Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/369 E. 2021/728 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/829 Esas
KARAR NO : 2021/714
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 21/10/2021

DAVA: Davacı vekili Mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/… E. Sayılı dosyası ile müvekkili tarafından, … A.Ş aleyhine dava açıldığını, davada, 255.690,28 TL’nin 19.03.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte … A.Ş’den tahsiline karar verildiğini, kararın davalı tarafça temyiz edildiğini, halen Yargıtay’da olduğunu, kısa bir süre önce kararın infazı için şirket hakkında araştırma yapılırken, davalı şirketin, dava devam ederken 23.05.2015 tarihinde tasfiye sürecine sokulduğunu, aynı zamanda şirket ortağı olan davalıların tasfiye memuru olarak süreci yönettiğini , sürecin 29.05.2017 tarihinde tasfiye sonu ile kapanış ile sonuçlandığının öğrenildiğini, tasfiye sürecindeki şirketlerde tasfiye memurlarının görevinin, bu süreçte varsa öncelikle şirketin henüz muaccel olmayan ve hakkında uyuşmazlık bulunan borçları yeterli güvence ile teminat altına alması olduğunu, tasfiye memuru ve aynı zamanda şirketin ortağı olan davalıların söz konusu iş bu davadaki borcu karşılayacak tutardaki parayı TTK 543 gereği depo etmeleri gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını , tasfiye sonunda ise devam eden bir alacak davası yokmuş gibi davranmaları sebebiyle müvekkil alacağının tasfiye edilmiş şirketten tahsil edemeyeceğini, tasfiye memurlarının, bu hükme aykırı hareketleri nedeniyle TTK m. 553 uyarınca bu borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, tasfiye memuru olan davalıların aynı zamanda şirket ortağı olduğunu, şirketi tasfiye edip müvekkilinin alacağının tahsil kabiliyetini kaybettirilmesini amaçlandığını, öte yandan müvekkilinin alacağının doğumuna sebep olan ticari sözleşmeleri diğer şirketleri olan Medya Pano isimli şirketleri üzerinden devam ettirdiklerini, şirketin ortağı olan tasfiye memurlarının, tasfiye sürecine girmiş şirket ile ilgili tüm tasfiye sürecini, devam eden mahkemeye bildirmeleri ve devam eden mahkeme süreciyle ilgili bilgi ve belgeleri de Ticaret Sicil Müdürlüğü ile paylaşmaları gerektiğini, bu bilgiyi mahkemeye bildirmek zorunluluğunda olmalarına karşın devam eden dava sebebiyle, tasfiye sürecinin duracağını düşünerek bunu bilerek gizlediklerini, tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında TTK’nın anonim şirketlerde sorumluluğa ilişkin mad. 553’e yollamada bulunduğunu, ilgili hükme göre kurucuların, yönetim kurulu üyelerinen, yöneticileren ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, TTK m. 541/4 alacaklıların çağrılması ve korunmasına ilişkin ilgili maddede öngörülen hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurlarının, haksız ödedikleri paralardan TTK m. 553 uyarınca sorumlu olacaklarını, ayrıca ihtilaflı bulunan alacakların karşılığını TTK m. 541/3 uyarınca notere depo etmeyen tasfiye memurlarının da alacaklılara karşı TTK m. 553 uyarınca sorumlu olacağını, tasfiye memurlarının kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri halinde şirketin, pay sahibi veya şirketin alacaklıları sorumluluk davası açabileceğini, iş bu davanın dayanağının bu olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000 TL.nin 19.03.2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde, öncelikle davacı tarafın belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bu sebeple davanın reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise alacak bakımından dava değerinin bilinçli olarak düşük gösterildiğini, eksik harç yatırıldığını, davacının eksik harcı tamamlaması gerektiğini, davacının huzurdaki davada aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının iş bu davada başka bir davayı dosyasına dayandırdığı için bu dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacı tarafın haksız kazanç elde etme çabasında olduğunu, kötüniyetli hareket ederek TMK Madde 2’ye aykırı davrandığını, davacının alacaklı olduğunu kabul etmemekle birlikte alacaklı olduğu varsayılsa dahi davacının alacaklarının halihazırda teminatlı olduğunu, davacının dava dilekçesinde alacaklarının karşılığının notere depo edilmesi isteminin hatalı olduğunu, davacının iddiasının eğer zarar tazmini ise usul ve yasalar gereğince de davacının iddiasını ispatlaması gerektiğini, müvekkillerinin, şirket tasfiyesindeki süreci usulüne uygun olarak yönettiklerini, müvekkillerinin tasfiye sürecinde ve/veya öncesinde kanuna ya da esas sözleşmeye aykırı davranmadıklarını belirterek davanın reddini istemişlerdir.
İlgili şirketin sicil kaydı alınıp incelendiğinde, şirketin tasfiye halinde bulunduğunu, tasfiye memurlarının; …, …, … olduğu görüldü.
… Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2019/… Esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı … tarafından davalı … A.Ş aleyhine taraflar arasında imzalanan reklam yeri kullanma ve kiralama sözleşmesine dayalı alacak davası açıldığı görülmüştür.
…. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2019/… Esas sayılı dosyasına ait dava dilekçesinde, müvekkili ile … Ltd. Şti , … … ve davalı arasında 15/04/2004 tanzim tarihli protokol ile 6 adet reklamı yeri ile ilgili olarak “Reklam Yeri Kullanma ve Kiralama Sözleşmesi” tanzim edildiğini, …nın ise bu yeri bina yönetimi ile yaptığı sözleşmeye istinaden 29/11/2001 tarihinde kiraladığını, sözleşmenin son paragrafına göre “… ile davalı reklam yerleri geliri için %50’şer oranında olduğunu, …ya düşen payın %20’sinin ise müvekkili payı olduğunu, doğrudan müvekkiline ödeneceğini, sözleşmeye konu 6 adet reklam yerinden, sözleşmenin 3. Sırasında bahsi geçen ” … Sok. … Bankası Apt. No: …İstanbul ” adresinde kain reklam yerine ait müvekkilinin payının son 6 yıldır ödenmediğini, davalının, … payını da ödemediğini, sözleşme konusu “… Sok. … Bankası … No: … İstanbul ” adresindeki reklam yerinin geriye dönük 6 yılda, 2 yıl süreyle … firmasına (… Ajans) kanalı ile, … firmasına ( … Ajans) kanalı ile ve 3 yıl süreli ile … firmasına ( … ) kanalı ile kiralandığını, sözleşmedeki el yazılı ek koşulların gerçekleştiğini, bu yerin dava konusu dönemler için kiralandığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin açık olmasına rağmen davalının bugüne kadar müvekkilinin payına düşen bedeli ödemediğini, dava konusu olayda 6100 Sayılı yeni HMK’nın 107. Maddesinde yer alan belirsiz alacak davasının söz konusu olduğunu, müvekkilinin alacak ve zararlarının davanın açıldığı tarihte tam ve kesin olarak belirleyebilmenin mümkün olmadığını, bunu belirlemenin tek taraflı olarak imkansız olduğunu, müvekkilinin payının net bir rakam olmadığını, %20 gibi bir oran olduğunu, müvekkilinin alacağının ancak karşı tarafın verdiği bilgi ve ilgili reklam yerini kiralayan 3. Kişilerden alınacak bilgilerle, ticari kayıtların tetkiki ile tahkikat sonucu alacağın miktarının ve değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmenin mümkün olacağını belirterek HMK 107 maddesi gereği ilerde ıslah yoluyla miktarı arttırmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2019/… Esas (Eski No: 2014/… Esas ) sayılı dosyası mahkemece yapılan yargılama sonucunda … Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/… Esas 2015/… Karar ve 03/11/2015 tarihli kararı ile “Dava 19/03/2012 tarihinde açılmış olup dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 4/1 maddesi gereğince, sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalara bakmakla görevlidir. Somut olayda dava dışı … Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile ” … Sokak … Bankası Apt. No. … İstanbul” adresindeki … Bankası … Yöneticiliği arasında imzalanan kira sözleşmesi nedeniyle davacı …’ün dosya içerisinde mevcut … Ticaret Limited Şirketi, … ve … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında imzalanan protokol kapsamında belirlenen alacağına ilişkin davaya bakma görevinin de HMK’nın 4/1 maddesi gereğince Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu, zira …’ün alacağının kaynağının kira sözleşmesi olduğunu anlaşıldığından mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığına ait 2017/ … Esas 2017/ … Karar ve 12/09/2017 tarihli ilam ile “Somut olayda dava; müşterek malik olunan taşınmazların davalı tarafından kiralanması nedeniyle davacı aleyhine oluşan sebepsiz zenginleşme alacağının tahsili istemine ilişkindir. TBK.nın 269.maddesinde düzenlenen tanıma göre; kira sözlemesi kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Bu düzenleme çerçevesinde taraflar arasında herhangi bir kara ilişkisi bulunmamaktadır. Görevli ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Hal böyle olunca mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir” denilerek hükmün bozulduğu görülmüştür.
Bozma sonrası …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2019/… Esas (Bozma sonrası 2017/… Esas ) sayılı dosyasından yapılan yargılama sonunda …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2017/… Esas 2018/… Karar ve 13/02/2018 tarihli ilamı ile ” davalının protokol kapsamında taahhüt ettiği edimlerini yerine getirmediği kira sözleşmesinin davalı şirkete devri üzerine davacıya ya da ailesine ödeme yapılacağı taahhüdünün geçerliliğini koruduğu bunun ise bu reklam yerlerinin satışından doğan masraflar çıktıktan sonra … …LTD ŞTİ ve … …’ün davalı ile yapmış olduğu %50 kar payı ortaklığından düşen net karın %20 sini ödeme yükümlülüğü altında bulunduğu, davalının apartman yönetimi ile yapmış olduğu sözleşmenin dava tarihine kadar farklı tarihlerde yenilenmesi ile birlikte devam ettiği devam eden sözleşme gereğince davacının dava tarihine kadar olan kar payı üzerinden talep hakkının geçerliliğini muhafaza ettiği, bu konuda ilk bilirkişi heyetinden alınan rapordaki görüşe itibar edilmesini sözleşme hükümlerinin güven kuralları çerçevesi içinde yorumlanması suretiyle uygun düşeceği diğer yandan 01/05/2007 tarihinden sonrada apartman yönetimince çıkılan yeni ihale sonucunda taşınmazın reklam için uygun olan dış cephesinin davalı şirkete ihale edildiği gözetildiğinde kira sözleşmesinin süresinin ihale ile sona ermediği mevcut kiracının (davalının ) kiracılık sıfatının bu ihale üzerine yenilendiği ancak bu yenilemenin belirli süre kira sözleşmesinin aynı koşullarda devamı niteliğinde olup, borç ilişkisini yenileyen bir hukuki sonuç ortaya koymadığı bu nedenle 818 sayılı BK 114/1 kapsamında tecdit (yenileme) olarak nitelendirilemeyeceği, kaldı ki borcun yenilenmesinin karine olarak kabul edilemez olduğu (Borçlar Hukuk Genel Hükümler -Fikret Eren, Ankara-2015,S.1265), bu çerçevede kira ilişkisinin sürekli borç doğuran ilişki olduğu göz önüne alınarak hesaplanan bilirkişi raporu ve değer artırım dilekçesi doğrultusunda davanın kabulü ile, 255.690,28 TL alacağın, dava tarihi olan 19/03/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafça temyiz yoluna gidilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/ … Esas 2019/ … Karar ve 24/01/2019 tarihli ilamı ile “6102 sayılı TTK’nun 547. maddesinde ek tasfiye hususu düzenlenmiştir. TTK’nun 547. maddesinde “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.”(2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” düzenlemesi yer almaktadır. Temyiz dilekçesine ekli 06/07/2017 tarihli ticaret sicil gazetesine göre davalı şirketin tasfiye halinde olduğu, genel kurul toplantı tutanağına göre ticaret sicilinden ünvan terkinin yapılmasına karar verildiği görülmektedir. O halde; mahkemece; tasfiye halinin devam etmesi halinde, şirketi temsile yetkili tasfiye memuru belirlenerek, tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edilerek şirketin temsilinin sağlanması, tasfiye sonuçlanmış, şirketin ticaret sicilinden terkini gerçekleşmiş veya silinmiş ise, şirketin ihyası sağlanarak, belirlenecek tasfiye memuruna yöntemince tebliğ edildikten sonra davalı şirketin temsili sağlanarak karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” denilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
Bozma sonrası …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… Esas sayılı dosya numarası almıştır. Yargılamanın devamı sırasında 29/11/2019 tarihli ara kararı ile davalı şirketin ihyası davası açmak için davacı vekili Av. …’e yetki verildiği görülmüştür. İhya davası için açılan davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2020/… Esasına kaydedildiği görülmüştür. …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2020/ … Esas 2020/ … Karar ve 12/11/2020 tarihli ilamı ile ” Dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547. Maddesinde düzenlenen , tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırılması halinde ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliği ortadan kalkmış bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yapılması için tüzel kişiliğinin ihyası talebine ilişkindir. TTK’nun 547 maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilir. Mahkeme isteminin yerinde olduğuna kanaat getirirse şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya bir kaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” hükmü yer almaktadır. Bir şirket hakkında açılmış davanın bulunması, ilam nedeni ile icra takibi yapılacak olması veya tasfiye edilmemiş mal varlığının bulunması şirketin tasfiye işlemlerinin eksik sonuçlandırıldığını göstermektedir. Mahkememizce …’nden ilgili şirketin sicil dosyası getirilmiş ayrıca talebe konu mahkeme dosyası getirtilip incelenmiş olup, tüm dosya kapsamında …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… esas sırasında davacı vekili tarafından davalı … sicil numaralı Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi aleyhine açılmış alacak talepli dava olduğu, … sicil numaralı Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin tasfiyesinin sona erdiği 31/05/2017 tarihinden sicil kaydının terkin edildiği, dolayısı ile terkin işleminin tasfiye nedeniyle yapıldığı anlaşılmış olup, TTK 547. Maddesi uyarınca yasal koşulları oluşan davanın kabulü ile …’nün … sicil numaralı Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin yeniden sicilden silinmek ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasında yapılacak işlemler ile sınırlı olmak kaydı ile ihyasına, ticaret siciline tescil ve ilanına, Tasfiye memuru olarak önceki tasfiye memurları …, … ve …’un atanmasına,” şeklinde karar verilmiştir.
Tasfiye memuru olarak atanan …, … ve …’un mahkememiz dosya davalıları olduğu görülmüştür.
HMK 166. Maddesinde “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında,
talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. Davalar, ayrı yargı çevrelerinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış ise bağlantı sebebiyle birleştirme ikinci davanın açıldığı mahkemeden talep edilebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, talebin kabulü ile davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, bununla bağlıdır. Birleştirme kararı, derhâl ilk davanın açıldığı mahkemeye bildirilir. Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır. İstinaf incelemesi ayrı dairelerde yapılması gereken davaların da bu madde hükmüne göre birleştirilmesine karar verilebilir. Bu hâlde istinaf incelemesi, birleştirilen davalarda uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkiye ait kararı inceleyen bölge adliye mahkemesi dairesinde yapılır.” denilmektedir.
Her iki dava arasında bağlantı bulunduğu biri hakkında verilen kararın diğerini etkileyecek nitelikte olduğu anlaşıldığından HMK 166. Maddesi gereğince Mahkememize ait dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememize ait dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine,
2-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının birleşen mahkemece değerlendirilmesine,
Esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir. 21/10/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır