Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/84 E. 2019/373 K. 24.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/84 Esas
KARAR NO : 2019/373
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/11/2000
KARAR TARİHİ : 24/04/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin 3305 sayılı yasayla değişik 2560 sayılı yasa ile … ‘nin su ve kanalizasyon işlerini yürütmek bu amaçla ilgili tesisleri kurmak ve kurulu olanları yönetmekle görevli olduğunu , Kuruluş Yasasının 13. Maddesine göre su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına karşılık abonelerden ücret alınması gerektiğini, bu konuda hangi esaslara göre ücret alınacağının Tarifeler Yönetmeliğiyle belirlendiğini, Tarifeler Yönetmeliğinin beşinci maddesine göre … ‘nin yalnızca kanalizasyon ve kullanılmış suların uzaklaştırılması hizmetlerinden yararlanan abonelere kullanılmış suların uzaklaştırılması tarifesinin uygulanacağının belirtildiğini, davalının … nolu sözleşme ile abone olduğunu, her su abonesinin yönetmelik gereği ayrıca bir sözleşme yapmaya gerek olmaksızın aynı zamanda atık su abonesi olduğunu, davalı aleyhine ödenmeyen … bedeli için … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının haksız yere itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra takibinin 5.908.350,000 ( eski Türk Lirası)TL üzerinden devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle ödeme emrinde endeksin miktarı ile hangi tarihleri kapsadığının yazılı olmadığını, hesaplamanın neye göre yapıldığının belli olmadığının, bunlara ilişkin belgelerin de bulunmadığını, müvekkilinin böyle bir borcunun olmadığını, muacceliyet ihtarı olmadığı için gecikme cezası talep edilmesinin de mümkün olmadığını, faiz talebini kabul etmediklerini , yetkili icra dairesinin de Şişli İcra Dairesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; mahkememizin 09/11/2015 gün ve … Esas, … K. sayılı ilamı ile; “… Davanın Kısmen Kabulü ile, … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davalı itirazının kısmen iptali ile; takibin 1.014,63 TL asıl alacak , 1.987,33 TL işlemiş faiz, 4.60 TL açma kapama bedeli ve 5,75 TL mühür bedeli toplamından oluşan toplam 3.012,31 TL üzerinden devamına , icra takip tarihinden itibaren asıl alacağa değişen oranlarda reeskont faizi ( avans faiz oranını geçmemek kaydıyla) yürütülmesine, 3.012,31 TL ‘nin %40 ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine,” karar verilmiştir.
Verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20.12.2018 tarih, … E., … K. sayılı ilamı ile; “… Uyuşmazlık, abone sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali talebine yöneliktir. Davalının 01.08.2018 ve 06.08.2018 tarihinde verdiği dilekçeler ile davacının, 03.12.2018 tarihli yazısından anlaşıldığı üzere temyiz incelemesi aşamasında 7243 Sayılı “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” kapsamında dava konusu borç yapılandırılarak 31.07.2018 tarihinde ödenmiştir. Bu haliyle, dava tarihi itibari ile davacının davayı açmakta hukuki yararı olsa da yapılandırma anlaşması ile birlikte dava konusuz kalmıştır. Buna göre mahkemece, temyiz yasa yolu aşamasında konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerektiğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
Bu noktada ortaya çıkacak bir diğer konu ise; yargılama gideri ve vekalet ücretinden taraflardan hangisinin sorumlu olacağı hususudur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama giderine mahkum etmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta; davalının dosyanın temyizi aşamasında yapılandırma isteminde bulunmakla, borcu kabul ettiği davacı idarenin ise, yasal şartları taşıyan davalının talebini değerlendirerek borcu yapılandırdığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava tarihi itibariyle, ödenmeyen fatura bedellerinin abone olan davalıdan tahsilini isteyen davacının, dava açmakta haklı olduğu kuşkusuzdur. Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle, davalıya imkan sağlamak ve ihtilafları sürdürmemek durumunda olan davacının öncesinde dava açmakta haksız sayılamayacağından, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline ve davacı yararına maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekmektedir. ” gerekçesi ile bozma kararı verilerek, dosya mahkememize gönderilmiştir.
Bozma sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde; usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmış, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuştur.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; yargıtay bozma ilamında da belirtildiği şekilde temyiz incelemesi aşamasında 7243 Sayılı “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun” kapsamında dava konusu borç yapılandırılarak 31.07.2018 tarihinde ödendiği, bu haliyle, dava tarihi itibari ile davacının davayı açmakta hukuki yararı olsa da yapılandırma anlaşması ile birlikte dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davalının dosyanın temyizi aşamasında yapılandırma isteminde bulunmakla, borcu kabul ettiği davacı idarenin ise, yasal şartları taşıyan davalının talebini değerlendirerek borcu yapılandırdığı, bu haliyle dava tarihi itibariyle, ödenmeyen fatura bedellerinin abone olan davalıdan tahsilini isteyen davacının, dava açmakta haklı olduğundan yargılama giderleri davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Konusuz Kalan Davanın Esası Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
2-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40.-TL karar harcından peşin alınan 40,04 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 4,36-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
3-Yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri : 40,04 TL, tebligat, müzekkere ve posta gideri: 249,00 -TL, keşif ve bilirkişi ücreti: 1.683,50 TL olmak üzere toplam 1.972,04 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca hesaplanan ve takdir edilen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5-…120 maddesi gereğince; taraflarınca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yanlara iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay (Temyiz) yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır