Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/340 E. 2020/624 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/340 Esas
KARAR NO : 2020/624

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 03/05/2019
KARAR TARİHİ : 03/12/2020
DAVA : Davacı vekili Asliye Hukuk mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde; İşsizlik Sigortası Fonu portföyünde bulunan …’lerin hukuki statüsünde ve davalı kuruluş nezdinde yapılan işlemler ile ikincil piyasalarda gerçekleştirilen alım satım işlemleri nedeniyle İşsizlik Sigortası Fonunun …Bankası …Şubesi… nolu hesaptan 14/03/2019 tarihinde “…Dönemi Merkezi Kayıt Kuruluşu Masrafı” açıklaması ile 408.000,87- TL kesinti yapıldığını, davacı kurumun tabi olduğu yasal düzenlemeler nedeniyle yapılan bu kesintilerin haksız olduğunu beyan ederek 408.000,87-TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde;davalının üyelik hizmeti, hesap açım hizmeti, ihraç hizmeti, saklama hizmeti gibi üyelerine vermekte olduğu hizmetler karşılığında sadece üyelerinden ücret/komisyon aldığını, davacı gibi MKK üyelerinde hesabı bulunanlardan herhangi bir ücret komisyon almadığını,saklamaya konu varlıkların getirisinden bağımsız olarak verilen hizmet karşılığında üyeden alınan ücret niteliğinde olduğunu, MKK tarafından fon gelirlerinden kesinti yapılmadığını, Banka’ya verilen hizmet karşılığında bankadan hizmet bedeli alındığını, davacının MKK tarafından fon gelirlerinden kesinti yapıldığını gösterir bir belge sunmadığını, Bankanın, müşterisi davacıdan aralarındaki müşteri sözleşmesine veya mevzuata uygun olarak ücret/komisyon talep edip etmediği meselesinin ise davacı ile banka arasındaki bir hukuki ilişki olduğunu, bu konuda MKK’ya husumet yöneltilemeyeceğini beyan ederek davanın işbölümü ve dava şartı yokluğundan ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davalının tacir olduğu,
Davacının, özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliği haiz, idarî ve malî bakımdan özerk bir kamu kuruluşu olduğu, davacının, 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle de özel hukuk hükümlerine tabi olduğunun ayrıca düzenlendiği, Davalının TTK çerçevesinde faaliyet gösteren bir şirket olmadığı, ancak davacı ile davalı arasındaki ihtilafın Sermaye Piyasasında işlem gören Devlet İç Borçlanma Senetleri nedeniyle davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında ortaya çıktığı, TTK 4/1-f maddesinde Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu; aynı kanunun 5. maddesinde de ticari davalara bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu, dolayısıyla TTK 4/1-f ve 5 maddeleri uyarınca davacı tacir olmasa da ihtilafın finansal kurumun işleminden kaynaklanması sebebiyle davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğu ve görev hususu dava şartı olup; her aşamada resen gözetildiği gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulen reddine karar verilmiştir.
Asliye Hukuk mahkemesince verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna gidildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 05/03/2020 tarih 2020/254 Esas 2020/287 Karar nolu ilamında; “Görev, kamu düzenine ilişkin olup, davanın her safhasında re’sen gözetilir. 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla değişik 5. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK 4/1-a maddesine göre “Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır”
TTK 4.f maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara ,diğer kredi kuruluşlarına,finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ait düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan davaların ticari dava olduğu açıklanmıştır. TTK 5(1)maddesinde de dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevli kılınmıştır.
MerkezîKayıt Kuruluşu 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu 81.madde de düzenlenmiş olup;(1) “Merkezî Kayıt Kuruluşu, sermaye piyasası araçlarının kaydileştirilmesine ilişkin işlemleri gerçekleştirmek, kaydileştirilen bu araçları ve bunlara bağlı hakları, elektronik ortamda, üyeler ve hak sahipleri itibarıyla kayden izlemek, bu araçların merkezî saklamasını yapmak üzere kurulmuş, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz anonim şirkettir.”
(2) MKK’nın kuruluş, faaliyet, üyelik, çalışma ve denetim esasları, gelirleri ve kâr payı dağıtım esasları Kurul tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.” olarak tanımlanmıştır.
Buna göre somut uyuşmazlıkta davalı SPK da düzenlenmiş ve kurulun denetiminde olan … yapısında finansal bir kurum olduğu ve uyuşmazlığın da davacının portföyünde bulunan … ler nedeniyle sermaye piyasalarında yapılan işlemler nedeniyle yapılan kesintilerden kaynaklandığından davanın TTK 4-f maddesi kapsamında mutlak ticari dava olduğu ve davaya bakmakta asliye ticaret mahkemeleri görevli bulunduğundan davacı vekilinin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, hükümde bir isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verildiği görülmüştür.
İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizliğe ilişkin kararı mahkememize gelmekle Mahkememizin yukarıdaki esasını almıştır.
Davalı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, davanın ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiğini belirterek ayrıca TTK’nun 5/a maddesi uyarınca dava şartının da yerine getirilmediğini ileri sürdüğü görülmüştür.
TTK’nun 5/A Maddesine göre (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmektedir.
Yukarıda özetlenen istinaf kararında da belirtildiği üzere dava mutlak ticari dava olduğundan ve davacı tarafından 408.000,87 TL kesinti bedelinin tahsili için alacak davası açıldığından, dava zorunlu arabuluculuğa tabidir. Davalı cevap dilekçesinde bu hususu da dile getirmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararından sonra dosyanın mahkememiz esasına kaydedildiği zaman aralığında, zorunlu arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın , zorunlu arabuluculuğa başvuru dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine,
2-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 100,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
6-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 03/12/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır