Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/534 E. 2022/405 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/534 Esas
KARAR NO : 2022/405
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/10/2020
KARAR TARİHİ : 17/05/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 27 Şubat 2012 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesinin akdedilmiş olduğu, davalının davacının … Şubesinde satış mühendisi olarak istihdam edildiğini, davalının davacı bünyesinde çalıştığı zaman zarfında, yani yedi yıl on ay boyunca, davacının ithâl ettiği ve Türkiye’de satışını üstlendiği … markalı ve dekantörler ile bunların yedek parçalarının satışı ve değer fiyatlaması konusunda tecrübe kazandığını ve dâvacının tüm bilgi ve tecrübesine, know how’ına, deneyimine, müşteri çevresine ve ticarî sırlarını öğrendiğini, -012 yılında satış mühendisi unvanı ile başlayan dâvalının, dâvacı bünyesinde çalıştığı zaman zarfında çeşitli yurt içi ve yurt dışı eğitimlere katıldığını, edindiği bilgi ve tecrübeler doğrultusunda, satış müdürü konumuna yükseltilmiş olduğunu, ayrı bir teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren Seperatör ve dekantör satışı konusunda uzmanlaştığını ve sektördeki önemli müşterileri doğrudan iletişime geçme imkânına sahip hâle geldiğini, ancak dâvalı ile aynı satış departmanında satış müdürü unvanı ile çalışan dâva dışı üçüncü kişi, … …, 2019 Ağustos ayında görevinden istifa ederek, dâvacı ile arasındaki iş ilişkisini kendi iradesi ile sona erdirmiş olduğunu, bunun ardından … … ve dekantör satışı ile teknik servis hizmeti alanında faaliyet gösteren ve dâvacının sektördeki en güçlü rakibi konumundaki … Sanayi A.Ş. bünyesinde çalışmaya başladığını, rakip firmanın İstanbul ilindeki şube açılış işlemlerinde aktif rol aldığını ve nihayetinde 2019 Ağustos ayında açılan rakip firma şubesinde, Türkiye satış ve pazarlama yöneticisi unvanı ile göreve başladığını, dâvacının en yoğun müşteri çevresine sahip olduğu, İstanbul ilinde rakip firma tarafından şube açılmasının yanı sıra, dâva dışı üçüncü kişi … … tarafından, dâvacının satış departmanında çalışan en tecrübeli uzman ve donanımlı personeller, sırası ile rakip firma bünyesine dâhil edilmeye başlanmış olduklarını, rakip firmanın … Şubesinin sıfırdan yapılanmış olduğunu, dâvalının, rakip firmanın İstanbul şubesinin açılışından yaklaşık iki ay sonra, iş sözleşmesini istifa etmek suretiyle sona erdirdiğini ve dâvalının, aynı sektörde faaliyet gösteren rakip firma bünyesinde aynı anda çalışmaya başladığını, dâvalının dâvacı bünyesinde çalıştığı süre boyunca, dâvacının müşteri bilgilerine ve faaliyet konusu işe ilişkin ticarî sırları dâhil olmak üzere her türlü bilgiye ayrıntıları ile birlikte erişme imkânına sahip olduğunu, son üç yılı satış müdürü pozisyonu olmak üzere, yaklaşık sekiz yıl boyunca dâvacı bünyesinde çalışan dâvalının müşteri bilgileri ve ticarî sırlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın diğer tüm ayrıntıları biliyor olması nedeniyle, dâvalının TBK’nun ilgili maddeleri uyarınca, rekabet yasağını ihlâl ettiğini, dâvalının pozisyonu gözönüne alındığını ve dâvalı tarafça imzalanan iş sözleşmesinin “rekabet yasağı” başlıklı 5. maddesinde, dâvalının dâvacı ile aynı sektörde ve müvekkilin faaliyet gösterdiği alanlarda rekabet etmesini veya rekabet eden firma ve kuruluşlarda çalışmasını, dâvacının ilişkide bulunduğu müşterilerine, aynı faaliyet kolunda teklif vermesini, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren iki yıl süreyle yasaklayan rekabet yasağı maddesinin düzenlendiğini, rekabet etmeme borcu altına giren dâvalının, dâvacı bünyesinde çalıştığı zaman zarfında pozisyonu gereği müşteri bilgisi ve dâvacının faaliyet alanına ilişkin teknik bilgiler dâhil her türlü ayrıntıyı öğrenme imkânına sahip olduğunu, bu kadar önemli bir konumda bulunan dâvalının dâvacıya ait ticarî sır ve diğer bilgileri aynı sektörde faaliyet gösteren bir rakip firmadan ve hatta rakip firmanın dâvacının en fazla müşteri ilişkisinin bulunduğu İstanbul ilinde yeni açılan Şubesinde kullanması ise dâvacı açısından hem maddi hem de manevi zarara neden olduğunu, rekabet etmeme yükümlülüğü altına giren ve aksi davranışıyla dâvacının uğradığı zarar ve mahrum kaldığı kâr dâhil ve buna ek olarak her bir ihlâl için 20.000 Euro cezaî şart ödemeyi kabul eden dâvalı, dâvacı ile aynı faaliyet kolunda ve aynı müşteri portföyü ile iş yapan … Sanayi AŞ. bünyesinde aynı pozisyonda çalışmakla, rekabet yasağını ihlâl etmiş olduğunu ve sonuç olarak dâvanın kabulüne ve TBK m. 444 vd. hükümleri uyarınca dâvalının rekabet yasağının ihlâl ettiğinin tespitine, iş sözleşmesi ile belirlenen 20.000 Euro tutarındaki cezaî şartın, temerrüt tarihinden işleyecek, devlet bankalarının Euro ile açılmış bir yıl vâdeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı ile birlikte dâvalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dâvacının tüm iddialarının hukuka aykırı. dayanaksız ve mesnedsiz olduğunu, taraflar arasında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşmeye dayanılarak cezaî şart talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, dâvaya dayanak “belirsiz süreli hizmet sözleşmesi 5. maddesinde, işçinin işten ayrılması durumunda, şirketin faaliyet gösterdiği yerlerde ve çalışmasını, çalışma konusuna giren bir işte çalışmayacağını, işverenin hizmet verdiği ve vereceği ve iş yaptığı kuruluşlarla hiçbir suretle iş sözleşmesinin bitiminden itibaren kendi adına veya yeni işyerleri adına iki yıl süreyle teklif vermeyeceğini veya bu işyerleri ile iş yapacak diğer firmalarla da işverenin onayı olmaksızın, iş sözleşmesinin bitiminden itibaren ı̇ki yıl süreyle çalışmamayı, şirketin zarara uğraması durumunda meydana gelen zararları ve mahrum kalınan kârı karşılamayı, bu şartlara uygun olması durumunda işverenin talebi hâlinde her bir ihlâl için 20.000 Euro ödemeyi, işverenin talep tarihi itibari ile güncellenmiş miktarını tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şelinde olduğunu, -sözleşmede cezaî şart hükmü düzenlendiğini, cezaî şartın geçerli ve koşullarının TBK gereği cezaî şartın geçerli kabul edilebilmesi için, karşılıklı olarak kaleme alınması ve sözleşmenin belirli süreli olarak ikame edilmesi şartlarının gerçekleşmesinin gerektiğini, işbu dâvada, cezaî şart talep etmenin mümkün olmadığını, dâvalının, dâvacının faaliyet alanına ilişkin teknik bilgileri, aynı sektörde faaliyet gösteren rakip firmada kullandığı iddialarını red ettiğini ve somut olayda rekabetin konu olmadığını, rekabet yasağı maddesinde, yasanın işverene ait işlerden hangisi veya hangileri ile sınırlandırıldığı açıkça belirtilmemiş olduğu kapsam yönünden sınırlama getirmeyen hükmün geçerli olmadığını, ı̇ş sözleşmesinin rekabet yasağı konulu maddesinin, TBK gereği, yer bakımından yapılması gereken sınırlamaya da aykırılık teşkil ettiğini, dâvalının dâvacı şirkette çalıştığı pozisyonları itibari ile bambaşka bir alanda çalışmakta olduğunu, aynı veya benzer konuda hizmet vermediğini, ı̇ş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin düzenlemeler ile işçinin çalışma hakkı ihlâl edildiğinden, işçi lehine yorum ilkesi gözetilmesi gerektiğini, şirketin yaşadığı nitelikli işçi kaybının sorumlusunun, dâvalı olmamakla birlikte, somut verilerle ispatlanamayan iddiaların huzurda görülen işbu dâva ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını ve sonuç olarak dâvacının işbu dâvayı ikame etmekte tamamen haksız olduğunu, iddia ve beyanlarını destekleyecek hiçbir delil sunmadığını ve bu nedenlerle dâvanın reddinı talep etmiştir
Mahkememizce SGK’dan davalının hizmet dökümü çıkarılmış ve İstanbul 28. İş Mahkemesine ait 2020/590 Esas sayılı dosyası celp edilmiş, incelenerek dosyaya konulmuştur. Mahkememizce taraf vekillerince bildirilen tanıklar huzurda dinlenilmiştir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dinlenen tanık beyanları da irdelenmesi suretiyle, davacı tarafın ve üçüncü kişi … San. ve Tic. AŞ İstanbul şubesi’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, davalının davacı yanında çalıştığı dönemlerde davalı tarafça hangi ürünlerin satışı ile ilgilendiği, davalının çalıştığı pozisyon itibari ile davacının üretim sırlarına, müşteri bilgilerine, satış politikalarına vakıf olup olamayacağı, davacı ile dava dışı firmanın aynı aland faaliyet gösterip göstermediği, dava dışı firmanın davalının kendi yanında çalışmaya başladığı tarihten sonra davacının müşterileri olan firmalar ile ticaret yapıp yapmadığı, davalı tarafın davacı yanındaki işinden ayrılıp dava dışı … AŞ de işe başlamasının haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği, davalının dava dışı şirkette çalışmasının davacı tarafı zarara uğrama ihtimalinin doğmasına neden olup olmayacağı, taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki haksız rekabet hükmünün kanuni şartlara haiz olup olmadığı, davacının cezai şart talep edip edemeyeceği, davacı şirketin faaliyet alanı ile dava dışı şirketin faaliyet alanının aynı konularda olup olmadığı hususlarında, bir haksız rekabet hususunda nitelikli hesap uzman, bir mali müşavir ve birde sektör bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş, alınan rapor incelenerek dosyaya konulmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 27/07/2012 tarihli belirsiz iş sözleşmesinin 5.maddesinde; rekabet yasağının düzenlendiği, rekabet yasağının ihlal edilmesi nedeniyle, taraflar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılan 20.000,00Euro’nun tahsili istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447. maddeleri arasında yer almaktadır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır.
7036 sayılı kanun, yeni ve özel kanun olarak 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemenin uygulanma imkanını ortadan kaldırmıştır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan, Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevli olup, mahkememizin görevsiz olması nedeniyle ve görev hususunun kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle davanın mahkememizin görevsiz olması nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 9 HD.’nin 01/06/2021 tarih ve 2021/3076 Esas – 20219789 Karar sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13.Hukuk Dairesi’nin 2021/1660 Esas, 2021/1568 Karar sayılı ilamı da benzer mahiyettedir.)
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul İş Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli İş Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 17/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …¸e-imzalıdır