Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/646 E. 2020/671 K. 16.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/646 Esas
KARAR NO : 2020/671

DAVA : İtirazın İptali
(Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/12/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2020
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin; uzun yıllardır tekstil sektöründe halı ve kilim üzerine üretim ve satış yapan köklü bir firma olduğunu, davalı şirket i1e 11.03.2015 tarihinde anlaşarak, davalının örnek dairesinde kullanılmak amacıyla 6 adet el dokuması halıyı kendilerine sattığını, satış bedeli olarak da her metrekaresinin 500,00- TL olarak belirlendiğini, yapılan satış için 11.03.2015 tarihli toplam 15.646,00- TL bedelli fatura düzenlendiğini, fatura ile birlikte halıların davalı şirkete derhal teslim edildiğini ve davalı şirketin örnek dairesinde kullanılmaya başlandığını, fatura üzerinde bulunan imza ve kaşeden de bu durumun sabit olduğunu, davalı şirketçe fatura ve cari hesap bedelinin müvekkili şirkete ödenmediğini, bunun üzerine davalı şirket yetkililerine ulaşılmaya çalışıldığını, mailler gönderildiğini ancak herhangi bir sonuç alınamadığını, son çare olarak İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketçe yapılan icra takibine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini belirterek, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyaya yapılan itirazın iptaline, davalı aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, dava dilekçesinde davalıyı …Ltd. Şti. olarak gösterdiğini ve faturanın da yine aynı şirket adına düzenlendiğini, davanın ise … adına ikame edildiğini, bu hususlar gözetildiğinde, davanın müvekkili şirket açısından husumetten reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin, 20 Haziran 2013 tarihli Ticaret sicil gazetesinde de görüleceği üzere “… Limited Şirketi” iken tür değiştirerek “… Anonim Şirketi …Anonim Şirketi” olduğunu, davacının, dava dilekçesine dayanak belge olarak gösterdiği 11.03.2015 tarihli faturanın ise “… Ltd. Şti” şirketi adına tanzim edildiğini, faturanın düzenlendiği tarihte ise müvekkili şirket “…” olarak faaliyetinde devam ettiğini, gerek dava dilekçesinde husumetin yanlış yöneltilmesi, gerekse de faturanın müvekkil adına düzenlenmemiş olması sebebiyle iş bu davanın husumetten reddinin gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili şirketin borcu olduğunu, fatura alacağına dayanarak müvekkili şirket aleyhine takip başlatıldığını beyan etmişse de, müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişkinin olmadığını, davacı yanın, her ne kadar faturanın konusunu oluşturan halıları müvekkiline teslim ettiğini beyan etmişse de; müvekkilce davacıdan halı alınmadığını, yani müvekkilinin, davaya konu edilen fatura ve muhteviyatından haberdar olmadığını, zira davacının söz konusu faturaları müvekkili şirket çalışanlarına teslim edildiğini, şirket çalışanlarının imzası ile alındığını ispat etmesi gerektiğini, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla; HMK. 200 ve İİK. madde 67 hükümleri gereğince, davacı, varlığını iddia ettiği alacağını hukuken muteber şekilde ispat etmekle yükümlü olduğunu, müvekkiline söz konusu malların teslim edilip edilmediğinin davacı tarafça somut delillerle ispatlanmasının gerektiğini, davaya konu malların teslim edildiğine ilişkin sevk sevk irsaliyesi de düzenlenmediğini, müvekkili şirkete fatura gönderilmediği ve fatura ile birlikte söz konusu malların teslim edilmediğinin açık olduğunu, aksi halde davacı yan davaya konu alacak ve buna bağlı fatura ve malları müvekkili şirkete teslim ettiğini ispat edemeyeceğinden, huzurdaki davanın reddinin gerektiğini müvekkilinin, davacıya hiçbir borcu bulunmadığından; davacının faiz isteminin de haksız olduğunu, takip talebinde belirtilen faiz oranını, faiz başlangıç tarihini ve borcun tümünü kabul etmediklerini, davacının, şartları oluşmayan icra inkâr tazminatı talebinin de haksız olduğunu, borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte, bu aşamada müvekkili şirkete tebliğ edilen bir ihtarname bulunmadığına göre, likit bir alacağı da bulunmadığının sabit olduğunu, likit olmayan ve muhakemeyi gerektiren alacaklarda, icra inkâr tazminatına hükmedilmesi, gerek yasaların emredici hükümlerine, gerekse Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, sonuç olarak; haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, davacı yan aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER:
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası, cari hesap dökümü, bilirkişi incelemesi,
GEREKÇE:
Dava, cari hesap alacağına dayalı olarak başlatılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının tetkikinde;
davacı tarafından davalı aleyhine cari hesap bakiyesinden kaynaklanan faturaya istinaden 15.646,00-TL cari hesap bakiyesi, 8.430,84-TL takip öncesi işlemiş ticari temerrüt faiz olmak üzere toplam 24.076,84-TL alacağın tahsil tarihine kadar faiz, masraf ve vekalet ücreti ile tahsili, kısmi ödemelerde BK 100’e göre tahsili için ilamsız icra takibi başlattığı, davalı şirketin süresi içerisinde takibe, borcun tamamına ve tüm fer’ilerine, borca işletilen faize ve faiz oranına itiraz ederek icranın durdurulmasını talep ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosyanın ve ekli icra dosyasının tetkikinden davacı-alacaklı tarafça yapılan ilamsız icra takibine davalı-borçlu tarafından süresi içinde itiraz edildiği ve davacı-alacaklı tarafça yasanın öngördüğü 1 yıllık süre içerisinde mahkememize “itirazın iptali” davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin dava dilekçesinde dayanmış olduğu cari hesap dökümü dosyaya ibraz edilmiştir.
Tarafların yasal ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak; defterlerde gözüken alacak ve borç kayıtları ile hesap bakiyeleri tespit edilip, iddia , savunma ve itirazlar ile dosyaya sunulan belgeler değerlendirilerek varsa takip tarihi itibariyle davacı alacağının saptanmasına ilişkin Mali Müşavir bilirkişiden rapor alınmasına karar verilmiş olup, Mali Müşavir-Bağımsız Denetçi…’den alınan 02/07/2020 tarihli raporda özetle, davacı tarafın ibraz edilen ticari defterlerinde, takip tarihi itibariyle davalıdan alacağının olmadığını, davalının da ibraz edilen ticari defterlerinde de, davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, taraflar arasında ticari ilişkileri düzenleyen mevcut bir sözleşmenin ibraz edilmediğini, ibraz edilen bilgi ve belgelere göre, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün …dosya numarası ile 15.546,00-TL asıl alacak ve 8.430,84.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplamda 24.076,84.-TL üzerinden davalı aleyhine icra takibe geçtiğini, yapılan takibin ispata muhtaç olduğunu, zira ibraz edilen bilgi ve belgelere göre, davalının icra takibine yaptığı itirazının uygun olarak değerlendirildiğini, bu nedenle davacının davalıdan İstanbul …İcra Müdürlüğünün …dosya numarası ile yaptığı takipten dolayı alacağının olamayacağını, tarafların mahkeme masrafları, vekâleti ücreti, icra – inkâr tazminatları ve benzeri taleplerinin mahkemenin takdiri içinde kaldığı hususları rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; dava, davacı tarafından davalıya satılan halıların bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkin olup, davacı tarafça bedeli talep edilen satışa konu halılara ilişkin fatura ve irsaliye sunulamamış olup, her iki tarafın ticari defter ve belgelerinden borç ve alacak kaydının bulunmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının başlattığı icra takibinde kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın reddine,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 54,40-TL red harcının peşin alınan 411,18-TL den düşümü ile arta kalan 356,78TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dava tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 3.611,53-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından; 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca, Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00-TL nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davacı tarafca yatırılan gider ve delil avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır