Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/509 E. 2022/758 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/509 Esas
KARAR NO : 2022/758

DAVA : Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/09/2020
KARAR TARİHİ : 09/11/2022

Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, … A.Ş.’nin 1974 yılında kurulduğunu, bisiklet ve motosiklet iç ve dış lastik imalatı, dahili ticareti, ithalatı ve ihracatı, motorlu ve motorsuz bilumum araçlar için iç ve dış lastik ile sentetik eşyanın imalatı, dahili ticareti, ithalatı ve ihracatı alanında faaliyet gösteren, sektörün öncü firmalarından biri olduğunu, şirketin sermayesinin 15.000.000,00 TL (OnBeşMilyonTL) olduğunu, Müvekkillerinin, davalı şirketin pay sahipleri olduğunu, şirketteki pay oranlarının toplamının %44,0037 olduğunu, davalı şirketin 2018 yılı olağan genel kurul toplantı çağrısı 9 Aralık 2019 tarihli, 9968 sayılı TTSG’de yayınlandığını ve çağrıda belirlenen 27.12.2019 tarihinde yapıldığını, yapılan ilk genel kurul toplantısında davacı müvekkilleri, bilgi alma ve inceleme haklarını kullandığını, kendilerine sunulan faaliyet raporu, bilanço ve mali tablolardaki, bağımsız denetim raporundaki eksik ve çelişkili bilgiler sebebiyle genel kurul toplantısının ilgili maddelerinin ertelenmesini talep ettiklerini, erteleme talebinde somutlaştırılmış suallerini genel kurul toplantı tutanağına şerh ettirdiklerini, müvekkillerinin erteleme talebi, toplantı başkanlığınca yerinde görüldüğünü ve ilgili maddelerin müzakeresinin ertelendiğini, ertelenen gündem maddelerinin görüşülmesi amacıyla yapılacak ikinci toplantıdan önce, davalı şirket yönetimi, 27.12.2019 tarihli genel kurul toplantısında kendilerine yöneltilen sualleri cevaplamak adına sınırlı bilgi içeren bir rapor hazırladıklarını ve davacı müvekkillere tebliğ ettiklerini, söz konusu raporun, bağımsız denetim raporu, bilançolar ve şirketin finansal tabloları ile birlikte değerlendirilmesi amacıyla, Yeminli Mali Müşavir Sayın … (… YMM ve Finansal Danışmanlık) ve Mali Müşavir Sayın…’tan iki ayrı inceleme talep edildiğini ve iki ayrı rapor alındığını, … AŞ’nin 25.02.2020 tarihinde yapılan 2018 yılına ait ertelenen gündem maddelerinin görüşüldüğü olağan genel kurul toplantısında, yönetim kurulu üyelerine ve denetçiye sorular yöneltildiğini , bilgi alma hakkının kullanılmış ancak elde edilen verilen güvenilmezliği ve şirketteki usulsüz işlemlerin kapsamı itibariyle, genel kurul tutanağına şerh ettirilen somut hususların incelenmesi için özel denetçi atanması talebinde bulunulduğunu ancak şirketin hakim pay sahibi ve yönetim kurulu başkanı olan …’nın temsilcisinin olumsuz oyları ile özel denetçi taleplerinin kabul edilmediğini, davalı şirket yöneticilerinin düzenlemiş oldukları hileli bilançolar ile uzun süredir davacı pay sahibi ve şirketi zarara uğrattıklarını, telafisi mümkün olmayan zararlar verdiklerinden ve davalı şirketin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan fabrika binası ve tüm üretim araçlarının da dava dışı … AŞ’ye hileli yollarla devretmiş oldukları yönündeki kuvvetli şüphe ve bu şüphenin ciddiyetini gösterir deliller ışığında, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyası ile Özel Denetim Talebinde bulunulduğunu, davanın derdest olduğunu, inceleme ve raporlamalar sonrasında, davalı yönetim kurulu üyelerinin, sistematik ve planlı şekilde şirketin içini boşaltmış olduklarını, şirkete ait fabrika binasını, tüm üretim araçlarını, şirkete ait 64 adet gayrimenkulü, davalı şirketin paylarının büyük çoğunluğuna ve yönetim kontrolüne sahip olan, yıllardır Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüten …’nın tek hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğu … Kauçuk Ürünleri San ve Tic AŞ’ye leasing işlemi görüntüsü altında genel kurul kararı olmaksızın sözde satmış olduklarını, bu devir işlemi sonucunda… AŞ’nin üretim tesislerini ve fabrika binasını kaybederek ticari faaliyetlerinde tamamen … AŞ’ye bağımlı hale geldiğinin anlaşıldığını, davalı yönetim kurulu başkanı …, kurmuş olduğu … AŞ’yi temsilen … Leasing şirketi ile… AŞ’ye ait olan tüm gayrimenkul ve menkullerin leasing yöntemi ile … AŞ’ye devredilmesi konusunda sözleşme akdettiğini, diğer taraftan ise… AŞ’yi temsilen tüm gayrimenkul ve menkullerin … Leasing üzerinden … AŞ’ye devri konusunda, şirket genel kurulunun onayına sunma gereği duymadan, dilediği bedel üzerinden, temsil yetkisi olmaksızın/temsil yetkisini kötüye kullanarak, satış sözleşmesini imzaladığını, bu yöntem ile temsil yetkisine sahip olduğu… AŞ’nin tüm menkul ve gayrimenkulünü, kendi şirketi olan … AŞ’ye aktardığını, diğer davalı yönetim kurulu üyeleri de, şirkete olan sadakat yükümlülüklerini ihlal ettiğini ve bu işleme destek verdiklerini, davalı yönetim kurulu üyelerinden Mordo Metin Kalaora, aynı zamanda … AŞ’nin de yönetim kurulu üyesi olduğunu, … AŞ’ye ait iken … AŞ’ye devredildiği anlaşılan gayrimenkullere yönelik olarak, Düzce Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) nezdinde bir dava ikame edildiğini ve “… … A.Ş. Adına kayıtlı iken, davalı mülkiyetine geçen 64 adet gayrimenkulün tapularının iptali ile … A.Ş. adına tescil edilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise devri mümkün olmayan taşınmazların bedelleri yönünden, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin, taşınmazların… A.Ş. Mülkiyetinden çıktığı tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili” taleplerinde bulunulduğunu ve davanın bekletici mesele yapılmasını istediklerini, … AŞ’ye ait iken davalı yönetim kurulu üyelerince … AŞ’ye leasing görüntüsü altında devredilen fabrika binası ve üretim araçlarının… AŞ’ye rayiç değerinin onlarca kat üzerinde bedelle kiraya verildiğini, bu yöntemle milyonlarca lirayı … AŞ’ye hortumladıklarını, … AŞ’ye devredilmiş olan tüm üretim araçları ve gayrimenkullerin leasing ödemelerini ise, fabrika binasının kirası görüntüsü altında … AŞ’ye aktarmak suretiyle ödemiş olduklarını, , böylelikle davalı… AŞ’nin sahip olduğu milyonlarca liralık aseti hiçbir maliyete katlanmadan kurulduğu tarihten bugüne kadar hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan, gayri faal … AŞ’ye geçirmiş olduklarını, tüm bu işlemleri gizlemek amacıyla hileli bilançolar düzenlemiş olduklarını ve milyonlarca liralık yönetim giderleri, ofis giderleri vs. kalemleri arasında … AŞ’ye aktarılan paraları gizlemeye çalıştıklarının anlaşıldığını bu nedenle … AŞ’den … AŞ’ye bugüne kadar ödenmiş olan sözde kira bedellerinin tespit edilmesini istediklerini, TTK’nun 375 inci maddesi anonim şirketlerde yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görevlerini düzenlediğini, aynı maddenin 1/g bendi ise borca batıklık durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulmasının da yönetim kurulunun vazgeçilemez ve devredilemez görevleri arasında olduğunun belirtildiğini, bilgi alma hakkı kapsamında incelenmiş olan belgelerden, şirketin borca batık hale geldiğini, teknik iflasa düşmüş olduğunu, bu durumun yönetim kurulu tarafından pay sahiplerinden gizlendiğini, yönetim kurulunun TTK m. 376 hükmüne aykırı olarak sermayenin kaybı halinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğini, yönetim kurulunun son 5 yıldır … Bağımsız Denetim ve YMM AŞ unvanlı bağımsız denetim şirketi ile çalışmış olduğunu, bağımsız denetim raporunda da bu hususun aydınlatılmamış olduğunu ve olumsuz rapor düzenlemeleri gerektiği halde düzenlemediklerinin anlaşıldığını, Yönetim Kurulu Üyelerine ödenecek olan her türlü ücretin takdiri TTK m. 394 uyarınca Genel Kurul’un yetkisinde olduğu halde, yönetim kurulunun, YK Başkanını …’yı Genel Müdür olarak göstererek aylık 56.000 TL net maaşa bağladığını, Yönetim Kurulu Üyesi …’yı İkmal Direktörü olarak göstererek aylık 22.500 TL net maaşa bağladığını, Yönetim Kurulu Üyesi …’ü Satış Müdürü olarak göstererek aylık 12.500 TL net maaşa bağladığını, Yönetim Kurulu Üyesi …’i Finansman Müdürü olarak göstererek aylık 5.600 TL net maaşa bağladığının anlaşılmış olduğunu, … ….’nin 25.10.2007 tarihinde yapılan 2006 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında şirketin 1.325.000 YTL olan sermayesi, beheri 0.01 Yeni Kuruş nominal değerde 1.500.000.000 adet hisseye bölündüğünü ve 15.000.000,00 YTL’ye artırıldığını, artırılan kısım olan 13.675.000 YTL’nin 12.477.109.55 YTL’si Enflasyon Düzeltmesi Olumlu Farklarından, 1.197.890.45 YTL’si ise ortaklarca oluşturulan sermaye artırımı fonundan karşılandığını, yönetim kurulu çıkarılacak hisse senetlerinin kupür değerini belirlemeye yetkili kılındığını, sermaye artırımı sonunda hissedarlara hisseleri oranında bedelsiz hisse senedi verilmesinin karar bağlandığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra 10.05.2013 tarihli genel kurul toplantısında, şirket esas sözleşmesinin kanuna uygun hale getirilmesi amacıyla esas sözleşmede değişikliğe gidildiğini, esas sözleşmenin “Payların Nev’i” kenar başlıklı 36. maddesi; “Şirketin pay senetleri nama yazılıdır. Sermaye taahhütleri yerine getirildikten sonra pay senetlerinin tamamı hamile yazılı olarak ihraç edilecektir.” şeklinde revize edildiğini, … … A.Ş.nin 25.10.2007 tarihinde alınan sermaye artış kararının üzerinden neredeyse 13 yıl geçmiş olduğunu ve pay bedellerinin tamamının ödenmiş olmasına rağmen hamile yazılı pay senetleri bastırılmadığını ve müvekkilleri … ve …’in pay senetleri kendilerine teslim edilmediğini, Yönetim kurulu başkanlığı, müvekkillerinin müteaddit sözlü taleplerinin cevapsız bıraktığını, bu sefer müvekkilleri, Kadıköy 30 Noterliğinin 04.02.2020 tarih ve 7040 yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ettiklerini ancak müvekkillerinin bu talepleri de reddedilerek yerine getirilmediğini ,TTK madde 486/3, “Azlık istemde bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır” hükmüne amir olduğunu, davalı yönetim kurulu üyeleri müteaddit taleplere rağmen pay senetlerini basmayarak yasanın emredici hükmüne aykırı davrandığını, … AŞ yönetim kurulu başkanlığı, yaklaşık 13 yıldan bu yana yasanın emredici hükmüne aykırı olarak ve müteaddit taleplere rağmen pay senetlerinin basılması ve dağıtımını yerine getirmediğini, davalı yönetim kurulu başkanlığı, bu hukuka aykırı tutumuyla (pay senedinin bastırılmaması ve dağıtılmaması yoluyla) müvekkilleri üzerinde baskı yapmaya, pay sahiplerinin bu sıfatlarını ispattan yoksun bırakmaya ve daha önemlisi devir olanaklarının sınırlandırılmasını amaç edindiğini, davalı yönetim kurulu başkanlığı, şirketi kötü yönettiğini, yıllardır kar payı dağıtmadığını ve müvekkillerini yok sayarak şirketten olabildiğince nemalandığını ancak pay senetlerini de basmayarak müvekkillerinin paylarını devretmesini dahi engellediğini ve bu durumdan hukuka aykırı ve haksız menfaat elde ettiklerini, müteaddit taleplere rağmen pay senetleri basılmadığını bu husustaki gerekli hukuki işlemleri yerine getirmesi amacıyla… … Tic. A.Ş.’ye kayyum atanması talebi ile İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi… E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, eski pay sahiplerinden … tarafından bedelsiz olarak şirkete devredilen hisse senetleri davalı yönetim kurulu başkanı …nın üzerine geçirildiğini, şirket pay defterinde usulsüzlük yapıldığını ve davalı bu yöntemle şirketteki yönetim kontrolünü eline geçirdiğini, davalı yönetim kurulu üyelerinin yasaya aykırı bu tutum ve davranışları TTK m. 562/8 hükmü kapsamında suç teşkil ettiğini, YMM … ve MSMMM …tarafından hazırlanmış olan raporların incelenmesi neticesinde, bilançoda 451.936,99 TL (dörtyüzellibirbindokuzyüzotuzaltı TL doksandokuz kuruş) olarak gösterilen faktoring alacağının Bağımsız Denetim Raporunda 44.250.504,00 TL (kırkdörtmilyonikiyüzellibinbeşyüzdört TL) olarak açıklandığını ve gerek faktoring alacağının, gerekse bilanço ile bağımsız denetim raporu arasındaki 44 milyon TL’lik farkın nedeninin tespit edilmesi gerektiğini, şirketin finansal yapısı içinde önemli ölçüde maliyet unsuru olan ve sürdürülebilirliği konusunda risk taşıyan kredilerin hangi amaçla kullanıldığının, kredi ödeme planları ile şirketin nakit akışının uyumlu olup olmadığının anlaşılamadığını, faaliyet dönemine ilişkin yatırımların ve yapılmakta olan yatırımların detaylarının incelenerek, maddi duran varlıkların değerinde kayıt altına alınıp alınmadığının saptanması gerektiğini, devam eden ve biten yatırım tutarlarının gerçekliği ve rayiç değerlere uygunluğunun incelenmesi gerektiğini ve bağımsız denetim raporunda belirtilen 5.383.082 TL tutarlı yapılmakta olan yatırımlar hesabı çıkışının amaç ve içeriğinin anlaşılamadığını, yatırım teşvik kapsamında yapılan diğer harcamaların, bu kapsamda yapılan bina ve makinelere ait ödemelerin gerçekliğinin ve rayiçlere uygunluğun saptanması gerektiğini, bağlı ortaklılarla gerçekleştirilen ticari faaliyetlerin piyasa koşullarına uygunluğu ve ilişkili taraflar ile gerçekleşen faaliyetler kapsamında yüksek tutarlı faiz gelirleri ve faiz giderleri sebebiyle şirketin zarara uğramış olabileceğini, satış iskonto ve indirimlerinin kimlere hangi oranlarda ve yönetim kurulunun hangi kararlarına istinaden uygulanmış olduğunun anlaşılamadığını, 2017 yılında 116.446,37 TL olarak gerçekleşen satış indirimleri kaleminin 2018 Yılında 11 kattan fazla arttığını, 1.331.468,97 TL düzeyinde gerçekleşmesinin şüpheli göründüğünü ve şirketin zarara uğratılmış olabileceğini, faaliyet döneminde üretilen 1.304.586 adet dış ve 1.569.152 adet iç lastiğin gramajları ve bu lastiklerin üretiminde kullanılan hammadde miktarının incelenerek, üretim aşamasında şirketin uğramış olduğu zararın tespitinin gerektiğini, faaliyet raporunda Stokların eritilmiş olduğunun ifade edilmesine rağmen 2017 döneminde %37 olan satışların maliyetinin %40,93 e çıkmış olduğunu, 2017 yılında 28.433.523,33TL olan stokların 2018 yılında 36.104.450,84 TL’ye çıkmasına rağmen 2018 yılı faaliyet raporunda borca batık olmamak için alınan tedbirlerde stok miktarının azaldığının yazılmış olduğunu, stokların fiili olarak sayımlarının yapıldığına dair sayım tutanaklarının mevcut olup olmadığınnın belirsiz olduğunu, stok kalemleri içinde raf ömrüne göre sınıflandırma yapılıp yapılmadığınnın belirsiz olduğunu, stok karşılıklarının hangi tespit ve kriterlere göre yapılmakta olduğunun izaha muhtaç olduğunu, stok karşılığının stokların yaklaşık 1/5 gibi yüksek oranda gerçekleşmesinin yönetim kurulunca açıklanamadığı ve kalemler incelendiğinde, şirketin zarara uğratıldığı yönünde kuvvetli şüphe oluşturduğunu, faktoring alacaklarının detaylarının incelenerek, binalar kalemindeki rakamların güncel ve gerçek olup olmadığının tespiti ile şirketin uğratılmış olduğu zarın tespiti gerektiğini, uzun vadeli yabancı kaynaklar kapsamındaki kredilerin detaylıca nerelerde kullanıldığının incelenmesi gerektiğini, 2017 döneminde 37.044.549,68 TL olan Banka Kredilerinin 2018 döneminde 41.524.492,30 TL ye çıkmasının nedeninin ve bu kredilerin şirket giderleri için kullanılıp kullanılmadığını tespiti gerektiğini, satıcılara olan borçların mahiyet ve detayları hakkında denetime uygun yeterli bilgi alınamadığını, yönetim kurulu üyelerinin, satıcılar kalemindeki firmalar ile organik bağının bulunup bulunmadığının, bağları var ise bu alımlarda şirketin zarara uğratılmış olup olmadığının saptanması gerektiğini, bağlı ortaklıklara borçlar kaleminin detaylı mahiyetinin incelenmesine olanak tanınmadığını, alınan sipariş avanslarının detaylı mahiyetinin (tutar vade vs) anlaşılmadığını, 2017 yılına göre 2.611.577,65 TL artan 2018 yılı genel yönetim giderlerinin detaylı mahiyetinin anlaşılamadığını ve yüksek yönetim giderlerinin şüpheli göründüğünü, … AŞ’nin iştiraki olan… A.Ş. mali tablolarına göre, pazarlama giderlerinin brüt kar kadar geçekleşmesinin şüpheli göründüğünü, dava dışı …A.Ş. ile… AŞ ve …AŞ arasında yapılan ticari işlemlerin, satın alınan malzeme, bu malzemelerin birim fiyatları ve piyasadaki emsal rayiç fiyatlarının incelenmesi gerektiğini, … AŞ’nin Transfer Fiyatlaması Raporunun bulunması gerektiğini müvekkillerince talep edildiği halde sunulmayan transfer fiyatlaması raporunun incelenmesi gerektiğini belirterek zararın saptanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekilinin mahkememize ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesinde ; dava dilekçesinde alıntılanan olay ve işlemlerin tarihleri ve şirketi ne şekilde zarara uğrattıklarının belirtilmediğini, müvekkili Eyüp Erdem… A.Ş.’de 21 Eylül 2005- 26 Nisan 2011 tarihleri arasında 3 yönetim kurulu üyesinden biri olarak döneminde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, müvekkilinin yönetim kurulundan ayrılma tarihi olan 26 Nisan 2011’den sonraki hiçbir döneme ilişkin hiçbir konuda sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin şirket yönetim kuruluna şirketin 21.09.2006 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda seçilmiş olduğunu kararın tescil edildiğini, müvekkiline hangi dönemdeki hangi işlem ve buna bağlı zarar için sorumluluk yüklendiğinin açıklanmadığını, müvekkili…’in görev yaptığı tüm dönemler için ibra edildiğini, en son 26.04.2011 tarihinde ibra edilen müvekkili açısından dava hakkı bulunmamakta olup ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler olsa dahi 6 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunun, müvekkili şirket yönetim kurulu üyeliğinden 9 yılı aşkın süre önce ayrılmış olduğunu, zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, müvekkilinin görev yaptığı dönemde 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu yürürlükte olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde yer verilen ve şirket zararına sebep olduğunu iddia ettiği Şirket’e ait olan taşınmaz, fabrika ve üretim araçlarının devrinin 2007 yılında gerçekleştirildiğini, şirket’in finansman ihtiyacının karşılanması amacı ile … Finansal Kiralama A.Ş (“… Leasing”) ile bir Leasing Sözleşmesi imzalandığını ve o dönemde yürürlükte olan (mülga) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine uygun olarak şirketin taşınmazları ve üretim araçları … Leasing’e mevzuat gereğince devir edildiğini, şirket’e ait bina, arsa ve makine teçhizat 2007 yılında … Leasing’e bedel karşılığında devir edildiğini, Leasing Sözleşmesi kapsamında elde edilen paranın tamamı da şirkete geçtiğini, Şirketin 2007 yılı Faaliyet Raporunda … Leasing … Finansal Kiralama A.Ş. ile … Kauçuk Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş.’yi kullanmak üzere bir “sell and lease back” anlaşması imzaladığı ifadesine yer verildiğini, söz konusu tüm leasing işlemlerinin ortaklar tarafından bilinmekte olduğunu, ortaklar tarafından onaylandığını ve müvekkili …’in ilgili dönemde ibra edildiğini, Şirketin 2007 hesap dönemine ilişkin 4 Aralık 2018’de yapılan Genel Kurul Toplantısı’nda alınan kararların yayınlandığını, şirket ortağı olan davacıların Şirket adına dava açma hakkının bulunmadığını, Anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi açıkça yönetim kuruluna verildiğini, … A.Ş.’nin yönetim kurulunun mevcut olduğunu, davacılar’ın pay sahibi sıfatı ile kendileri adına zarara ilişkin dava ikame etmelerinin de mümkün olmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını ayrıca davacıların ibra kararları dahil genel kurul kararının iptaline yönelik dava da açmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı 26 Nisan 2011 tarihinden sonraki işlemler için sorumluluğunun söz konusu olmayacağını, müvekkiline yönelik sorumluluk davası açılmasının mümkün olmadığını, davacıların 2007 yılında gerçekleşen işlemlerin akabinde genel kurul kararlarının iptali için dava açmadıklarını, müvekkilinin görev yaptığı her döneme ilişkin olarak ibra edildiğini, Genel kurulun ibra kararları, bu kararlarda oy kullansın kullanmasın tüm pay sahiplerini bağladığını ve başka genel kurul kararı ile dahi kaldırılamayacağını, müvekkilinin dava dilekçesinde konu edilen taşınmazların leasing sözleşmesi ile devrinin gerçekleştiği 2007 hesap dönemine ilişkin olarak ibra edildiğini, davacıların şirketin tüm iş ve işlemlerinden haberdar olduklarını, kendilerine sunulan faaliyet raporları ve mali tablolarda tüm işlemlerin açıkça belirtilmiş olduğunu ve bu belgeleri inceleyerek, tartışarak oy kullandıklarını ve ibra kararları aldıklarını, davacı taraf yönetim kurulu üyesine yöneltilecek bir sorumluluk davası için gerekli olan zarar ve bu zararın oluşmasında Müvekkilinin rolüne ilişkin illiyet bağını açıklamadığını, şirkette yönetim kurulunun işlemlerinden kaynaklanan bir zarar bulunmadığını, müvekkilinin sahip olduğu diğer şirket hisseleri ve ikametgahı konut da dahil şahsi tüm malvarlığının dava konusu şirket borçları için teminat olarak gösterdiğini, 17 Ağustos1999 Gölcük, hemen arkasından 12 Kasım 1999 Düzce depreminde müvekkili Şirket’in Düzce/Kaynaşlı’da bulunan fabrika binası ve içindeki ekipman ile birlikte yerle bir olduğunu, sigorta bedeli olarak tahakkuk eden hasar bedelinin tamamının sigorta şirketinin dahil olduğu gruba ait bankadaki şirket kredi borçlarına mahsup edildiğini ve bu surette depremin neden olduğu zararın telafisi için şirkete hiçbir kaynak kalmadığını, şirketin kurucu ortaklarından ve o tarihte sağ olan … ve … sadece kendi imkanlarıyla sağladıkları krediler ile şirketin fabrikasını yeniden kurmayı başardıklarını ancak 2001 yılında yaşanan büyük ekonomik kriz ve kur şoku ile finansman sıkıntısı yaşadıklarını, davacılardan …’in o tarihte şirketin sermaye ihtiyacı varken şirkete sermaye koymak yerine faizi ile borç vermeyi tercih ettiğini, bu borç bilahare şirketin içerisinde bulunduğu kötü durumdan adeta yararlanmak suretiyle USD cinsine çevrilmiş olduğunu, faiz ve kur farkları şirkete yükletildiğini, şirketin içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için sermaye artışı tüm ortakların, özellikle davacıların katılmaması sebebiyle yapılamadığını, finansman ihtiyacının karşılanması amacı ile … Leasing ile bir Leasing Sözleşmesi imzalandığını ve o dönemde yürürlükte olan (mülga) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine uygun olarak şirketin taşınmazları ve üretim araçları … Leasing’e zaruri olarak devir edildiğini, tüm işlemler… A.Ş. genel kurul toplantılarında onaylandığını, şirketin 4 Aralık 2008 tarihinde yapılan 2007 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 2007 yılı Faaliyet Raporu ve 2007 yılı bilançosu onaylandığını ve müvekkilinin de ibra edildiğini, davacılar’ın yönetim kurulunun temsil yetkisi olmadığını , dava konusu taşınmazlar, devir tarihi olan 2007 yılında yürürlükte bulunan (mülga) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu kapsamında devredildiğini, bu işlemin finansal kiralama sözleşmesinin de keyfi olmadığını , … A.Ş.’ne finansman sağlanması amacıyla… A.Ş.’nin maliki bulunduğu taşınmazlar … Leasing’e satıldığını, devir edildiğini ve … Leasing tarafından da … A.Ş.’ne finansal kiralama yoluyla kiralandığını, 3226 sayılı Kanun’un “Devir Yasağı” başlıklı 15. maddesi uyarınca kiracının finansal kiralama konusu maldaki zilyedliğini bir başkasına devretmesinin yasak olduğunu, … A.Ş. ile … A.Ş. arasında bir kira sözleşmesi düzenlendiğini ve… A.Ş.’nin mevcut düzeni bozulmaksızın çalışmaya devam etmesinin sağlandığını, Leasing Sözleşmesi uyarınca devir edilen varlıklara ilişkin… A.Ş. yönetim kurulu kararları alındığını ve bu kararlar uyarınca toplamda (6.459.670 + 4.168.430=) 10.628.100 TL bedelle bina, arsa ve makine teçhizat 2007 yılında … Leasing’e o tarihte yürürlükte olan kanun gereğince devir edildiğini, Leasing Sözleşmesi kapsamında elde edilen paranın tamamı ise sadece … A.Ş.’nin finansman ihtiyacında kullanıldığını, müvekkilinin 2007 hesap dönemine ilişkin olarak yapılan 04.12.2008 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda ibra edildiğini, şirket yönetiminin pay sahiplerini bilgilendirdiğini, tüm kayıtlarını düzenli ve gerçeğe uygun şekilde hazırladığını, ortakların inceleme ve onayına sunduğunu, faaliyet raporlarında ve ilgili yılların bilançolarında saklanan, gizlenen, yanlış gösterilen hiçbir unsur bulunmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı 26 Nisan 2011 tarihine kadar, … A.Ş. … A.Ş.’ne fiilen kullandığı taşınmaz ve üretim araçlarının kira bedeli olarak … A.Ş. tarafından leasing firmasına ödenen kira tutarlarını ödediğini, bunun dışında fahiş bir bedel ödenmesi de söz konusu olmadığını, kiralama işlemleri ve ödenen bedeller şirket bilançolarında gösterildiğini, genel kurul toplantılarında onaylandığını, müvekkilinin de ibra edildiğini, müvekkilinin şirket yönetim kurulu üyeliğinden 2011 yılında, bundan 9 yıl önce ayrıldığını, müvekkilinin şirketten 9 yıldır herhangi bir ücret de almadığını, müvekkiline 2011 yılı sonrasındaki herhangi bir dönem-işleme ilişkin sorumluluk yöneltilmesine de imkân olmadığını, müvekkilinin görev yaptığı dönemde pay senetlerinin basılıp dağıtılması hususunda bir talep gelmediğini, davacıların genel kurul toplantılarına sorunsuz katıldığını ve oy kullandıklarını pay senedi basılmaması sebebiyle uğranılan bir zarar ve/veya yaşanılan bir hak kaybı bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekilince mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde ; davacıların iddia ettiği işlemlerin tarihleri ve şirketi ne şekilde zarara uğrattıklarının belirtilmediğini, davada sorumluluk tespiti istenilen yönetim kurulu üyeleri farklı dönemlerde görev yaptığını, bir kısmı dava dilekçesinde sıralanan olaylara ilişkin dönemde yönetim kurulunda dahi bulunmadığını, dava dilekçesine konu taşınmazların devirlerinin 2007 yılında yapıldığını, davacının şirketin iflasta bulunduğu iddiasının bulunmadığını, müvekkilinin, Şirket Yönetim Kuruluna Şirketin 06.09.2011 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile atanmış olduğunu, atamaya ilişkin karar 14.09.2011 tarihinde tescil edildiğini ve müvekkilinin yönetim kurulu üyesi bulunmadığı dönem ve bu dönemde yapılan işlemlere ilişkin olarak kendisine sorumluluk atfedilmesi mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde yer verdiği ve şirket zararına sebep olduğunu iddia ettiği Şirkete ait olan taşınmazın fabrika ve üretim araçlarının devrinin 2007 yılında gerçekleştirildiğini, müvekkilinin ise şirkete 2011 yılında yönetim kurulu üyesi olarak atandığını ve seçiminden 4 yıl önceki anlaşma ve devirler sebebiyle sorumluluk atfedilemeyeceğini, davaya konu edilen zararın, zarar ile illiyet bağı kurulmak suretiyle ilgili işlemlerin, bu işlemlerde hangi üyelerin imzaları olduğunu, tarihleri ile belirlenmesi gerektiğini, tarihlerin belirlenmesi sorumluluk açısından hangi kanunun -6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu mu yoksa 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu mu- uygulanacağının belirlenmesi açısından mecburi olduğunu, . yönetim kurulu üyelerinin, zarara sebebiyet verdiği iddia edilen işlemler sebebiyle ibra edilmiş olduğunu ve tescil edildiğini, mahkememizde açılan davanın 22.09.2020 tarihinde ikame edildiğini, müvekkilinin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmadığını, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, 6762 sayılı Kanun gerekse 6102 sayılı Kanun sistematiğinde yönetim kurulu üyelerinin asli sorumluluklarının görev yaptıkları şirkete karşı olduğunu, sorumluluk davasını açma hakkı da aslen şirkete ait olduğunu, şirket pay sahiplerinin şirket adına dava açma hakkı bulunmadığını, kanun ile anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi açıkça yönetim kuruluna verildiğini, … A.Ş.nin yönetim kurulunun mevcut olduğunu, … A.Ş.nin yönetim kurulunun, şirketin 27.12.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısında 27.12.2022ye kadar görev yapmak üzere mevzuat ve usule uygun şekilde seçildiğini, seçim kararının tescil edilerek gazetede yayınlandığını, pay sahiplerinin, pay sahibi olarak uğradıkları zarara ilişkin olarak istisnai şekilde dava açma hakkının bulunmadığını, sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını, ancak davacılar azlık pay sahibi haklarına haiz olduklarını, davacılar şirketin hiçbir genel kurul kararının iptaline yönelik dava da açmadığını, sorumluluk davasına ilişkin olarak 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanununun 309. Maddesi ve aynı yönde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 560. Maddesi uyarınca, öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halükârda 5 yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresinin geçtiğini, dava niteliğinin tazminat davası olduğunu, bu dava ile şirketin iflasını, yönetim kurulunun azline ve/veya şirkete kayyım atanmasına karar verilmesi kanun ve usulen mümkün olmadığını, sorumluluk davasının konusunun yönetim kurulunun şirkete verdiği zararların tazmininden ibaret olabileceğini bu sebeple davanın açılabilmesi için öncelikle bir zararın bulunması gerektiğini, akabinde bu zararın yönetim kurulu üyelerinin işlem-kararlarından kaynaklandığının ispat edilmesi gerektiğini, 6100 sayılı Kanunun 107. maddesinde Belirsiz Alacak Davası; “alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde” açılacak dava olarak tarif edildiğini, dava konusu sorumluluk ve zarar tazminine ilişkin olduğunu, davacının oluştuğunu iddia ettiği zararı belirtmesi ve bu zarar bedeli üzerinden dava açması gerektiğini, 6100 sayılı Kanunun belirsiz alacak davalarına ilişkin madde gerekçesinde açılacak davanın miktarının tespit edilebiliyor olması halinde belirsiz alacak davası açılamayacağının açık olduğunu, davacılar, … A.Ş.nin 2007 yılında fabrika binasını leasing sözleşmesi kapsamında … Leasinge devir etmesi nedeniyle… A.Ş.nin zarara uğratıldığını ileri sürerek mezkur taşınmazlara ilişkin tapu iptali ve… A.Ş. adına tescili talebi ile dava ikame ettiklerini, davanın Düzce … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … E. sayısı ile derdest olduğunu, davacıların mahkememizde açılan davada yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesi gerektiği savıyla sıraladıkları hususlara ilişkin olarak “özel denetçi atanması” talebi ile dava ikame ettiklerini, davanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde…E. sayısı ile derdest olduğunu, mahkememiz dosyasında yine ileri sürülen “hisse senetlerinin basılarak davacılara verilmediği” iddiası ile Şirkete kayyım atanması talebi ile dava ikame ettiklerini, dava da İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E. sayısı ile derdest olduğunu, dosyalarının bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştirlerdir.
Davalı … vekilinin mahkememize ibraz etmiş olduğu cevap dilekçesinde ; müvekkilinin davacının iddia ettiği olayların döneminde müvekkilinin yönetim kurulunda bulunmadığını, müvekkilinin şirket yönetim kuruluna şirketin 26.4.2011 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda seçilmiş olduğunu, seçime ilişkin karar 10.05.2011 tarihinde tescil edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi bulunmadığı dönem ve bu dönemde yapılan işlemlere ilişkin sorumluluk atfedilmesi mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde yer verdiği ve şirket zararına sebep olduğunu iddia ettiği şirkete ait olan taşınmaz, fabrika ve üretim araçlarının devrinin 2007 yılında gerçekleştirildiğini, müvekkilinin ise şirkete 2011 yılında yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş olduğunu, müvekkiline seçiminden 4 yıl önceki anlaşma ve devirler sebebiyle sorumluluk yükletilemeyeceğini, davaya konu edilen zararın, bu işlemlerde hangi üyelerin imzaları olduğunun, tarihleri ile belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin görev yaptığı tüm dönemler için ibra edildiğini, müvekkilinin ilk olarak 26.04.2011 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3 yıl için yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, izleyen toplantılarda da yönetim kurulu üyesi olarak seçilen müvekkilinin halen yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, şirket’in 2011 ve 2012 hesap dönemlerine ilişkin olağan genel kurul toplantısı 10.05.2013 tarihinde yapılmış olup anılan toplantıda müvekkilinin, oy birliği ile, ibra edildiğini, İbra kararının 15.05.2013 tarihinde tescil edildiğini, mahkememizde açılan davanın 22.09.2020 tarihinde ikame edilmiş olduğunu müvekkilinin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmadığını, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, 6762 sayılı Kanun gerekse 6102 sayılı Kanun sistematiğinde yönetim kurulu üyelerinin asli sorumlulukları görev yaptıkları şirkete karşı olup sorumluluk davasını açma hakkı da aslen şirkete ait olduğunu, şirket pay sahiplerinin Şirket adına dava açma hakkı bulunmadığını, 6100 sayılı Kanun’un 50. ve devam maddelerinde kimlerin davada taraf ehliyetine sahip olacağına ilişkin kurallar belirlenmiş olduğunu, kanun ile anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi açıkça yönetim kuruluna verildiğini, … A.Ş.’nin yönetim kurulu mevcut olduğunu, … A.Ş.’nin yönetim kurulu, şirketin 27.12.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda 27.12.2022’ye kadar görev yapmak üzere mevzuat ve usule uygun şekilde seçildiğini, seçim kararı…Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce tescil edildiğini ve karar T. Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığını, sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını, davacılar azlık pay sahibi haklarına haiz olduğunu, davacıların şirketin hiçbir genel kurul kararının iptaline yönelik dava da açmadıklarını, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 309. Maddesi ve aynı yönde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 560. Maddesi uyarınca, öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halükârda 5 yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresinin geçtiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını ancak dava konusu sorumluluk ve zarar tazminine ilişkin olduğunu, davacıların oluştuğunu iddia ettiği zararı belirtmesi ve bu zarar bedeli üzerinden dava açması gerektiğini, davacılar tarafından açılan Düzce … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … E, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E ve İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde …E. sayılı sayılı dosyalarının neticesinin beklenilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde 2007’den bu yana yapılan işlemler ve hatta şirketin 30 yıllık kararları dahi konu edildiğini, müvekkili …’in Yönetim Kurulu’na seçilme tarihi 2011 olduğundan bu tarihten önceki dönemler ve işlemlere ilişkin kendisine sorumluluk atfedilemeyeceğini, sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını, Genel kurul kararlarının iptalinin söz konusu olmadığını, müvekkilinin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmadığını, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, şirket ortakları ibra ile ilgili genel kurul kararını iptal ettirilmeden bu davayı açamayacaklarını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemlere ilişkin olarak ibra edildiğini, . Ayrıca, yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin bilançoların tamamı genel kurul tarafından onaylandığını, genel kurulun ibra kararlarının bu kararlarda oy kullansın kullanmasın tüm pay sahiplerini bağladığını, ibra kararlarına karşı açılmış iptal davası bulunmadığını, davacılar da ibra kararlarının çoğuna olumlu oy kullandığını, davacı tarafın dava dilekçesine birbirinden bağımsız olay ve işlemleri sıralamış olduğunu, sorumluluk davası için gerekli olan zarar ve bu zararın oluşmasında müvekkilinin rolüne ilişkin illiyet bağını gösteremediğini, şirket’de yönetim kurulunun işlemlerinden kaynaklanan bir zararı bulunmadığını, davacılar da yönetim kurulu üyelerinin iş ve işlemleri sebebiyle herhangi bir zarara uğramadıklarını, devirler 2007 yılında mülga 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu uyarınca işlem yapılmak üzere yapıldığını, müvekkilinin ise şirket yönetim kuruluna 2011 yılında girdiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığı dönemde yapılan işlemler için kendisine sorumluluk atfedilemeyeceğini, taşınmaz ve taşınırlar davalı tarafından önce bir leasing şirketine kanun uyarınca zaruri olarak satıldığını, edinilen nakit finansman ihtiyacının karşılanmasında kullanıldığını, mevzuat sebebiyle … A.Ş. tarafından finansal kiralamaya konu edilen taşınmaz ve taşınırların fiilen davalı şirket tarafından kullanılması sebebiyle leasing kiraları aynen… A.Ş.’ye yansıtıldığını, 2007 yılından 2013 yılına kadar bu şekilde devam edilmiş ve 2013 yılında leasing sözleşmesi mutabakatla sona erdirilip malların leasing sözleşmesi gereği … A.Ş.’ye intikalinden sonra da davalı… A.Ş.’nin kredileri için başka bankalara teminat gösterilmek sureti ile tek ve sadece Şirket yararına kullanılmaya devam edildiğini, Leasing firmasına ödenen kira tutarları 2013 yılına kadar cüzi bazı masraflar dışında üzerine kar eklenmeksizin… A.Ş.’ye yansıtıldığını, 2013 yılından 2018 yılına kadar vergi mevzuatından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle sadece cironun %5’i oranında kira tahakkuk ettirildiğini, Kasım/2018 döneminden bu yana herhangi bir kira tahakkuku da yapılmadığını, güncel durumda davalı şirketin … A.Ş’ye ödediği bir kira da bulunmadığını, davacı tarafın pay senetlerinin basılıp dağıtılması hususunda şirket yönetimine müteaddit defalar sözlü talepte bulunulduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının veya vekilinin 04.02.2020 tarihli noter marifetiyle yaptığı yazılı ihtara kadar hiçbir şekilde bu yönde yazılı veya sözlü bir talebinin olmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaya başladığı 2011 yılından bugüne kadar gerçekleştirilen genel kurul toplantılarında bu yönde herhangi bir sözlü-yazılı taleplerinin bulunmadığını, şirket hissedarı …’ın paylarının devri, yine müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasından önceki bir dönemde yapılmış olduğunu, hamiline yazılı hisse devri pay sahibini ve devir alan (pay sahibini) ilgilendirmekte olduğunu, yönetim kurulunun gerçekleşmiş bir devire ne şekilde müdahil olduğunu, bu sebeple şirketin nasıl zarara uğradığının açıklanmasının ve ispatının davacılara ait olduğunu, şirketin bağımsız denetime tabii olduğunu ve bağımsız denetim firması tarafından denetlenmekte olduğunu, şirket ve işleyişine ilişkin önemli hususlara yıllık bağımsız denetim raporlarında yer verildiğini ve bu raporlar finansal raporlar ile birlikte pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, genel kurul toplantılarında da görüşüldüğünü, bağımsız denetim firmasının seçiminin de genel kurulda pay sahipleri tarafından oylandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilince mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde ;
Davacının farklı zamanlarda olan birbirinden ayrı birden çok olay ve işlem sıraladığını, ancak bu olay ve işlemlerin tarihleri ve şirketi ne şekilde zarara uğrattıkları belirtilmediğini, davada sorumluluk tespiti istenilen yönetim kurulu üyeleri farklı dönemlerde görev yaptığını, bir kısmı dava dilekçesinde sıralanan olaylara ilişkin dönemde yönetim kurulunda dahi bulunmadığını, taşınmaz devirleri 2007 yılında yapıldığını, davacı’nın şirketin iflasta bulunduğu iddiasının bulunduğunu, dava dilekçesinde şirketin 30 yıldır kar dağıtmadığını, müvekkilinin Şirket Yönetim Kurulu’na Şirket’in 26.4.2011 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda seçilmiş olduğunu, seçime ilişkin karar 10.05.2011 tarihinde tescil edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi bulunmadığı dönem ve bu dönemde yapılan işlemlere ilişkin sorumluluk atfedilmesi mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde yer verdiği ve şirket zararına sebep olduğunu iddia ettiği Şirket’e ait olan taşınmaz, fabrika ve üretim araçlarının devrinin 2007 yılında gerçekleştirildiğini, müvekkilinin ise şirkete 2011 yılında yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş olduğunu, seçiminden 4 yıl önceki anlaşma ve devirler sebebiyle sorumluluk atfedilemeyeceğini, davaya konu edilen zararın, zarar ile illiyet bağı kurulmak suretiyle ilgili işlemlerin, bu işlemlerde hangi üyelerin imzaları olduğunun, müvekkilinin görev yaptığı tüm dönemler için ibra edildiğini, müvekkilinin ilk olarak 26.04.2011 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda 3 yıl için yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, İzleyen toplantılarda da yönetim kurulu üyesi olarak seçilen müvekkilinin halen yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, 2011-2018 yılı hesap dönemine ilişkin oy çokluğu ile ibra edildiğini, gazete ilanlarının yapıldığını, davanın 22.09.2020 tarihinde ikame edildiği olduğundan müvekkilimin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmadığını, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, 6762 sayılı Kanun gerekse 6102 sayılı Kanun sistematiğinde yönetim kurulu üyelerinin asli sorumlulukları görev yaptıkları şirkete karşı olup sorumluluk davasını açma hakkı da aslen şirkete ait olduğunu, şirket pay sahiplerinin Şirket adına dava açma hakkı bulunmadığını, kanun ile anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi açıkça yönetim kuruluna verildiğini, … A.Ş.’nin yönetim kurulu mevcut olduğunu, … A.Ş.’nin yönetim kurulu, şirketin 27.12.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda 27.12.2022’ye kadar görev yapmak üzere mevzuat ve usule uygun şekilde seçildiğini, seçim kararı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce tescil edildiğini ve karar T. Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığını, sorumluluk davasına ilişkin olarak 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun 309. Maddesi ve aynı yönde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 560. Maddesi uyarınca, öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halükârda 5 yıl olarak belirlenen zamanaşımı süresi geçtiğini ve zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının aslen bir tazminat davası niteliğinde olan işbu dava ile, Şirket’in iflas halinde olduğunun tespiti ile iflas bildiriminde bulunmak üzere kayyım atanmasının, yönetim Kurulu üyelerinin azlini, Şirket hisseleri ve müvekkilimizin sahip olduğu dava dışı şirket hisselerinin devrinin kısıtlanmasını talep ettiğini ancak davanın niteliği gereği mahkememizde açılan davanın tazminat davası olduğundan bu taleplerinin yersiz olduğunu, sorumluluk davasının konusu, yönetim kurulunun şirkete verdiği zararların tazmininden ibaret olabileceğini, davanın açılabilmesi için öncelikle bir zarar bulunması gerektiğini davacıların zarar belirtmeyerek belirsiz alacak davası olarak açamayacaklarını, davacı tarafın , Düzce … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … E, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde …sayılı dosyalarından mahkememizde açılan davaya konu talepleri doğrultusunda dava açtıklarını ve açılan bu davaların neticesinin beklenilmesinin gerektiğini, dava dilekçesinde 2007’den bu yana yapılan işlemler ve hatta şirketin 30 yıllık kararları dahi konu edildiğini, müvekkili …’nın Yönetim Kurulu’na seçilme tarihinin 2011 olduğunu bu tarihten önceki dönemler ve işlemlere ilişkin kendisine sorumluluk atfedilemeyeceğini, sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını, Genel kurul kararlarının iptalinin de söz konusu olmadığını, müvekkilinin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmamakta olduğunu, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü süre geçtiğini, şirket ortakları ibra ile ilgili genel kurul kararını iptal ettirmeden mahkememizde bulunan iş bu davayı açamayacaklarını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı dönemlere ilişkin olarak ibra edildiğini, yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin bilançoların tamamı genel kurul tarafından onaylandığını, ibra kararlarına karşı açılmış iptal davası bulunmadığını, davacılar da ibra kararlarının çoğuna olumlu oy kullanıldığını, dava dilekçesine birbirinden bağımsız olay ve işlemlerin sıralanmış olduğunu ancak sorumluluk davası için gerekli olan zarar ve bu zararın oluşmasında müvekkilinin rolüne ilişkin illiyet bağını gösteremediğin, şirkette yönetim kurulunun işlemlerinden kaynaklanan bir zarar bulunmadığını, davacılar da yönetim kurulu üyelerinin iş ve işlemleri sebebiyle herhangi bir zarara uğramadığını, şirketin gayrimenkullerine ait devirler 2007 yılında mülga 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu uyarınca işlem yapılmak üzere yapıldığını, müvekkili ise şirket yönetim kuruluna 2011 yılında girdiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmadığı dönemde yapılan işlemler için kendisine sorumluluk atfedilemeyeceğini, davacı tarafın “… A.Ş. varlıklarının hileli yollarla… A.Ş.’ne aktarıldığı” iddiasının gerçek olmadığını, aksine bilgileri ve onayları içinde yapılmış bir leasing işlemi olduğunu, taşınmaz ve taşınırlar davalı tarafından önce bir leasing şirketine kanun uyarınca zaruri olarak satıldığını, edinilen nakit finansman ihtiyacının karşılanmasında kullanıldığını, mevzuat sebebiyle … A.Ş. tarafından finansal kiralamaya konu edilen taşınmaz ve taşınırların fiilen davalı Şirket tarafından kullanılması sebebiyle leasing kiraları aynen… A.Ş.’ye yansıtıltıldığını, 2007 yılından 2013 yılına kadar bu şekilde devam edildiğini ve 2013 yılında leasing sözleşmesi mutabakatla sona erdirilip malların leasing sözleşmesi gereği … A.Ş.’ye intikalinden sonra da davalı… A.Ş.’nin kredileri için başka bankalara teminat gösterilmek sureti ile tek ve sadece Şirket yararına kullanılmaya devam edildiğini, Leasing firmasına ödenen kira tutarları 2013 yılına kadar cüzi bazı masraflar dışında üzerine kar eklenmeksizin… A.Ş.’ye yansıtıldığını, 20103 yılından 2018 yılına kadar vergi mevzuatından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle sadece cironun %5’i oranında kira tahakkuk ettirildiğini ancak Kasım/2018 döneminden bu yana herhangi bir kira tahakkuku da yapılamadığını ve güncel durumda davalı şirketin … A.Ş’ye ödediği bir kira da bulunmadığını, davacı tarafın pay senetlerinin basılıp dağıtılması hususunda şirket yönetimine müteaddit defalar sözlü talepte bulunulduğunun iddiasının tamamen hayali ve gerçek dışı olduğunu, davacı veya vekilinin 04.02.2020 tarihli noter marifetiyle yaptığı yazılı ihtara kadar hiçbir şekilde bu yönde yazılı veya sözlü bir talebi olmadığını, davacı tarafın her ne kadar pay senedi basılmaması sebebiyle payların devrinin kısıtlanmakta olduğunu ileri sürmüş ise de, Şirket’e pay devrine ilişkin olarak iletilmiş, ilmuhaber ihraç talebi dahil bir talep ve/veya bilgi de bulunmadığını, Şirket hissedarı …’ın paylarının devri, yine müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olmasından önceki bir dönemde yapılmış olduğunu ayrıca sorumluluk davası ile de alakasız olduğunu, hamiline yazılı hisse devri pay sahibini ve devir alan (pay sahibini) ilgilendirmekte olduğunu, yönetim kurulunun gerçekleşmiş bir devire ne şekilde müdahil olduğunu bu sebeple şirketin nasıl zarara uğradığının açıklanması ve ispatının davacılara ait olduğunu, şirketin bağımsız denetime tabii olduğunu ve bağımsız denetim firması tarafından denetlenmekte olduğunu, şirket ve işleyişine ilişkin önemli hususlara yıllık bağımsız denetim raporlarında yer verilmekte olduğunu ve bu raporlar finansal raporlar ile birlikte pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, genel kurul toplantılarında da görüşüldüğünü, bağımsız denetim firmasının seçimi de genel kurulda pay sahipleri tarafından oylandığını, mahkememizde açılan davanın davacı tarafın aynı dilekçeyi değiştirerek açtığı 4. dava olduğunu, açılan davalarda şirkete ya kayyım atanmasını ya da özel denetçi atanması talep edildiğini, davacılar, pay sahibi olarak 6102 sayılı Kanun’un mekanizmalarını ve yapısını kullanmayı reddettiklerini, … A.Ş. genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali için dava açmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … vekilince mahkememize ibraz edilen cevap dilekçesinde, davacının dava dilekçesinde, farklı zamanlarda olan birbirinden ayrı birden çok olay ve işlem sıraladığını olaylar ve işlemlerin tarihleri ve şirketi ne şekilde zarara uğrattıklarının belirtilmediğini, davada sorumluluk tespiti istenilen yönetim kurulu üyelerinin farklı dönemlerde görev yaptığını, bir kısmı dava dilekçesinde sıralanan olaylara ilişkin dönemde yönetim kurulunda dahi bulunmadıklarını, dava konusu zararın, zarar ile illiyet bağı kurulmak suretiyle ilgili işlemlerin, bu işlemlerde hangi üyelerin imzaları olduğunun tarihleri ile belirlenmesinin gerektiğini, davacılar’ın davacı …12.05.1999-09.01.2004 tarihleri arasında diğer davacı … ise 09.01.2004-21.09.2005 tarihleri arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığını, davacılar’ın görev yaptıkları dönemde yapılan, onaylanan, bilinen işlemlere ilişkin olarak diğer yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası açmalarının mümkün olmadığını, 6762 sayılı Kanun ve 6102 sayılı Kanun sistematiğinde yönetim kurulu Üyelerinin asli sorumluluklarının görev yaptıkları şirkete karşı olduğunu ve sorumluluk davasını açma hakkının da aslen şirkete ait olduğunu, şirket pay sahiplerinin şirket adına dava açma hakkı bulunmadığını, 6102 sayılı Kanun’un 365. Maddesi gereğince anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetildiğini ve temsil olunduğunu, Kanun ile anonim şirketlerde yönetim ve temsil yetkisi açıkça yönetim kuruluna verildiğini, … A.Ş.’nin yönetim kurulunun mevcut olduğunu, … A.Ş.’nin yönetim kurulu, şirketin 27.12.2019 tarihli Genel Kurul Toplantısı’nda 27,12.2022’ye kadar görev yapmak üzere mevzuat ve üsüle uygün şekilde seçildiğini, seçim kararı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nce tescil edilerek yayınlandığını, davacıların şirketin hiçbir genel kurul kararının iptaline yönelik dava açmadıklarını ayrıca davacıların yönetim kurulu üyeliği yaptığı döneme ilişkin olarak genel kurul kararının iptaline yönelik dava açma önerilerinin bulunmadığını, müvekkilinin şirkette çoğunluk hisseye sahip olduğunu, dava dilekçesinde şirket zararına sebep olduğu iddia edilen Şirket’e ait olan taşınmaz, fabrika ve üretim araçlarının devrinin 2007 yılında gerçekleştirildiğini, söz konusu taşınmazların müvekkilinin sahibi olduğu başka bir şirkete devredilmediğini, Şirket’in finansman ihtiyacının karşılanması amacı ile … Finansal Kiralama A.Ş ile bir Leasing Sözleşmesi imzalandığını, o dönemde yürürlükte olan (mülga) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine uygun olarak şirketin taşınmazları ve üretim araçları … Leasing’e zaruri olarak devir edildiğini, şirket’e ait bina, arsa ve makine teçhizat 2007 yılında … Leasing’e toplamda 10.628.100,-TL bedel ile kanun gereği devir edildiğini, Leasing Sözleşmesi kapsamında elde edilen paranın tamamı ise sadece … A.Ş.’nin başta kamu kurumlarına olan borçları olmak üzere şirketin finansman ihtiyacında kullanıldığını, davalı Müvekkilin , şirketin çoğunluk pay sahibi olması ve kendi ibrasında oy kullanmaması sebebiyle, kendisinden başka pay sahibinin katılmadığını, 2016 ve 2017 hesap dönemlerine ilişkin genel kurul toplantıları ile 2018 hesap dönemine ilişkin genel kurul toplantısı haricinde tüm toplantılarda, görev yaptığı tüm dönemler için ibra edildiğini ayrıca müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin bilançolar genel kurul tarafından onaylandığını, müvekkilinin ibra edildiği dönemlere ilişkin olarak, Davacıların ibraya olumlu oy verdikleri dönemler/işlemler için dava hakkı bulunmadığını, ibraya olumsuz oy verdikleri dönemler/işlemler için olarak ise 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın niteliği itibari ile tazminat davası olduğunu ve davacıların diğer taleplerinin usule aykırı olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını ve zararın tespit edilmesinin gerektiğini, davacı tarafından açılan , Düzce … Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde … E, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde… E , İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E. Sayılı dosyaların bekletici mesele yapılmasını talep ettiğini, sorumluluk davasına ilişkin bir genel kurul kararı veya azlık talebi bulunmadığını ve genel kurul kararlarının iptalininde söz konusu olmadığını, şirket yönetim kurulu üyeleri, görev yaptıkları dönemlere ilişkin olarak ibra edildiğini, genel kurulun ibra kararları, bu kararlarda oy kullansın ve / veya kullanmasın tüm pay sahiplerini bağladığını, müvekkilinin şirketin çoğunluk pay sahibi olduğunu ve kendi ibrasında oy kullanmaması sebebiyle, müvekkilinden başka pay sahibinin katılmadığı 2016 ve 2017 hesap dönemlerine ilişkin genel kurul toplantıları ile 2018 hesap dönemine ilişkin genel kurul toplantısı haricinde tüm toplantılarda, görev yaptığı tüm hesap dönemleri için ibra edildiğini, yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı tüm dönemlere ilişkin bilançoların tamamı genel kurul tarafından onaylandığını, yönetim kurulu üyesi olarak görev yapan davacıların şirketin tüm iş ve işlemlerinden haberdar olduklarını, kendilerine sunulan faaliyet raporları ve mali tablolarda tüm işlemler açıkça belirtilmiş olup bu belgeleri inceleyerek oy kullandıklarını ve ibra kararı aldıklarını, davacı tarafın dava dilekçesine birbirinden bağımsız olay ve işlemleri sıraladığını ancak sorumluluk davası için gerekli olan zarar ve bu zararın oluşmasında müvekkilinin rolüne ilişkin illiyet bağını göstermediğini, Düzce depreminde, müvekkilinin Şirket’in Düzce/Kaynaşlı’da bulunan fabrika binası ve içindeki ekipman, tabiri caizse, yerle bir olduğunu, sigorta bedeli olarak tahakkuk eden hasar bedelinin tamamı, sigorta şirketinin dahil olduğunu, gruba ait bankadaki şirket kredi borçlarına mahsup edildiğini bu surette depremin neden olduğu zararın telafisi için şirkete hiçbir kaynak kalmadığını, şirketin kurucu ortaklarından ve o tarihte sağ olan … ve … sadece kendi imkanlarıyla sağladıkları krediler ile şirketin fabrikasını yeniden kurmayı başardığını ancak 2001 yılında yaşanan büyük ekonomik kriz ve kur ile karşılaşılmış, izleyen yıllarda uygulanmaya başlanan liberalleşme politikaları nedeniyle, ucuz Uzakdoğu malı motosiklet ve bisiklet lastiklerinin ithalat yoluyla, piyasaya girmeye başladığını, finansman sıkıntısı yaşayan şirketin rekabet şansı iyice azaldığını, davacı …’ın o tarihte şirketin sermaye ihtiyacı varken şirkete sermaye koymak yerine faizi ile borç vermeyi tercih ettiğini, bu borcu USD cinsine çevrilerek şirkete yükletildiğini, şirketin içinde bulunduğu krizden çıkabilmesi için sermaye artışı tüm ortakların, özellikle davacıların katılmaması sebebiyle yapılamadığını, finansman ihtiyacının karşılanması amacı ile … Leasing ile bir Leasing Sözleşmesi imzalandığını ve o dönemde yürürlükte olan (mülga) 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine uygun olarak şirketin taşınmazları ve üretim araçları … Leasing’e zaruri olarak devir edildiğini, finansal kiralama sözleşmesinin mecburi bir finansman yöntemi olarak uygulanmak zonunda kalındığını, pay sahipleri tarafından nakit bir sermaye girişi yapılmayan, 1999 depreminde yıkılan fabrika için sigorta tazminatını bankaya olan kredi borçlanna mahsup edildiğini bu nedenle nakden tahsil edemeyen şirketin öz sermayesi ile yeniden fabrikayı inşa etmesi şirketi ödeme güçlüğüne düşürdüğünü ve vergi/ SGK gibi yükümlülüklerini dahi yerine getiremez hale geldiğini, Leasing işleminden elde edilen paranın … A.Ş. finansmanında kullanıldığını, müvekkilinin 2007 yılında… A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu ve aynı zamanda 1994 yılında kurduğu… A.Ş.’nin de Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, dava konusu devir işlemlerini kendisinin münferit imzası ile yapılmadığını, yönetim kurulu kararları alındığını, ilgili kararların yönetim kurulu üyelerinin tamamının olumlu oyları ile alındığını, taşınmaz ve taşınırlar müvekkili tarafından önce bir leasing şirketine kanun uyarınca zaruri olarak satıldığını, edinilen nakit finansman ihtiyacının karşılanmasında kullanıldığını, mevzuat sebebiyle … A.Ş. tarafından finansal kiralamaya konu edilen taşınmaz ve taşınırların fiilen davalı Şirket tarafındarı kullanılması sebebiyle kiralar aynen… A.Ş.’ye yansıtıldığını, 2007 yılından 2013 yılına kadar devam etiğini, 2013 yılında leasing sözleşmesi mutabakatla sona erdirildiğini ve malların leasing sözleşmesi gereği … A.Ş.’ye intikalinden sonra da davalı… A.Ş.’nin kredileri için başka bankalara teminat gösterilmek sureti ile tek ve sadece Şirket yararına kullanılmaya devam edildiğini, Leasing firmasına ödenen kira tutarları 2013 yılına kadar cüzi bazı masraflar dışında üzerine kar eklenmeksizin… A.Ş.’ye yansıtılmadığını, davalı şirketin … Â.Ş’ye ödediği bir kiranın bulunmadığını, şirketin iflas halinde olduğunun ve bildirim yapılmadığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu belirterek haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekiline ait 07/11/2022 tarihli dilekçesi ile, davadan feragat ettiklerini, 08/11/2022 tarihli dilekçesi ile duruşma gününün öne alınarak yokluklarında karar verilmesine muvafakat ettiklerini beyan etmiştir. Davacılar vekiline ait Bakırköy … Noterliğinin 02/01/2020 tarih … yevmiye numaralı vekaletname incelendiğinde, davadan feragata yetkisinin bulunduğu görüldü.
Davalılar … ve … vekili 07/11/2022 tarihli dilekçesinde, dava konusu iddia ve taleplerinden, vekalet ücreti ve yargılama gideri de dahil olmak üzere koşulsuz ve şartsız olarak feragat ettiklerini, 08/11/2022 tarihli dilekçesinde, duruşma gününün öne alınarak yokluklarında feragat nedeniyle karar verilmesini talep ettiği, davalılar vekiline ait Beyoğlu … Noterliğinin 05/08/2020 tarih … yevmiye numaralı vekaletname incelendiğinde feragati kabulü yetkisinin bulunduğu görüldü.
Davalılar… ve… vekili 07/11/2022 tarihli dilekçesinde, dava konusu iddia ve taleplerinden, vekalet ücreti ve yargılama gideri de dahil olmak üzere koşulsuz ve şartsız olarak feragat ettiklerini, 08/11/2022 tarihli dilekçesinde, duruşma günü beklenilmeksizin karar verilmesini talep ettiği, davalılar vekiline ait Kadıköy … Noterliğinin 05/08/2020 tarih… yevmiye numaralı ve Beyoğlu … Noterliğinin 05/08/2020 tarih ve …yevmiye numaralı vekaletnameler incelendiğinde feragati kabulü yetkisinin bulunduğu görüldü.
Davalı … vekili 07/11/2022 tarihli dilekçesinde, dava konusu iddia ve taleplerinden, vekalet ücreti ve yargılama gideri de dahil olmak üzere koşulsuz ve şartsız olarak feragat ettiklerini, 08/11/2022 tarihli dilekçesinde, feragat dilekçeleri uyarınca verilecek olan kararın öne alınmasını ve yokluklarında karar verilmesini talep ettiği, davalı vekiline ait Beyoğlu … Noterliğinin 05/08/2020 tarih … yevmiye sayılı vekaletname incelendiğinde feragati kabulü yetkisinin bulunduğu görüldü.
Tarafların beyanları doğrultusunda davanın feragat nedeniyle reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar lehine vekalet ücretine takdir edilmesine yer olmadığına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen yazı işleri müdürünce ilgilisine iadesine,
5-Bu dava sebebiyle 80,70 TL maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 8.538,75 TL’den mahsubu ile fazla alınan 8.458,05 TL harcın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle karar verildi. 09/11/2022
Başkan
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Üye
¸e-imzalıdır
Katip
¸e-imzalıdır