Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/231 E. 2020/97 K. 05.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/231 Esas
KARAR NO : 2020/97
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/04/2019
KARAR TARİHİ : 05/02/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin, kiracısı olduğu … mah. … Cad. No: … Fatih/İST. adresindeki işyerinde, oto gaz (LPG) dönüşüm ve elektronik işlemleri alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirketin yürütmekte olduğu bu ticari faaliyeti sırasında, davalı ile vardıkları anlaşma gereği, 01.03.2016 tarihinde yaptıkları “Hizmet Satın alma Sözleşmesi” uyarınca davalı tarafın müvekkili şirketin kiracısı ve işletmecisi olduğu işyerinde, davalı … (… Org) müvekkiline ait işyerini ve demirbaşlarını kullanarak, kara taşıtlarının genel bakım ve onarım işlerini yapacağının kararlaştırıldığını, ilgili sözleşmenin 6.1 maddesi gereği; sözleşme kapsamında davalı tarafın yapacağı işten elde ettiği kazancın kendisine ait olacağını, aynı maddenin 6.2 fıkrasında ise; davalı taraf yaptığı bu faaliyete karşılık olarak müvekkili şirkete ilk yıl için aylık 15.000,00-TL, ikinci yıl için aylık 18.000,00- TL, üçüncü yıl için aylık 19.800,00-TL dördüncü yıl için aylık 21.780,00- TL ve müteakip yıllarda da % 10 artışla, sabit aylık bedeller ödeyeceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafın mevcut sözleşmeye dayalı bu ilişki nedeniyle, 2018 yılına kadar olan aylık ödemelerini düzenli olarak yaptığını, 2018 yılına ait aylık 19.800,00-TL den olmak üzere 8 aylık ödemeyi yani toplam 158.400,00- TL’yi ödemediğini, müvekkilinin şifahi ödeme talepleri olumlu sonuçlanmadığını, ticari alacaklarda yasal zorunluluk olan (dava şartı olan) arabuluculuk çözüm yoluna başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, traflar arasındaki hukuki ilişkinin; alacak taleplerine dayanak oluşturan 01.03.2016 tarihli “Hizmet Satınalma Sözleşmesi olduğunu, müvekkilinin işlettiği iş yerinde, belirli işlerin davalı tarafından yapılması karşılığında, aylık bir işletme bedeli alarak, davalı ile aralarında “işletme sözleşmesine” dayanan bir hukuki ilişki kurulduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişki; sözleşmenin kapsamı başlıklı 2.4 maddesinde belirtildiği üzere, kurulmak istenen hukuki ilişki, kiralama, işletme hakkının devri ya da adi ticari ortaklık olmadığını, sözleşme hukuki niteliği itibariyle, karma nitelikli bir “işletme sözleşme” olup, ticari nitelikli bir hukuki ilişki olduğunu, dava konusu talebin ise, taraflar arasında kurulan bu ticari ilişkiden (işletme sözleşmesinden) kaynaklanan bir alacak (işletme bedelinin tahsili) talebi olduğunu, 6217 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi: “Kiracının Türk Ticaret Kanununda tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu işyeri kiralarında, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346 ve 354 üncü maddeleri 1/7/2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz. Bu halde, kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümleri tatbik olunur. Kira sözleşmelerinde hüküm olmayan hallerde mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlendiğini, her iki tarafın tacir olduğu kira sözleşmesi ilişkisinde taraflar tacir olduğu için yapılan iş, Türk Ticaret Kanunu’nu 4,5 ve 21. maddeleri gereğince ticari iş kabul edildiğini ve bu cihetle herhangi bir uyuşmazlıkta Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, sonuç olarak; davanın kabulü ile davalıdan toplam 158.400 aylık işletme bedelinin, aylık ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizleri ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, dava dilekçesinde ve dava dilekçesine ek sözleşme metninde her ne kadar ‘‘Hizmet Satınalma Sözleşmesi’’ olarak belirtilmiş olsa da; bu tanımlamanın hatalı olduğunu, hukuki ilişkinin tespitinde, tarafların ortak iradeleri ile birlikte edimlerinin hukuki amaç ve sonuçlarına da bakılması gerektiğini, işbu hukuki ilişkiye dayanak sözleşme alt kira sözleşmesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ilişkinin ise kiracı/kiralayan arasındaki hukuki ilişkiden ibaret olduğunu, işbu davaya davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu göz önünde bulundurularak; dava görevli mahkemede ikame edilmediğinden reddini talep ettiklerini, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca ‘‘…’’ … Ltd. Şti., … Mah. … Cad. No: … Fatih İstanbul’da bulunan iş sahası ve ilgili sözleşmeye ek demirbaşları müvekkili şirketin kullanımına sunacak olup; bu edimi karşılığında ücrete hak kazanacağını, iş sahasında; oto gaz dönüşüm ve elektronik işlemleri dışındaki tüm işler ( motorlu taşıtların genel bakım ve onarım ile yedek parça alım-satım vb işler) müvekkili şirket tarafından ifa edileceğini, sözleşmenin kapsam ve içeriğinden de anlaşılacağı üzere; müvekkilinin ifa edeceği maddi edimleri karşılığında; …’ın kiracı sıfatıyla elinde bulundurduğu iş sahasının tamamına yakın bir bölümünü ve …’ın sahip olduğu tüm demirbaşları da yalnızca kendisinin kullanacağını, müvekkil iş sahasını ve demirbaşları kullanmak suretiyle, müşterilerinin işlerini ve ayriyeten …’ın yönlendireceği motorlu taşıtların işlerini bedeli karşılığında yapacağını, …’ın faliyetinin sınırlandırılmış olması ve iş sahasında bu sınırlandırma harici tüm işlerin müvekkili eliyle yapılacak olması da göz önünde bulundurulduğunda, taraflar arasında bir alt kira sözleşmesi yapıldığının kabulünün gerektiğini, müvekkilinin ortak/yetkilisi olduğu … San. Tic. Ltd. Şti. ve yine devam eden tarihlerde faaliyete başlayan … San. Tic. A.Ş.’ye davacı taraf … San. Tic. Ltd. Şti. tarafından sözleşme süresince her ay kesilen ‘‘KİRA VE HİZMET BEDELİ’’ açıklamalı faturaların, müvekkilinin kira ve hizmet bedeli açıklamalı ödeme dekontları da tüm bu açıklamalarını doğrular nitelikte olduğunu, müvekkilinin, ‘‘…’’ … San. Tic. Ltd. Şti.’ne aralarında akdedilen sözleşmeden doğan işbu davaya konu bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın kötü niyetli ve hukuki mesnetten yoksun olarak müvekkilden haksız taleplerde bulunduğunu,12.06.2018 tarihinde sözleşmenin tarafları ortak iradeleri ile sözleşmenin konusuz kalması noktasında anlaştıklarını, iş sahasında bulunan …’a ait tüm mallar (demirbaşlar dahil olmak üzere) müvekkilinin ortak/yetkilisi olduğu … San. Tic. A.Ş. tarafından karşılığı …’a ödenmek suretiyle toplam 250.000TL bedel ile vadeli olarak satın alındığını, ödemeler ve devirler devam eden aylara vadeli olarak yayıldığını, bu satış neticesinde ise, tarafların ortak iradeleri gereği sözleşmenin konusuz kaldığını, Haziran 2018 tarihi itibariyle …’ın ilgili iş sahasında hiçbir faaliyeti kalmadığı gibi, sözleşmeden doğan hak ve alacağının da mevcut olmadığını, sözleşmenin 5. Maddesi uyarınca kapsam maddesinde ki işin görülmesi için asli nitelik taşıyan demirbaşların müvekkilinin kullanımında olması gerektiğinin açık olduğunu, buna karşılık …’ın karşı ediminin asli unsuru ivazlı olarak müvekkilinin uhdesine geçtiğini, sözleşme uyarınca …, yalnızca oto gaz dönüşüm ve elektronik işlemleri husunda faaliyet gösterme hakkına sahip olmasına karşın; ilgili faaliyeti de göstermeye kanunen ehil durumda olmadığını, sözleşmenin 7.2 başlıklı maddesi uyarınca, …’ın iş sahasında varlığını sürdürmesine dayanak kira ilişkisinin ve kira akdinin kusur şartı aranmaksızın herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda işbu sözleşme kendiliğinden sona ermiş kabul edileceğini, asıl kira sözleşmesinin tarafları (… ile iş sahası mülk sahipleri) arasında 2014 yılının Haziran ayından itibaren kira bedellerinin hiç ödenmemesinden kaynaklı olarak kira sözleşmesinin feshedildiği, tahliye talepli davalar açıldığını müvekkili tarafından sözleşme tanzim edildikten sonra haricen öğrenildiğini, mülk sahipleri tarafından 2018 yılından önce fesih edilen asıl kira sözleşmesinin; davaya konu sözleşmeyi kendiliğinden sona erdiğinden bahisle …’ın müvekkilinden herhangi bir hak ve alacağın olmadığını, davaya konu sözleşme …’ın asli edimlerinin yerine getirilmesi hususunda imkansızlık nedeniyle konusuz kaldığı gibi, …’ın kira sözleşmesinin feshedilmesine neden olduğundan bahisle de kendiliğinden sona erdiğini belirterek, SONUÇ olarak; Re’sen dikkate alınacak görev yönünden usuli itirazları değerlendirilerek; taraflar arasında ki kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığa bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine ve bundan bahisle huzurdaki davanın reddine,
davacının haksız ve hukuki mesnetten yoksun taleplerine konu huzurdaki davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER :
Taraflar arasında düzenlenmiş olan “Hizmet Satınalma Sözleşmesi” nin onaylı sureti,
Davalı tarafın davacıya yaptığı aylık ödemeleri gösterir banka kayıtları sureti,
Davacının dava konusu taşınmazı kiraladığına ilişkin kira sözleşmesi,
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasnıda akdedilen kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Her ne kadar sözleşme başlığında alacağın dayanağını oluşturan sözleşme hizmet sözleşmesi olarak tanımlanmışsa da, sözleşme içeriğinin incelenmesinde; davacının ediminin kendi faaliyet gösterdiği işyerinin bir kısmını ekli listede bulunan demirbaşlar ile birlikte , otogaz dönüşüm ve işlemleri dışındaki, kara taşıtlarının genel bakım ve onarımını yapmak üzere davalıya tahsis etmek olduğu, davalının kendi faaliyetlerini kendi işçileriyle ve masraflar kendisine ait olmak üzere yürüteceği ve faaliyetten edinilen tüm gelirlerin davalıya ait olacağı; davalının ediminin ise belirlenen yıllık ücretin ödenmesi olarak kararlaştırılmış olduğu, böylelikle taraflar arasında esasen alt kira ilişkisi kurulmuş olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK m 114/c gereğince mahkemenin görevli olması dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını her aşamada kendiliğinden araştırır.
6100 sayılı HMK’nın 4/1-a maddesi uyarınca kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlık konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalar Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev ve yetki alanında olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda; taraflar arasındaki uyuşmazlık, kira ilişkisinden kaynaklanan alacak davası olduğundan mahkememizin görevsizliği ile dosyanın talep halinde görevli ve yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-HMK 6100 Sayılı 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından davanın USULDEN REDDİNE
2-İstanbul Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine,
3-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde davacı tarafın müracatı halinde dosyanın görevli Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
4-6100 sayılı HMK nın 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararı kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde davacı tarafın müracat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır