Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/678 E. 2021/424 K. 09.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/678
KARAR NO : 2021/424

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/12/2019
KARAR TARİHİ : 09/06/2021

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …Sigorta nın sigortalısı… Sanayi ye ait iş yerinde 11.06.2016 tarihinde..’ye ait su borusunun patlaması sonucu iş yeri içerisine su sirayetine istinaden hasar meydana geldiğini, bu nedenle müvekkilinin 4.253,93 TL sigortalı şirkete ödediğini, ödenen meblağın…’ye rücu talebinde bulunulduğunu, buna dayalı olarak Bakırköy …, İcra Dairesinde … esas numaralı dosya ile icra takibine başlandığını, ancak davalının itiraz etmesi üzerine icra takibinin durdurulduğunu, davalı …’nin bu olayda hizmet kusurunun mevcut olduğunu, su
borusunu patlaması sonucu iş yeri içerisine sızan suların depo bölümü tavan -duvar boyaları ve ofis kısmr tavan boyalarının lekelendiğini, muhtelif cins ve miktarda emtia ( rekor, sayaç vs.) , muhtelif demirbaşın ( matkap, boru makası vs.) ıslandığının tespit edildiğini, davalının bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığını; ancak, çalışmalarında özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirket olduğunu ve tacir sıfatını taşıdığı benimsenmesinin gerektiğini, Bu gibi kuruluşların kendi aralarında ve üçüncü şahıslarla olan ilişkilerinden, haksız eylem niteliğindeki tutumundan kaynaklanan uyuşmazlıkların adlı yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiğini belirterek davanın kabulüyle %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin HMK 119. madedsinde düzenlenen zorunlu şartlarını taşımadığını, usule ilişkin eksikliklerin tamamlanmadığı takdirde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinin netice kısmını açık olarak belirtmediğini, işbu davada adli yargı/idari yargı yolu uyuşmazlığın söz konusu olduğunu, tam yargı davası niteliği olan davalarda, yargı yolunun idare mahkemelerinin olduğunu, dolayısıyla, işbu davanın istanbul idare mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, davanın görevsizlik ve yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini , davanın mahkeme tarafından ticari nitelik arz ettiğinin kabul edilmesi ihtimalinde davacının dava şartı olan zorunlu ticari arabuluculuk hükümlerinde düzenlenen şartları yerine getirmesi ve ticari arabuluculuğa başvurmasının gerektiğini, ticari arabuluculuk hükümlerinin bertaraf edilmesi amacıyla asliye hukuk mahkemesinde dava açılmasının mümkün olmadığını, davacının davasını kabul anlamına gelmemek üzere belirtmek isteriz ki, sigortacı şirketin sigorta primleri, zarar hesabına katması, ücret ve sigorta primlerini icra takibine konu etmesinin mümkün olmadığını, davaya konu alacak iddiasındaki faiz başlangıcının ödeme tarihinden itibaren istenmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı idarenin, açılan işbu dava ile birlikte mütemerrit hale geldiğini, bu nedenle, faiz isteminde dava tarihinin esas alınmasının gerektiğini, ayrıca talep edilen alacak miktarının da fahiş olduğunu, idarenin temerrüde düşürülmeden hasar tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin hukuk dışı olduğunu belirterek öncelikle yargı yolu ve görev itirazlarının kabulü ile, görevsizlik kararı verilmesine, İdari yargı yolunun görevli olduğunun tespitine, bu mümkün olmadığı takdirde, dava dosyasının İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın usule ayıkırılık itirazlarımız nedeniyle reddine; davacının davasının esastan ve tümüyle reddine, davacının faiz isteminin tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunanlar… İnş ve… İnşaat vekili tarafından sunulan ihbara cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde olayın nerede,hangi adreste olduğunun belli olmadığını, aynca davacının da kim olduğunun belli olmadığını, dava dilekçesinin usule uygun olmadığını, müvekkillerinin kanalizasyon işi yapmakta olduklarını, davacının yarar iddia ettiği işin temiz su borusuyla ilgili olduğunu, müvekkillerinin davacının iddia ettiği gibi bir işlerinin olmadığını, zarar gördüğü iddia edilen taşınmazın iskanlı bir yapı olduğunun belli olmadığını, ne olduğu anlaşılmayan yersiz ve haksız davanın reddini karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası, ödeme dekontları, Sigorta Poliçesi, ibraname, Ekspertiz raporu, hasar dosyası, faturalar,…’nin 30/10/2020 tarihli cevabi yazısı.
GEREKÇE :
Dava, davacının sigortalısına ait işyerinde …’ye ait borunun patladığı iddiasına
dayalı sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalı …’den, TTK 1472.maddesi gereğince rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce, …’ye müzekkere yazılarak, …a Mah… Cad No:.. adresinde bulunan iş yerinin su basması nedeniyle adresi bildirilen iş yerine yakın alanda 11/06/2016 tarihinde kazı çalışması yapılıp yapılmadığının bildirilerek, yapılmış ise çalışmaya ilişkin evrakların gönderilmesi talep edilmiş olup, …’den verilen 30/10/2020 tarihli cevabi yazı ile; haziran 2016 ayına ait hakediş nüshaları ve su arızası ile ilgili kısımların incelenmesinde, söz konusu adresten gelen herhangi bir şikayet veya ekiplerince yapılan bir imalatın bulunmadığı bildirilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesi ile, tanık deliline dayanmış olup, mahkememizin 3 no.lu celse 1 no.lu ara kararı ile, davacı vekiline tanık dinletmek istediği vakıayı ve tanık listesini sunması için iki hafta süre verilmiş, verilen süre içinde tanık listesi verilmemesi halinde bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı meşruhatlı davetiye ile ihtar edildiği ancak, davacı vekilince tanık listesi sunulmadığı görülmüştür.
TTK m 1472 /1. Maddesi, ” sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” şeklinde,
6098 sayılı TBK’nun 49/1.maddesi, “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde
6098 sayılı TBK’nun 50/1.maddesi, “Madde 50 – Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır” şeklinde düzenlenmiştir.
Tüm dosya kapsamından; davacı vekilince, düzenlenen poliçe kapsamında dava dışı sigortalısının uğramış olduğu hasar bedeli ödenerek, hasar bedelinin TTK 1472. maddesi kapsamında zarara sebebiyet verdiği iddia olunan davalı …’den tahsili talep edilmiş ise de, meydana gelen zararı ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında bulunan davacı tarafça sigortalısına haksız bir fiil ile davalı tarafından zarar verildiği, haksız fiilin davalı tarafından gerçekleştirildiği ispat olunamadığından, davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek, aşağıda belirtildiği şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre;.
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine,
2-Bu dava sebebiyle 59,30- TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden, peşin alınan 58,93-TL nin mahsubu ile eksik kalan 0,37 TL nin davacıdan alınarak hazineye irat edilmesine,

3-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden 4.080,00TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı ve davalı tarafça tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/06/2021
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır