Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/328 E. 2021/156 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/328 Esas
KARAR NO : 2021/156

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/06/2018
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
DAVA: Davacı vekili Asliye Hukuk Mahkemesine ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde; davalının Almanya’da… ünvanlı anonim şirketi kurduğunu, şirketin iki ortaklı olduğunu, davalının şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, şirketin faaliyet konusunun … Enerjisi olarak ilan edildiğini, müvekkilinin de bu amaçla şirkete yatırım yaptığını ancak davalının yatırımcıların sermayelerini başka amaçlarla kullandığını, hakkında Hamburg Asliye Ceza Mahkemesince dolandırıcılıktan 5 yıl mahkumiyet ceza verildiğini, Asliye Ceza Mahkemesi kararında mahkemece borçlunun şirkete yatırılan paraların sadece ufak bir bölümünü şirket amacına uygun şekilde kullandığı, geriye kalan asıl paraları başka işlerinde borçlarını ödemeye, başka işlerini yeniden yapılandırmaya ve sanat eserleri almaya harcadığının tespit edildiğini, davalı hakkında Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 15/07/2008 tarihli kararı ile tüketici iflası açıldığını, şirkete para yatıran ve dolandırılan alacaklıların alacaklarını işlenmiş haksız fiilden kaynaklı olarak iflas masasına yazdırdıklarını, müvekkilinin de alacağını iflas masasına 01/09/2008 tarihinde haksız fiilden kaynaklı olarak iflas masasına yazdırdığını, buna göre müvekkilinin 8.884,11 Euro alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötüniyetli olarak… Bodrum …’de kain … Ada… Parseldeki taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, davalının şirket üzerinden gerçekleştirdiği bu eylemler sonucu tüzel kişilik perdesi kaldırılarak davalının kişisel mal varlığı ile sorumlu tutulduğunu, borç miktarının 38,9 Milyon Euro olduğunu, davalının bu meblağı ödeyemeyeceğini belirterek kişisel iflas yoluna başvurduğunu ve Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesince iflasına karar verildiğini, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK 68.kapsamında belge olduğunu, davalı hakkında müvekkilince İstanbul … İcra Dairesinin… E. Sayılı dosyası ile Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından düzenlenen iflas tablosu-sıra cetveline kayıt kararına dayanılarak ilamsız takip başlattıklarını ancak borçlunun itiraz ettiğini kesinleşen sıra cetvelini de ibraz ettiklerini, sıra cetveline alacağın 01/09/2008 tarihinde kaydedildiğini, bu tarihten itibaren de bu meblağa faiz işlediğini, uygulanan faizin 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine haiz olduğunu, 01/09/2008 tarihinden itibaren takibin başlatıldığı tarihe kadar işlemiş faiz miktarının 3.243,39 Euro olduğunu, belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin belirtilen Almanya adresinde ikamet ettiğini, davacının dava dışı şirketten alacaklı olduğunu, dava dışı … ünvanlı şirketin Almanya’da faaliyet gösterdiğini, bu nedenle müvekkilinin şirketin borcundan dolayı sorumlu olmasının mümkün olmadığının pasif husumetlerinin bulunmadığını, Mahkemenin yetkili bulunmadığını, müvekkilinin adresinin…Almanya olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptaline ilişkindir.
Deliller ; Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin (iflas mahkemesi) iflas tablosu-sıra cetveli kayıt kararı-Türkçe tercümeleri, Hamburg Asliye Ceza Mahkemesine ilişkin karar, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 15/07/2008 tarihli davalı hakkında Tüketici iflası açıldığına ilişkin karar, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/02/2014 tarihli ve Müflis …’nin malvarlığının iflas tasfiyesine yetmemesi sebebiyle iflas tasfiyesinin bitirilmesi kararı, yine aynı mahkemenin 06/05/2014 tarihli iflas tasfiyesinin kapatılması kararı, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/08/2014 tarihli davalı hakkındaki bakiye borçtan kurtulma kararı, davalıya ait Bodrumdaki taşınmazın tapu kaydı, İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … Nolu dosya, davacı tarafından sunulan uzman görüş raporu.
İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda 10/10/2019 tarihli karar ile dava konusu şirketin Almaya’da kurulan şirket olması nedeniyle mahkememizin yetkisiz olduğu belirtilerek davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafça itiraz edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince 17/04/2020 tarih 2020/196 Esas 2020/428 Karar nolu ilamı ile “MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. Türk mahkemelerini yetkili kılan bir iç yetki kuralı varsa ,Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi de mevcuttur. TTK’nın 553. maddesinde kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin.. sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir.Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.Yine 9. maddede Türkiye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir.Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli /İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’ de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/İstanbul’dur. HMK 9. maddesine göre davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yetkisizlik kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine” karar verildiği görülmüştür.
İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … E. Nolu dosyası incelendiğinde davacı tarafından davalı hakkında 8.884,11 Euro asıl alacak, geri kalanı da faiz olmak üzere toplam 14.285,53 Euro alacağın tahsili için Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesinin iflas mahkemesi sıfatıyla düzenlediği iflas tablosu ve sıra cetveline kayıt kararı esas alınarak ilamsız takip başlatıldığı, borçlu tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği ve yetkili icra müdürlüğünün Almanya İcra Müdürlükleri olduğu bildirildiği, ayrıca borca ve ferilerine itiraz edildiği görülmüştür.
Borçlu tarafından icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz edilmiş olup yukarıda özetlenen istinaf kararı gereğince İstanbul İcra Daireleri yetkilidir.
Dava, Bölge Adliye Mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının başlattığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı doğrudan uğramış olduğu zararın tahsilini istemektedir.
Davalı tarafın husumet itirazı bulunmakta olup, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak davanın açılması nedeni ile davalının pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır.
Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin TTK 553 .maddesinde ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla[1] ihlâl ettikleri takdirde, [2] hem şirkete hem paysahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denilmiştir. Mülga TTK’daki ilgili madde ise 309.maddedir.
Davalı tarafın zaman aşımı defi olup, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat davalarının zaman aşımı, davacının zararı ve mesul olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde zararı doğuran fiilin vuku tarihinden itibaren 5 yıldır. Fiil cezayı gerektiriyor ise Ceza Kanuna göre müddeti daha uzun zaman aşımına tabi bulunuyorsa tazminat davasına da Ceza Kanundaki uzamış ceza zaman aşımı uygulanacaktır. Davacı alacağını 01/09/2018 tarihinde iflas masasına yazdırmıştır. TBK’nın 154/2.maddesine göre “alacaklı dava veya defi yolu ile mahkemeye veya hakeme başvurmuş ise , icra takibinde bulunmuşsa yada iflas masasına başvurmuş ise” zaman aşımı kesilir ve BK157 .maddeye göre “bir dava veya defi yolu ile kesilmiş olan zaman aşımı dava süresince tarafların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hakimin her kararından sonra yeniden işlemeye başlar” zaman aşımı icra takibi ile kesilmiş ise alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra, iflas masasına başvurması sebebi ile kesilmiş ise iflasa ilişkin hükümlere göre alacağın yeniden istenmesi imkanının doğumundan itibaren yeniden işlemeye başlar. Davacı taraf 01/09/2018 tarihinde iflas masasına başvurmuş ise de başvuru neticesinde alacağına kavuşamamıştır. İflas tasfiyesi 06/05/2014 tarihli karar ile kapatılmıştır, tüm itirazların sonuçlandırılması ile davacının alacağı bu tarih itibari ile kesinleşmiştir. Diğer taraftan davalı hakkında dolandırıcılık sebebi ile 2013 yılında verilmiş 5 yıllık bir ceza mahkemesi kararı bulunduğundan dava uzamış ceza zaman aşımına (8 yıllık) tabi olacaktır. İflas masasına başvuru tarihi 01/09/2008 , davalının 5 yıl hapis cezası aldığı tarih 2013 , iflas tasfiyesinin kapatıldığı tarih 06/05/2014 , icra takibinin başlatıldığı tarih 16/03/2017 tarihi olup BK’nın 154/2 ve 157.maddeleri dikkate alınarak uzamış ceza zaman aşımına göre, açılan iş bu dava da zaman aşımı dolmamıştır.
Yargılamanın devamı sırasında davalı tarafından Hamburg Asliye Ceza Mahkemesinden verilen kararın kesinleşmediği hatta bozulduğunu belirterek temyiz mahkemesine ilişkin karar ve tercümesini sunmuş, incelendiğinde, davalı tarafın şirket konusuyla ilgili yatırım yapmayarak davacılardan toplanan paralarla sanat eseri alındığı konusunda ibarelerin bulunduğu görülmüş, davacı vekili 02/12/2020 tarihli dilekçesinde davalı tarafından sunulan Alman Federal Mahkemesi Kararının iddia edildiği gibi ceza davasında beraat ettiğini gösteren karar olmadığını, kararın 13/b maddesinde “sözleşmenin imzalanmasıyla makbuz dolandırıcılığı yapıldığının tespit edildiği” 13-c de “Yatırım dolandırıcılığının söz konusu olduğu ancak gerçek zararın tespit edilememiş olduğundan” bahsedildiğini, Federal Mahkemenin beraat kararı vermediğini aksine kararın 12 ve 20.maddelerinde görüleceği üzere “Zararın (faiz alacağının) ekonomi bilimleri kullanılarak bilirkişi yardımıyla tespit edilmesi gerektiği” yönünde karar verdiğini, söz konusu kararın genel olarak müvekkilini ve diğer dolandırılan müvekkillerinin zararının belirlenmesi yöntemlerine ilişkin olduğunu belirtmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde ve diğer dilekçelerde davacının iddia ettiği paraların alınmadığına yönelik itiraz ileri sürmemektedir. Davacının …’ye ait Almanya’da faaliyet gösteren şirkete yatırım amacıyla 8.884,11 Euro verdiği subut bulmuştur. Davalı tarafın ise şirket amacına uygun yatırımlar yapmayarak davacı alacaklıyı zarara uğrattığı anlaşılmıştır. Takip talebi incelendiğinde asıl alacağa 01/09/2008 (iflas masasına kayıt tarihi) tarihinden itibaren takip tarihine kadar 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre işlemiş faiz hesabı yapıldığı, bu hesaba ilişkin tarihler ve alınan faiz oranının ödeme emrinde faiz dökümü altında yer aldığı görülmüştür. Faiz başlangıcı olarak iflas masasına kayıt tarihi esas alınmış olup, dava konusu şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı dava olduğundan haksız fiil hükümlerine göre haksız fiil tarihinden itibaren faiz hesabı talep edilebilir, davacının vermiş olduğu parayı alamadığı tarih olarak, iflas masasına kayıt tarihini esas alması nedeniyle mahkememizce de bu tarihten takip tarihine kadar işlemiş faiz hesabı yapılacaktır, T.C Merkez Bankasının sitesinde kamu bankalarınca Euro üzerinden açılan 1 yıl vadeli döviz hesaplarına uygulanan faiz oranlarını gösteren tablo alınarak dosya içerisine bırakılmıştır.
Davacı tarafın ödeme emrindeki faiz dökümü tablosunda istemiş olduğu faiz oranları ile Merkez Bankası’na ait liste karşılaştırıldığında taleple bağlılık kuralı da dikkate alınarak 01/09/2008 – 14/10/2010 arasında %7,50 , 14/10/2010 – 08/06/2011 arasında %6,00, 09/06/2011 – 07/12/2011 arasında 6,50, 07/12/2011 – 16/03/2017 arasında yıllık %7 oranında faiz hesabı yapılması gerektiği , buna göre ;
01/09/2008 ile 14/10/2010 arasında 408 gün olup 8.884,11 X 408 gün X %7,50 / 36500 = 744,80 Euro
14/10/2010 ile 08/06/2011 arasında 234 gün olup 8.884,11 X 234 gün X %6,00 / 36500 = 341,73 Euro
09/06/2011 ile 07/12/2011 arasında 178 gün olup 8.884,11 X 178 gün X %6,50 / 36500 = 281,61 Euro
07/12/2011 ile 16/03/2017 arasında 1924 gün olup 8.884,11 X 1924 gün X %7,00 / 36500 = 3.278,11 Euro
Hesap edilen işlemiş faizler toplandığında (744,80 Euro + 341,73 Euro + 281,61 Euro + 3.278,11 Euro =) 4.646,25 Euro yapmaktadır. Davacı taraf dava dilekçesinde işlemiş faiz kapsamında 3.243,39 Euro talep etmiştir. Taleple bağlı kalınması gerekmektedir.
Toplanan tüm deliller, yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davacı tarafça davalının yöneticisi olduğu şirkete yatırım amacıyla 8.884,11 Euro para verildiği, davalı tarafın şirket amacı dışında söz konusu parayı kullandığı, sanat eserleri aldığı, bu nedenle yargılandığı, dosya içerisinde mevcut olan Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile bu karara karşı temyizen inceleme yapan Federal Mahkeme kararında davalının eylemlerinden bahsedildiği böylelikle davalı şirket yöneticisinin davacı alacaklıyı zarara uğrattığı, davalı tarafça davacıdan dava konusu paranın alınmadığına yönelik itiraz olmadığı, zarar miktarının 8.884,11 Euro asıl alacak ve 3.243,39 euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.127,50 Euro olduğu anlaşıldığından bu miktar üzerinden davalının itirazının iptaline, alacak şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı haksız fiil olduğundan alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatının reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının kabulü ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … esas sayılı, takip dosyasına 8.884,11Euro asıl alacak, 3.243,39Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 12.127,50Euro alacak yönünden davalının yapmış olduğu itirazın iptaline,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılmış mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranının uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
2-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 9.176,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 830,21 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 41,10 TL ilk masraf, 352,40 TL tebligat ve tezkere gideri olmak üzere toplam 393,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebiyle 4.401,53 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan (başta 830,21 + icrada 285,62 TL olmak üzere toplam=) 1.115,83 TL’nin mahsubu ile kalan 3.285,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 25/02/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸