Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/316 E. 2019/1016 K. 04.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/316 Esas
KARAR NO : 2019/1016
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/11/2010
KARAR TARİHİ : 04/12/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 45 senedir Almanya da yaşadığını, birikimlerini değerlendirmek üzere … … şubesinde yönetici vasfında olan davalı …nun telkin ve yönlendirmeleri ve aynı zamanda müvekkilinin akrabası olmasının da etkisiyle 1999 yılında öncelikle eşi … ve Kızı … adına müşterek bir hesap açtırdığını, daha sonrada vadeli döviz hesabı açtırdığını, banka görevlisi …nun müvekkiline eşi ve kızına bütün işlemlerin yapıldığını, hesaplarıyla ilgili bir sıkıntının sözkonusu olmadığını, hesaplar hakkında herzaman bilgi alabileceklerini söyleyerek kendisi ve banka adına güven tesis etmek suretiyle müvekkilinin güvenini kazandığını, bunların etkisiyle müvekkilinin banka hesabına toplam 150.00 Dem yatırdığını, yaklaşık bir sene sonra …nu şubede ziyaret ettiğinde yatırılan paranın 16.860 DEM faiz getirisi olduğunu, daha sonra yatırılan 50.000 Demin ise 2.323 DEM faiz getirisiyle birlikte toplam mevduatın 169.190 DEM’e ulaştığını müvekkiline söylediğini, daha sonra hesaptan 14.190 Demin çekildiğini, geriye kalan mevduatın 155.000 dem olduğunu, bu arada davalı …nın parayı … A.Ş.’nin fon hesabında değerlendirilmesi halinde çok daha fazla kazandıracağını söylediğini, … antetli kağıda “155.000 dem karşılığı 89.000 adet A değişen tipli fon alınmıştır” ibaresi yazarak müvekkiline verdiğini, buna ilişkin banka cüzdanı istendiğinde ise elektrik arızası nedeniyle cüzdanın düzenlenemediği, en kısa sürede kendisine verileceğinin söylendiğini, Türkiye de yaşanan kriz sonrası müvekkilinin yurda döndükten bir süre sonra davalı … ile görüşmek istediğini, davalının görüşmekten kaçındığını, en sonunda da müvekkiline ait parayı iade etmesinin mümkün olmadığını, kendisini şikayet etmemesi halinde parayı faizi birlikte ödeyeceğini vadettiğini, bu arada …ın …a devredildiğini, müvekkilinin de … teftiş kurulu başkanlığına olayı anlatan dilekçeler verdiğini, teftiş kurulu tarafından hazırlanan raporda müvekkilinin eşinin ve kızının hesaplarından çekilen paraların banka çalışanı … tarafından zimmete geçirildiğinin tespit edildiğini, zimmete geçirilen paranın müvekkiline paraların eşi ve kızına ödendiğini ancak müvekkile ait paranın ödenmediğini, bu arada bankanın şikayeti üzerine … Ağır Ceza Mah. … esas sayılı dosyası üzerinden açılan kamu davası neticesinde davalı …nun eylemlerinden dolayı görevi kötüye kullanmak suçu nedeniyle mahkum olduğunu, bu aşamadan sonra müvekkilinin …ı devralan İngbanka yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, 150.000 dem karşılığı 79.250,24 Euronun tahsil tarihindeki TL karşılığının mevduatın hesaba yatırıldığı tarihten işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi zararlarından dolayı 8.885 TL’nin zararın gerçekleştiği tarihinden itibaren işleycek yasal faiziyle birlikte ayrıca 30.000 TL tutarındaki manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Bank ve ihbar olunan … vekili cevap dilekçelerinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazlarında bulunduktan sonra davacı mevduatının hiçbir zaman 155.000 DEM’e ulaşmadığını, davacının kendi kusurlu hareketlerinin sonuçlarına katlanması gerektiğini, davacı adına 11/08/1999 tarihinde 68.500 DEM tutarlı vadeli döviz hesabı açıldığı, 16/08/1999 tarihinde hesaptan 10.000 DEM çekildiğini, 20/01/2000 tarihinde hesap bakiyesinin 96.589,20 DEM’e ulaştığını, aynı tarihte gerçekleştirilen döviz alım işlemi soncunda 27.245 TL nin müşterinin TL cinsinden vadesiz mevduat hesabına alacak kaydedildiğini, bu tutarın davacının vermiş olduğu genel vekaletnameye istinaden davalı … tarafından muhtelif tarihlerde çekildiğini, dolayısıyla iddia edilen zarar ile banka arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesindeki ithamların asılsız ve maddi gerçekten uzak olduğunu, hakkında verilen mahkumiyet kararının yargıtay tarafından esastan bozulduğunu, davacının banka şubesindeki hesabıyla ilgili kendisine tasarruf yetkisi verdiğini, yapılan tüm işlemlerin vekaletnameye dayanılarak bankacılık kuralları içerisinde ve davacının bilgisi dahilinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Dava; davacının bilgisi ve rızası dışında davalı bankadaki hesabından çekilen mevduat ile ilgili maddi ve manevi zararlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizden verilen 21/10/2013 tarih, … Esas, … karar sayılı kararı ile; “… dava; davacının bilgisi ve rızası dışında davalı bankadaki hesabından çekilen mevduat ile ilgili maddi ve manevi zararlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup, davalılar süresinde zamanaşımı ilk itirazında bulunmuş olduklarından öncelikle zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamı ile davalı banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; davacı ile … şubesi arasında bila tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve yine davacı ile … arasında 12/10/1999 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesi imzalandığı, 20/01/2000 tarihinde davacı tarafından davalı …na kendi elyazısı ile yazılmış ” … şubesi nezdinde bulunan … nolu hesabından istediği zaman ve istediği kadar para çekme” yetkisinin tanındığı vekaletname verildiği, hesap ekstrelerinden dava konusu … nolu DEM hesabına 03/09/1999 tarihinde 90.084,50 DEM yatırıldığı, daha sonra %21.50 faiz oranı üzerinden 08/10/1999 tarihinde vadeli hesap açıldığı, hesabın 20/01/2000 tarihinde 96.589,20 DEM’e ulaştığı, bu tutarın 26/01/2000 tarihinde 27.245,50 TL ye dönüştürülerek davacının … TL cinsinden hesabına aktarıldığını bu hesaptan aynı tarihte davalı … tarafından 10.000,00 TL çekildiği, kalan kısım için vadeli hesap açıldığı, vadeli hesapta 01/08/2000 tarihi itibariyle 31.450,00 TL ye ulaşan meblağın 10.000,00 TL sinin davalı …’ın hesabına aktarılıp buradan fon alımı ve satışı yapılmak suretiyle adı geçen tarafından çekildiği, 07/02/2000 tarihinde 5.400,00 TL, 19/04/2000 tarihinde 9.500,00 TL, 30/05/2000 tarihinde 1.050,00 TL 07/07/2000 tarihinde 700,00 TL, 01/08/2000 tarihinde 4.300,00 TL nin hisse senedi alımı amacıyla başka hesaplara EFT yapıldığı, bu şekilde davalı … tarafından davacının hesabında bulunan 31.450,00 TL nin usulsüz bir şekilde kullanılarak tasarruf edildiği, bu nedenle davalı …’ın yaptığı usulsüzlükten dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, davalı bankanın ise sorumluluğundan söz edilemeyeceği belirtilmiş olup, … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında, davalı …’nun sözkonusu eylemlerinden dolayı kamu davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen 02/11/2006 tarihli karar ile “…nun … ye intikal eden … şubesinde kurumsal pazarlama yetkilisi olarak görev yaptığı sırada yakın akrabası konumunda bulunan …’ın vermiş olduğu vekaletnameyi kötüye kullanarak onun bilgisi ve talimatı dışında hesabından çeşitli tarihlerde usulsüz işlemlerle paralar çekmek suretiyle hizmet nedeni ile görevi kötüye kullanmak ve zimmet suçlarından dolayı cezalandırılmasına ” karar verildiği, Yargıtay …. Ceza Mahkemesinin 22/12/2010 tarihli kararı ile Emniyeti suistimal suçu için 765 sayılı TCK nın 102/4 ve 102/4 maddelerinde ön görülen zamanaşımı süresi tahhakuk etmiş olduğundan sanık hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına, zimmet suçu ile ilgili kararın bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Ceza Mahkemesi kararı ve toplanan delillerden; davacının davalı bankadaki mevduat hesabında bulunan 31.450,00 TL nin davacının iradesi ve bilgili dışında usulsüz bir şekilde Davalı … tarafından tasarruf edilerek davacının zarara uğratıldığı anlaşılmış olup, davalı … …’nun sözkonusu usulsüz işlemler ile uhdesine geçirdiği mevduattan dolayı davacıya karşı sorumlu olduğu, haksız fiil teşkil eden eyleminin BK.nın 60/1.maddesine göre 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, öte yandan eylemin ceza hukuku açısından emniteyti suistimal suçunu oluşturduğu, bu nedenle eldeki davaya BK.’nın 60/2. Maddesine göre uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 22/12/2010 tarihli kararı ile suçun bu tarih itibariyle zamanaşımına uğradığı kabul edildiğinden, bu durumda 24/11/2010 olan dava tarihi itibariyle davalı … açısından zamanaşımı süresinin dolduğu, öte yandan bankanın sorumluluğunun ise BK.nın 55.maddesine dayandığı, bankanın tüzel kişi olması nedeni ile hakkında ceza zamanaşımı süresinin uygulanamayacağı, bu nedenle banka hakkındaki davanın BK.nın 60/1.maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, dava tarihi itibariyle bu sürenin dolduğu anlaşılmakla, her iki davalı hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle reddine. ” karar verildiği, verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 17/03/2015 tarih, … E., … K. Sayılı kararı ile; “… Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin davalı …’na yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin davalı banka yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, mahkemece davalı banka yönünden BK’nun 55 ve BK’nun 60/1 maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak BK’nun 55 ve 100. maddelerinde başkasını çalıştıranların çalıştırdıkları kimselerin verdikleri zarardan sorumlu tutulmaları düzenlenmektedir. BK’nun 55. maddesinde istihdam edenle bir sözleşme bağı içinde olmayan bir şahsa, işçinin, hizmetinin ifası sırasında haksız fiil ile verdiği zarardan iş sahibi sorumlu tutulmaktadır. BK’nun 100. maddesinde ise yardımcı şahıs, borçlunun borcuna aykırı davranarak alacaklıya bir zarar vermiştir. Yardımcı şahsın fiilinden zarar gören ile yardımcı şahıstan yararlanan kimse arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmaktadır(Prof.Dr. Sefa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yirminci Baskı, sayfa 327). Somut uyuşmazlıkta davacının davalı banka nezdinde mevduat hesabı bulunduğu, yani davacı ile davalı banka arasında sözleşme ilişkisi bulunduğu sabittir. Davacı taraf, davalı bankanın personeli olan diğer davalı …’nun yönlendirmesi ile davalı banka nezdinde mevduat hesabı açtırdığını, ancak banka çalışanı …’nun söz konusu hesapta usulsüzlük yapması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı banka, özel yasa ile kurulan ve ekonomik alanda çeşitli imtiyazlar tanınan kuruluşlardandır. Güven kuruluşu olan bankalar, aldığı mevduatları özenle korumak zorundadır. BK’nun 100 ncü maddesi uyarınca da çalıştırdığı kişilerin vermiş olduğu zararlardan sorumludur. Bu itibarla mahkemece zamanaşımı definin BK’nun 100 ve BK’nın 125. maddeleri hükümleri uyarınca değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı …’na yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin davalı bankaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,” karar verilmiş, davacı , … Bank, ve … vekilinin karar düzeltme talebi üzerine; Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 27/10/2016 tarih, … E., … K. Sayılı ilamı ile; ” Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacı vekili ve davalılardan Banka vekili ile fer’i müdahil vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE” karar verilmiş ve dosya mahkememize iade edilmiş, dosya yeniden esasa kaydedilerek yargılama sürdürülmüştür.
Mahkememizden verilen 07/06/2017 tarih, 2016/1161 Esas, 2017/554 K. Sayılı kararı ile; …” Davalılarıdan … yönünden bozma öncesi mahkememizce verilen zamaaşımı yönünden red kararı bozma kapsamında olmadığı ve bu davalı yönünden verilen karar kesinleşmiş olmakla, davalı … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,davacının davalı bankadaki mevduat hesabında bulunan 31.450,00 TL nin davacının iradesi ve bilgili dışında usulsüz bir şekilde davalı … tarafından tasarruf edilerek davacının zarara uğratıldığı, davalı bankanın BK’nun 100 ncü maddesi uyarınca da çalıştırdığı kişilerin vermiş olduğu zararlardan sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi heyetinin 20.06.2013 tarihli ek raporunda belirtildiği üzere; davacı tarafın, verdiği talimata istinaden döviz hesabının bozularak fon alımını amaçlamış olduğundan, alacağını artık döviz olarak talep edemeyeceği, davacı hesabından 26.01.2000 ile 01.08.2000 tarihleri arasında çekilen toplam 31.450,00-TL nin avans faizi ile birlikte davacıya iadesi gerektiği bu itibarla işlemiş avans faizi ile birlikte yapılan hesaplamada dava tarihi itibariyle davacının 152.395,76 TL alacağı bulunduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne; Davacı tarafın 7.250-EURO masraf, 8.885-TL Avukatlık ücreti ödendiğine ilişkin iddianın, ispata elverişli yasal delillerle kanıtlanamadığı, manevi tazminat talebi yönünden ise, yasal şartlar oluşmadığından; bu talepler yönünden davanın reddine” ilişkin kararın davalı … A.Ş. Ve Fer’i Müdahil … vekili tarafından temyiz edilmiş olup, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 25/02/2019 tarih ve … Esas, … K. sayılı kararı ile “… Dava bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağa ilişkindir. Davacı hesabından 26/1/2000 ile 1/8/2000 tarihleri arasında toplam 31.450,00-TL çekildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, davacının hesabından çekilen paralara çekildiği tarihlerden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanarak davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, işlemiş faiz istemi bulunmadığı halde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülecek şekilde karar verilmesi doğru görülmediği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiş ve yeniden esasa kaydı yapılarak yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya temyiz aşamasında iken davacı …’ın 27/01/2019 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekilince, davacı mirasçılarının vekaletnameleri dosyaya sunulmuş, yargılamaya … mirasçıları ile devam olunmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak, uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalılardan … yönünden verilen zamanaşımı yönünden red kararı Yargıtay Bozma İlamı kapsamı dışında tutulmakla bu davalı yönünden karar kesinleşmiş olmakla, davalı … yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Davalı … A.Ş yönünden davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile,
10.000,00-TL nin 26/01/2000
5.400,00-TL nin 07/02/2000
9.500,00-TL nin 19/04/2000
1.050,00-TL nin 30/05/2000
1.200,00-TL nin 07/07/2000
4.300,00-TL nin 01/08/2000 tarihinden işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı … A.Ş den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Manevi tazminat talebinin reddine,
4-Davacı tarafından yatırılması gereken 2.148,35 TL peşin harcın, peşin alınan 3.089,75 TL ‘den mahsubu ile arta kalan 941,40 TL harcın davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 3.774,00 TL avukatlık ücretinin davalı … Banktan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 19,90 TL ilk dava gideri ( başvurma ve vekalet harcı) davetiye posta gideri 448,40-TL, bilirkişi ücreti 1.400,00 TL olmak üzere toplam 1.868,30 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre (% 17,66 ) hesaplanan 329,94 TL’sinin davalı … banktan tahsil olunarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarf edilen 1.000,00-TL bilirkişi ücreti, 12,50 TL posta davetiye gideri olmak üzere toplam 1.012,50-TL yargılama giderinin davanın red oranına göre (% 82,34 ) hesaplanan 833,69 TL’sinin davacıdan tahsil olunarak davalı … banka verilmesine, kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı … Bank kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 14.479,04 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Manevi tazminat talebi yönünden davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen miktar bakımından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre tayin ve takdir olunan 2.725,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı, davalı ve Feri Müdahil vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren 15 gün içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır