Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/462 E. 2021/840 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/462 Esas
KARAR NO : 2021/840
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı gerçek kişinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile 01/10/2012 tarihinde yaya müvekkiline çarptığını, müvekkilinin kaza nedeniyle sürekli ve geçici iş göremezliğe uğradığını, müvekkiline çarpan aracı ZMMS ile sigortalayan davalı sigorta şirketi tarafından müvekkiline 19/09/2017 tarihinde 56.402,00TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin eksik ödeme olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun olmadığını, müvekkilinin sinema ve dizi sektöründe yan oyuncu olduğunu ve aylık 3.000,00TL gelir elde ettiğini beyan ederek, fazlaya dair hakları saklı kalmak suretiyle 1.000,00TL sürekli iş göremezlik zararının, işleten yönünden olay tarihi olan 01/10/2012 tarihinden, sigorta şirketi yönünden ise ilk başvuru tarihi olan 01/06/2017 tarihinden itibaren, 50.000,00TL manevi tazminatın davalı gerçek kişiden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kesin hüküm nedeniyle “davacının sigorta tahkim komisyonuna yapmış olduğu başvuru üzerine verilen 12/06/2018 tarihli 2018/… Esas ve 2018/… Karar ” reddine karar verilmesi gerektiği, müvekkili şirket tarafından davacıya yapılan ödeme nedeniyle davacının bakiye zararının kalmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat davasının zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurlu olmadığını, davacının sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle bakiye zararının kalmadığını, davacının sürekli maluliyetinin olmadığını, davacının gelirinin kaza tarihi itibariyle tespit edilmesi gerektiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davacı ve davalı gerçek kişinin sosyal ve ekonomik durumu kaza tarihi itibariyle araştırılmış, SGK’ya müzekkere yazılarak davacının hizmet dökümü celp edilmiş, kaza nedeniyle rücuya tabi bir ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş, davacının gördüğü tedavilere ilişkin tüm evraklar celp edilmiş, … Sulh Ceza Mahkemesine ait 2013/… Esas sayılı ceza dosyası celp edilmiş, davalı sigorta şirketinden hasar dosyası celp edilmiş, sigorta tahkim komisyonuna ait 2018/… Esas ve 2018/… Karar sayılı dosyası celp edilmiş incelenerek dosyaya konulmuştur.
Davalılar vekillerince davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi talep edilmiş ise de, mahkememizce Sigorta Tahkim Komisyonunun mezkur dosyasının incelenmesi sonucunda; davacının yapmış olduğu başvuruda fazlaya dair haklarını saklı tuttuğu görülerek verilen hükmün kesin hüküm niteliği taşımadığına karar verilerek, davalılar vekillerinin bu savunmasına itibar edilmemiştir. (Nitekim 17.Hukuk Dairesinin 2020/364 Esas-2020/2085 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Mahkememizce, davacının dava konusu kaza nedeniyle uğramış olduğu sürekli maluliyet oranının tespiti hususunda ATK’dan rapor alınmasına karar verilmiştir.
Alınan 08/09/2020 tarihli ATK raporunda özetle; davacının 01/10/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle 11/10/2018 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tüm mevcut engellilik oranının %45 olduğu, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği ifade edilmiştir.
Mahkememizce, davacının dava konusu kaza nedeniyle uğramış olduğu sürekli iş göremezlik zararının hesaplanması ve kazanın meydana gelmesinde kazaya karışan tarafların kusur durumunun tespiti için kusur bilirkişisi, aktüerya bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş ve alınan raporda Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararının, dava dosyasındaki aktüerya hesaplamasına etkisi olması nedeniyle davacının bakiye yaşam süresinin TRH-2010 tablosuna göre belirlenmesi ve prograsif rant yönetime göre hesap yapılması hususu bilirkişilere yapılan görevlendirmede bilirkişilere bildirilmiş ve bu doğrultuda ek rapor alınmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda ve ek raporda özetle; 01/10/2012 günü saat 07:15 sıralarında sürücü … …’in sevk ve idaresindeki … plakalı öğrenci servis aracıyla, İzmir ili, … ilçesinde, … Mahallesi, … Sokak üzerinde öğrencileri almak için durakladığı, öğrencileri aldıktan sonra geri geri manevra yaptıktan sonra davacıya çarptığı, davalı gerçek kişinin KTK’nın 47/d, 67/d, KTY 137.maddesi B fıkrasının 2.bende ve 84/j fıkra hükümlerini ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğu, davacı gerçek kişinin kendisinin güvenliğini sağlamadan taşıt yolunda yürüdüğü, can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde özensiz ve dikkatsiz hareket etmesi sonucunda kazanın meydana gelmesinde KTK’nın 68/a-3-4 ile 68/c, KTY 95/d madde hükümlerini ihlal ederek %25 oranında kusurlu olduğu, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından 30/09/2012-2013 tarihleri arasında … numaralı ZMMS ile sigortaladığı, poliçe limitinin 225.000,00TL olduğu, davacının sosyal ekonomik araştırma tutanağına göre gelirinin 2.500,00TL olduğu, davacının ilkokul mezunu olduğu, SGK hizmet dökümü dikkate alınarak kazanç tutarının asgari ücret tutarı üzerinden hesaplandığı, TRH-2010 yaşam tablosuna göre davacının kaza tarihinde 55 yaşında olması nedeniyle bakiye ömrünün 22 yıl olduğu, bu surenin 5 yılını aktif dönem 17 yılının pasif dönem olduğunu, davalı sigorta şirketinin 19/09/2017 tarihinde 56.402,00TL ödeme yaptığı, yapılan ödeme tarihi itibariyle davacının sürekli iş göremezlik zararının 104.373,24TL olduğu, davacının yapılan ödeme ile zararının %52,33’ünün karşılandığı, rapor tarihi itibariyle davacının talep edebileceği sürekli iş göremezlik zararının 180.082,90TL olduğu, yapılan ödemenin güncel değerinin 75.955,72TL olduğu, bakiye zararın 107.531,01TLolduğu ifade edilmiştir.
Davacı vekilince sunulan 29/07/2021 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile 1.000,00TLolan maddi tazminat talebinin 107.531,01TL olarak arttırdıklarını beyan etmiş ve harcını yatırmıştır.
KTK.’nun Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu m.91 gereği, işletenlerin KTK.’nun 85.maddesinin birinci fıkrasına göre, olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yasaca yaptırımları zorunlu kılınan ve KTK.’nun kapsamında motorlu bir aracın kara yolunda işletmesi sırasında bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu belli limitler ve kusur oranı dahilinde ve gerçek zarar miktarı ile karşılamayı amaçlayan sorumluluk sigortasıdır.
Davaya konu … plakalı aracın davalı Sigorta şirketine … numaralı 30/09/2012-2013 vadeli Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığı anlaşılmıştır.
Kaza 01/10/2012 tarihinde sigorta teminatları süresi içinde meydana gelmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda, Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararlarda ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararlarında istikrarlı bir şekilde, sürekli iş göremezlik oranının, trafik kazasının gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik ve eklerine göre tespit edilmiş olması nedeniyle mahkememizce davacının, dava konusu kaza nedeniyle alınan ATK raporu doğrultusunda sürekli maluliyetin oranının %45 olduğuna ve geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 6 ay olduğuna karar verilmiş, kusur yönünden yapılan inceleme sonunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 01/10/2012 günü saat 07:15 sıralarında sürücü … …’in sevk ve idaresindeki … plakalı öğrenci servis aracıyla, İzmir ili, … ilçesinde, … Mahallesi, … Sokak üzerinde öğrencileri almak için durakladığı, öğrencileri aldıktan sonra geri geri manevra yaptıktan sonra davacıya çarptığı, davalı gerçek kişinin KTK’nın 47/d, 67/d, KTY 137.maddesi B fıkrasının 2.bende ve 84/j fıkra hükümlerini ihlal ederek kazanın meydana gelmesinde %75 oranında kusurlu olduğuna, davacı gerçek kişinin kendisinin güvenliğini sağlamadan taşıt yolunda yürüdüğü, can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde özensiz ve dikkatsiz hareket etmesi sonucunda kazanın meydana gelmesinde KTK’nın 68/a-3-4 ile 68/c, KTY 95/d madde hükümlerini ihlal ederek %25 oranında kusurlu olduğuna karar verilmiştir.
Davacının sürekli iş göremezlik zararı yönünden talebi açısından yapılan değerlendirmede, davacının gelir durumunun asgari ücret olduğu kabul edilerek TRH-2010 Erkek Yaşam Tablosuna göre kaza tarihinde 55 yaşında olduğu, bakiye yaşam süresinin 22 yıl olduğu, aktif hayat süresinin 5 yıl olduğu, pasif dönemin ise 17 yıl olduğu kabul edilerek ve prograsif rant yönetim kullanılarak yapılan hesaplama sonucunda davacının talep edebileceği sürekli maluliyet zararının 180.082,90TL olarak hesaplanmış ve davalı sigorta şirketi tarafından 19/09/2017 tarihinde yapılan ödemenin güncel değeri rapor tarihi itibariyle 75.955,72TL olduğu görülerek bu miktarın tenzili sonrasında, davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle, davacı vekili tarafından verilen 29/07/2021 tarihli dilekçenin bedel arttırım dilekçesi göz önünde bulundurularak davacının sürekli iş göremezlik zararı talebi yönünden davasının kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce KTK’nın 99.maddesi uyarınca ve davacının, davalı sigorta şirketine başvuru yapmış ise de, yapılan başvuru tarihinin tespit edilmemesi nedeniyle yapılan başvuruya verilen ilk cevap tarihi olan 12/06/2017 tarihinde başvuru yaptığı göz önünde bulundurularak, davalı sigorta şirketinin bu tarihten itibaren sekiz iş günü sonrası olan 23/06/2017 tarihi itibariyle temerrüte düştüğü, davalı gerçek kişinin ise kaza tarihi itibariyle temerrüte düştüğüne karar verilerek, tarafların tacir olmaması ve kazaya karışan araçların ticari araç olmaması nedeniyle bu tarihlerden itibaren kabul edilen alacağa yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş ve diğer davalı gerçek kişi yönünden ise olay tarihinden itibaren kabul edilen miktara yasal faiz uygulanmasına aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kasten veya taksirle başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarara uğrayanların aynı kanunun 56. maddesi gereğince manevi tazminat isteme hakları bulunmaktadır. Davacı, kaza nedeni ile yaralanmamıştır. Trafik kazasının oluş şekli ve şiddetinin hafifliği gözetildiğinde, TBK.’nun 56. maddesi anlamında da olsa bir ruhsal ve duygusal bütünlüğünün bozulduğunun kabulüne imkan bulunmamaktadır. Bu noktada hüküm altına alınacak manevi tazminatın miktarının belirlenmesi önem arz etmektedir. Yargısal içtihatlarda,anılan yasa maddesi hükmüne göre özel haller gözönünde tutularak hükmolunacak manevi zarar tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu tazminatın bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmediği,bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği,takdir edilecek miktarın mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiği manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar her olaya göre değişebileceğinden hakimin bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermesi gerektiği belirtilmektedir.Buna göre, üst paragraftaki ilkeler göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede, davacının yaralanmasına neden olan olayın oluş şekli, kusur durumu, davacının duymuş olduğu elem ve ızdırabın ağırlığı ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alındığında mahkememizce takdir edilen manevi tazminat miktarının uğranılan zararla/zararlarla orantılı olduğu, bu miktarın davacı için zenginleşme aracı olmayacağı gibi davalılar yönünden de ekonomik yıkıma neden olmayacağı değerlendirildiğinden hak ve nesafet kuralları çerçevesinde manevi tazminat miktarı belirlenmiş, davalı sürücü ve araç maliki yönünden manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, karar verilmiş aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-A)Davacının Maddi Tazminat Talepli Davası yönünden davasının KABULÜ İLE
107.531,01TL nin davalı … AŞ yönünden 23/06/2017, Davalı … … yönünden 01/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
B)Davacının Manevi Tazminat talepli davası yönünden davasının Kısmen Kabulü ile
30.000,00TL manevi tazminatın 01/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … … den tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine
2-Maddi tazminat talepli dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 7.345,44TL karar ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, (Davacının Adli Yardım talebinin kabul edilmiş olması nedeniyle harç alınmadığından)
3-Manevi tazminat talepli dava yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 2.049,30TL karar ilam harcının davalı … …’den alınarak hazineye gelir kaydına, (Davacının Adli Yardım talebinin kabul edilmiş olması nedeniyle harç alınmadığından)
4-Davacı tarafından sarf edilen posta gideri: 125- TL’nin 84,80TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 23,95TL’sinin davalı … …’den alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Suç üstü ödeneğinden karşılanan bilirkişi ücreti: 1.200,00-TL, 191,00TL tebligat ücreti olmak üzere toplam: 1.391,00- TL yargılama giderinin 943,93-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 266,34TL’sini davalı … … ‘nden alınarak hazineye iadesine, kalan 181,00TL’nin davacıdan alınarak hazineye iadesine,
6- Yargılama esnasında yatırılmayan ATK fatura bedeli olan 562,00TL’nin 73,06TL’sinin davacı tarafından, 488,94TL’sinin davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ATK Döner Sermaye Saymanlığına ait T.C. … Bankası … Şubesindeki … nolu hesaba yatırılarak dekontunun mahkememiz dosyasına sunulmasına,
7-Maddi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 14.165,45- TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Manevi tazminat davası yönünden davalı … … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan miktar üzerinden AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … …’e verilmesine,
9-Manevi tazminat davası yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalı … …’den alınarak davacıya verilmesine,
10-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00TL’nin davalılardan müşterek ve müteselilen tahsili ile hazineye irat kaydına, (davacı tarafından davalı gerçek kişiye karşı açılan manevi tazminat davasının, dava şartı olan zorunlu arabuluculuk şartına tabi olmaması nedeniyle)
Dair davacı ve davalı … AŞ vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır