Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 E. 2021/289 K. 13.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/489 Esas
KARAR NO : 2021/289

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 13/04/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı araç park halindeyken, davalı … tarafından sevk ve idare edilen ve diğer davalı gerçek kişinin maliki olduğu, davalı … tarafından… poliçe numaralı ZMMS ile sigortalı olan … plakalı aracın müvekkilinin aracına çarptığını ve maddi hasarlı kazanın meydana geldiğini, meydana gelen hasar nedeniyle müvekkiline ait aracın değer kaybına uğradığını beyan ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere araçta meydana gelen değer kaybı için 500,00TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemeleri olduğunu, … plakalı aracın müvekkili nezdinde 30/06/2020-2021 tarihleri arasında ZMMS ile sigortalandığını, müvekkilinin sigortalının kusuru oranında poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, davacının yaptığı başvuru üzerine nolu hasar dosyasının oluşturulduğunu ve davacı tarafa 05/08/2020 tarihinde 2.250,00TL hasar tazminatı ödendiğini, davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı gerçek kişilere dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiş olmasına rağmen, bu davalılarca davaya cevap verilmediği görülmüştür.
Mahkememizce Sigorta Bilgi Gözetim Merkezine müzekkere yazılarak davacıya ait… plakalı aracın 15/07/2020 tarihinden önceki tarihlere ait hasar kaydının olup olmadığı sorulmuş, verilen cevabi yazının incelenmesi sonucunda, davaya konu kaza haricinde, davacıya ait aracın hasar kaydının olmadığı görülmüştür.
Mahkememizce davalı … şirketine müzekkere yazılarak dava konusu kaza için oluşturulan hasar dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesi sonucunda, davalı … tarafından davacıya 05/08/2020 tarihinde 2.250,00TL hasar ödemesi yapıldığı görülmüştür. Mahkememizce davacının sigorta şirketine yapmış olduğu başvuru evrakının incelenmesi sonucunda, davacının, davalı … şirketinden 15.000,00TL değer kaybı talep ettiği görülmüştür.
Mahkememizce kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumunun tespiti ve dava konusu kaza nedeniyle davacının aracında değer kaybı oluşup oluşmadığı hususunda makine mühendisi bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; 15/07/2020 tarihinde iki şeritli yolda … plakalı aracın sağ şeritte, gerekli tedbirleri alarak, diğer araçlar için tehlike doğurmayacak şekilde yolcu indirmek için durakladığı, aynı anda …plakalı aracın sürücüsünün yola dikkatini vermeyerek ve dikkatsiz bir şekilde seyir etmesi sonucunda davacıya ait araca sürterek kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücüye atfedilecek bir kusurun olmadığı, davacıya ait aracın 2016 model …2.0 … marka ve model olduğu, kaza anında 27.589 KM olduğu, kaza sonucunda sol yan kısımda yer alan dört kaporta parçasının hasar gördüğünü ve bu aksamların söküp takılmak suretiyle boyandığını, aracın kazasız halini piyasa şartlarına göre rayiç değerinin ortalama 160.000,00TL olduğu, kazanın giderilmesinden sonra ise değerinin 150.000,00TL’ye düşeceği, araçta meydana gelen değer kaybının 10.000,00TL olduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan 08/03/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava konusunun değeri 10.000,00TL olarak belirlenmiş ve harcı yatırılmıştır.
KTK.’nun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu m.91 gereği, işletenlerin KTK.’nun 85.maddesinin birinci fıkrasına göre, olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yasaca yaptırımları zorunlu kılınan ve KTK.’nun kapsamında motorlu bir aracın kara yolunda işletmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu belli limitler ve kusur oranı dahilinde ve gerçek zarar miktarı ile karşılamayı amaçlayan sorumluluk sigortasıdır.
Davaya konu …plakalı aracın davalı … şirketine… numaralı 30/06/2020-2021 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı anlaşılmıştır.
Kaza 15/07/2020 tarihinde sigorta teminatları süresi içinde meydana gelmiştir.
Kabule göre de Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih ve …Esas ve …Karar sayılı Kararı ile ” Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. Maddesinin (i) Bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.”ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/1.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararları kesin olduğu; 153/3. maddesinde iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmi Gazete’de yayınlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı; 153/5.maddesinde Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği ve 153/6.maddesinde ise yargı organlarını bağlayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.” yönünde karar verilerek Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının diğer mahkemelerde görülen davalar bakımından etkisinin ne olacağı açıklanmıştır. Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında: “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” yönünde karar verilmiştir (Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)).
Yukarıya aktarılan mevzuat hükümleri ve uyulması zorunlu yargısal içtihatlardan da anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli müktesep hakkın istisnası olduğu ve uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi içtihatlarına göre değer kaybının belirlenmesi hususunda aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş piyasa değeri ile onarılmış haldeki piyasa değeri arasındaki fark kriteri esas alınmaktadır.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; iki şeritli yolda …plakalı aracın sağ şeritte, gerekli tedbirleri alarak, diğer araçlar için tehlike doğurmayacak şekilde yolcu indirmek için durakladığı, aynı anda… plakalı aracın sürücüsünün yola dikkatini vermeyerek ve dikkatsiz bir şekilde seyir etmesi sonucunda davacıya ait araca sürterek kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği görülerek, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğuna, davacı sürücüye atfedilecek bir kusurun olmadığına karar verilmiş ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda aracın kazadan önceki ortalama değerinin 160.000,00TL, onarıldıktan sonraki halinin ise piyasa şartlarına göre 150.000,00TL olduğu görülerek ve meydana gelen değer kaybının 10.000,00TL olduğuna karar verilmiş (davalı … tarafından yapılan ödemenin araçtaki hasarın giderilmesi için yapılan hasar onarım bedeli olarak görülerek herhangi bir mahsup işlemi yapılmadan) ve davalı … ve araç maliki olan …’nın KTK kapsamında meydana gelen değer kaybından sorumlu olduğu, diğer davalı gerçek kişinin ise aracın sürücüsü olması nedeniyle meydana gelen değer kaybından sorumlu olduğuna karar verilmiştir.
Mahkememizce kabul edilen miktara, davalı gerçek kişiler yönünden haksız fiilin gerçekleşme tarihi olan 15/07/2020 tarihinden itibaren davalı … yönünden ise KTK’nın 99.maddesi uyarınca davacının, davalıya başvuru yaptığı tarihten 8 iş günü sonrası olan 08/08/2020 gününden itibaren davacının aracının hususi kullanım olması ve davalıya ait aracın ticari araç olmaması nedeniyle yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının KABULÜ İLE,
10.000,00TL nin davalılar … ve … dan 15/07/2020 tarihinden , davalı …Ş. Den 08/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli olan 683,10-TL karar ilam harcından peşin alınan 54,40-TL ve tamamlama harcı olarak alınan 165,00TL harcın mahsubu ile eksik kalan 463,70-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 116,60- TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç), tamamlama harcı olarak alınan 165,00TL, davetiye, posta gideri: 323,50-TL, bilirkişi ücreti 600,00TL olmak üzere toplam: 1.205,10- TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL’nin davalı … AŞ’den tahsili ile hazineye irat kaydına (davacı ve davalı gerçek kişiler arasındaki davanın ticari dava olmaması nedeniyle bu kişiler yönünden arabuluculuk başvurusunun dava şartı olmaması nedeniyle),
6-Tarafların yatırdığı gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/04/2021
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır