Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/87 E. 2020/117 K. 11.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/802 Esas
KARAR NO : 2020/89
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 04/02/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı şirketten toplamda 13.700,00-TL bedelli İklimsa marka, … Model 2 adet klima satın aldığını, davalının klima alınmadan önce müvekkiline ait iş yerinde keşif yaptığını, müvekkilinin davalı tarafından önerilen klimaları satın aldığını, klimaların kurulumu yapılıp, kullanılır şekilde müvekkiline teslim edildiğini, klimaların ısıtma ve soğutması ile ilgili problemler çıktığını, müvekkilinin talebi üzerine gelen yetkili servisin sorunu kısa süre da çözdüğünü, ancak en son, müvekkiline klimalar ortamı ısıtmadığı için ek cihaz konulması gerektiğini beyan ettiğini,
klimalarda kullanmakla ortaya çıkan gizli ayıp söz konusu olduğunu, davalının ayıbı kabul etmediğini, beyan ederek; öncelikle ayıplı klimanın yenisiyle değiştirilmesine, mümkün olmaması halinde ise ödeme tarihi olan 31/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte 13.700,00-TL ödenen klima bedeli ile müvekkilinin menfi zararına karşılık 1.000,00-TL nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davacı firmaya ortama uygun klimaların önerildiğini, davacı firma yetkililerinin fiyatları daha düşük olan dolayısıyla BTU’ sü düşük olan klimaları seçtiğini, yanlış keşif yapılmadığını, davacının talebi üzerine 28/12/2016 ve 12/01/2017 tarihlerinde yaşanan küçük problemlerin giderildiğini, müvekkili firma tarafından davacının klimaları için gönderilen 12/01/2017 tarihli son servisten 1 yılı aşkın süre sonra 08/02/2018 tarihinde davacı firmaya teknik servisin gönderildiğini, bu zaman zarfında davacının klimalarında bir problem yaşanmadığını, klimalarda bir ayıp olmadığını, klimaların düzenli olarak çalıştığını, davacının klimaları 2 yıl boyunca kullandıktan sonra, klimaları kış mevsiminde aldığı da göz önünde bulundurulduğunda, davacının talebinin kötü niyetli olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 31/01/2020 tarihli dilekçesinde ve 04/02/2020 tarihli celse de iki adet klimanın yenisi ile değiştirilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Mahkememizce huzurda dinlenen davacı tanığı … beyanında; “Ben davacı şirkette çalışmakta olduğunu, davaya konu klimalar kışın havalar soğuk iken hiç bir şekilde dükkanı ısıtmamaktadır. Hatta bunun için 2-3 tane soba alınmıştır. Klimalar için 5-6 kez servise başvurduk ancak gelip bir probem olmadığını söylediler, klimalar takıldığı ortamı hiç ısıtmamaktadır, ben klimayı satanlar tarafından iş yerinde keşif yapılıp yapılmadığına bizzat şahit olmadım.” ifadelerine yer vermiştir.
Mahkememizce huzurda dinlenen davacı tanığı … beyanıda; “Davaya konu klimaları 2-3 sene önce aldılar, klimalar kışın hiçbir şekilde bulunan ortamı ısıtmamaktadır. Soğuk hava üflemektedir. Hatta ısınmak için 2-3 tane elektrikli soba aldık, klimanın yapılması için bir kaç kez servise başvurduk, ancak servis gelsede klimayı onaramadı klima kışın soğuk hava üflemeye devam etti, klimayı satanlar klimayı satmadan önce çalıştığım işyerine gelerek takmış oldukları klimaların yeterli olacağını söylemişler, ben bunu bizzat duymadım o esnada orada olanlar bana anlatmıştır.” ifadelerine yer vermiştir.
Mahkememizce huzurda dinlenen davacı tanığı … beyanında; ” Klimalar kışın hiç bir şekilde bulunduğu ortamı ısıtmamaktadır. Bu konuda bir çok kez servise mürecat edilsede bir sonuç alınamamıştır. Ben klimalar takılmadan önce klimayı satanlar tarafından klimanın takılı olduğu yerde keşif yapılıp yapılmadığı bilmiyorum ben daha sonra çalışmaya başladım.” ifadelerine yer vermiştir.
Mahkememizce, iddia ve savunmaları dosyaya celp edilen evraklar ve taraflar arasındaki satım sözleşmesine konu klimaların ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise bu ayıbın gizli bir ayıp olup olmadığı, ayni ile değişim şartlarının olup oluşmadığı, varsa davacının menfi zararının olup olmadığı, davacının ayıp bildirimini zamanında yapıp yapmadığı hususlarında makine mühendisi bilirkişiden mahallinde keşif yapılarak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; dava konusu klimaların kurulumlarının yapıldığı tarihten itibaren 28/12/2016, 29/12/2016, 12/01/2017 ve 08/02/2018 tarihlerinde olmak üzere toplamda 4 kere davalı teknik servis tarafından müdahale edildiği, yapılan müdahalelerin arıza sebebiyle yapıldığı, ancak servis fişlerinde arızaların ne hakkında olduğu hakkında hiçbir açıklama yapılmadığı, yapılan işlem ya da işlemler ile ilgili yüzeysel bilgi yazıldığı, 08/02/2018 tarihinde davalı teknik servis tarafından yapılan son müdahalede klima dış ünitelerine ısıtıcı takıldığının belirtilmesi ile son arıca müdahalesinin cihazların ısıtma kapasitesini arttırmak amaçlı olduğu, cihazın satışı esnasında davalı teknik servis tarafından yapıldığı iddia edilen keşif ve cihaz
ısıtma/soğutma kapasitesinin belirlenmesine yönelik herhangi bir kayıt ve belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, dava konusu klima cihazlarının kurulumunun yapıldığı mahallerin ısı kaybı hesaplarına göre, zemin kat ısı kaybının 76.286 BTU/h olarak hesaplandığı, konulan cihazın 44.300 BTU/h olması sebebiyle zemin katın ısıtmasının mevcut klima cihazı ile sağlanamayacağı, 1. Kat ısı kaybının 14.985 BTU/h olarak hesaplandığı, konulan cihazların 44.300 BTU/H olması sebebiyle mevcut klima cihazının 1. Kat mahalin ısıtması yeterli kapasitede olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce, dosyanın aynı bilirkişiye gönderilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda klimaların yetersiz olması halinde klimanın çalışmasının durup durmayacağı, bu durumun gaz eksikliğine sebep olup olmayacağı, yeni alınan bir klimada gaz eksiltmenin normal olup olmadığı, davalı şirketin yetkili servisinin düzenlemiş olduğu servis tanımlama formuna istinaden gaz tamamlama işini bu sebepten dolayı yapılıp yapılmayacağı hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi ek raporunda özetle; dava konusu klima cihazlarında kapasite yetersizliği dışında olumsuz bir durum bulunmaması halinde klima cihazının kurulum tarihi ile teknik servisin müdahale tarihleri arasındaki süre (toplam dört arıza kaydı bulunmakta olup, ilk iki arıza için servis talebi cihazın kurulum tarihinden yaklaşık iki aylık bir süre sonrasında yapıldığı) göz önüne alındığında bu süre zarfında cihazın sürekli çalışmasından kaynaklanabilecek ve cihazın çalışmasını engelleyecek olumsuz bir durumun yaşanmasının belirlenmediği, sadece cihaz kapasitesinin yetersiz olması gaz eksikliğine sebep olan bir durum olmadığı, dava konusu cihazların 31/10/2016 tarihinde çalışır vaziyette kullanıcı davacıya teslim edildiği, cihazın montajının uygun olarak yapıldığı ve mekanik bileşenlerinde herhangi bir hasar olmadığı, ön şartıyla yeni bir klima cihazında gaz ilave gereksinimi meydana gelmemesi gerektiği, teknik servis formlarında gaz ilavesinin neden meydana geldiğinin belirtilmediği, gaz eksilmesinin montaj hatası, mekanik aksamda bir montaj hatasının olması, cihazın ilk kurulumunda sistemde yeterli miktarda gaz olmaması, iç ve dış ünite arasında standartlarda belirtilenden fazla mesafe olması halinde ortaya çıkabileceği ifade edilmiştir.
Eser sözleşmesi karşılıklı edimleri içeren bir iş görme sözleşmesidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirerek teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, iş bedelini ödemektir. Yüklenicinin eseri iş sahibinin amacına uygun olarak yapma zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk yasal olarak sadakat ve özen borcu ve genel ihbar yükümlülüğü olarak tanımlanmaktadır.(TBK 471 ve devamı). Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli fark, sonuç sorumluluğu yani tarafların anlaşmaları doğrultusunda yüklenicinin bir sonucu meydana getirmeyi taahhüt etmesidir. Sonucu taahhüt eden yüklenici TBK’nun 471. maddesi uyarınca iş sahibinin yararını gözeterek özen görevini sadakatle yerine getirmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışları esas alınacaktır.(TBK 471/1-2) Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder.
Taraflar arasında yapılan sözleşmede kullanılacak malzemelerin niteliği belirlenmemişse, TBK’nun 86. maddesi uyarınca ortalama nitelikte bir malzeme kullanılması gerekir. Taraflar arasında kullanılan malzemenin niteliği konusunda uyuşmazlık çıktığında yüklenicinin ortalama nitelikte malzeme kullanıp kullanmadığı ölçü alınmalıdır. TBK.’nun 472/3 maddesinde, eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa yüklenici bu durumu hemen iş sahibine bildirmek zorundadır, bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur” hükmünü ihtiva etmektedir. Genel ihbar yükümlülüğü, yüklenicinin sadakat borcunun gereğidir. Yüklenicinin ihbar mükellefiyeti gereği, iş sahibinin sağladığı malzemenin, teslim ettiği iş alanının, gösterdiği arsanın eserin meydana getirilmesine veya işin gereği gibi yapılmasına elverişli olmaması sonucu olabileceği gibi iş sahibinin talimatları sonucu da ortaya çıkabilir. Yüklenicinin bu durumlarda sorumluluktan kurtulabilmesi için iş sahibini uyarma görevini yerine getirmiş olması gerekir. İş sahibi, yüklenicinin malzeme, arsa ve eserin yapılması için gösterilen yerin ayıplı ve işin fen ve tekniğe uygun yapılmasına elverişli olmadığının bildirmesi ve uyarmasına rağmen işin devamı, verdiği malzemeler kullanılarak, eserin gösterdiği yer ve arsada yapılması konusunda talimat verecek olursa yüklenici eserdeki malzeme ile gösterilen arsa ve işin yapılacağı yerin ayıplı olması sonucu ortaya çıkan zararlardan sorumlu olmaz.
TBK.’nun 475 maddesinde ayıp halinde iş sahibinin hakları gösterilmiştir. Eser sözleşmeleri ilişkilerinde ayıp, sözleşme ve ekleri ile iş sahibinin beklediği amaca göre eserde olması gereken bazı niteliklerin bulunmaması ya da olmaması gereken bazı bozuklukların bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle; yüklenicinin ya sözleşmede bildirdiği niteliklerden ya da dürüstlük kuralına göre bulunması gereken niteliklerden yoksun olan eser, ayıplıdır. Eserin ayıplı yapılmış olması sözleşmeye aykırılık teşkil eder. Ayıp açık ve ya gizli olabilir. Açık ayıp, eserin tesliminden sonra makul süre içerisinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilebilecek ayıplardır. Gizli ayıp ise eserde basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, çıplak gözle görülüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır.
TBK.’nun 476. maddesi “Eserin ayıplı olması yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, iş sahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple iş sahibine yüklenebilecek olursa, iş sahibi eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz” şeklinde yapılan düzenlemeyle ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması yüklenicinin bu ayıptan sorumlu olmamasının bir koşulu olarak kabul edilmiştir.
Ayıbın iş sahibinin verdiği talimatın uygulanması sonucu ortaya çıkması halinde iş sahibi kusurlu olur ise de yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumluluktan kurtulabilmesi için talimatın doğru olmadığı ve yerine getirilmesi halinde eserin ayıplı yapılacağı konusunda iş sahibini açıkça ve sonucu açıklayarak uyarmış olması ve bunu kanıtlamış olması gerekir.
TBK.’nun 474/1 maddesi “İş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.” hükmünü ihtiva etmektedir. Kanunda muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmiş olup, işin niteliği, olayın özelliği ve imal edilen şeyin büyüklüğüne, genişliğine göre süreler farklı olacak ve bilirkişilerce belirlenecektir.
Açık ayıplarda iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü ihmal ederse TBK.’nun 472/2 maddesine göre eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.Gizli ayıplar yönünden ise; iş sahibi gecikmeksizin durumu yükleniciye ihbar etmek zorundadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda açık ve gizli ayıpların yükleniciye ihbarı şekliyle ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılmış olması ispat kolaylığı sağlar ise de, hukuki işlem değil maddi vakıa olduğundan eser sözleşmelerinde aksi sözleşmede veya eki şartnamelerde kararlaştırılmamışsa taraflar tacir olsa dahi ayıp ihbarının her türlü delille ve bu arada tanık beyanı ile de ispatlanabileceği Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında kabul edilmektedir.
Eserin kabulü başlıklı TBK.’nun 477. maddesinde, eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilmeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder denildikten sonra ikinci fıkrada iş sahibi gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılacağı kabul edilmiş ve üçüncü fıkrada eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa iş sahibi gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır, bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır hükmü getirilmiştir.
Taşınır ya da taşınmaz eserlerde teslimle yüklenici işi ifa etmiş sayılır, ancak sözleşmeden doğan sorumluluklarından kurtulmuş sayılmaz. Gizli ayıplarla ilgili sorumluluk teslimden sonra açık veya örtülü kabule rağmen devam eder. TBK.’nun 477/3 maddesi gereğince gizli ayıbın ortaya çıkması üzerine iş sahibi ayıbın ortaya çıktığını öğrendiğinde gecikmeksizin durumu yükleniciye yazılı yada sözlü olarak bildirmek durumundadır. Bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
Taraflar arasında davalı tarafından davacıya ait işyerine klima cihaz ve dış ünitesi montajı yapıldığı, iş bedelinin ödendiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı iş sahibi davalı ise yüklenicidir. Uyuşmazlık davalı tarafından yapılan işin ayıplı olup olmadığı, klimaların bulundukları ortamdaki ısı sorununun hangi tarafın kusurundan kaynaklandığı hususundadır.
Somut olay yönünden mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda; iş sahibi davacının iş yerine montajı yapılan klimaların 31/10/2016 tarihinde çalışır vaziyette davacıya teslim edildiği, zemin kata takılan klimanın kapasitesi ile ortamın ısı kaybı kapasitesinde düşük olduğu, bilirkişi raporu doğrultusunda zemini ısıtmamasının bu nedenden kaynaklanabileceği, bu durumun mahkememizce açık ayıp niteliğinde olduğuna kanaat getirilmiş, ilk servis formunun 28/12/2016 tarihli olduğu söz önünde ulundurularak, davacının ayıp ihbarını TTK 23/1-c maddesi gereğince süresinde yapmayacak, TBK 477. Madde hükmü gereğince eseri kabul etiği göz önünde ulundurularak; davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40-TL red harcından peşin alınan 35,90TL peşin harçtan düşülmesi ile eksik kalan 18,50TL karar ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır