Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/270 E. 2022/872 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/270 Esas
KARAR NO : 2022/872
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 10/05/2019
KARAR TARİHİ : 19/12/2022

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile kredi borçlusu dava dışı … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmelerine istinaden kredi kullandırıldığını, davalıların işbu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borçluların akdi taahhütlerini ifa etmemeleri ve ödemelerini tatil etmeleri üzerine borçlulara … Noterliği’nin 14.09.2018 tarih ve … yevmiyeli hesap kat ihtarnamesi keşide edildiğini ve hesap kat edilerek alacağın muaccel hale geldiğini, alacağın muaccel hale gelmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar hakkında sorumlulukları nispetinde alacakların tahsili gayesi ile …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile genel haciz yolu icra takibi başlatıldığını, icra takip tarihi olan 03.10.2018’den sonra müvekkili Banka’ya tevdi edilen çeklerden kaynaklı olarak muhtelif tarihlerde toplam 725.280,81 TL tahsil edildiğini, tahsilatların takip tarihinden sonra yapılmış olması nedeni ile ödemelerin icra müdürlüğünce dikkate alınmasına karar verilmesi gerektiğini, davalıların itiraz dilekçesinde bildirdikleri tüm hususlar ve buna ilişkin taleplerin yasal dayanaktan yoksun ve müvekkilinin alacağının tahsilini geciktirmeye yönelik olup iptali gerektiğini, davalıların müvekkili ile aralarında imzalı Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında banka ile aralarında çıkabilecek her türlü uyuşmazlıklarda banka defter ve kayıtlarının kesin delil teşkil edeceğini ve bunlara itiraz etmeyeceklerini beyan ve kabul ettiğini, davalının serbest iradeleri ile imzalamış oldukları sözleşme ile kullanmış oldukları kredi borcuna ve kefaletlerine ve buna bağlı olarak kabul ve taahhüt ettikleri faiz oranına ve fer’ilerine yapmış oldukları itirazın iptaline ve davalıların itirazları haksız ve kötü niyetli olup borcun likit olması ve tahsilatların takip tarihinden sonra yapılmış olması nedeni ile borçlular aleyhine alacağın %20’ın aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine, takipten sonra yapılan tahsilatların icra müdürlüğünce gözetilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
Davalılar vekili, cevap dilekçesinde, GKS borçlusu dava dışı … şirketinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, asıl borçlunun borcunun bulunmaması nedeniyle sözleşmeden kefil olan müvekkillerinin de davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkillerinin icra takibine konu genel kredi sözleşmesinde asıl borçlunun yanında kefil olduklarını, asıl borçlu lehine konkordato davasında geçici mühlet kararı verilmiş olduğundan (asıl borçlu aleyhine icra takibi yapılamayacağından) varlığı asıl borca bağlı olan kefiller yönünden de borcun muaccel hale gelmediğini, kefiller aleyhine de icra takibi başlatılamayacağını, ayrıca asıl borçlularla alacaklı tarafça imzalanan kredi sözleşmesi hükümlerinin alacaklının tek taraflı iradesi ile belirlenmiş olması, hükümlerinin kredi borçlusunun teklifi ile dahi değiştirilememesi, hükümlerin kabul edilmemesi halinde kredinin kullandırılmayacağına ilişkin red yanıtları da dikkate alındığında, vadesi gecikmiş kredi borcu olmayan sözleşme ile ilgili kefiller hakkında yasal takip yapılmasının Rekabet ve Bankalar Kanununa aykırı olduğunu, davacı yanın konkordato davasındaki tedbir kararlarına ve kanuna açıkça aykırı olmasına rağmen GKS borçlusu dava dışı … şirketinin hesabında bulunan ve … şirketine ait olan müşteri çeklerinin tahsilatlarından GKS taksitlerini tahsil ettiğini, GKS’lerin borçlusu olan dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin 11/09/2018 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğunu, konkordato davasının görüldüğü … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… E. sayılı dosyasından şirket hakkında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, 10/12/2018 tarihli celsede şirket yönünden verilen üç aylık geçici mühlet süresinin 13.12.2018 tarihinden itibaren iki ay süre ile uzatıldığını, 11/02/2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, İİK m. 296 hükmü gereğince kredi borcunu muaccel hale getiren, faiz ve diğer yan edimlerin uygulanması sonucunu doğuran hesap kat işleminin yapılmış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yasal hükümler ve ihtiyati tedbir kararlarına göre imtiyazsız alacaklara (banka kredi alacakları da dahil) geçici mühlet tarihinden itibaren (geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından dolayı) faiz işletilemeyeceğini, yine konkordato davasında mühlet alan aleyhine geçici mühlet tarihinden itibaren yasal takip yapılamayacağını, tedbir kararı alan konkordato davacısının banka hesaplarından komiser onayı olmadan borç ödemesi yapılamayacağını, geçici mühletin ilanından itibaren İ.İ.K 200 ve 201. maddesinde tanımlanan alacaklıların alacaklarını takas edemeyeceğini, davacı bankanın müşteri çeklerinden tahsil edilen ve … şirketi hesaplarına giren paraları geçici mühlet kararından sonra mevduat hesabı tahsilatı, faiz-avukatlık ücreti-icra tahsilatı-masraf vs açıklamalarla alacaklarına mahsuben bu hükümlere ve Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına aykırı olarak tahsil ettiğini, davacı tarafın GKS borçlusu dava dışı … şirketinden olan alacağına faiz işletemeyeceğinden dolayı ana para bedelini aşan tutar üzerinde yaptığı çek tahsilatlarını … şirketine iade ile yükümlü olduğunu, faize ek olarak yapılan kesintilerin de yasal düzenlemelere ve ihtiyati tedbir kararına aykırı olması nedeni ile iade edilmesi gerektiğini, hesaba yatan paradan komiser yada mahkeme izni olmadan ödeme yapılamayacağını, konuya ilişkin olarak tarafımızca davacıya … Noterliği’nin 05/11/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnameden sonuç alınamaması üzerine .. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E.sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe davacının itiraz etmesi üzerine ise …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E. sayılı dosyasıyla itirazın iptali davası açıldığını, davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddi ile davacı aleyhine asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Takip konusu borç muaccel değildir ve kefişllerin sorumluluğu bulunmamaktadır. Müvekkillerim icra takibine konu genel kredi sözleşmesinde asıl borçlunun yanında kefildirler. Asıl borçlu lehine konkordato davasında geçici mühlet sonrasındada 11.02.2019 tarihli duruşmada ise 1 yıllık kesin mühlet karan verilmiş olduğundan (asıl borçlu aleyhine icra takibi yapılamayacağından) varlığı asıl borca bağlı olan kefiller yönündende borç muaccel hale gelmiştir ve kefiller aleyhine de icra takibi başlatılamaz. Ayrıca asıl borçlularla alacaklı tarafça imzalanan kredi sözleşmesi hükümlerinin alacaklının tek taraflı iradesi ile belirlenmiş olması, vadesi gecikmiş kredi borcu olmayan sözleşme ile ilgili kefiller hakkında yasal takip yapılması bankalar kanuna aykırıdır. Yasal hükümler ve ihtiyati tedbir kararlanna rağmen davacı tarafça bir kısım ödemeler yapıldığı ancak konkordato süresince banka hesaplarından komiser onayı olmadan borç ödemesi yapılamayacağını, davacı taraf GKS alacaklarına faiz işlemez aynen faize ek olarak kesintiler yapılamayacağını, GKS borçlusu dava dışı … şirketinin davacıya herhangi bir borcu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle hukuka aykın olan davanın reddine, asıl alacağın %20 den aşağı olmamak üzere İcra İnkar tazminatına hükmedil meşine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine” Karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Dava dışı … Kondüstiyon limited şirketi ile davacı arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine müteselsil kefil olan davalıların …. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalının itirazı sonucu İİK 67. Madde gereği açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşıldı.
Deliller: Dosya içeriği, Bilirkişi raporu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/… E. sayılı dosyası, … İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyası, Genel Kredi Sözleşmeleri,
Mahkememiz dosyasından 05/06/2020 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinde; “…Müşteri ve kefiller iş bu sözleşmeden doğan ihtilaflarda ve diğer her türlü ilişkide bankanın muhasebesi kayıt ve defterleri her türlü belgesi bilgisayar ve sistem kayıtları Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 193. Maddesi uyarınca tek ve yegane kesin delil teşkil edeceğini kabul ederler..” denilmektedir.
Bankanın defter ve kayıtları HMK 193. maddesi kapsamında delil sözleşmesi niteliğinde olup; incelemelerimizde Banka kayıtları esas alınmıştır.
Dava dışı asıl borçlu … San ve Tic Ltd.Şti. ile davacı Bankanın … Şubesi arasında;
11.09.2017 tarihinde 1.000.000,00TL Limitli,
27,07.2018 tarihinde tarihinde 3.000.000,00TL Limitli,
2 adet Genel Kredi sözleşmelerinin akdedildiği anılan sözleşme asılları ve fotokopileri dava dosya içeriğinde mevcuttur.
Dava konusu iş bu Genel Kredi Sözleşmelerini davalı kefiller Kefalet limiti dahilinde müteselsil kefil sıfatıyla 10 yıl süreli 11.09.2017 tarihinde imzalamış oldukları açıkça görülmektedir.
Davalı … ve …’nın yukarıda tabloda görülen 2 adet Genel Kredi Sözleşmesinin 20.21. Sayfasında kendi el yazısı ile yazılmış olan beyana göre 1.000.000,OOTL+3.000.000,OOTL=4.0000.000,00TL tutar ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları bu nedenle davalı … ve …’nın kefalet Limitinin Toplam 4,000.000,00TL olduğu ve taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.ve 5. Sayfasında yer alan Kredinin Kefalet Karşılığı Kullandırılması ve Kefillerin Sorumluluğu başlıklı 3.5 madde hüküm ile kefilin sorumluluğunun belirlendiği tespit edilmiştir.
Davacı alacaklı banka ile dava dışı asıl borçlu … İmalat San vc Tic Ltd.Şti. arasında Genel kredi Sözleşmelerin akdedildiği, bahse konu 2 adet kredi sözleşmesini davalı kefillerinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, asıl borcun kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle davalı borçlu kefillerin … ve …’nın borcun tamamından kefalet limitiyle sınırlı olarak tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla müteselsilen sorumlu oldukları,
Davacı Bankanın 03.10.2018 Takip Tarihi itibariyle, tüm davalılardan,
136.000,00 TL Asıl Alacak,
35.873,49 TL İşlemiş faiz
1.793.67 TL BSMV
173.667,16TL alacaklı olduğu,
Davacının borç tamamen ödeninceye kadar, 03.10.2018 takip tarihinden itibaren tüm davalılardan 136.000,00TL olan Asıl Alacak üzerinden (banka talebi gibi) yıllık %77,90 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV)ilc birlikte talep edebileceği,
Ayrıca; Dava dışı firma tarafından 03.10.2018 Takip tarihinden sonra 7547357-32-3 Nolu İŞLEK Kredi Hesabına toplam 137.420,00TL ödeme yapıldığı,
01.11.2018 tarihi itibariyle İŞLEK KREDİNİN ANAPARA hesabının kapatıldığı, 7547357-32-3 Nolu işlek Kredi Hesabı Bakiyesinin olduğu, bu kredi ile ilgili borcun kalmadığı, İşbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği,
… Numaralı Kredi Nedeniyle Sorumlu Olduğu Meblağ:
43.000,00 TL Asıl Alacak,
2.861,53 TL İşlemiş faiz
143.08 TL BSMV
46.004,61 TL,
Davacının borç tamamen ödeninceye kadar, 03.10,2018 takip tarihinden itibaren tüm davalılardan 43.000,00TL olan Asıl Alacak üzerinden (banka talebi gibi) yıllık %76,10 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisi ile birlikte talep edebileceği,
Ayrıca, Dava dışı firma tarafından 03.10.2018 Takip tarihinden sonra … Numaralı Kredi hesabına 03.12.2018 Tarihinde 45.000,00TL ödeme yapıldığı işlek kredinin anapara hesabının kapatıldığı, … numaralı kredi hesabınının bakiyesinin fOl olduğu, bu kredi ile ilgili borcun kalmadığı İşbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği, takdiri sayın mahkemeye ait olduğu,
… Numaralı Kredi Nedeniyle Sorumlu Olduğu Meblağ;
532.000,00 TL Asıl Alacak,
34.422,89 TL İşlemiş faiz 1.721.14 TL BSMV
568.144,03 TL,
Davacının borç tamamen ödeninceye kadar, 03.10.2018 takip tarihinden itibaren tüm davalılardan 532.000,00TL olan Asıl Alacak üzerinden (banka talebi gibi] yıllık %75,70 oranında temerrüt faizi ve faiz üzerinden %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte talep edebileceği,
Ayrıca Dava dışı firma tarafından 03.10.2018 Takip tarihinden sonra… Numaralı Kredi Hesabına toplam 321.617,17TL ödeme yapıldığı İŞLEK KREDİNİN KALAN 210.382,63TL anapara tutarının ÖDENMEDİĞİ ve … Numaralı Kredi Hesabının bakiyesinin 210.382.63TL olduğu ve 31.12.2018 tarihinde takip hesaplara aktarıldığı. İşbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiği, t
Davacı bankanın Takip Sonrası Tahsilatlar Düşüldükten sonra kalan bakiye alacak dava talebinin 76.815,80TL olduğu davacı bankanın alacak talebi tespitlerimizden düşük olmakla talebiyle bağlı bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 08/03/2021 tarihinde ek rapor alınmıştır.
Raporda: kök rapora bağlı olduklarını beyan etmiştir.
Mahkememiz dosyasından 14/03/2022 tarihinde yeni bir heyetten bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun4 5766 sayılı Kanunun5 17 nci maddesi ile değişen mükerrer 242 nci maddesinin 2 numaralı fıkrası ile Maliye Bakanlığı; elektronik defter, kayıt ve belgelerin oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafazası ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dâhil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığına veya Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tâbi olup, kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu Kanun kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili kılınmıştır.
İncelenen dava dışı şirkete ait Ticari defterlerin yasal süresinde TTK hükümlerine göre usulüne uygun tasdik edildiği ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
Dava dışı şirketin davacı Akbanka kredi teminatı olarak 33 adet 1.158.255,81 TL tutarında müşteri çeklerini verdiği ticari defter kayıtlarından tespit edilmiştir.
Davalılar, dava dışı asıl borçlu … Ltd. Şti.’nin %50’şer hisse ile tamamına sahip ortaklarıdır. Davalılar, dava dışı asıl borçlunun davacı ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmelerinin de kefilidir. Dava dışı asıl borçlu hakkında …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… Esas sayılı dosyasından verilen 13.09.2018 tarihli karar ile dava dışı … Ltd. Şti. hakkında 13/09/2018 tarihinden başlamak üzere 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmiştir.
Davacı banka, … Noterliğinin 14.09.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname ile kredi ilişkisini kestiğini bildirerek 945.000,00 TL anapara, 56.647,91 TL işlemiş faiz, 2.832,40 TL diğer masraflar olmak üzere toplam 1.004.480,31 TL borcun ödenmesini ve 40.000,00 TL gayri nakdi çek bedeli kredisi karşılığının depo edilmesini ihtar etmiştir.
Dava dışı asıl borçlu hakkındaki geçici mühlet kararı 03.10.2018 tarihinde ticaret sicili gazetesinde ilan edilmiş, aynı gün davacı da icra takibi başlatmıştır. Davalılar, geçici mühlet nedeniyle takip yapılamayacağı, yapılmış takiplere devam edilemeyeceği ve faiz işletilemeyeceği, davacıya dava dışı asıl borçlu tarafından verilen çeklerin komiser muvafakati olmadan tahsil edilemeyeceği ve çek bedellerinin asıl borçluya iade edilmesi gerektiği, asıl borçlu temerrüde düşmediğinden kefil sıfatıyla davalılar aleyhine de icra takip başlatılamayacağı sebebiyle borca itiraz etmektedir.
Davacı ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 303. maddesi gereğince dava dışı asıl borçlunun konkordato talebine muvafakat etmediklerinden davalılara karşı asıl borçlu ile birlikte sorumlu olmaları nedeniyle haklarının saklı bulunduğunu, asıl borçlu hakkında verilen geçici mühlet ile verilen koruma kararının kefil olan davalıları kapsamadığını, icra takibinden sonra yapılan tahsilatların icra dairesinden düşülmesini talep ettiklerini ve kalan bakiye yönünden itirazın iptalini talep etmektedir.
Dava dosyası kapsamında bir hesap incelemesi yapılabilmesi için yasal düzenlemelerle belirlenen kuralların diğer bir ifadeyle formüllerin öncelikle ortaya konulması gerekmektedir. Hangi kuralların uygulanacağı tespit edilmeden bir hesaplama yapma olanağı olmayacağından her ne kadar ihtilafın çözümünde uygulanacak kuralları belirleme ve değerlendirme yetkisi hakime bırakılmış olsa da bu kuralların belirlenmesi amacıyla hesaba tesir eden kurallara referans verilmesi hukuki değerlendirme olarak kabul edilemez. Bu minvalde aşağıdaki tespitler dikkate alınmıştır.
Dava dosyasında bulunan ve dava dışı asıl borçlunun …. Asliye Ticaret Mahkemesine yapmış olduğu konkordato başvurusunda konkordato ön projesinde dava dışı şirket, bankalardan kullandığı kredilere karşılık portföyünde 28.000.000,00 TL’nin üzerinde çeki olduğunu açıkça beyan ederek davacının uhdesinde bulunan çeklerin kullandığı kredilere karşılık olarak verilmiş olduğunu açıkça ikrar etmektedir. Davacı banka da cevaba cevap dilekçesinde uhdesinde bulunan çeklerin dava dışı şirketin kullandığı veya kullanacağı kredilerin ödenmesi amacına yönelik olarak temlik cirosu ile bankaya verilmiş çekler olduğunu ve kendilerinin de yetkili hamil olduğunu ikrar etmektedir.
Alacağın devri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 183 vd maddelerinde düzenlenmiştir. Taraflar arasında verilen çeklerin kullanılan veya kullanılacak krediler karşılığında verildiği diğer bir ifadeyle TBK’nın 191. maddesi gereğince ivazlı olarak temlik işleminin yapıldığı konusunda duraksama yoktur. Davacı, dava dışı asıl borçlunun vermiş olduğu vadeli çekleri “temlik cirosu“ ile aldığını ikrar ederek bu çeklerin tutarı kadar borçlunun borcundan kurtulduğunu kabul etmektedir. Dava dışı asıl borçlu ise kredi (ivaz) karşılığında alacağını devrettiğinden davacıya karşı alacağın varlığını ve çek borçlusunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olacaktır.
Devir alınan alacakların esas borçlusu tarafından ödenmemesi halinde alacağı devredenin sorumluluğu, kendi borcundan değil, devredilen alacağın asıl borçlusunun ifasını garanti sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. Davacı temlik alınan çeklerin yetkili hamili olduğunu da açıkça belirtmektedir. Her ne kadar davacı, kredi ilişkisini kestiğini ihtar ettiği dava dışı şirketten 1.004.480,31 TL’nin ödenmesini talep etse de öncelikle temlik aldığı çekleri borca mahsup etmesi ve kalan tutarı istemesi veya fazla ise artık kredi ilişkisi kesildiğinden ivazsız kalacak dava dışı asıl borçluya iade etmesi gerekirdi.
Davacının alacağının karşılığında, dava dışı şirketin çeke bağlanmış alacaklarını temlik almasına karşın dava dışı şirketin temerrüde düştüğünden bahsedilemez. Temlik alınan çeklerin zamanında ödenmemiş olması nedeniyle dava dışı şirketin garanti sorumluluğuna gidilmesi halinde ise bu garanti sorumluluğu dava dışı şirket ile davacı arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinin kapsamında yer almamaktadır.
Dava dışı şirketin davacıya temlik cirosu ile temlik etmiş olduğu 33 adet çekin toplam tutarının 1.158.255,81 TL olduğu, bu tutarın ihtarname tarihinde belirtilen alacaktan fazla olduğu göz önüne alındığında dava dışı şirketin davacıya borcunun bulunmadığı, dava dışı şirketin borcu bulunmadığından dolayı kefillerin de temerrüde düşmediği ve herhangi bir sorumluluklarının doğmadığı anlaşılmıştır. Diğer taraftan temlik edilen tüm çeklerin tahsil olduğu dikkate alındığında dava dışı borçlunun temlik edilen çeklerden dolayı bir garanti sorumluluğunun da doğmadığı anlaşılmaktadır. Davacının tahsil etmiş olduğu çeklerden dolayı dava dışı şirkete borcu olup olmadığı ile ilgili dava …. Asliye Ticaret Mahkemesinde derdest olmakla işbu raporda dava dışı konularda değerlendirme yapmaya gerek görülmemiştir.
Davalıların davacıya karşı vermiş olduğu kefaletten kaynaklı olarak herhangi bir kefalet borcu bulunmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından 21/06/2022 tarihinde ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Raporda:
Davacının dosyaya sunduğu belgelerden dava dışı şirketin cirosunun ”tahsil cirosu” olduğu yönünde bir tespite rastlanılmamıştır. Benzer tespit …. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasından alınan bilirkişi heyet raporunda da yapılmıştır. Davacının uhdesinde bulunan çeklerin tahsil edilmediği yönünde bir beyan veya iddiası da yoktur. Davacının örnek vermiş olduğu Yargıtay kararlarında da temlik cirosu ile çekten doğan bütün hakların ciro edilen kişiye geçeceği açıkça belirtilmiştir.
…. Asliye Ticaret Mahkemesinde bilirkişi marifetiyle yapılan tespitten de anlaşılacağı üzere çeklerin teminat olarak verildiği, davacının bu çekleri başkalarına devredemeyeceği veya ciro edemeyeceği dolayısıyla cironun emre yazılı olmadığı açıktır. TTK 788/2 gereğince “Emre yazılı değildir” kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ancak alacağın temlikiyle devredilebilir. Bu devir, alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.” hükümleri dikkate alındığında alacağın temliki hükümlerinin geçerli olduğu açıktır. Görüldüğü üzere kanun koyucu emre yazılı olmayan senetlerin devrini mümkün kılarak aynı hukuki sonuca ulaşılmasını amaçlamıştır. Buradaki tek fark soyut borç ikrarı yerine devrin bir sebebe bağlanmasından ibarettir.
Çek ile temel olarak amaç bankada bulunan paranın banka dışında ödemede nakit gibi kullanılmasını sağlamaktır. Çek ile yapılan ödemeler yürürlükten kalkmadan önce 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi Ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun halihazırda ise 5941 sayılı Çek Kanunu le düzenlenmektedir. Borçlu çek üzerinde yazılan tutarı keşide tarihinden ibraz süresi boyunca ilgili bankada karşılığını bulundurması ve hamile çek karşılığının bankaca ödenmesi halinde borç ifa edilmiş ve sona ermiş olacağı konusunda duraksama yoktur.
Ödeme aracı olan çek için TTK 788/2 maddesinin uygulanmayacağı varsayımında dahi davacı bu çekleri kabul ederek tahsilat yapmış sayılacağından durum değişmeyecektir. Alacağın temliki hükümlerinin dikkate alınması davacının aleyhine farklı bir sonuç doğurmamaktadır.
Emsal gösterilen Yargıtay kararında da açıkça gösterildiği üzere temlik cirosunun temlik, teminat ve teşhis fonksiyonu vardır. Teminat fonksiyonu bakımından değerlendirildiğinde ise davalılar dava dışı esas borçlunun teminatlı borcunun kefilleridir. Türk Borçlar Kanunun 581. maddesi gereğince Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. TBK 590. madde gereğince borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile, belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamaz. Kefiller GKS kapsamında kullandırılan kredinin zamanında ödenmesi için kefil olmuşlardır. Kaldı ki söz konusu krediler için dava konusu çekler teminat olarak kabul edilirse garanti altında da alındığı da kabul edilmelidir. Belirlilik ilkesi gereğince davacının vadesinden önce esas borçluyla kredi ilişkisini kesmiş olması kefillerin yükümlülüğünü arttıracak mahiyette kabul edilemez. Genel Kredi Sözleşmeleri incelendiğinde böyle bir durumun açıkça kabul edildiğine ilişkin kefil beyanlarına rastlanılmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/19-689 K. 2018/1624 T. 6.11.2018;
kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Emsal gösterilen Yargıtay kararlarının görüşümüzden farklı bir durumu açıklamadığı ve görüşümüzü destekler mahiyette olduğu, davacının itirazı ile hangi sonuca varmak istediği de anlaşılamadığı dikkate alındığında davacının itirazlarının kök rapordaki görüşümüzü değiştirir mahiyette görülmemiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesince alınan bilirkişi heyet raporuyla düzenlediğimiz kök rapor arasında çelişki oluşturacak bir hususun bulunmadığı,
Davalının rapora karşı beyanında herhangi bir itiraza rastlanmadığından bir değerlendirme yapılmasına gerek olmadığı tespit edilmiştir.
Davalıların davacıya karşı vermiş olduğu kefaletten kaynaklı olarak herhangi bir kefalet borcu bulunmadığı tespit edilmekle, anılan bilirkişi raporlarının denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu göz önüne alınarak davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.311,83 TL’den mahsubu ile artan 1.231,13 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı taraf vekille temsil olunmakla red üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 12.290,53 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına.
5-Davalı tarafından yapılan 8,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan delil avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davacıdan alınarak hazineye irad kaydına.
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 19/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır