı” iddiasının kötü niyet içerdiğinin açık olduğunu, doğru olmayan bilgilerle, sanki salgın müvekkil şirket binasında yayılmış, hiçbir önlem alınmamış ve salgından sadece müvekkil şirket etkilenmiş gibi “…’TE KORONAVİRÜS SKANDALI!” şeklinde haber verilmesinin bu dönemde bünyesindeki 3 televizyon kanalı (… TV, … TV, … TV) ve ….com internet sitesi ile önemli bir kamusal görev icra eden müvekkil şirketin çalışanlarını huzursuz ettiği gibi, çalışma düzenini de bozduğunu, koronavirüse ilişkin güvenlik tedbirlerinin alınmadığının da bütünüyle gerçek dışı olduğunu, yaşanan gelişmelere istinaden süreç içerisinde şirket çalışanlarının yurt dışı seyahat programlarının zorunlu olmadıkça ertelenmesinin istendiğini ve gelişmelere göre tüm yurt dışı seyahatlerin iptal edildiğini, yurt dışı seyahatlerinden dönen çalışanların ise 14 gün süreyle şirkete girmemeleri hususunda talepte bulunulduğu, 2- 5 Mart tarihinden itibaren danışma bölgesi giriş-çıkış turnikeleri üzerine el antiseptiklerinin yerleştirildiğini ve binaya her giriş ve çıkışlarda herkesin mutlaka kullanması yönünde dururular paylaşıldığını, iş yerlerinde her katta yer alan asansör ve lavaboların yanlarına el antiseptikleri yerleştirildiğini, asansör ve lavabolara her giriş ve çıkışlarda mutlaka kullanımın sağlanması yönünde bilgiler paylaşıldığını, temas yoğunluğu göz önünde bulundurularak danışma biriminde çalışan personel için maske ve eldiven temin edildiğini, 11/03/2020’den itibaren öncelikli olarak müvekkil şirkete ait Taksim binasının tüm katlarına dezenfektan uygulaması yaptırıldığını, sonrasında ise Taksim’le birlikte diğer bölgelerde Ankara ve Sefaköy de dahil olmak üzere dezenfekte çalışmalarının sürekli olarak yapıldığını, temasın azaltılabilmesi için tüm yöneticiler ile birlikte evden çalışabileceklerin tespit edildiğini ve çalışma sisteminin buna göre düzenlendiğini, risk grubunda yer alan 60 yaş üzerindekiler, kronik hastalıkları olanlar, kalp yetmezliği, akciğer, şeker, kanser, yüksek tansiyon hastalıkları… vb personelin tespitinin sağlandığını ve evlerinde olmalarının istendiğini, özellikle haber amaçlı yayınları gerçekleştiren kameraman ve muhabirlerin evlerinden işlere yönlendirildiğini ve yaptıkları haberleri iş yerine gelmeden iletmelerinin sağlandığını, 11/03/2020 tarihinden itibaren ulaştırma ve servis araçlarının dezenfekte edilmeye başlandığını ve periyodik olarak dezenfekte faaliyetlerinin sürdürüldüğünü, iş yerlerinde bulunan asansörlerin olduğu bölgelere farkındalığı arttırmak adına broşürler asıldığını, Taksim Merkez binasında giriş ve çıkışların kontrol edilmesi için termal kamera sisteminin kurulduğunu, binaya giriş ve çıkışlarda kişilerin vücut ısılarının ölçülerek takibinin sağlandığını, 37.8 ve üzerinde ateşi olanların tespiti halinde maske takılarak işyeri hekimine yönlendirilmesinin ve gerekli halde en yakın sağlık kuruluşuna sevkinin sağlanmasının takip edildiğini, Ankara ve Sefaköy tesislerinde ise el termal ateş ölçerler ile tüm personelin ateş ölçümünün gerçekleştirildiğini, Taksim ve Ankara bölgesi için 16/03/2020 itibariyle işyeri hekimlerine destek olmak için hemşireler görevlendirildiğini, görevlendirilen hemşireler ile birlikte gün içinde belirli periyotlarda tüm katlar gezilerek çalışanların ateşlerinin ölçüldüğünü ve gerekli takiplerin yapıldığını, Sefaköy tesislerinde de tesise giren herkesin ateşinin ölçüldüğünü ve gerekli süreçlerin aynı şekilde devam ettirildiğini, göreve giden muhabir, kameraman.. vb için FFP3 özellikli ventilli maskeye ilave olarak cerrahi maske, eldiven, dezenfektan kitleri oluşturulduğunu ve çalışanlarına teslim edildiğini, bu kitlere koruyucu tulum, gözlük, bone ve yüz siperliklerinin de eklendiğini, tüm yayın faaliyetlerini yürüten yöneticilere personele verilmek üzere cerrahi maske ve eldivenler temin edildiğini, gün içerisinde personelin talep etmesi halinde revirden maske ve eldiven temininin sağlandığını, iş yerlerinin tüm katlarının ve stüdyoların gün içinde belirli periyotlarda sık sık çamaşır suyu ile silinerek temizliğinin sağlandığını, özellikle el temasının olduğu bölgeler olan kapı kolları, asansör tuşları, masa vb. gibi bölgelerin temizliğine titizlikle dikkat edildiğini, toplu taşımayı kullanan personelin tespiti edilerek şirket araçları ile ulaşımlarının sağlandığını, 13/03/2020 tarihi itibariyle lavabo fanlarının 7/24 çalıştığını, bina ve stüdyolardaki klimaların dışarıdan havayı alıp içerideki havayı dışarı atacak şekilde dizayn edildiğini, yemekhanede sosyal mesafeyi sağlayabilmek için düzenlemeler yapıldığını, iş yerlerine dışarıdan gelebilecek misafirlerin girişinin kabul edilmediğini, asansör kullanımlarında 4 katı geçen iniş çıkışlarda asansörün kullanması gerektiği ve aksi takdirde asansörün kullanılmayacağının belirtildiğini, koronavirüs tedbirleri kapsamında düzenli aralıklarla şirket çalışanlarına uyarıcı e-mailler atıldığını ve alınan tedbirlerin sürekli olarak paylaşıldığını, www…..com internet sitesinin internet haberciliği yaptığı iddiasında bulunan bir site olduğunu, yayıncılık iddiasında bulunan bu internet sitesinin, içinde bulunduğumuz bu olağanüstü dönemde, korku ve infial yaratan ifadelere yer vermesinin bütün şirket çalışanlarını paniğe sürükleyeceğini ve müvekkilinin habercilik faaliyetini sürdürmesine engel olacak şekilde çalışma huzurunu bozan, abartılı ve yanlış haberler vermesinin ahlak dışı olduğunu ve haksız rekabet teşkil eden bir durum oluştuğunu, bahsi geçen internet sitesinde kullanılan başlık, dil ve içerik göz önünde bulundurulduğunda, tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinin yakınından bile geçemeyeceğini, bu yayın için basın özgürlüğünden ve haber verme hakkından bahsedilmesinin olanaksız olduğunu, dünya çapındaki bir salgın hastalığın, bir taşeron şirket çalışanında görülmesinin “skandal” olarak kamuoyuna duyurarak müvekkilinin hiçbir önlem almadığını iddia etmesinin yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek şeklindeki tanımlamaya açıkça uyan bu yayın olduğunu beyan etmiş, bu nedenlerle www…..com internet sitesinde “…’TE KORONAVİRÜS SKANDALI!” başlığı ile yayınlanan ve müvekkilinin ticari faaliyetini haksız rekabet teşkil edecek şekilde, gerçek dışı iddialarla kötüleyen yazı nedeniyle yayın tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte 1.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’un sitenin Genel Yayın Yönetmeni olduğunu, Basın Kanunu’nun tazminat sorumluluğunu düzenleyen 13. maddesinde sorumlular arasında genel yayın yönetmeninin sayılmadığını, dolayısıyla müvekkilinin Basın Kanunu’nun yukarıda belirtilen madde ile hukukii sorumluluk sahibi kişilerden olmadığın, tazminat talepli bu dosyada, müvekkilinin Genel Yayın Yönetmeni olduğu için sorumluluğunun bulunmadığını bu yüzden de davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, diğer müvekkili …’ın ise ne … İletişimle, ne … sitesiyle, ne de dava ile hiçbir bağlantısının olmadığını, davalı sıfatı ile dosyada yer almasının yersiz olduğunu, davacının ne sebeple müvekkiline bu davayı yönelttiğini açıklaması gerektiğini, müvekkilinin dava ve dava konusu haberle hiçbir ilgisinin bulunmadığını, hukuki ve cezai açıdan bahsi geçen haber ve bu davayla hiçbir sorumluluğu bulunmayan müvekkilinin, haberde imzası olmadığı gibi, künyede de adının olmadığını, dolayısı ile müvekkilinin hakaret sebebiyle tazminat ve yayından kaldırma talepli bir davada sorumlu olarak gösterilmesinin hukuka uygun olmadığını bu nedenle de husumet itirazımız söz konusu olduğunu, davacı tarafın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde müvekkillerine yönelik açtığı iş bu davada, TTK ve kanunun haksız rekabet hükümlerine dayandığın ve ticari faiz talep etttiğini ancak ticari bir uyuşmazlığın söz konusu olmadığını, davacı eğer ticari bir uyuşmazlık olduğu kanaatinde ise davasını Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açmasının ve haksız rekabet hükümleri çerçevesinde talepte bulunması gerektiğini, fakat müvekkilleri tüzel kişilik olmadığından davacı ile haksız rekabet hükümleri çerçevesinde bir husumetlerinin olmasının söz konusu olmayacağını, davacının ise büyük bir çelişki ile hem haksız rekabet hükümlerine dayandığını hem de tazminat taleplerini müvekkillerine yüklemek için zorlama yorumlarda bulunduğunu, bu sebeple de davacının davasının ve faiz talebinin reddinin gerektiğini, söz konusu yayının, davacı çalışanlarında Covid-19 pozitif tespit edilmesi ve buna karşı önlem alınmaması sebebiyle, diğer çalışanların durumdan rahatsız olması hakkında olduğunu, tüm dünyada var olan bir durumun, davacı açısından hakaret olarak görülmesinin kabul edilemeyeceğini, davacının açıkça kendisi ile çeliştiğini, davacı şirketin toplumdaki bilinirliği sebebiyle, çalışanlarından birinin pozitif çıkması ve bu konuda önlem alınmadığı için diğer çalışanlarının rahatsız olmasının, haberleştirilerek topluma duyurulmasında toplumsal yararın söz konusu olduğunu, ancak davacının böyle bir durumda menfaat elde etmeye çalışırcasına haber yapan siteye dava açarak tazminat talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının dava dilekçesinde, Covid-19 hakkında alınan tedbirleri sıralayarak, haklılığını ispat etmeye çalıştığını ancak basın hukuku dosyasında böyle bir beyanın, hiçbir ehemmiyeti olmadığının açık olduğunu, haberde yazılı bir tedbir alınmamasından bahsedilmediğini ya da davacı çalışanlarının yazılı bir tedbir alınmaması sebebiyle rahatsızlık duyduklarının dile getirmediğini, davacı şirkette çalışan personel içerisinde bazılarında pozitif görülmesine karşın, fiziki gözle görünür bir tedbir alınmadığı iddiası ile rahatsız olduklarını belirttiklerini, haberde de buna yer verildiğini, davacı çalışanlarının beyanları üzerinden haber yapıldığının açık şekilde okura iletildiğini, davacının başlıkta kullanılan “Skandal” kelimesi sebebiyle iş bu davayı açtıklarını belirtiğini, ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/11582 E. 2008/6398 K. sayılı kararında “Dava konusu yazının başlığında yer alan ifadelerle haber verme ve eleştiri hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığının saptanması için ise, başlıkta yer alan birkaç sözcük tek başına ele alınmamalı, başlık, yazı içeriği ile bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Düşünce özgürlüğü ve dolayısıyla eleştiri demokratik toplumlarda vazgeçilmez bir değerdir. Topluma mal olan kişilerle siyasal ve idari yaşam içinde yer alan kişilerin geçmişleri, davranışları, alışkanlıkları, kişilikleri toplumu ilgilendirmektedir. Halkın, bu kişileri yakından tanımaya hakları vardır. Bu tanıma kitle iletişim araçlarında yer alan haber, yorum ve eleştirilerle olacaktır. Öte yandan, okuyucunun ilgisini çekebilmek amacıyla haberi uygun sözlerle süslemek, ilginç biçime getirmek, toplumun değer yargılarına göre yorum yapmak ve kamuoyunu aydınlatmak basının hakkı ve görevidir.” denildiğini, Yargıtay’ın bu ve benzeri birçok kararında, haber başlıklarının çarpıcı ve vurucu olması gerektiğini savunarak, başlığın, haber içeriği ile bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, söz konusu haberde, davacıyı suçlama, itham etme, davacıya hakaret etme ya da karalama gibi bir kastın kesinlikle bulunmadığını, davacı çalışanlarınca aktarılan iddiaların topluma duyurulduğunu, bunun iddia olduğunun da haberde özellikle belirtildiğini, davacı huzurdaki dava ile 1.000.000 TL manevi tazminat talep ettiğini ve davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacak bu talebini kabul etmenin mümkün olmadığını, Türk hukukunda, basın dosyalarında hiçbir zaman görülmemiş böylesine bir tazminat miktarının talep edilmesinin dahi davacının davasının haksız ve hukuka aykırı olduğunun göstergesi olduğunu, kamuya hizmet etmeye ve işini yapmaya çalışan haber sitesi hakkında, 1.000.000 TL talep etmenin basın özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu beyan etmiş, bu nedenlerle öncelikle müvekkilleri … ve … hakkında husumet yokluğundan davanın reddine, esas inceleme açısından ise, haberin basın hukukuna uygun olması sebebiyle haksız ve mesnetsiz davanın ve dava konusu tazminat talebinin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince davanın özünün haksız rekabet hükümlerine dayanması nedeniyle Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosya mahkememizin yukarıda belirtilen esasına kaydedilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, TTK 55, 56 ve 58. Maddelere dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER: https://www…..com/…te- … linkinde yayınlanan yazı, davalıların sorumluluğunu gösterir internet tescil kayıtları (EK – 4: … kayıtları), şirket kayıtları.
Davaya konu https://www…..com/…te yayınlanan “…’te korona virüs skandalı, yönetim suskun, çalışanlar tepkili” başlıklı haber incelendiğinde,
Çalışanları binaya getirip götüren şoförlerin bir kaçında korona virüs çıkması nedeniyle yönetimin önlem almadığı, vakıalarla bilgilendirme yapmadığı, diğer şoförlerin çalıştırılmaya devam edildiği, yurtdışından gelen diğer çalışanların 14 gün kuralına uymadığı, önlem olarak sınırlı olarak bazı çalışanların evden çalışmasına izin verildiği tüm binanın diken üzerinde olduğunu, yöneticilerin emekçinin hakkına girdikleri, çalışanların şirket araç ve servisleri kullanmak istemediği yönünde haber yapıldığı, tespit edilmiştir.
Davacı tarafça korona virüs salgınına karşı aldığı önlemlerle ilgili 29/03/2020 tarihinde haber yapıldığı tespit edilmiştir.
Davalı …’un …genel yayın yönetmeni olduğuna ilişkin belgenin dosya içerisinde bulunduğu görülmüştür.
5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkındaki kanunun 4. Maddesine göre sorumluluk içerek sağlayıcıya aittir. … la ilgili domain whois sorgulamasını dosya içerisinde bulunduğu, her iki davalının isminin yer aldığı tespit edilmiş, ayrıca davacı vekilince 17/03/2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan … CBS’na ait 2010/ … sor nolu dosya ile ilgili olarak ifade veren … ‘un beyanında “Ben halen Şişli ilçesinde faaliyet gösteren www…..com isimli internet sitesinin sahibi ve genel yayın yönetmeniyim yani söz konusu internet sitesinin içerik sağlayıcısı ve sorumlusu da benim” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine davacı tarafça zorunlu arabuluculuğa müracaat edildiği ve arabuluculuk son tutanağını 16/06/2021 tarihinde davacı tarafça dosyaya sunulduğu tespit edilmiştir.
TTK’nın 55. Maddesinde haksız rekabet teşkil eden dürüstlük kuralına aykırı davranışa ve ticari uygulamalar tek tek sayılmış, TTK’nın 56. Maddesinde de haksız rekabet nedeniyle hukuki sorumluluk ve çeşitli davalar başlığı altında düzenleme yapılmıştır. Bu maddenin 1. Fıkrasının e bendine göre haksız rekabet sebebiyle TBK’nın 58. Maddesinde ön görülen şartların varlığından manevi tazminat talep edilebileceği düzenlenmiştir.
Borçlar Kanunun 58. Maddesinde “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.” denilmektedir.
Son duruşmada davacı vekili davalı tarafından yapılan haberi gerçek dışı ayrıca abartılı olup haber verme amacının çok ötesine geçtiğini yine yapılan haberin yanlış , yanıltıcı ve gereksiz yere incitici kötülemeler içerdiğini, iş yerinde çalışma huzurunu zedelediğini, çalışanları bu denli hassas bir durumda endişe sevk ettiğini, haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmiş, davalılar vekili ise yapılan haberin basın özgürlüğü çerçevesinde yapıldığını, amacın hedef kitlesini bilgilendirme olduğunu, skandal kelimesinin basında çıkan haberlerdeki dikkat çekici bir noktaya getirmesi hasebi ile yüksek yargı kararlarına göre basın özgürlüğü kapsamında olduğunu savunduğu görülmüştür.
5651 sayılı kanunun 4. Maddesi, davalıların … internet sitesinin www … kaydına göre ….com internet sitesinin sahibinin davalılar olması, davalılardan …’un … CBS’na ait 2010/… Sor nolu dosyada vermiş olduğu ifadeye göre içerik sahibi olduğu anlaşılmıştır. Yapılan haberin içeriği itibariyle tüm dünyada yer alan covid-19 pandemisiyle ilgili haber niteliğinde olduğu, TTK 55 ve TTK 56/1-e maddelerine göre haksız rekabet teşkil etmediği, davacı tarafın kişilik haklarını zedelemediği, başlıktaki skandal kelimesinin hedef kitlesinin dikkatini çekerek haberi okumaları amacını güttüğü anlaşılmakla davanın aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
6-Bu dava sebebiyle 59,30 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 17.077,50 TL’den mahsubu ile kalan 17.018,20 TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 17/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır