Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/224 E. 2020/750 K. 29.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/91 Esas
KARAR NO : 2020/748
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2020
KARAR TARİHİ : 29/12/2020

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında hizmet teklifi ve Türkloydu Hizmet Genel Şartları imzalandığını, müvekkilince davalı tarafa hizmet verildiğini, davalı tarafça hizmetin bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine ….İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas numaralı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının ödeme emrine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı tarafça 07/01/2019 tarihinde 48.185,00TL, 26/03/2019 tarihinde 66.733,00TL ödeme yapıldığını, icra takibine konu ana para tutarı olan 114.917,41TL’nin tamamen ödendiğine, ancak icra takibinden sonrası feri alacaklarının ödenmediğini beyan ederek, takip sonrası faiz, icra harç masrafları ile icra vekalet ücretlerinin hesaplanarak davalıdan tahsili amacıyla, icra takibine yapılan itiraz kaldırılarak icra takibine devamına karar verilerek, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemelerin ve icra dairesinin Ankara mahkemeleri ve icra dairelerinin olduğunu, icra takibine konu borcun ödendiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini ve davacı aleyhine icra takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce …. İcra Dairesine ait 2018/… Esas sayılı takip dosyası UYAP üzerinde alınarak dosya içerisine konulmuş, dosyanın incelenmesi sonucunda, davacının davalı aleyhine takip başlattığı, davalının yasal süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederek takibin durduğu, davalı tarafından 26/03/2019 tarihinde haricen 66.733,00TL, 07/01/2019 tarihinde haricen 48.185,00TL’lik ödeme yapıldığının beyan edildiği görülmüştür.
Davacı vekili 29/12/2020 tarihli 3 nolu celsede, “biz yapılan kısmi ödeme nedeniyle dava açarken dava değerini belirlememiştik, ancak mahkeme tarafından bize bütün icra takip bedeli üzerinden harç tamamlatılmış olsa da dava değerimiz bilirkişi raporunda yapılan son ödemenin tespiti tarihi olan 27/03/2019 tarihi itibariyle 3.931,61TL dir yani biz asıl alacak yönünden takibin 3.931,61TL üzerinden takibin devamına karar verilmesini talep ediyoruz, dava değeri 3.931,61TL dir, davamızın kabulüne karar verilsin.” beyanında bulunmuştur.
Mahkememizce, dosyanın hesap bilirkişisine tevdi ile, davalı tarafından yapılan ödemenin Borçlar Kanunun 100. Maddesi göz önünde bulundurularak, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktarda alacaklı olduğu hususunda rapor alınmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı tarafından 114.917,40TL asıl alacak üzerinden icra takibi başlatıldığını, davacının %21 oranında gecikme faizi talep ettiğini, 07/01/2019 tarihinde davalı tarafça 48.185,00TL, 27/03/2019 tarihinde 66.733,00TL olmak üzere toplam 114.918,00TL ödeme yapıldığını, ödemelerin takip tarihi ile dava tarihi arasında yapıldığı, ödemelerin TBK 100.madde uyarınca mahsubu halinde 27/03/2019 tarihi itibariyle davacının, davalıdan 3.931,61TL alacaklı olduğu ifade edilmiştir.
Mahkememizce taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesi sonucunda, sözleşmenin 2.3.maddesinde uygulanacak faizin yıllık %21 olarak belirlendiği görülmüştür.
Uyuşmazlık esas itibariyle icra takibinden sonra ancak itirazın iptali davası açılmadan önce yapılmış olan ödemeler nedeniyle ödenen kısım yönünden davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı dönemde, borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür, bunu engelleyen herhangi bir yasa maddesi bulunmamaktadır. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. Sonuç itibariyle, icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Yani, takipten sonra, ancak davadan önce yapılmış olan ödemeler yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.(HGK’nın 19.10.2011 gün ve 2011/532-640 E.K. Sayılı ilamı). Bu itibarla, mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının icra takibinden sonra, ancak davadan önce yapmış olduğu ödemeler nazara alınarak davacının 6098 sayılı TBK’nın 100. maddesi uyarınca ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğu tartışılıp, değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar vermek gerekir(Yargıtay 11. HD.nin 11.03.2015 tarih,2014/17299E, 2015/3353K Sayılı İlamı)
Bu kapsamda öncelikle, takip tarihi itibariyle tesbit edilen alacak tutarına, takip tarihinden sonra ,takip ile birlikte temerrüdün başladığı kabul edildiğine göre, ödeme tarihine kadar işleyen faiz tutarı, icra vekalet ücreti, icra masrafları eklenmek suretiyle bulunacak toplam alacaktan,TBK.nun 100 maddesi gereği kısmi ödemelerin öncelikle fer’i alacaklardan düşülerek, davacının itirazın iptali davası açmakta ne miktar bakımından hukuki yararının bulunduğunun tespiti gerekecektir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda; davacının, dava açmakta hukuki yararının olduğuna karar verilmekle ve davacının, davalıyı dava açmadan önce temerrüte düşürmediği göz önünde bulundurularak, davacının takip tarihi itibariyle 114.917,40TL alacaklı olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı görülerek, bu miktar üzerinden yapılan hesaplama sonucunda yapılan, kısmi ödeme tarihlerine kadar yıllık %21 temerrüt faizi üzerinden hesaplama yapılmış ve ödenen miktar ilk olarak işlemiş faiz üzerinden düşülmüş ve neticeten davacının, davalıdan 27/03/2019 tarihi itibariyle 3.931,13 TL asıl alacağının olduğu görülerek ve davacı vekilinin 29/10/2020 tarihli celsedeki beyanı ile dava dilekçesindeki taleplerinin uyumlu olduğu görülerek, davacı tarafça talebin genişletildiğine ya da daraltıldığına dair bir beyan olmadığına, bilakis yapılan beyanın talep sonucunun açıklanmasına ilişkin olduğuna kanaat edilerek, davacının davasının kabulüne karar verilmiş ve kabul edilen kısma takip tarihinden itibaren taraflar arasındaki sözleşmenin 2.3.maddesi gereğince yıllık %21 oranında faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Öte yandan İİK’ nın 67/2.maddesinde itirazın iptali davasında borçlu- davalının itirazın haksızlığına karar verildiği taktirde borçlunun diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumu ve davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre hükmolunan meblağın %20′ sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiş olup, somut olayda takip konusu alacak likittir. Bu nedenle davalılar aleyhine sorumlu oldukları alacak miktarının %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının Davasının KABULÜ İLE,
Davalının …. İcra Dairesi’ nin 2018/… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile(yapılan kısmi ödeme nazara alınarak), takibin 3.931,13TL asıl alacak üzerinden devamına,
Asıl alacak miktarı olan 3.931,13TL tamamen ödeninceye kadar asıl alacağa 27/03/2019 tarihinden itibaren yıllık % 21 faiz uygulanmasına,
786,23TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalının kötü niyet tazminatının şartlar oluşmadığından reddine,
2-Alınması gerekli olan 268,54-TL karar ilam harcından peşin alınan 54,40-TL ile tamamlama harcı olarak alınan 2.058,96TL harçtan mahsubu ile artan 1.844,82-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen dava açılış gideri: 116,60-TL ( başvurma, vekalet harcı ve peşin harç) davetiye, posta gideri: 117,50-TL, bilirkişi ücreti 600,00TL olmak üzere toplam: 834,10- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden AAÜT 13/2 maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.931,13TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların dava şartı olan arabuluculuk toplantısına katıldıkları halde anlaşamadıkları, arabuluculuk son tutanağı aslından anlaşıldığından 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun’un 18/A-14 bendi uyarınca ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri uyarınca Suçüstü Ödeneğinden ödenen 1.320,00TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına.
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansın arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı ve davalı vekilinin yokluğunda kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır