Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/402 E. 2019/650 K. 02.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/402 Esas
KARAR NO: 2019/650

DAVA : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
DAVA TARİHİ: 27/06/2019
KARAR TARİHİ: 02/07/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekil şirketin 3 hissedarlı bir aile şirketi olduğunu, …, müvekkil şirketin yönetim kurulu başkanı ve %90 oranında da ortağı olduğunu, geri kalan hisselerin kızları … ve … paylaşmakta olduğunu, ancak şirket ortakları tarafından tanınmayan kim olduğunu bilmedikleri …isimli bir şahıs, 13/06/2018 tarihinde sahte imzalar ile genel kurul toplantısı düzenlediğini, şirketin yönetim kurul başkanlığına sahte imzalar ile 3 yıllığına kendisini seçtiğini, Genel Kurul Toplantısı hazır bulunanlar listesinde şirket hissedarlarının isimlerinin karşısına sahte imzalar atarak genel kurul toplantısında hazır bulunmuşlar gibi göstererek toplantı düzendiğini, söz konusu olağen genel kurul toplantısında …, …’in yönetim kurulu başkanlığının sahte imza ile son verdiğini, …’ın yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğine ilişkin karar aldığını, söz konusu tüm bilgi ve belgeler şirket hissedarları ve yönetim kurulu başkanın bilgisi ve rızası dışında yapıldığını, Alınan kararlar ve imzalar hissedarlara ve yönetim kurulu başkanına ait olmadığını, sahte imzalar ile şirketi temsil ve ilzam yetkisini bünyesine alan … sahte imzalı genel kurul tutanak ¸ve kararlarına dayanılarak yetki belgesi çıkarttığını ve buna bağlı olarak …ile sözleşmeler yaptığını, bu sözleşmeler ile sahte yetki belgesi ile birden fazla hat çıkarttığını ve akıllı telefonlar temin ettiğini, bunu da Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi… E.ve Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı… Sor. dosyalarında verdiği ifadeler ile de ikrar ettiğini, müvekkilin yukarıda ayrıntıları ile anlatıldığı üzere müvekkili davalı yana borçlu olmadığını, davalı tarafından icra takibi yapabileceğini, davanın özelliği gözetilerek İİK m 72 ile sınırlı kalınmayarak HMK m 389 hükmü çerçevesinde hacizlerin fekkini ve tedbiren icra dosyasının durdurulmasını, davacıların, davalılara herhangi bir borçları bulunmadığının tespitini ve icra takibini yapan davalıların alacağının %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini arz ve talep etmiştir.
“Arabuluculuk Kanunu MADDE 18/A- (Ek:6/12/2018-7155/23 md.)
(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir. “Hükmüne yer verilmiştir.
TTK 5/a maddesi gereği dava açılmadan önce arabulucuya başvurma şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-2 fıkrasında arabulucuya başvurulmadan açılan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyası açısından davanın arabulucuya başvurmadan dava açmış olduğu anlaşıldığından HMK 114, TTK 5/A ve Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince davanın usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
İİK 72/3 maddesinde, “İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” denilmiştir.
Davanın icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olması nedeniyle teminatsız tedbir kararı verilmesine yönelik davacı talebinin aşağıdaki şekilde reddine karar verilmek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın HMK 114, TTK 5/A ve Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davacının icra takibinin teminatsız olarak tedbiren durdurulması talebinin İİK 72/3.maddesi gereğince REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken 44,40-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 220,99- TL nin düşümü ile fazla alınan 176,59-TL talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafın vekili olmadığından vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
5-HMK.120. maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansından
kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememiz gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır