Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/181 E. 2021/40 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/181
KARAR NO : 2021/40

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2020
KARAR TARİHİ : 20/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın, davalı bankaya, 2004 yılı öncesi taahhüt işleri olmak üzere, 2004 yılından başlayarak, Genel Müdürlük sözleşmesinin 30.09.2019, diğer hizmet binalarının sözleşmelerinin ise 31.07.2019 tarihinde haksız olarak feshine kadar her yıl yenilenen Teknik Hizmet Sözleşmeleri kapsamında Bina teknik hizmet verdiğini, davalı …’un 16.05.2014 tarihinden, hizmet sözleşmesinin haksız feshi olan 10.10.2019 tarihine kadar müvekkili firmada Mekanik Teknisyeni olarak, davalı Bankanın Genel Müdürlük binasında müvekkili firma elemanı olarak, aylık 3.077,00-TL. bürüt ücret ile görevini ifa ettiğini, …’un, müvekkil firmaya hiçbir haber vermeden iş akdini zımnen ve haksız olarak feshettiğini ve davalı firma … A.Ş’de 01.01.2019 tarihinde işe başladığını, müvekkili firmanın bunu öğrenince SGK’ya, davalının geriye dönük olarak çıkış bildirimini yaptığını, müvekkili firmanın davalı banka ile 01/02/2018 de imzalanmış olan 1 yıllık sözleşme düzenlemesine göre, sürenin bitiminden 30 gün önce taraflarca yazılı bildirim olmadığından, sözleşmenın aynı şart ve koşullarda 1 yıl daha uzamışken ve halen yürürlükteyken, davalı bankanın davalı firma … A.Ş. ile aynı iş ile ilgili sözleşme imzaladığının öğrenildiğini, davalı bankanın bu süreçte müvekkili firmadan hizmet almaya devam ettiğini ve söz konusu işi ihale ile vereceğini duyurarak, müvekkili şirketten teklif istediğini fakat ihale sonuçlarını açıklamadan ihale konusu işi davalı … A.Ş. ile sözleşme imzalayarak, bu firmaya verdiğini, sözleşme imzalandığında müvekkili firma elamanlarının halen, davalı bankaya hizmet vermeye devam ettiklerinden, davalı firmanın, müvekkili firmanın bir kısım elemanlarına, kendileri ile çalışmaları aksi takdirde iş sözleşmelerinin feshine karar verileceğini tehditvari olarak bildirdiklerini, bunu haber alan müvekkili firmanın davalı banka ve davalı firmaya … 3. Noterliği’nin … Tarih ve … Yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ederek, yapılan bu yasaya ve ahlaka aykırı, haksız eylemlerin sona erdirilmesinin ihtar edildiğini, ancak davalı banka ve davalı firmanın haksız eylemlerine devam ettiğini, bu süre zarfında, davalı firmanın müvekkili firma çalışanlarının tüm özlük haklarına ilişkin bilgilerinin, davalı bankadan edindiklerini ve yeni işveren olan davalı firma ve davalı … Bankasının danışıklı olarak, müvekkili firmanın elemanlarını ayartmaya, bazen de işsizlik tahriki ile aynı işi, müvekkili şirketi aradan çıkartarak, müvekkilin zarara uğramasına neden olmakta sakınca görmeyerek, yapmaya ikna etmeye çalıştıklarını, davalı banka ve davalı firmanın yeni işveren sıfatıyla bilikte hareket ettiklerini, davalı bankanın tüm bu süreçte, halen müvekkili ile, sözleşmesini feshetmemiş ve sözleşmeye uyma ve müvekkiline karşı sözleşmeden kaynaklı sadakat borcu ile hareket etmek zorunda olmasına rağmen, hiçbir yasal ve etik yükümlülüğe uymaksızın müvekkilin zarara uğramasına neden olduğunu, davalı …’un, müvekkili firmada 5 yıldır çalışmakta iken, herhangi bir haklı neden olmaksızın ve iş akdini feshine ilişkin hiçbir önele uymadan, hatta müvekkili firmaya haber dahi vermeden, yeni işverenin teşviki ve tahriki ile hareket ettiğini ve yeni işveren ile hizmet ilişkisi kurduğunu, bu eylem ile, müvekkili firmanın zarara uğradığını, davalı banka ile davalı firma arasında aslında alt üst işveren ilişkisi mevcut olup, davalı bankanın, müvekkili firma ile sözleşmesini süresinden önce feshi ile, müvekkilini zarara uğratırken, bildiği ve güvendiği elemanlar eliyle bu hizmeti almayı da garanti etmiş ve müvekkilinin çalışanlarını yeni sözleşme imzalamaya karar verdiği, müvekkili firmanın çeşitli hukuka aykırı ve haksız eylemlerle, elinden alınan hizmet işinin, verileceği yeni firmada çalışması konusunda davalı …’un ikna edildiğini, böylece müvekkili firmanın davalı banka nezdindeki, gücünün zayıflamasına neden oluşturulduğunu, davalı …’un müvekkili firmaya karşı hem genel hükümlerden doğan hem de 01.02.2019 tarihli, “Beyan ve Taahhütname” başlıklı tek taraflı kabulü ile, zarar sorunluluğunun bulunduğunu, beyan ve taahhütnamede; “kendi isteğim ile işten ayrılmam halinde … Tic. Ltd. Şti. İle aynı ve benzer işi yapan bi şahıs ya da şirket bünyesinde çalışmam durumunda iş bu sözleşmeye ve rekabet etmeme taahhüdüne aykırılık sebebi ile …Tic. Ltd.Şti’ne 5.000 USD cezai şart ödemeyi” kabul ve taahhüt ettiğini, işçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde ve sadece asli edim yükümlülükleri değil, kanundan veya dürüstlük, kurallarından doğan, yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlülüklerini de dikkate alınması gerektiğini, sadakat yükümü sözleşmenin taraflarına, sözleşme ilişkisinden doğan borçların karşı tarafın, şahsına mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermemeye, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak, özellikle karşılıklı güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklediğini, davalı …’un iş ilişkisi devam ederken öğrendiği, iş ile ilgili sırlarını da davalılara açıkladığını, …’un, iş akdini tek taraflı olarak, haksız olarak feshedip, fesih bildirimi dahi yapmadan, yeni işveren olan davalı firmada işe başladığı ve müvekkili firmanın faaliyet gösterdiği aynı yerde davalı Bankanın Genel Müdürlüğünde aynı işini ifaya hiçbir kesintiye uğramaksızın devam ettiğini, taraflar doğruyu söyleme ve dürüst davranma yükümlülüğü altında olduklarını, yeni işveren, işçide zamansız işi bırakma kararı yarattığını, işçiyi ayartıp fesih kararını kolaylaştırmak için bir takım vaatlerde bulunduğunu ve kendi işine almak için ikna ettiğini, müvekkilinin doğmuş ve doğacak zararlarından davacı … ve yeni işveren sıfatıyla davalı firma ve davalı bankanın birlikte sorumlu olduklarını, davalı işverenlerin rekabet yasağını ihlale teşvik ile bir kimseyi ahlaka aykırı olarak kasten zarara uğratan kişinin bu zararın tazmini ile yükümlü olması nedeni ile de sorumlu olduklarını, davalı banka ve davalı firmanın, müvekkili ile iktisadi rekabeti suistimal ettiklerini, iyi niyet kurallarına aykırı sair şekillerde iktisadi rekabeti her türlü kötüye kullandıklarını, davalı bankanın Genel Müdürlük binasında 21 yıldır hizmet vermenin tecrübesi ve bir çoğu 17-18 yıldır aynı yerde çalıştıkları için, yapılacak için tüm ince ayrıntılarını bilen ve bankanın bildiği ve güvendiği elemanlar ile rekabet gücü yüksek iken, elemanları ayartılarak rekabet gücünün ortadan kaldırıldığını belirterek, sonuç olarak; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile, davanın kabulü ile davalı tarafların … 11. İcra Müdürlüğü’nün …E.sayılı dosyasına yapmış oldukları itirazın iptali ile TBK madde 99 uyarınca ödeme zamanındaki kur değeri karşılığından tahsiline, takip tarihinden itibaren kamu bankalarının döviz cinsi mevduata uyguladıkları en yüksek faiz oranında faiz işletilmesine, ve davalıların takip bedeli üzerinden %20 icra inkar tazminatı ile cezalandırılmalarına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından iddia edilen eylem ve işlemlerin ispata muhtaç olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için dahi davacı yanın iddia ettiği şekilde bir eylem ve/veya işlemin söz konusu olması halinde dahi, söz konusu eylemlerin diğer davalı firma tarafından yapıldığı iddia edilmekte olup, yeni işverenin de diğer davalı firma olduğunu, müvekkili Bankanın yeni işveren sıfatı ile sorumlu olmadığını, tazminat sorumluluğunda aslolanın münferiden sorumluluk olduğunu ve müteselsil sorumluluğun, ancak yasanın öngördüğü bazı hallerde sınırlı olarak söz konusu olup müteselsil sorumluluğun sınırlarının, yasada öngörülen sınırların aşılması ile genişletilmesi mümkün olmadığını, müvekkili bankanın diğer davalılar ile birlikte müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, yeni işveren, eski işveren ile işçi arasındaki rekabet sözleşmesinde taraf olmadığından yeni işverene sorumluluk atfedilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili bankanın hukuka aykırı bir eyleminin mevcut olmadığını, davacı ile müvekkili banka arasındaki sözleşmenin feshi sonucunda, banka lokasyonlarındaki teknik hizmet alımı için ihale yapıldığını, ihalede davacı tarafından verilen teklif yeterli bulunulmadığı için hizmet alımının diğer davalı firmaya verildiğini, davacı ile müvekkili Banka arasındaki hizmet ilişkisinin tüm lokasyonlar kapsamında 01.10.2019 tarihinde sona ermesinden sonra davacı personellerinin bir kısmı, diğer davalı firma ile anlaşma sağladığını ve diğer davalı bünyesinde çalışmaya başladıklarını, hal böyle iken, davacı yanın iddiaları, maddi gerçeğe aykırı ve haksız menfaat elde etmeye yönelik olduğunu, diğer davalının, davacı nezdinde, davacı ile müvekkil Banka arasındaki hizmet ilişkisinin sona erdiği 01.10.2019 tarihine kadar çalıştığını, davacı ile müvekkili banka arasındaki hizmet ilişkisinin; … 9. Noterliğinin … tarihli, … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 31.07.2019 tarihi itibariyle …, …, …, …, … Yeni Bina, …, …, … ve Tarihi bina lokasyonlarda, 31.09.2019 tarihi itibariyle hizmet alınan tüm lokasyonlar için sözleşmenin sona ereceğinin bildirildiğini, personelin, davacı bünyesinde müvekkili banka lokasyonunda çalışması her ihtimalde 31.09.2019 tarihinde sona ereceğini, nitekim davacı şirketten ayrılıp diğer davalı firma nezdinde çalışmaya başlamayan personellerin de çalışması 31.09.2019 tarihinde sona erdiğini, eğer ki davacı yanın iddia ettiği şekilde bir tehdit unsuru söz konusu olsa idi, davacı şirketten ayrılıp diğer davalı şirkette çalışmaya başlamayan personellerin, fesih bildiriminde belirtilen tarihlerden önce sözde tehdit sonucunda iş akdinin sona ermesinin gerektiğini, davacı yanın hiçbir personeli müvekkili banka tarafından bu yönde tehdit edilmediği gibi, davacı yanın iddia ettiği şekilde “diğer davalı firma ile çalışmayan” personellerin de engellenmesi veya iş akdinin sona erdirilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, personeller, davacının personelleri olup, iş akdinin feshi yönünden karar ve takdirin işvereni olan davacıda olduğunun da tartışmasız olduğunu, ayrıca, davacının müvekkili banka lokasyonundaki çalışmaları sona ereceğinden, işyerinde meydana gelecek bu değişiklik kapsamında davacı personellerinin de ekonomik geleceğini değerlendirmeleri neticesinde çalıştığı firmayı değiştirmesinin olağan olduğunun da kabul edilmesi gerektiğini, davacı yanın “işçilerin ayartılması” şeklinde ve buna benzer itham ve iddialarının ispata muhtaç, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu davacının, soyut zarar iddiasını ispatla yükümlü olduğunu, davacının rekabet yasağı iddialarına dayanak olarak ileri sürülen diğer davalı şahsa ait beyan ve taahhütnamenin geçersiz olduğunu belirterek, sonuç olarak; tüm itirazları doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul İş Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin, davacı nezdinde yönetici yahut ortak olarak çalışmadığını, 4857 sayılı iş kanuna tabi olarak işçi sıfatına sahip olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı, iş ilişkisi devam etmekteyken sözde eylemin gerçekleştiğini iddia ettiğini, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre, iş ilişkisi devam ederken rekabet etmeme taahhütnamesine aykırılık hallerinde görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğunu, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, müvekkilinin ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı bir şekilde tek taraflı borç altına sokulduğunu işbu taahhütnamenin geçersiz olduğunu, taahhütnamede süre, yer ve konu unsuru bulunmadığı gibi, müvekkili davacı nezdinde güçsüz bir konumda bulunduğunu, taahhütname, Anayasa md. 49 ile koruma altına alınan “çalışma hakkına” aykırı olduğunu, taahhütname, davacının baskı ve tehditleri nedeniyle zorla imzalandığını, müvekkilinin iradesinin fesada uğratılmış olması nedeniyle geçersiz olduğunu, müvekkilinin mavi yaka personel olup, davacının zarara uğrama ihtimalinin bulunmadığını belirterek, sonuç olarak; davanın görevsiz mahkemede açılmış olması, taahhütnamenin tek taraflı cezai şart düzenlemesi, taahhütnamede süre, yer ve konu sınırlaması bulunmaması, davacının baskı ve tehditleri nedeniyle taahhütnamenin imzalanmış olması, müvekkilinin mavi yaka personel olması nedenleriyle dosya kapsamına sunulan taahhütnamenin geçersiz olması ve davacının tüm iddialarının kötü niyetli bir kurgunun ürünü olması nedeniyle davanın reddine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı aslında, davalı personelin kendisine iş akdi ile bağlıyken rekabet etmeme taahhüdüne aykırı davrandığını ileri sürdüğünden, davalı personelin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiası, davacı ile personel arasındaki iş akdinin sona ermesinden önceki döneme ilişkin olduğunu, uyuşmazlığın çözümü İş Mahkemesinin alanında kaldığını, müvekkili şirketin huzurdaki davada taraf sıfatı olmadığından husumet itirazlarının bulunduğunu, davanın konusunun geçerliliği dahi bulunmayan bir rekabet etmeme taahhüdüne dayanmakta olup, bu taahhüdün taraflarının davacı ile davalı personel olduğunu, müvekkili şirketin, taahhütnamenin tarafı olmadığını ve müvekkilini bağlamadığını, bu nedenle davalı personel ile davacı arasında kurulmuş bu sözleşmeye dayanarak müvekkili şirketin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacı tarafın iddia ettiği zararını, sonra da zararı ile müvekkili eylemi arasındaki illiyeti ispatlaması gerektiğini, ancak aksine, müvekkili şirket davacı personellerine asla iddia olunan şekilde davranmadığını, müvekkili şirketin davacıyı zarara uğratacak hiçbir hukuka aykırı eylemi ve kusuru bulunmadığından, davalı personelin iddia olunan taahhüde aykırılığı ile müvekkili arasında hiçbir rabıta bulunmadığından, müvekkili şirketin somut olayda ne münferit ne de müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkili şirket hakkındaki iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, davalı bankanın davacı ile sözleşmesini feshetmesinin müvekkili şirket ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkili şirketin davacı personellerini davalı banka ile birlik olup ayarttığı, iş ve rekabet sözleşmesini feshe ve ihlale teşvik ettiği, vaatlerde bulunduğu, personellerin davacıya haber vermeden iş akitlerini zımnen feshederek 01.01.2019 tarihinde müvekkili firmada çalışmaya başladıkları iddialarının gerçek dışı olup, ispata muhtaç olduğunu, davalı personelin, davalı bankanın fesih ihtarı tarihi olan 31.05.2019 dan çok sonra ve davacı ile davalı banka arasındaki hizmet akdi ve ticari ilişki sona erdikten sonra, 01.10.2019 tarihinde müvekkili şirkette çalışmaya başladığını, dolayısıyla davacının sözleşmesinin feshi ile müvekkili şirketin ilgisi ve diğer davalılarla işbirliği olmadığı açıkça görülmekte olup, davacı iddia ve taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı iddialarını ispata elverişli somut ve geçerli deliller sunamamış olup, zarar iddiasının da soyutt ve ispata muhtaç olduğunu, davalı personele ait taahhütnamenin geçersiz olduğunu belirterek, sonuç olarak; öncelikle davanın müvekkilin davada pasif husumet yokluğu nedeniyle ve mahkemenin görevsiz olması nedeniyle reddini, davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak ikame olunan davanın usulden ve esastan reddine, davacı aleyhine % 20’den az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Beyan ve taahhütname, ihtarname, irsaliyeli faturalar, fazla mesai listesi,teknik personel durum listesi, mesajlar, SGK kayıtları.
GEREKÇE :
Dava, haksız rekabet tazminat alacağına yönelik başlatılan takibe davalıların itirazı sonrası açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekilince, davalılardan … ile hizmet akdinin devamı sırasında, diğer davalıların teşviki ile, davalının sözleşmeden doğan sadakat yükümlülüğüne ve rekabet etmeme yükümlülüklerine aykırı davranması nedeniyle haksız rekabet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini talep edilmiş olup, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi hükmü uyarınca İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. Görev hususu dava şartı olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlığın çözümü İş Mahkemesinin görev alanında kaldığından, mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul İş Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/01/2021

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır