Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/454 E. 2020/520 K. 28.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/454 Esas
KARAR NO : 2020/520
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/08/2020
KARAR TARİHİ : 28/10/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ile … Ortaklar arasında imzalanan Ortaklık Sözleşmesi’ nin 4.2.1’inci maddesinde öngörülen … ortakların yönetim kurulunda temsil edilme hakkı, 14.05.2018 tarihinde yapılan … A.Ş. ve … A.Ş. genel kurullarında davalı … Holding tarafından ihlal edilmiş ve … ortakların söz konusu genel kurulda gösterdiği aday, … tarafından yönetim kuruluna seçilmediklerini, İşbu vuku bulan ihlal üzerine aynı Sözleşme’nin 9.1.4 maddesinde düzenlenen cezai şart hükmü, 14.5.2018 tarihinden itibaren günlük olarak her iki Şirket (… A.Ş ve … A.Ş) açısından işlemeye başlamış ve huzurdaki davada bu tutarı talep etme zarureti doğmuştur. Ortaklık Sözleşmesinin 9.1.4’ üncü maddesi uyarınca açıktır ki; söz konusu cezai şart tutarları … A.Ş. ve … A.Ş. açısından ayrı ayrı olmak üzere, … ortakların Şirketlerin yönetim kurullarında temsil edilme hakkı usulüne uygun şekilde tesis edilene kadar işlemeye devam edeceğini belirterek, sonuç olarak; haklı davalarının KABULÜ ile, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… ve 2020/… K. Sayıl kararı ile de sabit olduğu üzere; Ortaklık Sözleşmesinin 4.2.1’inci maddesinin ihlali sebebiyle ve Ortaklık Sözleşmesinin 9.1.4’üncü maddesi uyarınca ihlalin gerçekleştiği 14.05.2018 tarihinden itibaren hesaplanmak üzere, tarafların ortak olduğu … A.Ş. ve … A.Ş. açısından ayrı ayrı günlük olarak işlemekte olan 10.000,00 ABD Doları tutarındaki ceza-i şart bedelinin her bir gün için cezai şartın muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek olan 3095 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin (a) bendi uyarınca devlet bankalarında ABD Doları para birimi için açılan bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, (kısmi dava olarak) şimdilik 100.000 TL’sinin davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, bila tarihli dilekçesi ile; işbu dosya kapsamında Arabuluculuk makamına dava açılmadan önce başvurulmadığını, dava açıldıktan sonra başvuru yapıldığını, arabuluculuk son tutanağını arabuluculuk aşaması tamamlandıktan sonra dosyaya bilahare sunulacağını bildirmiştir.
Davalı vekili, 21/10/2020 havale tarihli dilekçe ile, 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2nci maddesi uyarınca davanın usulden reddine, davacı tarafın sıfat yokluğu nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, aksi takdirde, davacıların kendi edimlerini gereği gibi ifa etmedikleri gerekçesi ile karşı edimin ifasını talep edemeyeceklerini, dolayısı ile borcun muaccel hale gelmediğini ve muaccel hale gelmeyen borcun cezai şartı da talep edilemeyeceğinden, davanın esastan reddine, aksi taktirde davacı … ‘ün 31/05/2018 tarihinde gerçekleştirilen yönetim kurulu üyeliğini kabul etmemesi dolayısı ile borcun ifasının imkansızlaşmasından dolayı reddinin gerektiğini, davacıların güncel pay oranlarının imtiyaza dayalı hak için yeterli oranı teşkil etmediğinden davanın reddinin gerektiğini, günün koşullarında, hesaplamaya konu edilecek ceza-i şartın yine de fahiş kalacağı gerçeği karşısında cezai şart tutarının tenkisinin gerektiğini, işbu davanın konusunu ilgilendiren genel kurul iptali davalarının neticesinin beklenmesi gerektiğini belirterek, davanın, davacının haksız faiz talebinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini savunmuştur.
Mahkememizin 14/09/2020 tarihli tensip tutanağının 8-B. bendinde; davacı vekiline arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından aslı gibidir yapılmış suretini sunması için 1 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince usulden reddedileceğinin ihtarına karar verilmiş olup, tensip tutanağının taraf vekillerine tebliğ edildiği, verilen 1 haftalık kesin süre içerisinde arabuluculuk son tutanağının aslının veya arabulucu tarafından “aslı gibidir” yapılmış suretinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
TTK 5/a maddesi gereği, dava açılmadan önce arabulucuya başvurma şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-2 fıkrasında arabulucuya başvurulmadan açılan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmüne yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden; dava dosyası açısından, davanın arabulucuya başvurulmadan açılmış olduğu anlaşıldığından; HMK 114, TTK 5/A ve Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın HMK 114, TTK 5/A ve Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75-TL den düşümü ile arta kalan 1.653,35-TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK.120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu. 28/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır