Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/32 E. 2020/173 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/32 Esas
KARAR NO : 2020/173
DAVA : İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı kurum arasında … nolu sayacın aboneliğine ilişkin olarak 1993 senesinde akdedilen sözleşmeye istinaden elektrik kullanımının bulunduğunu, kullanım devam ederken davalı … yetkilileri tarafından müvekkilinin sayacı ile oynanmış olduğunu ve kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesi ile en ağır para cezasının uygulandığını, fahiş bedelin zorla tahsil edildiğini, müvekkilinin bu haksız uygulama karşısında yetkililerle yaptığı görüşmelerden cevap alamadığını,müvekkilinin işyerinden … tarafından takılan yeni sayacın gösterdiği tüketimin önceki tüketimlerden daha düşük olduğunu, tüketimde artış olmadığını,… yetkililerinin geriye dönük faturalamada son altı aylık tüketimi baz alarak ölçümleme yapmaları gerekirken ne şekilde saptandığı belli olmayan sadece haraç kesmeye yönelik olarak fatura tanzim edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, -tahakkuk ettirilen tüketimin- yüksek olduğunu, müvekkilinin bir fabrika işletmediğini, bir fabrikanın da bu kadar bedel ödemediğini,davalının her ne kadar müvekkilinin sayaçla oynandığını iddia etse de buna ait en ufak bir bulgunun olmadığını, davalı …’ın bu haksız uygulama ile müvekkilini mağdur ettiğini, tehditlere maruz kalan müvekkilinin bu bedeli haksız olarak ödediğini belirtilerek; müvekkilinin borcunun olmadığı halde davalı tarafından müvekkiline haksız ödetilen 51.000,00TL’nin ödeme tarihinden itibaren davalıdan faizi ile birlikte istirdadına ve tahsilatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … ilçesi … mevkiinde bulunan … tesisat numaralı abone … Kampının elektrik tesisatında takılı bulunan … markalı … seri numaralı aktif sayacın, … markalı … seri numaralı ve … markalı … seri numaralı reaktif sayaçların uzaktan haberleşmeye uygun olmaması sebebiyle 08.02.2012 tarihinde … elemanlarınca sökülerek yerine … marka … seri numaralı sayacın takıldığını, sökülen sayaçların laboratuar muayenesine gönderildiğini, bu sayaç değiştirme İşleminin 08.02.2012 tarih ve D/8189 numaralı sayaç değiştirme tutanağı ile kayıt altına alındığını,Sayaç Ayar Tamir başmühendisliğince yapılan inceleme sonucunda … seri no.lu ve … seri nolu reaktlf sayaçlar için düzenlenen 26.03.2012 tarihli sayaç muayene formlarında her iki sayacında mekaniksel ve elektriksel olarak normal çalıştığının tespit edildiğini, … markalı ve … seri nolu aktif sayaç için hazırlanan 10.06.2012 tarihli sayaç muayene formunda bu sayacın ölçüler mühürleri ve numaratörü ile oynandığını, numaratörde izlerin bulunduğunu, kaçak işleminin yapılmasının uygun olduğu tespitinin yapıldığını ve üzerinde oynama yapılan sayacın fotoğraflarının da sayaç muayene formuna eklendiğini,kaçak elektrik kullanımı tespitinin yapılması üzerine … no.lu tesisat hakkında 08 02 2012 tutanak tarihi ile 27.01.2012 sayacın son okuma tarihi arasındaki 13 günlük süre için 9.409,92 kWh kaçak tüketim için 16.07.2012 tarihinde 4.408,60 TL tutarında kaçak elektrik tahakkuku ile 27.01.2012 son okuma tarihinden geriye dönük olarak 27.01.2011 tarihine kadar olan bir yıllık süre için 146.362 kWh tüketim için 46.387,40 TL tutarında eksik tüketim tahakkukunun yapıldığını, yapılan bu tahakkukların Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. Maddesine dayanarak ve EPDK 29.12.2005 tarih ve 622 sayılı kurul kararına uygun olarak yapıldığını,müvekkili şirketçe davacılar hakkında yapılan işlemlerin mevzuata uygun olması sebebiyle davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Dava , kaçak elektrik faturası nedeniyle ödenen fatura alacağının istirdatı istemine işkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda: … tarafından açılan davanın davacı sıfatının olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine;diğer davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile, 48.552,49 TL’ nin dava tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesince 18/09/2017 tarih ve … esas … karar nolu ilamı ile ” Anayasanın 141’nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297’nci maddesinde hükmün ihtiva etmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir . Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince, yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Somut olaya bakıldığında ise;mahkemenin gerekçesinde ‘’ …48.552,49 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline…’’ ifadelerinin yazıldığı, hüküm fıkrası incelendiğinde ise ‘’… 48.552,49 TL nin dava tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte …’’ ifadelerinin yazıldığı,bu şekli ile hükmedilen faizin türü yönünden kararın gerekçesi ile hüküm kısmının çelişkili olduğu anlaşılmakla,bu husus usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı uyulmuş, hükmün davalı tarafça temyiz edildiği dikkate alınarakişbu davaya konu dosyada da davacının itirazi kayıt koymadan ödemeyi yaptığı, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 14 Maddesinin De Ödemenin Elektrik Kesintisi Tehdidi altında yapıldığının tespitinin yeterli olmadığı, ( Yargıtay 3 Hukuk Dairesinin 2016/17603 esas nolu ilamı doğrultusunda ) sonucuna varılarak … tarafından açılan davanın davacı sıfatı olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan, diğer davacı açısandan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Yargıtay… Hukuk Dairesinin … Esas, … Karar sayılı ilamında; ” Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilamında açıkça faiz türü yönünden hüküm bozulduğuna göre bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, bu kez yeni bir gerekçeyle davanın esastan reddine karar verilmesi şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. ” denilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamına uyularak ve davacıyararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilamında açıkça faiz türü yönünden hüküm bozulduğuna göre bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde yargılama yapılmış ve toplanan tüm delillere göre kabul edilen miktara B K nun 117 maddesine göre, muaccel bir borcun borçlusu , alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer denildiğinden, davacı taraf davalıyı davadan önce temerrüde düşürmediğinden 48.552,49 TL nin dava tarihinden itibaren talepte işleyecek faiz türü belirtilmediğinden, işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir. İstirdat davasını … ve … birlikte açmış olup, davacı vekilinin 04/03/2014 havale tarihli dilekçesi ve toplanan tüm delil ve belgelere göre abonman sözleşmesi tarafının … olması ayrıca ödemenin de bu kişi tarafından yapılması nedeniyle 48.552,49TL nin davalıdan alınarak bu davacıya ödenmesine, diğer davacının ise aktif husumet ehliyetinin olmaması nedeniyle açtığı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacı … tarafından açılan davanın davacı sıfatının olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan REDDİNE,
2-Diğer davacı tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE
48.552,49-TL nin dava tarihiolan 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.316,62-TL karar ilam harcından peşin alınan 871,00-TL sinin düşümü ile eksik kalan 2.445,62- TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 871,00-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 28,10- TL ( başvurma ve vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 606,75-TL, bilirkişi ücreti: 1.100,00-TL, olmak üzere toplam: 3.524,20- TL yargılama giderinin %95 kabul/red oranını üzerinden hesaplanan 3.347,99 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı … üzerine bırakılmasına,
6-Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.154,59- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacı …’e verilmesine,
7- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2. uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00- TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak, davalıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2. uyarınca hesap ve takdir olunan 2.447,51- TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak, davalıya verilmesine,
9-Tarafların yatırdığı gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/03/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır