Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/592 E. 2021/292 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/592 Esas
KARAR NO : 2021/292

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/10/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde…numaralı ZMMS ile sigortalı bulunan ve davalıya ait olan…plakalı aracın 24/03/2019 tarihinde…plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarla kaza meydana geldiğini, …plakalı aracın kaza mahallini terk ettiğini ve diğer araca arkadan çarpması nedeniyle KTK’nın 84/d madde hükmünü ihlal ettiğini, … adlı kişinin aynı gün saat 23:54’de … plakalı araca kendisinin çarptığını ifade ettiğini, müvekkilince dava dışı ilgiliye 04/03/2019 tarihinde 13.700,00TL hasar bedeli ödemesi yapıldığını, ödenen tazminattan dolayı davalının %100 oranında sorumlu olduğunu, alacağın tahsili için İstanbul …İcra Dairesinin … Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafa, dava dilekçesi ve ekleri 13/11/2020 tarihinde tebliğ edilmiş ise de davalı tarafça süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemiştir.
Mahkememizce davacı … şirketine müzekkere yazılarak oluşturulan hasar dosyası celp edilmiş, incelenerek dosyaya konulmuştur.
Mahkememizce İstanbul …İcra Müdürlüğüne ait… Esas sayılı dosyası UYAP üzerinden çıkarılmış, dosyanın incelenmesi sonucunda davacının, davalı aleyhine takip başlattığı, davalının süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ettiği ve takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davaya konu kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumlarının tespiti, meydana gelen kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı, davacı tarafından dava dışı ilgiliye ödenen hasar bedelinin kadri maruf olup olmadığı, davacının ödemiş olduğu hasar bedelinin, davalıya rücu şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle; dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki… plakalı aracı ile seyir halindeyken aynı istikamette seyreden ve sürücüsü firari olan … plakalı çekicinin arka kısımlarına çarpması sonucunda kendi aracının da öne doğru ivmesiyle …plakalı aracın arka kısımlarına çarpması sonucunda kazanın meydana geldiğini, … plakalı aracın sürücünün firari olduğunu, bu sürücünün kazanın meydana gelmesinde KTK’nın 56/c, 84/d ve KTY’nin 157/a-4 madde hükümlerini ihlal etmesi üzerine kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu, meydana gelen kaza ile hasarın uyumlu olduğu ve hasar bedelinin piyasa şartlarına göre kadri maruf olduğu, aracın onarımının ekonomik olduğu, davalıya ait aracın, davacı tarafından 10/11/2018 – 2019 tarihleri arasında ZMMS ile sigortalandığı, davacı tarafın, davalıya ait aracın sürücüsünün kasti ve ağır kusurlu olduğu, ehliyetsiz veya alkol ve uyuşturucu altındayken kazanın meydana gelmesine sebebiyet olduğu hususunu ispatlayamadığı ve bu nedenle ödediği hasar bedelini davalıya rücu edemeyeceği ifade edilmiştir.
Dava TTK’nın 1472.maddesine dayalı olarak ödenen tazminatın rücusu için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olan itirazın iptali davasıdır.
Sigortacı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4.maddesi gereğince, tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri, üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Somut olayda, üçüncü kişiye ödenen araç hasar tazminatının rücuen sigortalıdan tahsili istenmekte olup davacı rücu sebebini sigortalısı olan davalı taraf sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesi olgusuna dayandırmıştır.
Kabule göre de Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve … Esas ve … Karar sayılı Kararı ile ” Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. Maddesinin (i) Bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve … sayılı kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)).
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda, davacının, davalıya ödemiş olduğu hasar bedelini rücu edebilmesi için davacı tarafça sigortalanan aracın sürücüsünün olay yerini terk etmesi yanında, sürücünün ağır kusurlu veya kasti eyleminin olduğunu yada ehliyetsiz veya sürücünün alkol veya uyuşturucu altındayken araç kullandığı hususlarından birini ispat etmesi gerekmektedir. Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda davacının bu hususlardan birinin varlığını ispatlayamadığına karar verilmiş ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Nitekim Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/14200 Esas ve 2014/13172 Karar, 2014/2918 Esas ve 2014/2980 Karar sayılı ilamları da bu doğrultudadır.)
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının REDDİNE
2-Alınması gerekli olan 59,30-TL karar ilam harcından peşin alınan 188,24-TL harcın mahsubu ile artan kalan 128,94-TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2 uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır