Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/715 E. 2023/332 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/56 Esas
KARAR NO : 2023/509

DAVA : Alacak (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2014
KARAR TARİHİ : 15/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.06.2010 t. Ön Protokol ve 10.06.2010 t. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesinden ve kanundan kaynaklanan her türlü zarar ziyanın tazmini hakları ile fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, kâr mahrumiyetinden doğan alacaklarının bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihi olan 10.06.2010 tarihinden, bayilik sözleşmesinin davalı yan tarafından haksız olarak feshedildiği 13.11.2013 tarihine kadar olan dönem için şimdilik KDV dâhil 10.000,00 TL tutarında ceza-i Şart bedeli ile yine davalı yan bayilik sözleşmesinin süresinin sona erdiği 10,06.2015 tarihine kadar dönem için ise şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL kâr mahrumiyeti ve cezai şart alacaklarının taraflar arasındaki bayilik sözleşmesine bağlı olarak aylık 65 akdi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin açık olmadığını, Davacı tarafından tek taraflı hazırlanan ve imzalattırılan bayilik sözleşmesi ve eklerinin rekabet hukukuna aykırı ve geçersiz olduğunu, davacının hukuken geçersiz olan bayilik sözleşmesi ve eklerine dayanarak bir taleptc bulunamayacağını, Davacı tarafın taahhütlerini yerine getirmediğinden taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin haklı nedenle fesih edildiğini, taahhüt edilen miktarda ürün almadığı iddiasına dayalı olarak bir talepte bulunamayacağını, Davanın dayanağı taahhütnamede taahhüdün intifa süresince geçerli olduğunun yazılı olduğunu, taraflar arasında kurulmuş geçerli bir intifa hakkı bulunmadığından söz konusu taahhütnameden kaynaklı bir borcun bulunmadığını, Davaya konu istasyonda akaryakıt satış faaliyeti için zorunlu olan ruhsatın 08.07.2011, Lisansın 19.07.2011 tarihine alınmış olduğundan bu tarihlere kadar satış yapılmaması nedeniyle talepte de bulunulmasının mümkün olmadığını, Davacının sözleşmenin yürürlükte kaldığı dönemde eksik alındığını iddia ettiği ürün miktarı için bir talepte bulunmayarak bu bedelin istenmeyeceği yönünde bir güven oluşturduğunu, bu kapsamda davacının işbu davadaki talepleri çelişkili davranış yasağı ve dürüstlük kuralının açık ihlali olduğunu, Taahhüt konusu ürün miktarının alınmasının objektif olarak imkansız olduğunu, Davacının davalıya ait teminat mektubunu haksız olarak nakde çevirdiğini, teminat mektubu bedelinin tahsili için davacı aleyhine ayrıca dava ikame edileceğini, Davacı tarafın tek taraflı olarak hazırlanan sözleşmede davacı tarafa davalı aleyhine tek taraflı haklar getiren tüm hükümlerin kanunen geçersiz olduğunu, davacının bu hükümlere dayanarak talepte bulunamayacağını, İzah olunan nedenlerle; her türlü haklar saklı kalmak kaydı ile, davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosya davacısının dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili 10.10.2014 tarihinde açılan dava dilekçesiyle özetle, müvekkilinin maliki olduğu Yeni Mahalle Antalya Cad. … Ada… Parselde kayıtlı taşınmazda kurulacak akaryakıt istasyonunun bayisi olarak faaliyet göstermesi için müvekkili ile davalı arasında 09.06.2010 tarihli “ Ön Protokol ardından da 10.06.2010 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi akdedildiğini, davalı dağıtım şirketi dağıtım firmasının … karlılığının % 1,5 ‘ini alıp müvekkili bayiye iskonto olarak vereceğini, bu hükme göre davalı yanın satışını yapacağı ürünleri müvekkile … %,5 olarak faturalamayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalının protokole aykırı davrandığını ve taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkili tarafından haklı olarak protokolün feshedildiğini, müvekkilinin davalı yana herhangi bir borcu bulunmadığı halde dava konusu 60.000.TL teminat mektubunun haksız ve hukuka aykırı olarak nakde çevrildiğini, ayrıca davalı tarafça müvekkili aleyhine İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile iş bu davaya konu sözleşmenin feshine bağlı olarak alacak davası açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, her iki davanın tarafların aynı olup aralarında bağlantı bulunduğunu belirterek davaların birleştirilmesini ve nakde çevrilen teminat mektubu bedeli 60.000.TL’nin haksız ve hukuka aykırı olarak nakde çevrildiği 14.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Deliller; İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, …’ın cevabi yazısı, bilirkişi raporları.
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan kar mahrumiyeti ve cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın sözleşmenin feshinin haksız olup olmadığı haksız fesih sözkonusu ise davacının cezai şart ve kar mahrumiyeti talep etme hakkının doğup doğmadığı, istenebilecek cezai şart ve kar mahrumiyeti miktarının ne olduğu hususlarında toplandığı anlaşıldı.
Birleşen dava; bayilik sözleşmesi kapsamında davalıya verilen ve haksız ve hukuka aykırı olarak nakde çevrildiği ileri sürülen teminat mektubu bedeli olan 60.000.TL’nin nakde çevrildiği 14.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davalı vekilinin HMK.’nın 193/2. Maddesi kapsamındaki talepleri dikkate alınarak her iki yanın yasal ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmasına, buna göre her iki yanın 2010,2011,2012 ve 2013 yıllarına ait yasal ticari defterleri üzerinde muhasip bilirkişi marifeti ile inceleme yapılıp, alacak ve borç kayıtları ile hesap bakiyeleri tespit edilerek 10/06/2010 tarihinden 13/11/2013 tarihine kadar davalının her yıl için davacı dağıtıcıdan satın aldığı benzin , mazot ve madeni yağ miktarlarının hesaplanması ve davalının satın aldığı akaryakıt fatura fiyatları ile … fiyatları arasındaki varsa farkın saptanması konusunda rapor alınması için Mersin ve Elmalı …Asliye Ticaret Mahkemelerine talimat yazılmasına karar verilmiş olup, Elmalı … Hukuk Mahkemesinin… talimat sayılı bilirkişi raporunda özetle; ” Vadeli Ödemeleri ise Fatura tarihinden itibaren 5 ila 10 içinde ödendiği için ve ödeme yapılmadığı durumda anlaşma gereği davalı …A.Ş. Tarafından akaryakıt verilmeyeceğinden, yukarıdaki tablo ve ticari esasa göre davalı …’in davacı …Şirketine herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Noter tasdikli Yevmiye Defter kayıtlarında da Balpet şirketine ödemeler Banka aracılığı ile yapıldığı ve borcun bu incelemeye göre bulunmadığı tespit olunmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren tarihinde yürürlüğe giren türk ticaret kanunu TTK 64/3 maddesine göre, bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce “kapanış tasdiki zorunlu değil” iken, bu kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra “kapanış tasdiki zorunlu” hale gelmiştir. Bu anlamda, Türk Ticaret Kanunu açısından, kapanış tastikleri yapılmamış olan dönem açısından bahse konu belgelerin delil olarak değerlendirilmesinde kapanış tasdikinin zorunlu olmamasından dolayı delil olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu, kapanış tasdiki yapılan dönem açısından ise delil olarak nitelendirilebileceği ” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Mersin … Asliye Ticaret Mahkemesinin…talimat sayılı dosyası ile alınan 19/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak” bilirkişi heyetimizce inceleme ve tespitlerde dikkate alınan ticari defterlerden 2010 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, bu yıla ait ticari defterin HMK’un 222. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Hükümleri kapsamında dikkate alındığında, davacının 2010 yılına ait ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliğinin bulunmadığı, Davacı tarafa ait 2011, 2012 ve 2013 yıllarına ait yevmiye defteri HMK’ un 222. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.” Hükümleri kapsamında dikkate alındığında, sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, Taraflar arasında fiili olarak ticari münasebetin, 07.09.2010 tarihinde başladığı, cari hesap ilişkisine ait son işlemin 28.11.2013 tarihinde _gerçekleştiği, …Petrol Şirketinin 28.11.2013 tarihi itibari ile …-…Petrol’e 60.500,00 TL tutarında borçlu olduğunun görüldüğü, Taraflar arasında, 10.06.2010 ve 10.06.2015 tarihleri arasında, 5 yıllık süre ile geçerli istasyonlu akaryakıt bayilik sözleşmesinin bulunduğu, 10.06.2010-10.06.2011 sözleşme döneminde taahhüt edilen beyaz ürün miktarının 1.000 M3 olduğu, buna karşılık, …tarafından … Petrol’e yapılmış, beyaz ürün tesliminin bulunmadığı, 10.06.2011-10.06.2012 sözleşme döneminde, taahhüt edilen beyaz ürün miktarının 1.000 M3 olduğu, buna karşılık …tarafından, …Petrol’e yapılan beyaz ürün teslim miktarının 547,54 M3 olduğu, 10.06.2012-10.06.2013 sözleşme döneminde, taahhüt edilen beyaz ürün miktarının 1.000 M3 olduğu, buna karşılık …tarafından,…Petrol’e yapılan beyaz ürün teslim miktarının 687,53 M3 olduğu, 10.06.2013-10.06.2014 sözleşme döneminde, taahhüt edilen beyaz ürün miktarının 1.000 M3 olduğu, buna karşılık … tarafından, … Petrol’e yapılan beyaz ürün teslim miktarının 445,85 M3 olduğu, Taraflar arsında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesinin, …-…Petrol tarafından, 20.11.2013 tarihinde tek taraflı olarak fesih edildiği, Taraflar arasında akdedilen akaryakıt bayilik sözleşmesi kapsamında, her bir sözleşme yılı için 2.000,00 KG (2 Ton) madeni yağ alımı yapılacağının hüküm altına alındığı, akdedilen sözleşmenin 1. Yılında… Petrol tarafından…Petrol’e yapılmış madeni yağ teslim/satışının bulunmadığı, sözleşmenin 2. Yılında 2.381,72 Kg, sözleşmenin 3. Yılında 2.381,72 Kg, sözleşmenin 4. Yılında 154,92 Kg, olmak üzere toplam 5.754,64 Kg madeni yağ tesliminin bulunduğu, Bilirkişi heyetimizce yukarıda yapılan tespitlerin, …-… Petrole ait yasal ticari defterler üzerinden teyide muhtaç olduğu, teyidi akabinde, kar mahrumiyeti ve şart-ı ceza hesaplaması yapılmasının yerinde olacağı…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Birleşen davadaki taleplerin değerlendirilmesi ve mevcut bilirkişi raporuna itirazlar dikkate alınarak dosyanın isimleri celse arasında belirlencek bir akaryakıt uzmanı bilirkişi bir borçlar hukukçusu bilirikşi ve bir mali müşavir bilirkişiye tevdii edilerek uyuşmazlık noktaları ve talep ve itirazlar konusunda rapor alınmasına karar verilmiş olup, 17/04/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Davada sözleşmenin feshinde haklı olunması için,
iddiaların ispatı mükellefiyeti davalı şirkete ait olmakla birlikte dosya kapsamında davacı tarafından sözleşmenin eksik ya da hiç ifa edilmemiş olduğu gösterir bir belgeye ve/veya bu nedenlerle davacının temerrüde düşürülmesine ilişkin bilgi de olmadığı, dolayısıyla son takdir Sayın Mahkemeye ait olmakla birlikte iddialarını ispat edemeyen davalının feshinin haklı olmadığı kanaatine varıldığı, taraflar arasında imzalanan Bayilik Sözleşmesi, iki tarafa karşılıklı hak ve yükümlülükler getiren TAM İKİ TARAFLI bir sözleşme olup, tarafların bu nitelikteki sözleşmeleri herhangi bir haklı gerekçe göstermeden ifa etmemesi ve haklı bir neden olmaksızın süresinden önce tek taraflı olarak sözleşmeyi feshetmesi mümkün olamayacağı kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca 6102/TTK ve 6098/TBK hükümleri ile yerleşmiş Yargıtay İçtihatları gereğince haklı bir neden olmaksızın, bu tür bir sözleşmenin tek taraflı feshi ya da sözleşmenin hiç ifa edilmemesi mümkün değildir. Bu tür bir eylem içerisinde olunması ve sözleşmenin hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi halinde diğer taraf, sözleşme ve sözleşmenin uygulanmamasından doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarını talep etme hakkına sahiptir…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Tarafların itirazı noktasında (davacı yönünden; fesihten sonraki makul sürenin ne kadar olduğu, haksız fesih halinde kar ve cezai şart hesabı açısından sözleşme tarihinden fesih tarihine kadar, sadece sözleşmenin fesih edildiği 2013 yılına ait ve sözleşmenin fesih edildiği tarihten itibaren 6 aylık sözleşmenin bitim tarihine kadar ayrı ayrı kar ve ceza şart alacağının hesabı noktasında, davalı yönünden; sözleşmenin haksız olarak fesih edilip edilmediği, davacının protokoldaki taahhüte uygun davarın davranmadığı (faturalandırmayla ilgili) ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, 09/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle;”Yapılan hesaplama sonucunda fesih süresinden sözleşme bitiş süresine kadar olan cezai şart (kar payı) 409.500,00 TL olarak hesaplanmıştır. Y.H.G.K. nın kararı uyarınca yeni bir akaryakıt istasyonun bu mahalde kurulabilecek 6 aylık makul süre kadar olmasının kabul edilebileceği, fesih süresi içerisinde 6 aylık süre dahilinde yeni bir bayilik oluşturulmuşsa yukarıda hesaplanan cezai şartın 6 aylık süreye tekabül eden tutarı 130.000,00 TL olarak hesaplanmıştır…” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Bilirkişi heyetinde bilirkişi Prof. …’ın bilirkişi heyetinde bulunmasına rağmen ek rapor hazırlanmasına iştirak etmediği, ek raporun mahkemece talep edilen hususların karşılamaya yeterli olmadığı gibi tarafların itirazları noktasında yeterli inceleme yapılmadığı, bilirkişilerin hükme elverişli rapor düzenleme yeterliliğine sahip olamayacakları kanaatine varılmakla tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirlenen uyuşmazlık konularında taraf vekillerinin önceki rapora yönelik itirazları da değerlendirilmek suretiyle ayrıca mahkememizce önceki bilirkişi heyetinden ek raporda talep edilen hususlarda değerlendirilmek suretiyle …,… ve …’dan rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, 11/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Asıl davada: Davacı … A.Ş.’nin, davalı şahsi firmadan 19.02.2014 dava tarihi itibariyle 7.406,35 TL (ceza-i şart) ve 7.406,35 TL (kâr kaybı) olmak üzere toplam 14.812,70 TL tutarındaki alacağını dava tarihinden (19.02.2014) itibaren TCMB kısa vadeli krediler avans faiz oranlarının kademeli olarak takbiki suretiyle hesaplanacak ticari faizi ile birlikte talep edebileceği, 2. Birleşen davada: Birleşen davanım davacısı şahsi firmanın, birleşen davanın davalısı … A.-Ş- tarafından asıl devadaki borcunu (14.812,70 TL) 14.04.2014 tarihinde nakte tahvil edilen 60.000,00 TL bedelli teminat mektubu kapsamında ödemiş bulunduğu, davalı…AŞ.NİN, 14.812,70 TL tutarındaki alacağının asıl dava tarihi ( 19,02.2014) ile teminat mektubunun paraya çevrildiği tarih (14.04.2014) arasında talep edebileceği faiz tutarı (257,50 TL) de dikkate alındığında, … şahsi firmasının …A.Ş.’den birleşen dave tarihi itibarıyla 44,929,80 TL (asıl) ve 2.589,00 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 47.518,80 TL alacaklı olduğu, … şahsi firmasının işbu glacağını, birleşen dava tarihinden itibaren asıl alacağına (44.928,80 TL) TCMB kısa vadeli krediler avans faiz oranlarının kademeli olarak tatbiki suretiyle hesaplanacak ticari faizi ile birlikte talep edebileceği…” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Taraf vekillerinin tüm itirazlarının değerledirilerek ayrıca takdiri mahkememize ait olmak üzere davacınnı talebinin yerinde görülmesi durumunda talep ettiği tüm dönemler için cezai şart ve kar kaybı alacağının hesabı noktasında bilirkişi heyetinden ek rapor aldırılmasına karar verilmiş olup, 21/06/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “1. Asıl davada:
a. Yüce mahkemece, davalının 10.06.2010 t. İstasyonlu Bayilik Sözleşmesini fesihte haksız olduğunun benimsenmesi halinde:
Davacının davalı ile aralarında münakit 10.06.2010 1. Taahhütnamenin (10). Maddesine istinaden talep edebileceği ceza-i şart tutarının 173.971,35 TL (asıl) ve 5.331,15 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 179.302,50 TL’na isabet ettiği, davacının fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutarak 10.000,00 TL talep etmiş olması karşısında, Taleple Bağlılık İlkesi gereği dava larihi itibariyle davalı firmadan (bayi) cezai şarta dayalı 10.000,00 TL (Asıl) ve 306,45 TL (İşlemiş Faiz) olmak üzere toplam 10.306,45 TL tutarında tazminat talebinde bulunabileceği,
b.Yüce mahkemece davalının 10.06.2010 t. sözleşmeyi fesihte haksız olduğunun kabulü halinde, davacının “(6) aylık” makul bir süre göz önünde alınarak mahrum kalınan kar tutarının 19.040,74 TL (Asıl)*583,50 İşlemiş faiz olmak üzere toplanı 19.629,24 TL ‘na isabet ettiği, davacının fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutarak 10.000 TL talep olmuş olması karşısında taleple bağlılık ilkesi gereği dava tarihi itibariyle davalı firmadan (bayi) kar mahrumiyetine dayalı (müspet zarar) 10.000,00 TL (asıl), 306,45 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 10.306,45 TL tutarında tazminat talebinde bulunulabileceği,
2. Birleşen davada:
Birleşen davanın davacısı şahsi firmanın, muaccel bir borcu bulunmadığı halde birleşen davanın davalısı… A.Ş.’ne 14.04.2014 tarihinde nakte tahvil edilen 60.000,00 TL bedelli teminat mektubu kapsamında ödeme yapmış bulunmakla,
Birleşen davanın davacısı şahsi firmanın Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre; 60.000 TL bedelli teminat mektubunun nakte çevrildiği tarih (14.04.2014) ile birleşen dava tarihi (10.10.2014) arasında geçen 179 gün için işlemiş ticari faizi (60.000×0.1175:369×179-) 3.457,40 TL ve 60.000 TL (fasıl alacak) olmak üzere toplam 63.457,40 TL tutarında alacaklı olduğu, Birleşen davanın davalısı şahsi firmasının işbu alacağını, birleşen dava tarihinden itibaren asıl alacağına (60.000 TL) TCMB kısa vadeli krediler avans faiz oranlarının kademeli olarak tatbiki suretiyle hesaplanacak ticari faizi ile birlikte birleşen davanın davalısı … A.Ş. den talep edebileceği,..” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi ve dosyada mecut raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın bir akaryakıt alanında uzman sektör bilirkişisi, bir mali müşavir ve bir sözleşme alanında uzman bilirkişiden oluşacak heyete tevdi ile rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş olup, 28/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Davalının bayilik faaliyetlerine hukuken başlama tarihinin 19.07.2011 olarak kabul edilmesi gerektiği ve hukuki ilişkinin davalının Elmalı … 13.11.2013 tarih… yevmiye nolu ihtarname ile 20.11.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere feshedilmiş olduğu, Davacının davalıdan, tiği süre boyunca eksik ürün alımı ile ilgili olarak, satış taahhütnamesinin 10.maddesi inaden talepte bulunma hakkının şartlarının gerçekleşmediği, zira bu hususta sözleşmeyle kararlaştırılan hesaplama ve – tebliğ prosedürünün işletilmediği, Rekabet hukukuna aykırılık iddiasının dava konusu taleplerle ilgisinin olmadığı, sadece sözleşme sonrasına uzanan satış yapma yasaklarına ilişkin bayilik sözleşmesinin 16. Maddesini etkilediği, bunun da huzurdaki davayla ilgisinin bulunmadığı, Davalının sözleşmesel hak ve yükümlülüklerini yerine getirdikten ve hatta sözleşmeyi fesih beyanında bulunduktan sonra açılan bir davada, intifa hakkının tesis edilmediği gerekçesiyle sözleşmenin aslında hiç yürürlüğe girmemiş olduğunu iddia etmesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağı ve bu nedenle etkisiz olduğunun kabulü gerektiği, Davalının ön protokolde bahsi geçen iskontoların kendisine uygulanmadığını ileri sürmesinin (her ne kadar bu iskontolar gerçekten uygulanmamış olsa da) mümkün olmadığı zira ön protokolün sadece bir ön sözleşme olduğu, ön sözleşmenin sadece asıl sözleşmeyi yapma borcu doğurduğu, bu nedenle asıl sözleşmede iskonto uygulamasına yer verilmediğinden iskontoların uygulanmadığına yönelik davalı yanca ileri sürülen iddianın yersiz olduğu, Yüce mahkeme feshin haksız olduğu kanaatine varacak olursa, haksız fesihten kaynaklanan zarar ve ziyanın (fesih tarihinden sözleşmenin sona erme tarihine kadar olan süreyi kaybetmekten kaynaklanan müspet zararın) 7.285,54-TL ve buna -dava tarihi 19.02.2014 itibariyle- işleyen temerrüt faizinin ise 197,61-TL olduğu, toplamda 7.483,15-TL zarar ziyan (müspet zarar) hesaplanmış olduğu; haksız fesihten kaynaklanan cezai şartın ise, 23.449,98-TL ve buna -dava tarihi 19.02.2014 itibariyle- işleyen temerrüt faizinin ise 636,04-TL olduğu, toplamda 24.086,02-TL cezai şart hesaplanmış olduğu, Takdiri Yüce Mahkemeye ait olmak üzere, cezai şartın ifaya eklenen değil, ifa yerine (müspet zarar yerine) kararlaştırılan ceza olduğu, Davacı tarafından davalı aleyhine kesilen faturaların geçersiz olduğu, davalının böyle bir borcunun bulunmadığı, Takdiri Yüce Mahkemeye ait olmak üzere, davalı tarafın kesilen faturalarla ilgili bir borcunun olmadığı kanaatine ulaşmış olduğumuzdan, davacı tarafından teminat mektubunun haksız yere tahsil edildi kabul edilmesi gerektiği, bu ihtimalde birleşen dava-davacısı (asıl dava-davalısı) bayiin, birleşen dava davalısı (asıl dava-davacısı) şirketten -dava tarihi 10.10.2014- itibariyle 60.000,00-TL iade alacağı ve 3.476,71-TL temerrüt faizi olmak üzere toplamda 63.476,71-TL alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerektiği,…” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Tarafların beyan ve itirazlarının değerlendirilmesi hususunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 20/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;” Kök raporumuzda yer alan görüş ve düşüncelerden ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı,..” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Dosyanın son rapor düzenleyen bilirkişi heyetine tevdii ile takdiri mahkememize ait olmak üzere fesihten önceki son dönem için eksik ürün alımı nedeniyle cezai şart hesabı yapılması ve sözleşmenin fesih tarihinden sona erme tarihine kadarki kar mahrumiyeti ve cezai şart talebi yönünden davacının sözleşmenin ifa yerinde faaliyet göstermek üzere yeni bir bayi ile sözleşme ilişkisi kurabileceği, makul süre tespit edilerek bu süreye göre hesap yapılarak ek rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verilmiş olup, 21/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “19.07.2011 tarihinden 19.07.2012 tarihleri arasında beyaz ürün alım taahhüdü cezai şart olarak 2.175,48 TL hesaplandığı,19.07.2012 tarihinden 19.07.2013 tarihleri arasında beyaz ürün alım taahhüdü cezai şart olarak 1.060,91 TL hesaplandığı, 19.07.2013 tarihinden fesih tarihi olan 20.11.2013 tarihleri arasında beyaz ürün alım taahhüdü cezai şart olarak 164,87 TL hesaplandığı, Davacı şirketin davalı şirketten 10.06.2010 tarihli Taahhütnamenin 3.maddesine göre beyaz ürü 19.07.2011 tarihinden sözleşmenin fesih tarihi olan 20.11.2013 tarihleri arasında (2.175,48 + 41.060,91 + 4164,87 = 3.401,26) 3.401,26 TL Şart-ı Ceza talep etme hakkı olarak hesaplandığı, 19.07.2011 tarihinden 19.07.2012 tarihleri arasında madeni yağ alım taahhüdünün gerçekleştirildiği, 19.07.2012 tarihinden 19.07.2013 tarihleri arasında madeni yağ alım taahhüdünün gerçekleştirildiği, 19.07.2013 tarihinden fesih tarihi olan 20.11.2013 tarihleri arasında madeni yağ alım taahhüdü cezai şart olarak 143,29 TL hesaplandığı, Davacı şirketin davalı şirketten 10.06.2010 tarihli Taahhütnamenin 8.maddesi makul sürenin 3 ay olabileceği 1.032,50 TL olarak hesaplandığı, Dolayısıyla davacı şirketin davalı şirketten 10.06.2010 tarihli Taahhütnamenin 8.maddesine göre yeni bir bayi ile sözleşme ilişkisi kurabileceği makul sürenin 6 ay olabileceğine göre kar mahrumiyetinin 2.065,02 TL olarak hesaplandığı…” şeklinde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Davacı şirket ile davalı firma arasında (10.06.2010-10.06.2015) arasında (5) yıl süreli, akaryakıt satış ve servis istasyonu işletmeciliği ve madeni yağ satışı konulu 10.06.2010 tarihli standart tipte (1) adet İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi akdedilmiştir.
Davalı …-şahıs firmasının…Not kanalı ile davacı …petrole gönderdiği, 13/11/2011 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarname ile aralarında münakit 09.06.2010 tarihli Ön Protokol gereği davacı Balpet tarafından uygulanması gereken iskonto oranlarının ihtarname tarihine kadar düzenli olarak uygulanmaması sebebiyle diğer akaryakıt istasyonları ile rekabet imkanını ortadan kaldırmış olmakla satış oranlarının düşmesi sonucu istasyonun zarar eden bir işletme haline geldiğini, Verilmiş bulunduğu 60.000 TL tutarındaki Teminat Mektubunun davacı … tarafından paraya çevrilmesinde haksız olduğunu, bu sebeple oluşan ticari itibar kaybı sebebiyle uğrayacağı maddi ve manevi zararlardan dolayı davacı şirkete dava açılacağını, davacı…ile imzalanan 10.06.2010 tarihli İstasyonlu Bayilik Sözleşmesini 20.11.2013 tarihi itibariyle feshedildiğini bildirmiştir.
Taraflar arasındaki 10.06.2010 tarihli Taahhütnamenin (2)., (8)., (10).maddeleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
MADDE 2- Bayi, protokolde taahhüt ettiği her yıl için 1.000 m3 beyaz ürün, 2 ton madeni yağı şirketten alıp satmayı kabul ve taahhüt eder. Bu taahhüt intifa süresince aynen geçerli olup süre sonuna kadar yıllık taahhütlerini ifa etmeye mecburdur.
MADDE 8- Sözleşmeyi derhal ve süresinden önce fesih eder. Bu durumda fesih tarihinden sözleşme sonuna kadar geçecek dönemde yıllık satış taahhüdüne göre satması gereken toplam akaryakıt (K.Benzin, M.Benzin, Motorin vs.) miktarlarının fesih işlemi nedeniyle satamaması sonucu şirketin uğradığı zarar ve ziyanın, bu meyanda fesih tarihinde sözleşme süresi sonuna kadar satması gereken beher metreküp beyaz ürün için, motorindeki şirket kârı esas alınmak sureti (ki bu kâr oranı 95 olarak tayin edilmiştir) ile belirlenecek şirketin toplam zarar ve ziyan tutarlarını hiçbir itirazda bulunmaksızın herhangi bir mahkeme kararı gerekmeksizin bayi derhal ve defaten bayi ve müşterek-müteselsil kefili öder. Bu halde de ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın şirket tüm teminatları paraya çevirme hakkına sahiptir,
MADDE 10- Bayi işletici bu sözleşme-tarihinden itibaren yılda 1.000 m3 beyaz ürün, 2 ton madeni yağ satmayı taahhüt eder. Bu taahhüdün yerine getirilmemesi durumunda her bir yılda eksik alınan ürün bedelinin son cari fiyat üzerinden hesaplanacak tutarın %5 (yüzde beş)’i şirkete şart-ı ceza olarak ödenir, Bu hesaplama, şirketçe her yıl için yıl sonunda hesap ekstresi ile birlikte yapılır. Ancak şirket ister ise bu hesaplamayı her ay içinde yapabilir. Bayi tebliğden itibaren 7iyedi) gün içinde bu bedeli (şart-ı cezayı) şirkete öder. Aksi halde bu bedel (şart-ı ceza) bayiden, bayinin teminatlarından tahsil edilir. Süre bitiminden itibaren temerrüt faizi 5. maddeye göre talep edilir. şeklinde düzenlenmiştir.
Taraflar arasında sözleşme 10/06/2010 tarihinde 5 yıl süreli olarak imzalanmış olup bayi … in…Noterliğinin 13/11/2013 tarih… yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşme gereği uygulanması gereken iskonto oranlarının uygulanmaması nedeniyle sözleşme süresinin tamamlanmasından önce sözleşmeyi feshettiği anlaşılmıştır.
…tarafından fesih nedenleri ispatlanamamış olduğundan feshin haksız bir fesih olduğu anlaşılmakla; … in taahhütnamenin 8. Maddesindeki düzenleme gereğince sözleşmenin kalan süresi için davacı …in uğramış olduğu kar mahrumiyeti zararından sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince davacının sözleşmenin ifa yerinde faaliyet göstermek üzere yeni bir bayi ile sözleşme ilişkisi kurabileceği makul süreye kadar kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği değerlendirilmiş olup, dosya kapsamında alınan 21/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda Davalı şirketin bulunduğu adresin …Antalya Caddesi No:.. Elmalı Antalya olduğu, petrol istasyonun bulunduğu yerde trafik yoğunluğunun çok olması halinde makul sürenin 3 (üç) ay olabileceği, petrol istasyonun bulunduğu yerde trafik yoğunluğunun çok olmaması halinde makul sürenin 6 (altı) ay olabileceği , 3 ay olabileceğinin değerlendirilmesi halinde davacının kar mahrumiyetinin 1.032,50 TL olarak hesaplandığı, 6 ay olabileceğinin değerlendirilmesi halinde davacının kar mahrumiyetinin 2.065,02 TL olarak hesaplanmış olup, trafik yoğunluğunun çok veya az olup olmadığının tespiti için mahal mahkemesine talimat yazılarak sonrasında davacının kar mahrumiyeti alacağının belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiş ise de; … vekilinin 10/05/2023 tarihli 27 nolu celsedeki beyanında “… Mahkemece bu konunun netleştirilmesi için yeniden rapor alınması gerektiği kanaatinde ise biz yargılamanın daha fazla uzamaması için bizim aleyhimize olan 6 aylık makul süreyi kabul ediyoruz, bu ihtimale göre karar verilmesine muvafakatımız vardır, ayrıca birleşen davanın da kabulünü talep ederiz ” şeklinde beyanda bulunduğundan usul ekonomisi gereğince yargılamanın uzamaması için davacının kar mahrumiyeti zararının davacı tarafından yeni bir bayi ile sözleşmenin kurulabilmesi için 6 aylık makul süre gerektiği ihtimaline göre belirlenen 2.065,02 TL olduğu ve davacının bu miktarda kar mahrumiyeti tazminatı talep edebileceği değerlendirilmiştir.
Asıl dava ile davacı vekilince sözleşme süresince eksik ürün alınması nedeniyle cezai şart talebinde bulunmuş olup, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ekinde bulunan ürün alım taahhütnamesinin 2. maddesi ile bayi, her yıl için 1.000 m3 beyaz ürün, 2 ton madeni yağı şirketten alıp satmayı kabul ve taahhüt etmiş olup, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları ile davalının sözleşmenin yürürlükte olduğu 19/07/2011-19/07/2012, 19/07/2012-19/07/2013, 19/07/2013-20/11/2013 tarihleri arasında ürün alım taahhüdüne uymayarak eksik ürün almış olduğu tespit edilmiştir. Birinci ve ikinci sözleşme yılları sonunda davacı tarafından eksik ürün alınmış olması nedeniyle davalıya ihtarname gönderilmediği, bir sonraki sözleşme dönemi başında bu hususta çekince bildirilmeksizin ürün verilmeye devam edilmiş olması nedeniyle davacının birinci ve ikinci sözleşme yılları için eksik ürün alımı nedeniyle cezai şart talebinde bulunamayacağı, yalnızca son sözleşme dönemi olan 19/07/201-20/11/2013 tarihleri arasındaki dönem için eksik ürün alımı nedeniyle cezai şart talep edebileceği değerlendirilmiş olup, bu dönem için 21/03/2023 tarihli bilirkişi raporu ile 164,87 TL cezai şart bedeli hesaplanmış olduğundan davacının eksik ürün alımı nedeniyle talep edebileceği cezai şart bedelinin 164,87 TL olduğu değerlendirilmiştir.
Asıl dava ile kar mahrumiyeti alacağı ve eksik ürün alımından doğan cezai şart talep edebilmiş olup yukarıda açıklanan nedenlerle davacının dava tarihi itibariyle 2.065,02 TL kar mahrumiyeti alacağı ve 164,87 TL cezai şart bedeli olmak üzere toplam 2.229,89‬TL alacağı bulunduğu tespit edilmiş ise de davacının dava tarihinden sonra davalı tarafından verilen … Bankası na ait 25/05/2012 tarihli 60.000,00TL tutarlı 184935 seri numaralı teminat mektubunu paraya çevirerek alacağını tahsil etmiş olması nedeniyle tespit edilen alacak yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden ;
Taraflar arasında akdedilen İstasyonlu Bayilik Sözleşmesi kapsamında birleşen dosya davacısı tarafından davalıya …Bankası na ait 25/05/2012 tarihli 60.000,00TL tutarlı …seri numaralı teminat mektubu verilmiş olup, davalının teminat mektubunu 15/04/2014 tarihinde paraya çevirdiği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının toplam 2.229,89‬TL alacağı bulunmasına rağmen 60.000TL tahsil etmiş olduğu anlaşılmakla davalı tarafından fazla tahsil edilen 57.770,11 TL’nin teminat mektubunun paraya çevrildiği 15/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HÜKÜM:
1 -Asıl davanın KISMEN KABULÜ ile
Davacının 164,87 TL cezai şart bedeli, 2.065,02 TL kar mahrumiyeti alacağının tespitine,
Davacı tarafından 15/04/2014 tarihinde tahsilat yapılmış olduğundan tespit edilen kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
A)Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 341,55 TL harçtan mahsubu ile 161,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
B)Davacı tarafından yatırılan 179,90 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
C)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 2.229,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
D)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 9.200,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
2-Birleşen İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasının KISMEN KABULÜ ile 57.770,11 TL’nin 15/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
A) – Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 3.946,27 TL harçtan peşin alınan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.921,62 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına.
B)- Davacı tarafından yatırılan 1.024,65 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
C)- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 9.243,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
D)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca 2.229,89 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3- 763,50TL müzekkere ve tebligat gideri, 10.850,00TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 11.613,50 TL yargılama gideri yapıldığı tespit edimekle; asıl davada davacı- birleşen
davada davalının 10.966,TL sinden sorumlu olmak üzere asıl davada davacı- birleşen davada davalı tarafından yatırılan 9.288,50 TL nin mahsubu ile 1.677,50 TL nin asıl davada davacı- birleşen davada davalıdan alınarak asıl davada davalı birleşen davada davacıya verilmesine,
4-Asıl davada davalı- birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
Dair davacı-birleşen dosya davalı ve davalı-birleşen dosya davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı . 15/06/2023

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır