Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/648 E. 2020/718 K. 22.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/648 Esas
KARAR NO : 2020/718
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 22/12/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tüzel kişi arasında Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, gerçek kişi davalı bu sözleşmelere müteselsil kefil olduğunu, davalılar tarafından ödemelerin yapılmadığını, bunun üzerine Gebze 6.Noterliğine ait 01/11/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarname ile hesabın kat edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine takip başlatıldığını, davalıların ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyan ederek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 06/08/2014 tarihinde borçlu şirketteki tüm görevlerinden istifa ettiğini, bu durumun davacı tarafa bildirildiğini, 10/08/2016 tarihinde müvekkilinin hisselerini de devrettiğini, bu hususun davacı tarafından bilindiğini, bu nedenle müvekkilinin borçlu olmadığını beyan ederek davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti. Usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmesine rağmen süresi içinde cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkememizce …. İcra Dairesine müzekkere yazılarak 2018/… Esas sayılı takip dosyası celp edilmiş, dosyanın incelenmesi sonucunda, davacının davalılar aleyhine takip başlattığı, davalıların yasal süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederek takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce, banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak takip tarihi itibariyle davacının, davalılardan alacaklı olup olmadıkları noktasında bankacılık alanında uzman bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile davalı tüzel kişi arasında 1.250.000,00TL limitli 06/12/2013 tarihli sözleşme imzalandığı, davalı gerçek kişinin sözleşmeye kefil olduğu, kredi hesabının … Noterliği’nin 01/11/2018 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kat edildiği, ihtarnamenin davalı tüzel kişiye 05/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı gerçek kişiye 05/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, tarafların 07/11/2018 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1.maddesinde akdi faizin belirlendiği, buna göre “TL kredilerinde TCMB gecelik faiz oranı+30 oranında akdi faiz uygulanacağının” kararlaştırıldığı, sözleşmenin 11-B maddesinde temerrüt faizinin belirlendiği, buna göre ” TCMB’ye bildirdiği kredi faiz oranlarında muacceliyet tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına, bu oranın %30 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğinin” kararlaştırıldığı, ancak davacı bankaca sözleşmesel temerrüt faizi yerine, avans faizi olan %19,50 oranında temerrüt faizi talep edildiği, bu talebin yerinde olduğu, davacı tarafça talep edilen faiz oranlarının daha düşük olduğu, davacı tarafın takip tarihi itibariyle sözleşme hükümlerine göre 2.944,35TL asıl alacağı olduğu, 42,47TL işlemiş faiz alacağı olduğu, 2,12TL BSMV, 343,16TL ihtarname masrafı alacağı olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında ve bilirkişi raporundaki yapılan hesaplamalar üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı tarafın sözleşmede kararlaştırılan temerrüt faizi oranında daha az temerrüt faizi talep ettiği, bu faiz oranının taleple bağlılık ilkesi gereğince kabul edilebilir olduğuna karar verilerek ve tarafların 07/11/2018 tarihinde temerrüte düştüğü görülerek, davacının, davalılardan takip tarihi itibariyle 2.944,35TL asıl alacağı olduğu, 42,47TL işlemiş faiz alacağı olduğu, 2,12TL BSMV, 343,16TL ihtarname masrafı alacağı olduğu hesaplanarak davacının, davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
6098 sayılı TBK ile mülga Borçlar Kanunu’ndan farklı olarak kefalet sözleşmesinden dönme düzenlenmiştir. TBK md.599 ile kefile kefalet sözleşmesinden dönme hakkı tanınmıştır, bu maddede; “Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir. Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan düzenlemeye göre; kefilin sözleşmeden dönebilmesi için kefaletin ileride doğacak bir borç için verilmesi ve asıl borçlunun maddi durumunun bozulmuş olması koşullarının bulunmasına bağlıdır. İlk koşul, asıl borçlunun borcunun dönme tarihinden önce doğmamış olması durumudur. Buna örnek olarak, ileride alınacak olan bir kredi için kefilin kefalet vermesi gösterilebilir. Alacaklı asıl borçlu için kredi açmışsa artık kefil de kefalet sözleşmesinden dönme hakkına sahip değildir.
Asıl borçlunun maddi durumunun bozulması koşulu, kural olarak, kefalet sözleşmesinin yapılmasından daha sonra ancak asıl borcun doğumundan daha önce gerçekleşmesi gerekmektedir. Ancak bununla birlikte kefil, kefalet sözleşmesi kurulması sırasında asıl borçlunun maddi durumunun kefaletten dönmeyi gerektirecek kadar kötü olduğunu bilmiyorsa, yine de sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Burada kefilin asıl borçlunun maddi durumunu iyiniyetli olarak bilmiyor olması gerekir. Buradaki bilgisizlikten kasıt, kefilin asıl borçlunun maddi durumunu hiç bilmiyor veya hiç araştırmamış olması değil ancak asıl borçlunun maddi durumunun bildiğinden daha farklı olması durumudur. Sözleşmeden dönme için gerekli iki koşulun gerçekleşmesiyle kefil, tek taraflı irade beyanı ile kefalet sözleşmesini sona erdirme imkânına sahiptir. Kefalet sözleşmesinin belirli süreli veya belirsiz olarak akdedilmesinin de sözleşmeden dönme hakkının kullanılması bakımından bir önemi yoktur. Ancak kanun, bu irade beyanına yazılı şekil şartı getirmiştir. Buna göre kefilin, alacaklıya yapacağı bildirimin yazılı olması gerekmektedir. Ayrıca kefilin irade beyanının, kuşkuya yer vermeyecek derecede açık olması gerekir.
Davalı … vekili tarafından her ne kadar kefaletten dönüldüğüne ilişkin beyanda bulunulsa da bu hususta dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı ve davalı gerçek kişinin 10/08/2016 tarihinde hisse devri yaptığı ve taraflar arasındaki sözleşme tarihinin 05/12/2013 tarihi olduğu göz önünde bulundurularak gerçek kişi davalının bu savunması mahkememizce kabul görmemiştir.
Öte yandan İİK’ nın 67/2.maddesinde itirazın iptali davasında borçlu- davalının itirazın haksızlığına karar verildiği taktirde borçlunun diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumu ve davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre hükmolunan meblağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiş olup, somut olayda takip konusu alacak likittir. Bu nedenle davalı aleyhine asıl alacak miktarının %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının KISMEN KABULÜ İLE,
Davalıların … İcra müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile, takibin 2.944,35TL asıl alacak, 42,47TL işlemiş faiz, 2,12TL BSMV ve 343,16TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 3.332,10TLüzerinden devamına,
2.944,35TL tamamen ödeninceye kadar asıl alacağın takip tarihinden itibaren avans faizi ve işleyecek faize % 5 oranında BSMV uygulanmasına,
666,42TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli olan 227,62-TL karar ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile eksik 183,22-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 50,80- TL ( başvurma, vekalet harcı) davetiye, posta gideri: 208,00-TL, bilirkişi ücreti 600,00TL olmak üzere toplam: 858,80- TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.332,10TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … kendisi vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 0,62TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine,
7-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı … davalı vekilinin yüzüne karşı kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır