Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/244 E. 2021/354 K. 29.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/244 Esas
KARAR NO : 2021/354
DAVA : Şirket Yöneticisinin Sorumluluğundan Kaynaklı Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/04/2019
KARAR TARİHİ : 29/04/2021

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, müvekkili şirketin Türkiye’de internet ve teknoloji alanında yatırımlar yapan risk sermayesi fonlarından biri olduğunu, ……A.Ş’nin ise otomotiv yedek parça sektöründe faaliyet gösteren, bu sektörde yazılımsal danışmanlık hizmetleri veren 2009 yılında davalı … ile birlikte … … tarafından kurulduğunu, 12/05/2014 tarihinde müvekkili şirket ile pay sahipleri davalı …, … … ve … arasında yatırım ve pay sahipleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından şirkete 500.000 USD miktarında yatırım yapıldığını, sözleşme uyarınca şirkete sermaye arttırımı kararı alındığını, 12/04/2014 tarihli şirket genel kurul toplantısında müvekkili şirketin A grubu pay sahibi olduğunu, davalının, şirketin yönetim kurulu başkanlığı görevinin yanında şirket ile arasında imzalanan 12/05/2014 tarihli sözleşme ile şirketin genel müdürlüğü görevini de yürüttüğünü, şirkette her ne kadar müvekkili şirketi pay sahibi olmuşsa da şirketi 2014 yılından itibaren fiilen davalının yönettiğini, şirketin günlük işlemleri, tedarikçilerle ve müşterilerle olan iş ilişkisi ve iletişimin davalı tarafından yürütüldüğünü, davalının yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiği 15/05/2018 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliğinden doğan görevlerini yerine getirmediğini, şirketi ve müvekkili şirketi ciddi anlamda zarara uğrattığını, şirketi ekonomik olarak kötü gidişatını engellenmek adına hiçbir önlem almadığını, 2018 yılının ortasında ekonomik durumun kötüye gittiğini, şirket alacaklılarının alacaklarını tahsil edemediğini, alacaklıların dava dışı pay sahibi … ve dava dışı … ile şirketin iç uygulamasına aykırı bir şekilde iletişim kurması sonucu ortaya çıktığını, davalının , kendisiyle iletişime geçen alacaklılara karşı kendilerini cevapsız bıraktığını, saldırgan bir tavır içerisinde olduğunu, davalının alacaklılara karşı tutumunun şirketin mali durumunu daha da kötüye gitmesine sebep olduğunu, müvekkili şirketin ve diğer pay sahiplerinin ısrarlı taleplerine rağmen mali durum bilgilendirmesi yapılmadığını, davalının bilgi verme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine yönetim kurulu üyesi … ve pay sahibi … tarafından mali durumun bilgilendirilmesi konusunda davalının uyarıldığını, taraflar arasında yapılan e-posta yazışmalarından davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğinin anlaşılacağını, müvekkili şirket ve diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından şirketin mali durumunun iyiye gitmediğinin anlaşıldığını, bu durumun ortaya çıkması üzerine davalının 15/05/2018 tarihinde istifa ettiğini, davalının istifası üzerine şirket mali durumunun aydınlatılması için bağımsız denetim şirketi ile anlaşıldığını, şirketin mali tablo ve kayıtlarının incelendiğini, davalının, müvekkili şirkete ve diğer yönetim kurulu üyelerine sunduğu finansal tabloların gerçeği yansıtmadığını, şirketin borca batık durumunun ortaya çıktığını, şirketin ticari ilişkisi olduğu şahıs ve şirketlere yaklaşık 4.000.000 TL borcu olduğunun ortaya çıktığını, müvekkili şirket tarafından yaptırılan mali inceleme sonucunda, şirketin finansal tablolarının davalı tarafından değiştirilmiş olduğunu ve yönetim kurulu üyelerine ve pay sahiplerine bu şekilde yansıtılmış olduğunun anlaşıldığını, davalının kusurlu hareketi ile şirketin pay sahiplerinin yanı sıra alacaklıları da zarara uğrattığını belirterek davalının hukuka aykırı eylemlerinden kaynaklı … A.Ş’nin tüm zararlarından sorumlu olduğunun tespitine ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’nin ve üçüncü kişiler tarafından başlatılan icra takiplerinden kaynaklanan faiz, vekalet ücreti, icra tahsil harcı ve icra masrafının tespiti ile bu tutarların da davalıdan takip tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline ve …….A.Ş’ne ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının böyle bir dava açmaya sıfatı ve yetkisinin olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davası oluşmadığından davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin yaptığı her işlemde yönetim kurulu kararının mevcut olduğunu, müvekkilinin şahsen ve ihmal veya kasti ile yapılmış bir işlemi bulunmadığını, alım satım işlemlerinin daima fatura ile yapıldığını, yapılan işlemlerin serbest denetim kurumunca denetlendiğini, yönetim kurulu ve denetim kurulda bu denetim raporlarının oy birliği ile geçtiğini, müvekkilinin şirketin işleyişinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, şirket yönetim kurulu vasıtasıyla yürütüldüğünü, davacı şirketi temsilen yönetim kurulunda …’in bulunduğunu, A grubu imza yetkisine bulunan bu şahıs ile birlikte yönetimin yürütüldüğünü, her hususta bilgi paylaşımında bulunulduğunu, güncel işleyişlerde müvekkilinin ve diğer ortak olan (şimdiki yönetim kurulu) başkanı … … ile ortaklaşa alınan kararlar ile yürütüldüğünü, şirketin mali konularda denetlenmesinin ise mali müşavirler tarafından yapıldığını, ayrıca ikinci bir yeminli mali müşavir grubu tarafından da yapıldığını, raporlandığını, yapılan işlemlerin %100 faturalı ve resmi şeklide yürütüldüğünü, firmadaki işlemlerin bilgisinin saklandığı iddiasının asılsız olduğunu, yönetim kurulu üyesi … …’un anlık olarak şirketin tüm durumu hakkında haberdar olduğunu, diğer ortak ve yönetim kurulu üyesi … ile şirketin içerisinde bulunduğu durumun defalarca paylaşıldığını, müvekkilinin yönetim kurulundan istifasının kendi isteği ile olduğunu, müvekkilinin kendi öz kaynaklarından şirkete çok yüklü miktarlarda kaynak aktardığını belirterek haksız ve usulsüz açılan davanın reddini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, şirketi yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
DELİLLER : ……A.Ş’ne ait sicil dosyası, ilgili şirketin bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden alınan cevabi yazılar, bilirkişi incelemesi.
TTK 553. Maddesinde ” Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla[1] ihlâl ettikleri takdirde, [2] hem şirkete hem paysahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar. Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar. Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” denilmektedir.
TTK 555. Maddesinde ” Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Pay sahibinin açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.” denilmektedir.
Zarara uğratıldığı iddia edilen … A.Ş’nin son sicil kaydı alınıp incelendiğinde, davalının şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanarak, … A.Ş’nin ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yetkisi de verilerek davalı yöneticinin şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, uğratmış ise zararın tespiti açısından rapor tanzim edilmesi için dosya bir finans bilirkişisi ile ticaret hukuku alanında nitelikli hesaplama uzmanında oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Sunulan rapor incelendiğinde, ilgili şirketin daha önce limited şirket iken tür değiştirmesi suretiyle 50.000 TL sermayeli olarak 13/03/2014 tarihinde kurulduğunu, davalının şirketin kuruluş anında %33 oranında pay sahibi olduğunu, 09/05/2014 tarihinde sermayenin ödendiğini, 12/05/2014 tarihli 2014/2 sayılı yönetim kurulu toplantısı ile, şirketin büyümesine deste olmak amacıyla dışarıdan ortak olarak ” …” şirketinin 300.000 USD tutarında bir öz sermaye finansmanı sağlaması için karar alındığını, şirketin 50.000 TL olan sermayesinin 7.690 TL tutarında nakdi olarak arttırımıyla 57.690 TL’ye çıkarılmasına, çıkarılacak payların A grubu pay olmasına, ihraç edilecek 7.690 adet A grubu pay karşılığı … ‘nın 300.000 USD yatırımını sermaye arttırımı tescilinden önce şirkete yatırmasını, mevzuat uyarınca Türk Lirasına çevrilmesini ve arttırılan nominal tutar olan 7.690 TL’nin mahsubu akabinde kalan tutarın A grubu payların emisyon primi olarak kaydedilmesine mevcut ortakların rüçhan haklarının kısıtlanarak arttırılan sermayenin … tarafından karşılanmasının kabulüne şeklinde karar aldıklarını, sermaye arttırımının 2014 Ocak- Eylül bilançosuna yansıtılmış olduğunu, buna göre ödenmiş sermayenin 57.690 TL , hisse senedi ihraç primi kaleminin 615.410 TL , net dönem zararının 148.045,92 TL , öz kaynak toplamının 588.154,11 TL olarak gerçekleştiğinin kayıtlarda yer aldığını, 24/12/2014 tarihli genel kurul hazirun cetveline göre ortaklık yapısı incelendiğinde davacı şirketin, … A.Ş’deki pay oranının %13,33 olduğunu, bu hazirun cetvelinde …’in yönetim kurulu başkanı, … ‘un yönetim kurulu başkan yardımcısı, …’in ise … şirketinin temsilicisi olarak göründüğünü, yeni çıkarılan 4810 adet A grubu payın emisyon primli olarak … şirketi tarafından kullanılmış olduğu 4810 + 459.790 TL emisyon primi = 464.600 TL sermayenin tescilden önce şirkete ödendiğinin anlaşıldığını, 24/12/2014 tarihli genel kurulu tescilinden sonraki ortaklık yapısı incelendiğinde ise davacının payının %20’ye çıktığını, 2014-2015-2016 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporlarının, bilanço gelir gider hesaplarının oy birliğiyle kabul edildiğini, bu toplantılara davacı adına … isimli kişinin katılarak alınan kararların hiç birinin red oyunu kullanmadığını, genel kurulda oy birliğiyle alınan kararlar sonucunda yönetim kurulu üyelerinin 3 yıl görev yapmak üzere belirlendiğini ve üyeliklere davacı şirket yetkilisi olan …, … ve … …’un seçildiğini, 24/05/2017 tarihli 2017/2 sayılı yönetim kurulu kararı ile imza yetkilerinin A grubu ve B grubu olarak ayrıldığını, 13/06/2018 tarihinde yapılan genel kurulda yönetim kurulu üye sayısının 3’ten 1’e düşürüldüğü, başkanlığa … …’un seçildiğini, genel kurulda davacıya … ‘nun temsil ettiğinin anlaşıldığını, ortaklığın başında 12/05/2015 tarihinde taraflar arasında yatırım ve pay sahipliği sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin taraflarının davacı şirket ile ……A.Ş olduğunu, sözleşme maddelerinin bilirkişi raporunun 9. Sayfasında özetlendiğini, dosyaya 7.2 nolu delil olarak sunulmuş olan ve davalı tarafından gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği iddia edilen mali durum özet bilgisine göre 31/12/2016 ve 30/09/2017 tarihleri itibariyle şirketin alacaklarından borçlarının indirilmesi durumunda 31/12/2016 tarihi itibariyle 77.837,37 TL net varlığa sahip iken 30/09/2017 tarihi itibariyle -39.833,11 TL eksi net varlığa sahip olduğunu, 23/05/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacı şirketin … tarafından temsil edilmesine rağmen hiçbir maddeye red oyu kullanmadığını, yönetim kurulunun davacının oyları ile ibra edildiğini, TTK 553/1 gereğince yönetim kurulunun sorumluluğunun kusur sorumluluğu prensibine dayandığını “kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri” ifadesine yer verildiğini, kast veya ihmal ayrımına gitmediğini, yöneticinin sorumluluğu için kusur bulunması gerektiğini, yöneticilerin sorumluluğu bakımından TTK 557 maddesine göre farklılaştırılmış teselsül sisteminin benimsendiğini, kusur açısından ayrıca yöneticinin kusurunu ispat yükünün iddia eden kişi tarafından ispatlanması gerektiğini, iş bu davada davacı tarafın , özetle davalı yönetim kurulu başkanının şirketin finansman tablolarını değiştirdiğini, mali durumunu sakladığını, şirketin mali durumu hakkında diğer yönetim kurulu üyelerine ve pay sahiplerine bilgi vermediğini, şirketin borca batık olduğu halde bunu kasten gizlediğini, şirket alacaklılarıyla olan durumu kötü yönettiğini iddia edildiğini, 6102 sayılı TTK hükümlerine göre davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini, şirketin %20 payının davacı şirketin sahip olduğunu, iştirak için 12/05/2015 tarihinde 623.100 TL’ye garanti bankasında bloke ettiği, sahip olduğu payların A grubu olarak tanzim ettirip imtiyazlar elde ettiği ancak şirketin denetimi konusunda sözleşme ile elde etmiş olduğu denetim haklarını kullandığına ilişkin yazılı bir delilin dosyaya sunulmamış olduğunu, davacının tek delilinin SMMM … tarafından hazırlanan rapordan ibaret olduğunu, sunulan SMMM raporuna göre sermaye 57.690 TL iken öz varlık toplamı 588.154,11 TL olduğu dikkate alındığında, sermaye 62.500 TL’ye artarken davacının ödediği sermaye katılım tutarı olan 464.600 TL öz varlık tutarına eklendiğinde (588.154,11 + 464.600 ) sermaye 62.500 TL olduğunda öz varlıkların 1.052.754 TL olabileceğini varsayılabildiğini, buna göre 09/05/2014 günü sermayesi 50.000 TL öz varlıkları 124.982,45 TL olan yani pay başına defter değeri 2,5 TL olan şirketin, sadece %20’paya sahip olmak için pay başına 87,00 TL ödediğini, davacının yönetim kurulu üyesi olduğu ve davalının tek başına imza yetkisinin iç yönelge ile sınırlandırılmış olduğu dikkate alındığında şirketin varsa ticari başarısızlığının davalıya yüklenebilmesi için davalının basiretsizliği dışında hatalı ve kötüniyetli fiillerinin olduğunu somut delilerle ispatlanması gerektiğini, davalının başarısızlık konusunda ikrarda bulunduğunu ancak bunu 2018 yılındaki finansal kriz ile açıkladığının görüldüğünü, ancak davacının mali bilgileri kasten gizlediği ve yanıltıcı bilgileri aktardığı yönünde iddiada bulunsa da hangi konuda ve miktarda yanıltıldığını açıklamadığını, davacının en başından itibaren şirketin tam hakimi olduğu her türlü yetkiyi tek başına sahip olduğu, şirketin tüm veri kaynaklarına ulaşabildiği, varsa maddi kaybı kolayca tespit ettirebileceği dikkate alındığında iddiaların davalıya kusur akdetmek için yeterli olmadığını diğer taraftan davalının e-posta yazışmalarındaki ifadeleri , görevi bırakması, kendisinden bilgi alınamadığının anlaşıldığı ancak bu durumun ticari hayattaki olağan sayılabilecek başarısızlık nedeniyle mi , gerçekten finansal krizin iyi yönetilememiş olmasından mı , kur farkı zararlarına maruz kaldığından mı yoksa kasti olan fiillerinde mi kaynaklandığının anlaşılamadığını , yapılan genel kurul toplantılarında davacı paylarının oy haklarının kullanılarak ibra edildiği de dikkate alındığında, davalının yetkisinin sınırlı olduğu, davacının yönetim ve denetim anlamında kısıtlayıcı hiç bir engel bulunmadığı tespit edildiğinden, mevcut delillerin davacı iddialarını açıklamakta yetersiz kaldığı , davacının davalı hakkındaki iddialarının 2016 ve önceki dönemin ibra edildiği tarihten sonrası için yani 01/01/2017 ile davalının görevinden fiilen ayrıldığı 15/05/2018 tarihleri arasındaki dönem ile sınırlı olması gerektiği, ancak bu dönemde de mali bir kaybı varsa davacı tarafça bunun ispat edilmesi gerektiği, davacının iddialarını ve davalının kusurunu ispat edemediğini bildirdikleri görülmüştür.
Toplanan tüm deliller , alınan bilirkişi raporu 6102 sayılı TTK’nun 553. Maddesindeki “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan hükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde….” maddesi gereğince davacının iddialarını ve davalı yönetim kurulu üyesinin kusurunu ispat edemediği sonucuna varılarak davacı tarafından açılan davanın aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080,00 TL vekalet ücretin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gider avansından kullanılmayan kısman karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
5-Tarafların zorunlu arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Bu dava sebebiyle 59,30 TL maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 170,78 TL’den mahsubu ile fazla alınan 111,48 TL harcın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı vekilinin yüzüne karşı davacı vekilinin yokluğunda , kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 29/04/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır