Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/493 E. 2023/397 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/493 Esas
KARAR NO : 2023/397
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2020
KARAR TARİHİ : 16/0/5/2023

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan dava dilekçesinde özetle; …. İcra müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinin müvekkiline Tebligat kanununun 21/2 maddesi gereğince tebliğ olunduğunu, müvekkilinin takipten 19.04.2019 tarihinde haberdar olduğunu ve usulsüz tebliğin iptali için …. İcra Hukuk Mahkemesinde 2019/… esas sayılı davayı açtığını, mahkemenin tebligatın yasa gereği usule uygun yapıldığı gerekçesi ile davayı reddettiğini, müvekkilinin davalı tarafça icra takibine konu edilen senetleri imzalamadığını, takip alacaklısını tanımadığını ve kendisine borcu olmadığını, takip konusu senetlerdeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, takibe konu edilen senetlerdeki imzaların sahte olduğunu, sahte imza atarak senet tanzim edenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını belirterek, müvekkilinin davalıya ….İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından borcunun bulunmadığının tespitine, icra takibinin müvekkili yönünden iptaline, icra takibinin takdiren teminatsız tedbiren durdurulmasına, kötü niyetli takip nedeniyle davalının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkememize sunulmuş olan cevap dilekçesinde özetle; 01.01.2018 Tanzim Tarihli, 15.04.2018 Vade Tarihli ve 4.650,00 TL miktarlı bono, 01.01.2018 Tanzim Tarihli, 15.05.2018 Vade Tarihli ve 4.650,00 TL miktarlı bono, 01.01.2018 Tanzim Tarihli, 15.06.2018 Vade Tarihli ve 4.650,00 TL miktarlı bono olmak üzere toplamda 3 adet bononun vadesinde ödenmemesi sebebiyle davacı ve dava dışı borçlu … aleyhine …. İcra müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiğini, icra takibine konu bonolarda davacının kefil- aval veren olduğu, bu sebeple borçlu … gibi sorumlu olduğunu, davacının usulsüz tebligat ve takibin iptali istemi ile İcra Hukuk mahkemesine başvurmuş olduğu dava dilekçesindeki iddiaları ile işbu davadaki iddialarının çelişmekte olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının bono yönünden borçlu olmadığını ispatlar mahiyette delil sunamadığını, bonoların üzerindeki imzaların davacıya ait olduğunu, ödeme emrinin tebliğinden yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra davacının bu davayı kötüniyetli olarak açtığını, takibe konu bonolar üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasını kabul etmemekle birlikte, bir an için imzanın davacıya ait olmadığı düşünülse dahi bonoyu kefil sıfatıyla imzalayan davacı …, keşideci …’ü ticari temsilcisi (ticari mümessil) olarak tayin ettiğini, bu yönüyle bonoların … açısından da bağlayıcı olduğunu, müvekkilinin … adlı işyeri için kartvizit kutu ve sair ambalajlar ürettiğini, üretilmiş olan ürünlerin karşılığında takibe konu bonoları aldığını, davacının …’ü tanıdığını beyanla; davanın …’e ihbarını, davanın reddini, davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından 12/02/2020 tarihinde açılmış olan işbu davanın … Adliye Hukuk Mahkemesinin 2020/… Esasına kaydının yapılmış olduğu, 02/03/2020 Tarihli 2020/… Sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememizin işbu esasına kaydı yapılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; Dava, davacı kefil tarafından, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe dayanak yapılan bonolardaki imzanın inkarı sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti istemi ile açılan menfi tespit davasında yargılama esnasında yapılan ödeme sebebiyle istirdat ilişkindir.
Somut olayda dosya arasında celp edilmiş olan icra dosyası incelendiğinde davalı alacaklı …’nin davacı … ve dava dışı … aleyhine …. İcra müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından 13.950,00 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplamda 14.562,53 TL üzerinden takibe girişmiş olduğu, davacının takibe dayanak bonolardaki imzaların kendisine ait olmadığı iddiasıyla işbu menfi tespit istemli davayı açmış olduğu, yargılama esnasında icra takibine konu borcun ödenmesi sebebiyle menfi tespit isteminde bulunmuş olduğu görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “İspat yükü” başlığını taşıyan 190. maddesi:
“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”hükmünü içermektedir.
Kural olarak kambiyo senedindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir.
Somut olay bakımından yargılama esnasında davacının imza örnekleri alınmış, ilgili kurumlardan celp edilen imza örnekleri ile mukayeseli şekilde rapor tanzim edilebilmesi için öncelikle dosya bilirkişiye tevdi edilmiş olup grofolog bilirkişisinin hazırlamış olduğu 30.04.2021 tarihli raporda özetle 3 senet altındaki imzanın davacının imzaları ile benzerlik göstermediğinin mahkememize bildirilmiş olduğu, tarafların itirazı üzerine dosyanın 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olduğu, bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 27.03.2022 tarihli raporda inceleme konusu imzaların aidiyetine yönelik tespit yapılamadığının bildirilmesi üzerine dosyanın ATK’ya tevdi edilmiş olduğu, ATK … İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda özetle; İnceleme konusu senetlerde “… KAHVALTI …” kaşe izleri üzerine atılı imzaların teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imzalar olması nedeniyle söz konusu imzaların aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’ın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin mahkememize bildirilmiş olması karşısında davalının davacıdan alacaklı olduğunu, icra takibine dayanak yapılan evraklardaki imzaların davacının eli ürünü olduğunun ispat edilememiş olduğu, işbu sebeple davacının davalıya herhangi bir borcunun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dava menfi tespit davası olmakla birlikte, bilindiği üzere menfi tespit davası açılmasından sonra borçlu olunmayan tutarların icra baskısı altında ödenmesi durumunda ödenen tutar oranında dava istirdat davasını dönüşür. Yargılama esnasında davacı tarafça sunulan evraklar incelendiğinde davacıya ait olan taşınmazın satımı akabinde dava dışı satın alanlar tarafından dosya borcunun hacizlerin kaldırılması amacıyla ödenmiş olduğu, her ne kadar icra dosyasına yatırılırken diğer borçlunun adı yazılmış ise davacının sunmuş olduğu dekont ve belgelerin içeriği incelendiğinde ödemenin davacı adına yapılmış olduğu anlaşıldığından yargılama esnasında ödenen ve eksik harcı ikmal edilen 26.170,37 TL’nin davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklanmış olduğu üzere;
1-Davacının davasının KABULÜ ile; …. İcra müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile yargılama esnasında ödenen 26.170,37 TL’nin davalıdan istirdadı ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 1.787,70-TL karar ilam harcının başlangıçta peşin olarak alınan 248,70-TL ile ıslah harcı olarak alınan 199,00-TL olmak üzere toplam 447,7‬0-TL’den mahsubu ile eksik kalan 1.340,00-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 509,9‬0 TL ( başvurma, vekalet harcı, peşin harç ve ıslah harcı), davetiye ve posta gideri: 393,40-TL olmak üzere toplam: 903,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça sarf edilen 2.400,00TL bilirkişi ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı yargılama esnasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

* İş bu karar 5070 Sayılı Kanun hükümlerine göre güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır.