Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/24 E. 2020/48 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/24 Esas
KARAR NO : 2020/48

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 30/09/2014
KARAR TARİHİ : 23/01/2020

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile, davalı şirketin 6/8/2014 tarihinde 2013 yılı olağan genel kurul toplantısını yaptığını, davacının davalı şirkette %49,948 oranında pay sahibi olduğunu, bir önceki hesap döneminde satış yapan ve büyüme trendinde olan davalı şirketin 2013 faaliyet döneminde hiç satış yapmadığını ve zarar ettiğini, bunun sebebinin şirket müşterilerinin , yönetim kurulu üyelerinden …ve eski yönetim kurulu üyelerinden …ın birlikte kurduğu ve yöneticisi oldukları …Müşavirlik Limited Şirketine aktarılarak davalı şirketin gayri faal hale getirilmesi olduğunu, söz konusu toplantıda da şirketi bitirmeye yönelik kararlar alındığını, davacının denetçi atanması talebinin reddedildiğini, faaliyet raporu , bilanço kar zarar hesapları ile oynandığını, şirketi zarara uğratan yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini, …’nun tek başına yönetim kuruluna seçildiğini üstelik kendisine şirketle işlem yapma ve rekabet etme yönünde izin verildiğini, …ve …Tarafından kurulan şirkete isim olarak “… Denet ” seçilmiş iken davalı şirketin piyasada tanıttığı Denet içeren unvanın değiştirildiğini, toplantıda alınan ve müvekkilinin şirkete özel denetçi atanması talebinin reddine ilişkin kararın kötü niyetli olduğunu, yine 4 nolu karar ile yönetim kurulu faaliyet raporunun onaylandığını, 5 nolu kararla bilanço ve kar zarar hesaplarının müvekkilinin olumsuz oyuna ve muhalefetine rağmen kabul edildiğini, 6 nolu kararla yönetim kurulu üyelerinin ibra edildiğini bu ibra kararının yok hükmünde olduğunu, oylar arasında eşitlik söz konusu olduğunu, bu nedenle bu ibranın geçersiz olduğunu, diğer yönetim kurulu üyeleri bakımından da ibranın iptali gerektiğini, 7 nolu karar ile şirket unvanı ve yönetim kurulunun görevleri , üye sayısı ve süresi gibi esas sözleşme maddelerinde değişikliğe gidildiğini, bu kararında hukuka aykırı ve kötü niyetli olması nedeniyle iptalinin gerektiğini, esas sözleşme değişikliği ile şirket yönetim kurulu üye sayısının 3 ‘ten bire indirildirildiğini , 8 nolu kararla yönetim kurulu üyeliğine Dilek Sasaoğlu’nun seçildiğini bu kararında hukuka aykırı olduğundan iptali gerektiğini, 9 nolu kararla alınan kar dağıtmama kararı ile ilgili dava haklarının saklı tuttuklarını, toplantıda TTK 395 ve 396 maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerine yetki verilmesine ilişkin 11 maddenin de iptali gerektiğini belirterek , Dilek Sasaoğlu’nun ibrasına ilişkin kararın yoklukla malul olduğunun tespitine diğer kararların ise iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili mahkememize ibraz ettiği cevap dilekçesi ile, şirketin denetlenmesi için özel denetçi atanmasına ilişkin bir mahkeme kararı olmadığını, şirketin böyle bir karara uymamasının da söz konusu olmadığını, bilirkişi raporunun mahkeme kararı olmadığını, şirketin 2013 yılı hesap döneminde zarar ettiğini, ticaret şirketlerinin kar elde etmek amacıyla kurulduklarını, bu durumun her hesap yılını yüksek karlılık oranlarıyla kapatacakları anlamına gelemeyeceğini, ticari şirketlerin, piyasanın durumu, ekonomik sebepler, sosyal sebepler ve daha birçok sebepten dolayı hiç kar elde etmeyebileceği gibi zarar da edebileceğini, oluşan zararı, sadece yönetim kuruluna yüklemek ve zarar sebebiyle bilançoların onaylanması ve yönetim kurulunun ibra edilmesi kararlarının iptalini talep etmenin hakkaniyetli olmadığını, davalı müvekkil şirket (eski) yönetim kurulu üyesi eli ile şirket müşterilerinin …Limited Şirketine aktarıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu ve doğruyu yansıtmadığını, şirketin yönetim kurulu üyelerine TTK m.395 ve 397 hükümleri uyarınca yetki verilmiş olmasının şirketin kötü niyetli ve dürüstlük kurallarına aykırı davrandığı şeklinde yorumlanamayacağını, şirket unvanının, 06.08.2014 tarihinden yapılan olağan genel kurul toplantısında oy çokluğu ile … olarak değiştirildiğini, davalı Şirketin Unvanından ‘Denet’ ibaresinin kaldırılmış olması şirketin içini boşaltmaya yönelik olmadığını aksine şirket menfaatinin ön planda tutulduğu bir işlem olduğunu, bu halde şirket kaybettiği müşterileri geri alamasa bile yeni müşteri çekebileceğini, esas sözleşme değişikliği ile şirket yönetim kurulu üye sayısının bire düşürülmesinin, kötü niyetli bir işlem olmadığını, TTK’nın sunduğu bir yenilikten faydalanmak ve 50.000,00 TL sermaye ile kurulmuş basit bir şirketi tasarruflu yönetmek amacıla hareket etmekten başka bir anlam taşımadığını, kanuni bir hakkı kullanmanın kötü niyet teşkil etmeyeceğini ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, genel kurulda alınan , …’nun ibrasına ilişkin kararın yoklukla malul olduğunun tespiti diğer kararların iptaline ilişkindir.
DELİLLER: Davalı şirkete ait ticari defter ve belgeler 6/8/2014 tarihinde gerçekleştirilen 2013 yılı olağan genel kurul toplantısına ilişkin alınan kararları gösterir tutanak, hazirun cetveli , bilirkişi incelemesi.
Mahkememizce iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; genel kurul toplantı tutanağındaki alınan kararlardaki olumsuz oylarda 24.974 olumsuz oydan bahsedilmiş olsa da olumsuz oyun kime ait olduğuna dair bir açıklama bulunmadığı, toplantı tutanağında kararlara ilişkin muhalefet şerhinin bulunmadığı, 3 numaralı kararlarda davacının önerilerinin bulunduğu, 4, 6 ve 7 numaralı kararlarda haklarını saklı tuttuğuna ilişkin beyanlarının bulunduğu ve yine 3,6 ve 7 numaralı kararlar öncesinde muhalefet gerekçelerine yer verildiğine ilişkin açıklamaların bulunduğu görüldüğü, davacının muhalefet gerekçelerinin ilişkin ekli belgeyi sunduğu, toplantı tutanağında 12. madde ile bu hususun tutanağa geçirildiği, TTK 446 (Mülga TK.nın 381/1-1. Bendi) uyarınca toplantıya katılan üyenin karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi gerektiği, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında, sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımadığı, muhalefetin görüşülen öneriye değil alınan karara karşı yapılması gerektiği, bu durumda toplantı tutanağına ekli muhalefet şerhine göre davacının olumsuz oy kullandığına ilişkin beyan ve muhalefetinin bir kısım kararlar bakımından mevcut olduğu, belge içeriğine göre ancak toplantının 6,7,8,9,10,11 maddeleri bakımından karara muhalif kalındığının kabul edilebileceği, diğer maddeler bakımından yapılan açıklamaların eleştiri ve öneri ve ihtar mahiyetinin olduğunun kabul edilebileceği, taraflar arasında özel denetçi atanmasına ilişkin uyuşmazlığın bulunduğu ve davacı tarafın İstanbul … Asliye Ticarete Mahkemesi … Esas sayılı dosyası ile Mahkemeden özel denetçi tayin edilmesi yönünde talepte bulunduğu ancak bir kararın verilmediği, Genel kurulun (3,4,5,7,9) numaralı kararların iptal şartlarının gerçekleşmemiş olduğu, (6) numaralı kararda Yönetim Kurulu üyesinin ibrası için katılanların çoğunluğunun olumlu oyu gerekmesine rağmen olayda 24.974 olumlu oya karşı 24.974 olumsuz oy kullanıldığı ve bu sebeple (6) numaralı kararın geçersiz (yoklukla malul) olduğu, (8) numaralı karar ile ilgili olarak gelecekte oluşabilecek muhtemel bir zarara yönelik söz konusu yönetim kurulu üye seçim kararının hukuka aykırı olduğunun söylenemeyeceği, (11) numaralı kararın 25.026 olumlu oya karşılık 24.974 olumsuz oy ile kabul edildiği ve oylamaya yönetim kurulu üyesinin katılmadığına ilişkin bir ibare bulunmadığından yönetim kurulu üyesinin kendisi hakkında verilen şirketle işlem yapma yasağı ve rekabette bulunmama yasağına ilişkin oylamaya katılması TTK md. 436 hükmüne aykırı olduğu, üyenin oylamaya katılmaması oy çoğunluğunun sağlanmasına etki edeceğinden (11) numaralı kararın hukuka aykırı olduğu gerekçeleri ile davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 06.08.2014 tarihinde gerçekleştirilen 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan (6) numaralı kararının yoklukla malul olduğunun tespitine, (11) numaralı kararın iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15/10/2018 gün ve 2017/506 esas 2018/6328 sayılı kararı ile oy çokluğuyla bozularak mahkememize dosya iade edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında “Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, anonim şirket genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, olmadığı taktirde iptali istemine ilişkin olup, mahkemece 6 ve 11. maddeler yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dosya içerisinde bulunan 06.08.2014 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, her ne kadar 12 numaralı maddede davacının genel kurul maddeleri ile ilgili muhalefet gerekçelerini içerir dilekçesini genel kurul divan başkanlığına ibraz ettiği ve anılan dilekçede, davalının genel kurul gündemindeki maddelerle ilgili alınan kararlara katılmadığı yazılmış ise de, toplantı tutanağının 3 numaralı gündem maddesinin görüşülmesi sırasında davacının divan başkanlığına muhalefet gerekçelerini içerir dilekçe sunduğunun yazılı olduğu, yine 6 ve 7 numaralı gündem maddelerinin görüşülmesi sırasında da davacının divan başkanlığına muhalefet gerekçelerini içerir dilekçe sunduğunun yazılı olduğu, dosya içerisinde ise davacının gündem maddeleri ile ilgili muhalefet gerekçelerini içeren tek bir dilekçe bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, genel kurul toplantı tutanağının 3,6 ve 7 maddelerinde de davacının muhalefet şerhini içeren dilekçesini dosyaya sunduğunun yazılı olması sebebiyle, anılan muhalefet şerhini içeren dilekçenin toplantının başında divana sunulup sunulmadığı ve peşin muhalefet sayılıp sayılmayacağı değerlendirilmeden yazılı gerekçelerle karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle resen bozulması gerekmiştir.” denildiği görülmüştür.
Karşı oyda ise ” 1- Dava, anonim şirket genel kurul toplantısında alınan kararların yokluğunun tespiti ve iptali istemlerine ilişkindir.
2- Davacı vekili, hissedarı olduğu davalı anonim şirketin 2013 yılı hesap dönemi için 06.08.2014 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti, bu mümkün olmazsa iptali talebinde bulunmuş, yerel mahkemece, gündemin 6.sırasında alınan ibraya ilişkin kararın nisaba aykırılık nedeniyle yok hükmünde olduğunun tespitine, 11.maddesinde şirketle işlem yapma ve şirketle rekabet edebilme iznine ilişkin kararın ise iptaline, diğer gündem maddeleri yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
3- Yerel mahkemece, davanın 6102 sayılı TTK’nın 445.maddesinde öngörülen üç aylık sürede açıldığı, davacının iptalini talep ettiği kararlara olumsuz oy kullandığı ve alınan kararlara muhalefet şerhi koyduğunu ve davada usüli bir eksiklik bulunmadığını belirlemiştir.
4- Yerel mahkeme kararına karşı davalı taraf temyiz isteminde bulunmamış, davalı taraf ise genel kurulda alınan diğer kararların da iptalinin gerektiği düşüncesiyle yerel mahkeme kararını temyiz etmiştir.
5- Yerel mahkeme, davalının genel kurul toplantısı sırasında iptalini talep ettiği kararlara ret oyu kullandığını ve muhalefetini, tutanağa ekli muhalefet şerhi belgesiyle sağladığı tespitinde bulunmasına, kararı sadece davacının temyiz etmiş olmasına, davalının böyle bir usuli eksiklik bulunduğu yolunda bir iddiası bulunmamasına rağmen, Daire çoğunluğunca, tutanağı 3, 6 ve 7. maddelerinde yer alan beyanlar nedeniyle, davacının kararlara usulüne uygun muhalefet şerhi koyup koymadığı ve bu beyanların Daire uygulamaları doğrultusunda kabul görmeyen “peşin muhalefet” niteliğinde bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiği gerekçesiyle bozulması, mahkeme kararını temyiz eden davacı taraf aleyhine bozma yasağına ve usulü müktesep hak kuralına aykırı olacaktır.
6- 6100 sayılı HMK uyarınca getirilen yer ilkeler arasında, teksif ilkesi geçerli olup, yargılamanın, tarafların uyuşamadıkları nokta üzerinde toplanması, taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan hususlarda yeni ihtilaflar ortaya çıkarılmaması gerekir. HMK 141 uyarınca, taraflar, bütün iddia ve savunma nedenlerini, belli bir usul kesitine kadar ileri sürmelidir. Cevaba cevap dilekçesinden sonra davacı, davalının rızası olmaksızın davasını, ikinci cevap dilekçesini mahkemeye sunduktan sonra da davalı, iddia ve savunmasını genişletemez ve değiştiremez. Bu düzenlemelerden yola çıkılarak, mahkemenin, genel kurul kararlarına muhalefet şerhi konulduğu yönündeki kabulüne karşı davalı tarafın bir karşı duruşu ve temyizi olmadığı halde, Daire tarafından bu hususun re’sen bozma sebebi yapılması hem teksif hem de kazanılmış haklar ilkesine uygun olmamıştır.
7- Öte yandan, 06.08.2014 tarihli toplantı tutanağı ekinde yer alan ve tüm toplantı divanı üyeleri tarafından imzalanarak tasdik edilen muhalefet şerhi dilekçesi incelendiğinden, dilekçenin 8.maddede yer alan “7,8,9,11 no’lu maddelerde alınan kararlara yukarıda açıkladığı sebepler çerçevesinde katılmıyorum ve reddediyorum”, 10.maddede yer alan “muhalefet gerekçelerimin genel kurul tutanağına iliştirilmesini ve ticaret sicili gazetesinde yayınlanmasını talep ediyorum” şeklindeki açık beyanlardan, muhalefet şerhinin kararlar alındıktan sonra başkanlık divanına sunulduğu aşikar olarak ortadadır. Nitekim yerel mahkeme de buradaki beyanlardan hareketle muhalefet şerhinin varlığını kabul ettiğini kararın gerekçesinde açıkça zikretmiştir.
8- Davacının genel kurul toplantı divanına sunduğu ve tüm divan üyelerinin imzaladığı muhalefet şerhi dilekçesi taraflar arasında HMK m. 200 anlamında senet hükmünde olup, aksi ancak yazılı delillerle kanıtlanacak bir belgedir. Nitekim davalı tarafın da bu yönde bir karşı iddiası ve ispat vasıtası da bulunmamaktadır. Senet niteliğindeki bu belge karşısında, 3, 6 ve 7.maddelerde yer alan beyanların bir hukuki ehemmiyeti bulunmamaktadır.
9- Gündemin 6.sırasında, yöneticilerin ibrası, 11.maddede yer alan rekabet ve şirketle işlem yapma iznine ilişkin hususlarda, oydan yoksunluk nedeniyle yokluk hali söz konusu olup, bozma ilamı ile bu hususlarda alınan mahkeme kararı da tartışmaya açık hale gelecektir.” denildiği görülmüştür.
Oy çokluğuyla bozulan bozma ilamının uyulmasına karar verilerek daha önce rapor veren bilirkişilere dosya tevdi edilerek bozma ilamı doğrultusunda ek rapor hazırlanması istenilmiştir. Bilirkişi heyeti ek raporda genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilecek olanların pay sahipleri, organ olarak yönetim kurulu üyeleri ve yönetim kurulu üyelerinden her birisi olup TTK 446.maddesine göre toplantıya katılan pay sahipleri kararı olumsuz oy vererek muhalefetini zapta geçirmiş olmalıdır. Muhaletef şerhinin toplantı tutanağının bulunması dışında, toplantı tutanağına ekli bir belge ile toplantı başkanlığına sunulabileceği ve toplantı tutanağına bu hususta yer verilebileceği de kabul edilmektedir. Oylama öncesinde yapılan görüşme sırasında sonradan alınacak karara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunu bildirilmesi, alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamaktadır. Muhalefetin görüşülen öneriye değil alınan karara karşı yapılması gerekmektedir. Yargıtay kararlarında muhalefetin anılı karardan sonra olması gerektiği, zira karar öncesinde karara peşinen muhalefet etmenin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Doktirnde farklı görüşlerde bulunmaktadır. Uyulan yargıtay bozma ilamı doğrultusunda konunun değerlendirlmesi gerekmektedir. Yargıtay bozma ilamında peşin muhalefet olmaz ilkesi benimsenerek iptal davası açacakları muhalefetlerini kararın alınmasından sonra gerçekleştirmeleri gereklidir. Dava konusu edilen genel kurul toplantı tutanağının 3. Maddesinde özel denetçi atanması hususu görüşülmekle beraber, bu gündem maddesi görüşülürken davacının tutanakta muhalefet gerekçelerini içeren dilekçesini divan başkanlığına sunduğu “… genel kurul başkanlığına sunduğu muhalefet gerekçelerinde özel denetçi talebinin sebeplerini açıkladığı ifade edildi” ifadeden anlaşılmaktadır. Yine 6 ve 7.maddede toplantı tutanağına yansıyan davacının söz aldığı beyanlarda “genel kurul divan başkanlığına ibraz ettiği muhalefet gerekçelerinde” ifadesinin geçtiği anlaşılmaktadır. Söz konusu dilekçe incelendiğinde davacının birden fazla muhalefet dilekçesi olmadığı, muhalefet dilekçesinin 3 sayfadan oluştuğu, dilekçenin başında “….A.Ş 2013 yılı olağan genel kurul toplantısı muhalefet gerekçelerim” başlığına yer verildiği, bu haliyle toplantı tutanağının 3. Maddesine göre 3.madde görüşülürken davacının muhalefet şerhlerini içeren iş bu dilekçesini verdiği bu halde davacının genel kurulda görüşülen hususlar karara bağlanmadan önce muhalefetlerini içeren dilekçesini sunmuş olduğu ve yargıtay ilamı kapsamında peşin muhalefet hususunun bulunduğu tespit edilmiştir.
Yoklukla malul olan kararlar bakımından muhalefet şartının aranması söz konusu değildir. Genel kurul toplantısının 6 nolu gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup TTK 436.Maddesine göre ” Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz. Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.” denilmektedir. TTK 418 Maddesinde ise “Genel kurullar, bu kanunda veya esas sözleşmede aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan haller hariç, sermayenin en az 4/1’ine karşılayan payların sahiplerini veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır, bu nisabın toplantı süresince karşılanması şarttır, ilk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz, kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir” denilmektedir. Daha önceki kararda da bahsedildiği üzere toplantıda 50.000,00 TL itibari değerdeki payların tümü temsil edilmektedir. Davaya konu 06/08/2014 tarihli genel kurul hazirun cetveli incelendiğinde …’ın 24.974, …’ın 24974 ,…’nun 52 payının bulunduğu, davaya konu genel kurul toplantı tutanağının 6 nolu maddesi incelendiğinde ibra edilen yönetim kurulu üyelerinin …, …ve … olduğu anlaşılmaktadır….ibra edilen yönetim kurulu üyesi olup kendine ait oy kullanılamadığından 24974 olumlu oya karşı 24974 olumsuz oy ile ibra edildiği 6 nolu gündem maddesinde yazılı ise de, TTK 418. Madde hükmünde de belirtildiği üzere toplantıda alınacak kararlarda katılanların oy çoğunluğu gerekmektedir. Yönetim kurulu üyesi …’nun ibrasının 24.974 olumlu oya karşı 24.974 olumsuz oy ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple yönetim kurulu üyesinin ibrası bakımından katılanların çoğunluğunun olumlu oyu gerekmesine rağmen bu çoğunluk sağlanamadığından …’nun ibrasıyla ilgili 6 numaralı gündem maddesi yoklukla maluldür. Diğer yönetim kurulu üyesi …ve …, …kurulu üyesinin de olumlu oyu ile birlikte 25.026 olumlu oya karşılık 24.974 olumsuz oy ile ibra edildiği 6 nolu gündem maddesinde yazılı ise de TTK 436. Maddesine göre yönetim kurulu üyeleri yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamazlar, bu nedenle …nun 52 adet olumlu oyu çıkartıldığında 24.974 olumlu oy 24974 olumsuz oy bulunmakta olup TTK 418.maddesine göre oy çoğunluğu sağlanamadığından bu yönetim kurulu üyelerinin ibralarına ilişkin 6 nolu gündem maddesi de yoklukla maluldür. Yine karşı oyda da belirtildiği üzere 11 nolu gündem maddesine yer alan (TTK 395 ve 396) rekabet ve şirketle işlem yapma iznine ilişkin hususlarda oydan yoksunluk nedeniyle TTK 393.maddesinde müzakereye katılma yasağı başlıklı maddede açıklandığı üzere, aynen yönetim kurulu üyelerinin ibrasıyla ilgili olarak yukarıda yapılan açıklamalar esas alınarak, olumlu oylarda çoğunluk sağlanamadığından, yokluk hali söz konusu olduğundan bu madde gereğince alınan kararın yokluğuna karar verilebilmesi için muhalefet şerhi gerekmediğinden, her ne kadar davacı tarafça bu madde için iptal talep edilmiş istense de hukuki niteleme mahkemeye ait bulunduğundan, dava konusu 06/08/2014 tarihinde gerçekleştirilen 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 11 nolu kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer kararlar yönünden ise bu kararların ancak gerekli şartlar bulunduğu iptali talep edilebileceğinden iptal için de muhalefet şerhi gerektiğinden, davacının muhalefetinin peşin muhalefet olup geçerli muhalefet bulunmadığından diğer maddelerle ilgili iptal talebinin reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
Davacının davasının kısmen kabulü ile
1-Davalı şirketin 06/08/2014 tarihinde gerçekleştirilen 2013 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 6 ve 11 nolu kararların yoklukla malül olduğunun tespitine,
2-Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
3-Davacı vekil ile temsil edildiğinden 3.400,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden 3.400,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Gider avansından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
5-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan 1.769,20 TL ile bozmadan sonra yapılan 600,00 TL ek bilirkişi ücreti, 129,90 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 2,499,10 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 1.249,00 TL sinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından bozmadan önce yapılan 68,00 TL bozmadan sonra yapılan 22,00 TL olmak üzere 90,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak takdiren 45,00 TL sinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Bu dava sebebiyle 54,40 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 25,20 TL nin mahsubuyla 29,20 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay Temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 23/01/2020

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır

¸
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır