Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/601 E. 2020/73 K. 30.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/601 Esas
KARAR NO : 2020/73

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 30/01/2020

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , karar başlığında isimleri yazılı davalılar ile , … AŞ , … AŞ,….AŞ ve… AŞ hakkında açtığı davada, müvekkili banka ile … AŞ arasında imzalanan 17/8/2011 tarihli 5.000.000 TL bedelli , 06/7/2011 tarihli 6.000.000 TL bedelli , 02/04/2012 tarihli 15.000.000 TL bedelli, 02/04/2012 tarihli 6.000.000 TL bedelli, 08/01/2011 tarihli 5.000.000 TL bedelli 5 adet genel kredi sözleşmesine , davalıların kefil olarak imza attıklarını, bu sözleşmelere istinaden adı geçen şirkete nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, gayri nakdi kredi kapsamında asıl borçlu şirket lehine muhtelif tarihlerde 9 adet olmak üzere toplam 4.573.977,40 TL tutarında meri ve kesin teminat
mektubu verildiğini, davalı – borçluların borçlarını ödememeleri üzerine müvekkili tarafından Beyoğlu … Noterliğinin 04/02/2013 tarih …yevmiye numaralı kat ihtarnamesi ile hesabın kat edildiğini, kat ihtarında hem nakdi kredilerin ödenmesinin istendiğini, hemde gayri nakdi kredilerin deposunun talep edildiğini, davalıların borçlarını ödemeyerek temerrüte düştüğünü, borçlular hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, borçluların icra takibine itiraz ettiğini, itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflarınca İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin… esas sayılı dosyasından ikame edilen itirazın kaldırılması davasında mahkemenin 8/4/2014 tarihli kararı gereğince davanın reddine karar verildiğini, borçluların icra takibine yapmış oldukları itirazın iptaline ve asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini bu talebin kabul edilmemesi halinde ise, 5.631.544,34 TL nin kat ihtarnamesinin tarihi olan 04/02/2013 tarihinden itibaren temerrüt faizi ( yıllık % 40 ) ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılardan … , …, …, … vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, davacı bankanın müvekkillerine karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattığını, müvekkillerince borca itiraz ederek takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı tarafından İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile 5/4/2013 tarihinde, itirazın kesin kaldırılması davasının açıldığını, yapılan yargılama sonunda 8/4/2014 tarihinde davanın retle sonuçlandığını, davacının bu defa itirazın iptali davası açmış ise de, bir yıllık hak düşürücü süre içinde bu davanın açılmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın itirazın kaldırılmasını davasının açtığı 4/4/2013 tarihinde itiraza mutalli olduğunu, bu tarihten itibaren bir yıllık sürenin bitiminin 5/4/2014 olduğunu, davanın ise bu sürenin dolmasından sonra 21/5/2014 tarihinde açıldığını belirterek HMK 142. Maddesi gereğince hak düşürücü sürenin dolmasından dolayı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/5/2014 tarihli dilekçesinde , açtıkları davanın terditli olarak açıldığını, itirazın iptalinin talep edildiğini ancak bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde ise , alacağın tahsiline ilişkin talep ile alacak davası açtıklarını, HMK nun 111.maddesi gereğince davanın terditli açılmasının mümkün olduğunu belirtmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, alacak istemine ilişkindir.
Deliller, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, genel kredi sözleşmeleri, kat ihtarı, gayri nakdi kredi dökümleri, ekstreler, hesap özetleri, eş muvafakatları, ticari defter ve belgeler , teminat mektubu ile ilgili evraklar ve bilirkişi incelemesi.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalılar ve … AŞ , . .. AŞ, …AŞ ve … AŞ aleyhine 3.570.081,09 TL asıl alacak , 35.700,81 TL işlemiş faiz , 1.785,04 TL BSMV olmak üzere toplam 3.607.566,94 TL toplam alacağın asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi , faizin %5 gider vergisi ile tahsili ayrıca toplam 2.023.977,40 TL bedelli meri teminat mektup bedellerinin banka veznesine deposu, bankaca tazmin edilmesi halinde tazmin tarihinden itibaren işleyecek %40 temerrüt faizi ve BSMV si ile birlikte tahsili için 13/02/2013 tarihinde ilamsız takip başlatıldığı , borçluların 1/03/2013 tarihinde süresinde itiraz ederek takibi durdurduğu,alacaklı vekilince İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesine 05/4/2013 tarihinde icra takibine yapılan itirazın kaldırılması için … esas nolu dosya ile dava açtığı, dolayısıyla davacı tarafın itirazı 05/4/2013 tarihinde öğrendiği, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresinin 5/4/2014 tarihinde dolduğu, davacı tarafça terditli olarak açılan itirazın iptali davasının tarihinin 11/4/2014 tarihi olması nedeniyle bir yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu tespit edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde terditli olarak talepte bulunmuş, itirazın iptali olmadığı takdirde davanın alacak davası olarak yürütülmesini talep etmiştir. Davacı davası terditli olarak açtığından davaya alacak olarak davası olarak devam edilmiştir.
Yargılaman devamı sırasında asıl borçlu şirket olan … AŞ ile , sözleşmeye kefil olarak imza atan … AŞ, … AŞ ve …AŞ tarafından Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesine … esas nolu dosya le iflas ertelemesi talepli dava açıldığı, mahkemece 13/7/2015 tarihinde verilen karar incelendiğinde bu şirketlerin iflasına karar verildiği, iflas kararının yargılamanın devamı sırasında henüz kesinleşmediği , dosyanın temyiz edilmesi nedeniyle yargıtay’a gönderildiği, ikinci alacaklılar toplantısının henüz yapılmadığı, bu davalılar açısından açılan davanın kayıt kabule dönüştüğü, İİK nun 194.maddesi gereğince bunlar yönünden devam eden davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına kadar durması gerektiğinden, bu davalılar hakkında devam eden davanın bu dosyadan tefrikine karar verilerek mahkememizin 2016/1287 esasına kaydedilerek, davaya karar başlığında yazılı davalılar açısında alacak davası olarak devam edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davalılardan … dosyaya 26/03/2015 tarihli dilekçe sunarak, “işbu davaya konu ana para borcunun 5.631.544,34 TL sinin hesap kat ihtarnamesinin tarihi olan 4/02/2013 tarihi itibariyle işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte kabul ediyorum ” diyerek davayı kabul etmiş , davalının kimlik tespiti yapılmış ayrıca davalının vekili olan ve vekaletnamesinde kabul yetkisi bulunan Av …, yine aynı şekilde açılan davayı kabul etmiştir. Daha sonra … adına vekaleten dosyayı Av … takip etmiş, vekaletinin süreli olduğu, 31/12/2016 tarihinde dolduğu görülmüş vekile yeni vekaletnamesini ibraz için süre verilmiş, Av … 16/01/2017 tarihli dilekçesinde vekaletinin süresinin dolduğunu, yeniden vekaletname çıkarılamadığından vekillik görevini sona erdiğini bildirerek ismini uyaptan silinmesini istemiştir.
Taraflarca ileri sürülen tüm deliller toplanarak banka kayıtları üzerinde inceleme yapma yetkisi de verilerek, davacının alacağının olup olmadığı varsa miktarının tespiti için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
26/7/2016 tarihli bilirkişi heyet raporu alınarak dosyaya bırakılmıştır.
Kredi borçlusu olan … AŞ nin 17/08/2011 tarihli 5.000.000 TL, 06/7/2012 tarihli 6.000.000 TL, 3/11/2010 tarihli 15.000.000 TL , 02/04/2012 tarihli 6.000,000 TL, 8/7/2011 tarihli 5.000.000 TL miktarlı genel kredi sözleşmelerine imza attığı, diğer davalıların ise kefil olarak sözleşmeyi imzaladıkları görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davalılardan … yargılama sırasında verdiği dilekçeyle davayı kabul ettiğini bildirdiğinden, bu davalı hakkındaki davanın vaki kabul beyanı nedeniyle kabulüne karar vermek gerektiği, kredi borçlusu olan şirket ile davacı banka arasında 5 adet Genel Kredi Sözleşmesi akdediliği, davalıların ise, bu sözleşmeyi kefil olarak imzaladıkları, kefaletlerin kanunun aradığı şekil şartlarını ihtiva etmekle geçerli olduklarını, davaya konu Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden borçlu şirkete kullandırılan nakdi krediler sebebiyle davacı bankanın, davalılardan, 4/2/2013 kat tarihi itibariyle 1.000.000 TL asıl alacak, 20.081,09 TL faiz ve fer’ileri üzerinden toplam 1.020.081,09 TL alacaklı olduğu, gayri nakdi krediler sebebiyle talep edilebilecek toplam alacağın ise toplam 4.550.000 TL olduğu, davacı yanın takibe itirazı 05/4/2013 tarihinde öğrendiği, bu itibarla itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı ancak, davacı yanın davayı terditli olarak açtığı, itirazın iptali talebinin kabul edilmemesi halinde davaya alacak davası olarak devam edilmesini talep ettiği, bu nedenle davaya alacak davası olarak kabul edildiği gerekçesiyle, davanın … yönünden kabulüne, diğer davalılar yönündün ise kısmen kabulü ile, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile, 5.631.544,34 TL’nın 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte … ‘dan, diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36 TL’lik limitle sorumlu olmak üzere ( 1.020.081,09 TL asıl alacak, 5.511,27 TL akdi faiz, 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36 TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL’sinin takip tarihi olan 13/02/2013 geri kalan 2.000.000 TL’sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar davalılardan …, …, … ve … vekillerince istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 06/07/2017 tarih, 2017/358 Esas, 2017/355 Karar nolu ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İstinaf kararına karşı …, …, …, … vekilince Yargıtaya Temyiz yoluna başvurulmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 11/03/2019 tarih 2017/4612 Esas 2019/1947 Karar nolu ilamı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine ait kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Bozma İlamında “Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali, itirazın iptali talebinin yerinde görülmemesi durumunda ise kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın davalılardan tahsili istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı bu nedenle davaya alacak davası olarak devam edildiği belirtilerek, yazılı gerekçelerle temyiz eden davalılar hakkındaki alacak davasının kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı temyiz eden davalılarca yapılan istinaf başvurusu ise bölge adliye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir.
Ancak, yukarıda yapılan özetten de anlaşıldığı üzere dava terditli olarak açılmış, öncelikle itirazın iptali, bu talebin kabul görmemesi halinde ise kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talep edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesi, “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünü haizdir. Bu durumda, mahkemece, hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı tespit edilen itirazın iptali davası hakkında ayrı bir hüküm tesis edilip, davanın reddine karar verilmesi, akabinde de alacak davasının incelenmesi gerekirken itirazın iptali davası hakkında hüküm tesis edilmeden fer’i nitelikteki alacak davasının esası hakkında hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmış, aynı Yasa’nın 353/1-b-2 maddesiyle ise, bölge adliye mahkemesince, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, ilk derece mahkemesi kararının eksik ya da hatalı bulan veyahut davanın esası hakkında farklı gerekçelerle bir karar verilmesi gerektiğine hükmeden bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırıp, esas hakkında yeniden hüküm kurması gerekmektedir. Aksi hal 6100 sayılı HMK ile benimsenen istinaf sistemine aykırılık oluşturacağı gibi, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi gerekçeleri arasında çelişki oluşmasına da sebebiyet verebilecektir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde, ilk derece mahkemesince, 6098 sayılı TBK döneminde akdedilen 06.07.2012 tarihli genel kredi sözleşmesi bakımından kefil olan davalıların eş rızasının alındığı bu nedenle kefaletin Kanun’un aradığı şekil şartlarını ihtiva ettiği tespitine yer verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesince ise, kefalet hususunda eş rızaların alınmadığı ancak davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, ilk derece mahkemesince karar yerinde, davalı yanın, genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin hükümlerinin genel işlem koşulu olduğu yönündeki savunmalarına ilişkin değerlendirme yapılmamışken, bölge adliye mahkemesi gerekçesinde bu hususun da tartışıldığı ve anılan hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığı gözlemlenmektedir. Ancak, yukarıda da açıklandığı üzere,bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre, bu durumda, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinden farklı gerekçeye yer verilmesine karşın kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulması gerekmiştir.
2-Bölge adliye mahkemesinin kabul şekline göre de, bölge adliye mahkemesince, 6098 sayılı TBK’nın yürürlükte olduğu 06.07.2012 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalayan davalılarca verilen kefaletler bakımından eş rızasının alınmadığı, ancak, davalıların asıl borçlu şirketin ortak ve yöneticileri olduğu, 6098 sayılı TBK’nın 28.03.2013 tarihinde değiştirilen 584/3. maddesi gereğince, şirket ortak ve yöneticilerin şirket lehine verdikleri kefaletlerde eş rızası alınması şartının kaldırıldığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince hükme dayanak yapılan değişiklik 6455 sayılı Kanun’un 77. maddesiyle 28.03.2013 tarihinde yapılmış ve anılan Kanun’un 90. maddesiyle, bu kanunla yapılan değişikliklerin Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtmiştir. Anılan değişikliğin geçmişe şamil olacağı şeklinde bir hüküm de bulunmamaktadır. Bu durumda 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 584/3. maddesinin 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeye uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bu itibarla, bölge adliye mahkemesince, 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve 28.03.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 584/3. maddesinin somut olaya uygulanma imkanı bulunmadığı gözetilerek hüküm tesisi gerekirken yazılı gerekçelerle başvurunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozularak kaldırılmasını gerektirmiştir.” denildiği görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamına karşı davacı vekilince maddi hatanın varlığı nedeniyle kararın kaldırılarak yeniden incelenmesi talebiyle Yargıtay 11. Hukuk Dairesine müracaat edilmiş Yargıtay 11. Hukuk Dairesine ait 12/09/2019 tarih 2019/3354 Esas, 2019/5325 karar nolu ilamında “Davacı vekili, bu kez maddi hata düzeltim talebinde bulunmuştur.
1- Davacı vekilinin, davanın terditli olarak açılmış olsa da 27.06.2014 tarihli dilekçeleri ile davanın “alacak davası” olduğu hususu açıklanarak dava değeri üzerinden harcın yatırıldığı, bunun üzerine mahkemenin 30.06.2014 tarihli celsede davanın alacak davası olarak görülmesi yönünde karar tesis edildiği ve bu kapsamda da mahkemece hesaplanan eksik harcın da 10.10.2015 tarihinde tamamlandığı, davalıların bu husustaki itirazlarının mahkemece reddedildiği ve kesin karara bağlandığı, davanın “alacak davası” olarak görülmeye devam edildiği, bu itibarla da ortada hakkında karar verilecek bir “itirazın iptali” talebi kalmadığı ve davanın “terditli dava” olmaktan çıktığı yönündeki maddi hata düzeltim talebinin 6100 sayılı HMK’nın 111/2 maddesinde düzenlenen “Mahkeme, davacının asli talebini esastan reddetmedikçe, fer’i talebi inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmü karşısında reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak davacı Banka vekilinin, eş rıza belgelerinin dosyada bulunduğuna dair maddi hata düzeltme isteminin incelenmesine gelince, dosyanın incelenmesinde Mersin … Noterliği 05.07.2012 tarihli, …-…-… yevmiye numaralı ve Beyoğlu … Noterliği’nin 05.07.2012 tarihli …- … yevmiye numaralı eş muvafakat belgelerinin suretlerinin dava dilekçesi ekinde sunulduğu, bilahare de mahkeme kasasına alındığına dair dosyada derkenar bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 2017/358E. 2017/355 K. Sayılı kararı incelendiğinde, İstinaf Mahkemesince eş rızası alınmadığına dair bir belirleme yapılmadan 28.03.2013 tarihinde değiştirilen TBK’nın 584/3. maddesi gerekçe yapılarak karar verildiği görülmüştür. Dairemizin 11.03.2019 tarih … E. … K. sayılı ilamının 4. sayfasının 3. ve 4. satırında da yer alan İstinaf Mahkemesinin kararı özetlenirken yazılan “… eş rızasının alınmadığı…” yönündeki ibare ve yine Dairemiz ilamının 4. sayfasının 14 ve 15. satırında geçen “…. 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve…” yönündeki belirlemenin eş rızalarına dair belgelerin dosya arasında bulunduğunun anlaşılmasına göre maddi hataya dayalı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöne ilişkin maddi hata düzeltim talebinin kabulü ile Dairemiz bozma ilamındaki maddi hatanın giderilmesine karar vermek gerekmiştir Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin terditli davaya ilişkin maddi hata düzeltim talebinin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin maddi hata düzeltim talebinin kabulü ile Dairemizin 11.03.2019 tarih 2017/4612 E. 2019/1947 K. sayılı ilamının 4. sayfasının 3. ve 4. satırında da yer alan İstinaf Mahkemesinin kararı özetlenirken yazılan “… eş rızasının alınmadığı…” ibaresinin ve yine Dairemiz ilamının 4. sayfasının 14 ve 15. satırında geçen “…. 06.07.2012 tarihinde akdedilen sözleşmeyi kefil olarak imzalayan davalıların eş rızasının alınmadığı ve…” kelime grubunun Dairemiz ilamından tümden çıkarılmasına, işbu ilamın tarih ve sayısı belirtilen ilamımızın eki sayılmasına, ödediği maddi hata harcının isteği halinde maddi hata düzeltim talebinde bulunan davacıya iadesine, 12/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
” denildiği görülmüştür.
Dosya HMK 373/1 gereğince mahkememize iade edilmiştir.
Mahkememizce yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek uyulan bozma ilamı doğrultusunda davacının açmış olduğu itirazın iptali davasının hak düşürücü süreyle reddine, davacının diğer davalılar hakkında açmış olduğu alacak davasının ise … yönünden kabulü, diğer davalılar yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddi nedeniyle HMK 114 son gereğince hak düşürücü süre de diğer kanunlarda düzenlenen dava şartı niteliğinden olduğundan davalılar lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacının açtığı itirazın iptali davasının hak düşürücü süre ile reddine,
2-Davacının açmış olduğu alacak davasının … yönünden kabulü , diğer davalılar yönündün ise kısmen kabulü ile TAHSİLDE TEKERRÜR OLMAMAK KAYDI İLE;
5.631.544,34 TL nin 04/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek %15 temerrüt faizi ile birlikte … ‘dan , diğer davalılar açısından ise, 5.575.592,36 TL lik limitle sorumlu olmak üzere ( 1.020.081,09 TL asıl alacak, 5.511,27 TL akdi faiz , 4.550.000 TL tazmin olan teminat mektupları bedeli olmak üzere toplam 5.575.592,36 TL ) bu miktarın 3.575.592,36 TL sinin takip tarihi olan 13/02/2013 geri kalan 2.000.000 TL sine ise dava tarihi olan 11/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %40 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazla talebinin reddine,
3-Açılan itirazın iptali davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddinden dolayı 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı vekille temsil edildiğinden , 121.515,44 TL vekalet ücretinin ( Davalılardan … , …,…, … açısından 120.955,92 TL vekalet ücretiyle sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davalılar … , …, …, … vekille temsil edildiğinden 6.504,72 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan toplam peşin harç miktarı olan 96.184,90 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yapılan istinaftan önce 3.279,00 TL, istinaftan sonra 325,00 TL olmak üzere toplam 3.604,00 TL yargılama giderinden 3.279,00 TL limitle …, diğer davalılar Hasan , Hüseyin, Mahmut, … açısından 3.350,00 TL limitle sorumlu olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Bir kısım davalılar tarafından yapılan istinaftan önce 168,00 TL, istinaftan sonra 69,00 TL olmak üzere toplam 237,00 TL yargılama giderinin red oranı dikkate alınarak takdiren 15,00 TL sinin davacıdan alınarak Davalılardan … , …, …, … ‘a verilmesine, bakiyesinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
10-Bu dava sebebiyle 384.690,79 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan ( Davada :78.134,90 TL + Tamamlama : 18.050,00 TL =) 96.184,90 TL nin mahsubu ile bakiye 288.505,89 TL harcın ( Davalılardan … , …, …, … açısından 284.683,81 TL harç limiti ile sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
Dair davacı vekilinin yüzüne bir kısım davalılar vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/01/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır