Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/350 E. 2019/838 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/350 Esas
KARAR NO : 2019/838

DAVA : Menfi Tespit
(Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/06/2019
KARAR TARİHİ : 09/10/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bursa … İcra Dairesinden tarafına gönderilen … E. Sayılı haciz ihbarnalerenide itiraz ettiğini, 3. Şahıs olarak kendisine daha önce re’sen terk olan …Lkd.Şti. Müdürü olarak üzerine yüklenmeye çalışılan 9.298,40-TL olarak belirlenen çeki daha önce iki kez icra bildirimi geldiğini ve ikisine de itiraz süresini birkaç gün geçirmiş olmasına rağmen çekin kendisine ait olmadığını, … isimli kişiyi tanımadığını belirttiğini, bunun üzerine aleyhine icra takibi başlatıldığını, çekin anılan Şirket ve.. ilgilendirdiğini, yasal süre içinde itiraz edemediğinden dolayı çekle ilgili tüm masrafların kendisine ödetilmeye çalışıldığını, çek üzerindeki imza ve kaşenin kendisine ait olmadığını, …’ın çek…Ltd.Şti. ne verdiğini, tekrar aynı gün çeki …’ın geri aldığını, burada bir tutarsızlık olduğunu, …’nın, …’tan aldığını ve …’e verdeiğnii, tüm bu işlemlerin aynı gün içinde yani 20/04/2011 tarihinde gerçekleştiğini, çekin eline geç geçmediğini, yapılan çek takas işlemleri ile ilgili hiçbir bağının olmadığını belirterek, sonuç olarak 9.298,40-TL ve bugüne kadar işlemiş faiz, mahkeme giderleri, avukatlık ücreti vs…. sorumlu tutulmaması gerektiğini ve borçlu olmadığının tespitine, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibi ve maaş haczinin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk hakkını kullanmayacaklarını, ve davacı taraf ile sulh olmak istemediğiklerini, Menfi tespit davasının, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde veya davalı alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde açılabildiğini, davaya konu icra takibinin Bursa’da yapıldığını, müvekkili şirketin ticari merkez adresinin de Bursa’da olduğunu, bu nedenle iş davanın yetkili mahkemede açılmadığını, yetkili mahkemenin Bursa Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının takip dosyasında İ.İ.K. 89/3 gereği 3.şahıs konumunda olduğunu ve borçlu şirkete olan borç miktarı ile sorumlu olduğunu, davacının dilekçesinde ileri sürdüğü, takip konusu çek üzerindeki imzanın ve kaşenin sahteliğine ilişkin iddialar için taraf sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddinin gerektiğini, davanın, İ.İ.K. 89.madde gereği dosyaya sorumlu olduğu miktar için borçlu 3.şahıs olarak eklenen davacının, bu maddeye dayanarak açtığı menfi tespit davasıdır ve dolayısıyla imza itirazının bu davanın konusu olamayacağını, İİK madde 89/3 hükmü gereğince menfi tespit davasında takip borçlusuna borcu olmadığını ispat yükü 3.şahısta olup, davacı … ortağı olduğu …Tic.Ltd.Şti’ne borcu olmadığını ispatlamakla yükümlü olduğunu, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemeyeceğini belirterek, sonuç olarak, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
6102 Sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A-(Ek:6/12/2018-7155/20 md.) maddesinde”(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü,
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Dava şartı olarak arabuluculuk” başılıklı 18/A-(Ek:6/12/2018-7155/23 md.) maddesinde ” (1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. (2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … Esas ve…Karar sayılı kararında; Alacaklı tarafından açılacak alacak davasının “arabulucuya başvurma” dava şartına tabi tutulması, ancak aynı konu ve alacak ile ilgili borçlu tarafından açılacak menfi tespit veya istirdat davasının “arabulucuya başvurma” dava şartına tabi tutulmaması durumunda bu uygulamanın alacaklı yönünden T.C. Anayasa’sının 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkı kapsamında hak ihlallerine yol açacağı muhakkaktır” hususu ifade edilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi …Esas ve… Karar sayılı ilamında; ” Ancak sadece konusu “bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar” yasa kapsamında görüldüğünden menfi tespit davasının bu kapsama dahil olup olmadığına da açıklık getirilmesi gerekir; İİK 72. Maddesine göre ” borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını tespit için menfi tespit davası açabilir” tedbir alınmadığı için borç ödenmişse istirdat davası olarak devam olunur. Menfi tespit davası karşı tarafın potansiyel alacak iddiası ile bir takip başlatma veya dava açma tehdidini etkisiz kılmaya veya dava açılmışsa borcun ödenmesini önlemeye yönelik olduğundan ara buluculuk şartı öngören yasa anlamında davanını konusunun bir para alacağı olduğu açıktır. Bu alacağın hangi tarafa ait olduğunun önemi yoktur. Yasanın konusu bir miktar para olan borç ilişkisininin taraflarından birini ara buluculuğa tabi kılarken diğer tarafı buna dahil etmemiş olması yasanın amacına ve menfaatler dengesine aykırı olurdu. Çünkü alacak davası da,menfi tespit davası da maddi hukuk bakımından taraflarından birinin yükümlülüğünün para borcu olduğu bir tek hukuki ilişki olmasına rağmen usul hukuku bakımından aynı borç için alacaklıya alacak davası açma, borçluya ise söz konusu borcu ödemeden kurtulmasına imkan veren menfi tespit davası açma, ayrıca bütün bunların dışında da açılacak alacak davasında savunma içinde borçluya savunma kapsamında alacağın bulunmadığını kanıtlama hakkı tanınmıştır.” hususları ifade edilmiştir.
Nitekim … Bölge Adliye Mahkemesi… Hukuk Dairesi’nin… Esas ve … Karar sayılı ilamı da menfi tespit davasının dava şartı olan arabulucuya tabi olduğu yönündedir.
TTK 5/a maddesi gereği dava açılmadan önce arabulucuya başvurma şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-2 fıkrasında arabulucuya başvurulmadan açılan davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir hükmüne yer verilmiştir. Dava dosyası açısından davanın arabulucuya başvurmadan dava açmış olduğu anlaşıldığından HMK 114, TTK 5/A ve Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince davanın usulden reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın zorunlu arabulucuğa başvurulmamış olması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine,
2-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 44,40TL karar ve ilam harcının peşin alınan 158,80- TL ‘den mahsubu ile fazla alınan 114,40-TL karar ve ilam harcının davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Dair davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. . 09/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır