Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/644 E. 2022/69 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/644 Esas
KARAR NO : 2022/69
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/11/2020
KARAR TARİHİ : 03/02/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 27 Ağustos 2018 tarihinde, ticari amaçlı olarak gerçekleştirilmesi planan “…” isimli proje kapsamında ” … ” sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile (Madde.2.2) davalılar, 30/01/2019 tarihine kadar min. 70/maks. 90 dakika süreli müzik oluşturup bestelemeyi ve aranje etmeyi kabul ve taahhüt edildiğini, müvekkili tarafından taahhüt edildiği şekilde her bir davalıya ayrı ayrı 50.000,00TL ücret ödemesi yapıldığını, müvekkili tarafından ön edim yerine getirildiği halde, davalıların sözleşmede belirlenen 30/01/2019 tarihine kadar ve sonrasında, müvekkili tarafından yazılı ve sözlü olarak yapılan tüm uyarılara rağmen bahse konu müzik ürününü oluşturulmadığını ve müvekkiline teslim edilmediğini, bu nedenle sözleşmenin ihlal edildiğini, müvekkili tarafından bahse konu sözleşme feshedildiğini, ayrıca yapılan ödemelerin iadesi ve sözleşmede belirlenen 50.000,00 TL cezai şartın ödenmesi talebi ile davalılar aleyhine … İcra Müdürlüğü 2020/… E. Sayılı dosyası ile davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe davalılar tarafından itiraz edildiğini, takibin durduğunu beyanla icra takibine yapılan itirazın iptalini, davalı aleyhine yüzde %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki ihtilafın çözümünde görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesinin 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamına girdiğini, müvekkillerinin eser sahibi sıfatına haiz olduğunu, iş bu ihtilaf ticari nitelikte olmadığını, tarafların hiçbiri tacir sıfatına haiz olmadığını, davacının dosyada mevcut vekaletnamesinde yer alan bilgi uyarınca İrlanda vatandaşı olduğu, huzurdaki davanın görülebilmesi için yabancılık teminatı yatırmasının dava şartı olduğunu, mahkemeniz tarafından takdir edilecek yabancılık teminatının yatırılması için davacı tarafa kesin süre verilmesini, anılan sürede teminatın yatırılmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesini, sözleşme kapsamında müvekkillerine yapıldığı iddia edilen ödemelerin sözleşme tarihi olan 27/08/2018 tarihinden önce yapılan ödemeler olduğunu, bu tarihten sonra yapılmış ve toplam 13.000,00TL tutarındaki iki ödemenin açıklamasında ise ödemenin anılan sözleşmeye istinaden yapıldığı yönünde herhangi bir açıklama bulunmadığını, müvekkilleri ile davacının farklı işleri de olduğundan bu ödemelerin bu iş ve işlemlere ilişkin yapılan banka transferleri olduğunu, davacı tarafın kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddine ve davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar ticaret mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların ticaret mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar,
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4 maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin esasının görülmesi gerekir.
Mahkememizce … Ticaret Sicil Müdürlüğü ve … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkereler yazılmış ve davalıların adına kayıtlı herhangi bir ticari işletme olmadığı, davalıların ve davacının tüzel kişi şirketi ortağı olduğu görülmüştür. Bir kişinin sadece ticari bir şirkete hissedar olmasının kişiyi tacir kılmayacağı Yargıtay İçtihatları ile subut bulmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda tarafların … adlı bir proje kapsamında müzik oluşturmaya ve satışını yapmayı amaç edindikleri ve bu kapsamda elde edilecek karın paylaşımı sözleşmenin 7.3. Ve 7.4.maddesinde hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir. Türk Borçlar Kanununun 620. maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.” hükmüne yer verilmiştir. Adi ortaklık TBK’nın 620(e.TBK md. 520 ve devamı) ve devam eden maddelerinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı taraf tacir olmadığından, adi ortaklık da TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden (bu doğrultuda olan kararlar için bkz. Yargıtay 20. HD. 2018/5955 Esas ve 2019/322 Karar) mahkememizce görevsizlik kararı verilmiş olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/02/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır