Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2019/716 Esas
KARAR NO:2023/25
DAVA:Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:26/12/2019
KARAR TARİHİ:13/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 2012 yılında bayilik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme kapsamında davalı şirketin ürettiği veya iç ve dış piyasadan satın aldığı ürünlerin pazarlamasını ve satışını yaptığını, bayi olarak hareket ettiğini, bahsi geçen sözleşmenin ticari ilişkinin feshedilmesine kadar devam ettiğini, davalı şirketin sözleşmenin gerektirdiği yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu süreçte sözleşmenin feshedilmemiş olduğunu, davalı şirketin 31/10/2018 tarihinde Türkiye yerel satış operasyonundan çıkma kararı aldığını duyurmuş olduğunu, buna rağmen sözleşmeyi yazılı olarak feshetmediğini, bunun üzerine müvekkilinin … 37. Noterliğinin 27/09/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnameyi gönderdiğini, davalı şirketin … 25. Noterliğinin 11/10/2019 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile cevap verdiğini, davalık şirketin 22/03/2019 tarihinde müvekkiline göndermiş olduğu servis hizmet süreci hakkında bilgilendirme maili ile devamına ilişkin güven uyandırdığını, 2012 yılında bayi olarak çalışmaya başlayan müvekkilinin davalı şirket ile yapılan toplantıda ikinci bir bayi açması için baskı yaptığını, açılacak olan 2. Bayi için maddi destekte bulunacağını belirttiğini, 2. Bayi açıldığı zaman hiçbir destekte bulunmadığını, bu yüzden müvekkilinin açmış olduğu 2. Bayinin zarar ederek kapatmak zorunda kaldığını, aradan 1,5 yıl geçtikten sonra davalı şirketin müvekkiline işyerini daha iyi bir konuma taşırsa bayilik koşullarının daha iyi olacağını belirttiğini, müvekkilinin davalı şirketin baskısına dayanamayarak işyerinin dekorasyonuna yardım edileceğini sözünü alarak işyerini başka bir yere taşıdığını, yeni işyeri ve artan kira ödemeleri nedeniyle müvekkilinin ekonomik olarak zorluk çektiğini, borçlarını kredi çekerek ödediğini, müvekkilinin banka kredileri ve faizleri sebebiyle daha çok zarara uğradığını, davalı şirketin müvekkilini oyaladığını, davalı şirketin beklenmedik bir karar ile Türkiye pazarından çekilmeye karar verdiğini, müvekkilinin bu yüzden ekonomik mahvına neden olduklarını, bu yüzden müvekkilinin evini ve araçlarını satmak zorunda kaldığını, davalı şirketin bağlantı adı altında araba, cep telefonu, saat vs. Gibi çekiliş önerilerinde bulunarak ve kota uygulaması yaparak müvekkilini ürün almaya teşvik ettiğini, bu yüzden müvekkilinin elinde ürünlerin stokları arttığını, depoda büyük bir stok durumu olduğunu, bu ürünlerin rayiç bedelinin uzman bilirkişiler ile belirlenmesi gerektiğini belirterek dava tarihi ile 2.000,00 TL mahrum kalınan kar, 3.000,00 TL yatırım masrafı, 5.000,00 TL stokta kalan ürün bedeli olmak üzere toplam da 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini, ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı Şirket ünvanı … … ANONİM ŞİRKET (ESKİ ADI: … … PAZARLAMA A.Ş.) iken 28/09/2021 tarihinde Genel Kurul’da alınan karar uyarınca … A.Ş. olarak değiştirilmiş. Söz konusu karar 01.10.2021 tarihinde İstanbul Ticaret Müdürlüğünce tescil edilerek 10421 sayılı gazetesinde ilan edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talep sonucu belli olmayan davanın kısmi dava mı yoksa belirsiz alacak davası mı olduğunu davacı tarafa sorulması gerektiğini, davacının talep sonucunun sırf daha az harç ödemek adına belirleyebileceği asgari miktardan daha az gösterdiğini, bu yüzden dürüstlük kuralına uymadığını, bu yüzden eksik olan harcın tamamlanması gerektiğini, bayilik ilişkisi kapsamında son olarak taraflar arasında 01/01/2016 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmenin herhangi bir ihtara gerek olmaksızın sona erme tarihi olan 01/01/2019 tarihinde kendiliğinde sona erdiğini, bu hususun sözleşmenin 3.1 maddesinde açıkça ifade edildiğini, müvekkil şirketin Türkiye yerel satışından ayrılma kararının bayilere bildirildiğini, bu sürece ilişkin bayilerin bilgilendirildiğini, davacının dava dilekçesindeki iddiaları ve zarar taleplerinin haksız soyut ve kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin süresi dolmasından dolayı kendiliğinden sona erdiği için müvekkil şirketin davacıya karşı herhangi bir ödeme yükümlülüğünün veya borcu bulunmadığını, davacının ikinci bayi için belirttiği iddiaların hiçbirisinin gerçeği yansıtmadığını, davacının bu iddialarını ispat edemediğini, davacının tamamen taraflar arasında bulunan sözleşme ışığında kendi insiyatifi ve ticari kararı ile stok ürünü miktarı belirlediğini, davacının maddi tazminat taleplerinin soyut ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddini, hukuki dayanaktan yoksun taleplerinin reddini, dava harç masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Deliller: Taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesi, taraflara ait ticari defter ve belgeler, tanık, bilirkişi raporları.
Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesini davalı tarafça haksız ve fiili olarak feshedilmesinden kaynaklı olarak mahrum kalınan kar ,yatırım masrafı stokta kalan ürün bedeli ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup , uyuşmazlık sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedilip feshedilmediği, bayilik sözleşmesinin haksız şart niteliğinde genel işlem koşulu içerip içermediği ve davacının maddi ve manevi tazminat alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Davacı tarafça … şirketlerinin Türkiye pazarından çıkmasından sonra davacının günlük işlerinde ne yönde aksamalar olduğu konusunda, söz konu aksaklıklar nedeniyle davacının yaşadığı ekonomik sorunlar konusunda, ticari itibar kaybına uğraması gibi uğradığı diğer zararlar ve dava dilekçesindeki diğer iddialar hakkında tanık dinletilmesi talebinde bulunulması üzerine davacı tanıkları dinlenilmiştir.
Davacı Tanığı … Beyanında: Davacıyı ben de davacının iş yeri yakınında esnaf olmam nedeniyle tanırım, davaya konu bayilik sözleşmesinden haberdarım, davacı beyaz eşya bayiliği işi ile iştigal etmektedir. Dükkanının adı … ticarettir. Davacının tek şubesi bulunmakta idi, ancak davalı firma ikinci şubeni aç yoksa bayiliği başka bir kişiye veririz şeklinde bildiğim kadarıyla davacıyı zorladı. Davacı bunun üzerine ikinci şubeyi açtı, ancak şubenin açılması sonrasında davalı firma söz verdiği kira yardımı ve diğer yardımları davacıya vermedi. Davacının ekonomik olarak zor duruma girmesi sonrasında ikinci şubeyi kapattı. Bundan bir yıl kadar sonra davalı firma Türkiye distiribütörlüğünü kapattı. Sonrasında bu haber basında ve … da yayıldı. Diğer bayiler arasında da konuşulmaya başlandı. Vatandaşlar arasında … küçük bir yer olması nedeniyle davalı firma Türkiye’den çekildiğinden artık bayiliğinin iyi çalışmayacağı, servislerinin artık iyi hizmet vermeyeceği yönünden söylentiler yayılmaya başlandı. Davacı tüm bu nedenlerle büyük mağduriyetler yaşadı. Davalı firmadan elindeki malları almasını istedi, ancak firma bu talebini reddetti. Biz yakın esnaf olmamız nedeniyle sürekli birbirimize gider geliriz, dükkana gelen müşterilerin; davacıya yönelik olarak “siz ürün kalitesinden bahsediyorsunuz ancak, ürünlerinin satışını yaptığınız firmanın Türkiye’den çekildiği, servislerinin başka firmalara devredildiği söyleniyor, bu durumda ürünü aldığımız takdirde güvencemiz kalmayacak” şeklinde söylemlerde bulunduklarını duydum. Müşterilen bu nedenle davacının dükkanından alışveriş etmiyorlardı. Davacı borçlarını ödeyemediği için evini ve arabasını sattı. Kredi çekti, kredilerini ödeyemedi. Davalı firmaya ürünlerini iade edemedi. Hatta davalı firmanın servisini devrettiği firmanın servis yetkilileri davacıya onun aslında davalı firmaya ait bayiliğinin olmadığını söylediler. … gibi küçük bir yerde alışveriş yapan vatandaşlar aldıkları ürünün servis garantisi olmasını ve kolaylıkla servise götürme imkanlarının olmasını isterler, ancak bu şekilde söylentiler yayılınca davacıdan alışveriş yapmamaya başladılar ve davacı büyük maddi kayıplar yaşadı. Deposunda da halen iade edemediği ürünler bulunmaktadır. Ayrıca davacı büyük bir ticari itibar kaybına da uğramıştır. Daha önce çok iyi model bir arabası olmasına rağmen şuan arabası yoktur .oturduğu ev de dahi kiracı sıfatıyla oturmaktadır. Dedi.
Davacı Tanığı … Beyanında: Davacı benim uzun yıllardır arkadaşım olur bu sebeple k kendisini tanımaktayım, davalı şirket davacıya …’ın büyük bir yer olması sebebiyle ikinci bir bayiliği açma konusunda baskı uyguluyordu, bu baskıların sonucunda 2015 yılında ikinci bir bayiyi açtı, davacının açmış olduğu mağaza çarşıda değildi, davalı taraf kira yardımı yapacağını söyleyerek merkezde bir yere dükkanını taşımasını söyledi davacıda dükkanını merkezi bir yere taşımıştı, bu dükkan açma ve önceki dükkanı taşıma işleri nedeniyle davalı taraf davacıya herhangi bir kira ve dekorasyon desteğinde bulunmamıştır, davacı taraf davalı tarafın baskısı sonucunda 2018 yılında yüklü miktarda stoğuna beyaz eşya malzemesi depolamıştı, bunun ardından davalı taraf kısa bir süre sonra Türkiye’den çekilmiştir, davacının stoğuna aldığı malzemeleri geri almamışlardır, davalı tarafın Türkiye’den çekilmesinin ardından diğer mağazalar bunu fırsat bilerek müşterilere davalı firma hakkında olumsuz yönlendirmeleri nedeniyle davacı elinde bulundurduğu malzemeleri satamaz hale gelmiştir, bu nedenle gelir kaybı yaşamıştır, davacı taraf bayilik sözleşmesinin fesih edildiğini, davalı şirketin yetkili servislerinin başka bir firmaya devredilmesi soncunda öğrenmiştir, sözleşmenin fesih edildiğinde dair herhangi bir bildirimde bulunmamıştır, bilgim ve görgüm bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum dedi.
… Asliye Hukuk ( Ticaret ) Mahkemesine talimat yazılarak tarafların iddia ve savunmaları da, göz önünde tutularak, davacının 2012-2019 yılları arasındaki ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle, dava tarihi itibariyle davacının mahrum kalınan kâr, yatırım masrafı, stokta kalan ürün bedeli alacağının bulunup bulunmadığı hususunda Mali Müşavir bilirkişiden rapor alınmasının istenilmesine karar verilmiş olup talimat mahkemesince alınan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 1-Davacı … ile Davalı … Beyaz. Eşya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Eski Adı:… … Pazarlama A.Ş.) bayilik sözleşmesine istinaden ticari bir ilişkinin olduğu,
2-Davacı … 2012 yılından 2014 yılı dahil ürün alımlarının %100’nü Davalı şirketten aldığı, 2015 yılı dahil 2018 yılına kadar ürün alımlarının ortalama olarak yaklaşık %59,25’ni başka firmalardan tedarik ederek aldığı,
Sözleşmenin fesih dönemi olan 2018 yılından önceki döncmler Davacının bir önceki yıldan devreden ürünlerle birlikte yıl sonu stoklarının yıl içindeki alımlarla oranlılı olarak seyrettiği,
3-Sözleşmenin fesih dönemi olan 2018 yılında ise Davalı şirketten yıl içerisinde 405.266,34.-TL’ürün alımı yaptığı, 2018 Yılı sonu itibari ile de Stok da kalan ürünlerin, Davacının 2019 yılına devreden stoktaki ürünlerinin Davalı şirkete ait olup olmadığına dair envanter kayıtlarında belli olmadığı,
Davacının 2019 yılı satış hasılatının bir önceki yıl hasılatına göre yaklışık olarak aynı olması ihtimaline göre 86.336,12.-TL, hasılatın eksik olduğu bu bedel üzerinden yıllar itibari ile bildirilen kar oranlarının %17+%12 = 29/2 =%14,50 ortalaması üzerinden hesaplama yapıldığından yaklaşık olarak 86.336,12.-TL satış hasılatının maliyetinin 75.402,72.-TL olcağı ve 86.336,12.-TL. – 75.402.72.TL = 10.933,40.-TL kar kaybının olduğu,
4- Davacının 2018 yılı sonu itibari ile stokda bulunan ürünlerinin Davalı şirkete ait olduğuna dair envanter kayıtlarında mevcut bir kaydın olmadığı ve dosyaya delil niteliğinde sunulan herhangi bir belgenin de olmadığı, Davalı şirkete stok da bulunan malların iadesi ile ilgili fatura düzenlenip kayıtlara alınmadığı ve Stok da bulunan ürünlerle ilgili herhangi bir alacağının olmadığı,
5-Dava dosyasında talep edilen yatırım masrafı ile ilgili muhasebe kayıtların da herhangi bir gider kaydının olmadığı,
6-Yevmiye defterlerinin kapanış onaylarının yapılmadığı” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmalar, dosyaya alınan bilirkişi raporu ve tarafların rapora karşı beyan ve itirazları göz önünde tutularak, davalının 2016-2019 yılları arasındaki ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle, dava tarihi itibariyle davacının mahrum kalınan kâr, yatırım masrafı, stokta kalan ürün bedeli alacağının bulunup bulunmadığı hususunda bir mali müşavir bir bayilik alanında uzman sektör bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş olup 03/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Taraflar arasında geçerli sözleşme 01.01.2016 tarihinden itibaren geçerli olup, 1’er yıl uzamayla nihayetinde 31.12.2018 tarihinde sona eren “Bayilik Sözleşmesi” isimli sözleşmedir. Bu sözleşmenin, davalı tarafın antetli kağıdına yazılmış, boşlukların doldurulması suretiyle kullanılan standart sözleşme olduğu bellidir. Bu sözleşme 31.12.2018 tarihinde, herhangi bir fesih bildirimi yapılmadan kendiliğinden sona ermiştir. Davacı taleplerinden yoksun kalınan kar, davacı iddiasına göre, sözleşmenin haksız ve süresinden önce feshi nedeniyle (haksız fiil nedeni) , sözleşme uygulamada kalsa idi davacının elde edeceği karlardan mahrum kaldığı iddiasıyla talep edilmiş olsa da, sözleşmenin süresinden önce değil, 31.12.2018 tarihinde sözleşme süresinin kendiliğinden bitmesi nedeniyle sona erdiğinden yoksun kalınan kar hesabı yapılmamıştır. Davacı tarafın yatırım masrafları konusundaki iddialarını hem teorik olarak hem de fiili olarak bir matematik hesabına dayandırıp ispat edemediği, bu konuda davacı tarafın sadece tanık anlatımlarına dayandığı, tanık anlatımlarının takdirinin de Sayın Mahkemede olduğu, yapıldığı iddia edilen yatırım harcamaları ile ilgili olarak dava dosyasında hesaplanabilir nitelikler taşıyan herhangi bir davacı delili bulunmadığı belli olduğundan sektörel olarak hesaplama da yapılmamıştır. Davalı tarafın Türkiye pazarındaki faaliyetlerine son verdiği net olarak belli olduğu için, feshin sonuçlarını düzenleyen 13.maddesinin davalı lehine uygulanması gerektiği, 13.10.2021 tarihli yerel bilirkişi raporunda görevlendirmeye rağmen fiili sayım yapılmadığı, kaydi sonuçlardan da davalıya ait stok tespitinin yapılamadığı, aslında stokta kalan tüm ürün+parça+aksesuarların fiilen sayılarak davalı tarafından geri alınması gerektiği, dava tarihinden bu yana aradan geçen süre nedeniyle hali hazırda stokta davalı tarafa ait markalara ait ürün bulunmuyor İse, tazmininin de gerekmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde görüş ve kanaat bildirmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesine yeniden talimat yazılarak dosyanın daha önce rapor düzenleyen bilirkişiye tevdii ile davacı vekilinin bildirmiş olduğu adrese gidilerek davacının stoğunda kalan ürün parça ve aksesuarlar sayılarak stokta kalan ürünlerin ve bedelinin tespiti hususunda ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup talimat mahkemesince alınan 03/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: “30/09/2022 tarihinde Davacı … bildirmiş olduğu … Mah. … Bulvarı N-32 deposunda yukarda ürün kodları ile birlikte Fatura alış bedelleri üzerinden 45 adet ürünün tutarının: 76.981,00.-TL olduğu, Davacı …’ın Davalı … … Şirketi (Eski Adı:… … Pazarlama A.Ş.) den almış olduğu 30/09/2022 tarihi itibari ile tespit edilen ürünlerin faturalarının olduğu, alınan Tüm ürünlerin faturalara göre Ticari Defterlerde Muhasebe kayıtlarının yapıldığı, Tespit edilen ürünlerin tamamının Ambalajlarının üzerinde Gönderci olarak Davalı … … Şirketi (Eski Adı:… … Pazarlama A.Ş.)’nin etiketlerin olduğu” görüş ve kanaatlerini bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamından; taraflar arasında 06/06/2016 tarihinde imzalanmış olan Bayilik Sözleşmesi’nin 3.maddesinde sözleşmenin 01/01/2016 tarihinden itibaren ve 1 yıl süre ile geçerli olacağı, anlaşmanın 11 ve 12. Maddelere göre daha önce sonlandırılmadığı hallerde 1’er yıl süre ile yenileneceği ancak her halde anlaşmanın ilk imza tarihinden itibaren toplam 3 yıl geçmekle herhangi bir ek ihtarata gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Sözleşme 06/06/2016 tarihinde imzalanmış olup taraflarca daha öncesinde fesih ihbarı yapılmadığından sözleşmenin 06/06/2019 tarihi itibariyle kendiliğinden sona ermiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafça sözleşmenin feshi nedeniyle mahrum kalınan kar ve yatırım bedeli taleplerinde bulunulmuş ise de; Sözleşmenin 3.2 Maddesindeki “Bayi İşbu Anlaşma kapsamında alınan ve alınacak ücretin, işbu Anlaşmanın sona ermesinin ya da feshedilmesinin ardından doğacak herhangi bir tazminat hakkı da dahil olmak üzere iş bu Anlaşmanın süresi ve sonrasında Bayi’ye ödenen ya da ödenebilecek tüm tutarlara ilişkin tüm ödemelere karşılık geldiğini kabul eder. Bayi Anlaşmanın sona ermesi veya fesihinden dolayı müşteri kaybı, kar kaybı, web sitesi yatırımı, pörtföy tazminatı veya benzer gerekçelerle …’ten tazminat talep etme haklarından feragat etmektedir. Keza Bayi tüm yatırım, harcama ve tahhütlerle ilgili karar verirken bu Anlaşmanın sona erme veya fesihinden kaynaklanabilecek zarar ve ziyanları basiretli tacir sıfatı ile dikkate aldığını ve bu riski üstlenmeyi bilerek ve isteyerek karar verdiğini ve vereceğini beyan ile ikrar eder, varsa kendi bayilerinin bu yöndeki taleplerinden tüm ferileri ile birlikte Bayi sorumludur.” şeklindeki düzenleme ve sözleşmenin, 3.madde gereğince taraflarca belirlenen sürenin sonunda kendiliğinden sona ermiş olması, haksız feshin söz konusu olmaması nedeniyle davacının mahrum kalınan kar talebi yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça yatırım bedeli talep edilmiş ise de taraflar arasındaki sözleşmenin 3.2 . Maddesinden davacının yatırım bedelini sözleşmenin sona erme ihtimalini bilerek üstlenmiş olduğunun anlaşılması ve ayrıca yatırım masrafı ile ilgili davacı muhasebe kayıtlarında herhangi bir gider kaydının olmaması göz önünde tutularak davacının yatırım bedeli talebinin reddine karar verilmiştir
Davacı tarafça stokta kalan ürün bedeli talep edilmiş ise de sözleşmenin 13. Maddesindeki “İşbu Anlaşmanın feshi üzerine Indesit, kendi takdirinde olmak üzere, Bayi, Indesit’e, (a) fabrika çıkışlı orjinal ambalajında bulunan mevcut kullanılmamış ve hasar görmemiş Ürünler’in tamamını (ya da …’in takdir edeceği bir kısmını) ve (b) söz konusu fesih ya da sonlandırmadan önceki on iki aylık sürede Bayi tarafından Indesit’ten alınmış ve o dönemde Bayinin envanterinde kalan mevcut durumda kullanılmamış ve hasar görmemiş parçaları ve aksesuarları satmayı kabul eder. Söz konusu geri satım halinde, ilgili Ürünler’in Bayi’nin alım yaptığı en son fatura bedeli üzerinden işlem yapılacaktır. Taraflar, …’in işbu Madde kapsamında Ürün’ü yeniden satın almaya ilişkin herhangi bir yükümlülüğünün olmadığını ve Bayi’ye karşı, fesih sonrasında Bayi’nin sahip olduğu mevcut durumda kullanılmamış Ürün ve hizmetler için, yasal zorunluluklar dışında sorumlu olmadığını kabul etmektedir” şeklindeki düzenleme ile stokta kalan ürünleri satın almama takdiri davalı tarafa bırakılmış olup, davacı bayinin fesih sonrasında davalı firmanın herhangi bir ürün alma yükümlülüğü bulunmadığını kabul etmiş olması nedeniyle davacının stokta kalan ürün bedeli talebi de yerinde görülmemiştir.
Kişiliğin korunması Medeni Kanun 23 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, kişilik hakkı ihlal edilen kimsenin manevi tazminat talep edebileceği kabul edilmiştir. Davacı tarafça manevi tazminat talebinde bulunulmuş ise de davacının kişilik hakkının ihlal edildiği ispat edilemediğinden manevi tazminat talebi yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile artan 161,65 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacının maddi tazminat talebi yönünden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davacının manevi tazminat talebi yönünden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde kendilerine iadesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/01/2023
Katip …
(e-imza)
Hakim …
(e-imza)