Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/194 E. 2021/716 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/194 Esas
KARAR NO:2021/716

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/04/2019
KARAR TARİHİ:21/10/2021

DAVA: Davacı vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davacı şirketin … meyve/sebze halinde esnaflık yapan 39 kişiden oluştuğunu, bu esnafların, sebze/meyve teminindeki maliyeti azaltarak, … halkına daha uygun fiyatta sebze/meyve sunabilmek amacıyla …’dan …/… gidecek olan kamyonların akaryakıt ikmali yapacağı bir mevki seçerek … ili … ilçesinde kain taşınmaz ile üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunu kendi imkanları ile satın aldıklarını, akaryakıt satışına hazır olan istasyonlarına bayilik vermesi için davalı tarafa başvurduklarını, davalının sadece kurumsal kimliğini monte ederek, kurumsal kimlik masrafı yaparak başka hiç bir maliyete katlanmayarak davacıya yakıt satarak para kazandıklarını, buna rağmen her yıl 2000 metre küp akaryakıt satın alma ödevini yükleyerek, iki tarafa hak ve ödev yükleyen sözleşmedeki yarar/zarar dengesini kendi lehine müvekkili aleyhine, katlanması müvekkilinden beklenemeyecek oranda bozduğunu, müvekkili şirketin idaresinin hissesi en büyük ortak olan … teslim edildiğini, …’nın işlediği, sonradan banka kayıtlarınca tespit edilen birçok usulsüzlüğün ortaya çıktığını, temsil yetkisine son verildiğini, yeni yönetim kurulu oluşturulduğunu, akaryakıt alamaz hale gelen şirketin faaliyetine devam etmesini sağlayabilmek adına bankalardan kredi kullandıklarını, bir yandan kredi ödemesi, bir yandan istasyon maliyeti ile boğuşan davacı şirketin Karadeniz Bölgesinde yaygın olarak ortaya çıktığı üzere, davalının motorinindeki standartlara uygunsuzluk nedeniyle motorin satan alan müşterilerin taşıtların enjeksiyonlarında arıza oluşması nedeniyle müşteri kaybına uğradığını, bu problemlerin ve davacının sözleşmeye aykırı uygulamasını yazılı olarak açıklayabilmek amacıyla 28/06/2018 tarihinde ve 07/11/2018 tarihinde ihtarname keşide ettiklerini, ancak davalının davacının ekonomik olarak yok olmasına seyirci kaldığını, bankalara borcunu ödemek amacıyla tek mal varlığı olan taşınmazın satmak zorunda kaldığını, müvekkili tarafından davalıya gönderilen 07/11/2018 tarihli ihtarnamenin davalıya 09/11/2018 günü tebliğ edildiğini ve aynı gün davacıya ait olan 680.000 TL bedelli teminat mektubunu tazmin ettiği için müvekkili tarafından 19/11/2018 tarihli ihtarname ile , cari hesapta borcu bulunmadığını bildirerek, banka teminat mektubu bedelinin iade edilmesini bildirmiş ise de davalı tarafın bu isteği itibar etmediğini, davacının borçlarını ödeyip ticari itibarını kurtarma hayalinin gerçekleşmediğini, bu nedenle davacının 23/11/2018 tarih … sayılı ihtarname ile bayilik sözleşmesini feshetmek zorunda kaldığını, mektup bedelini iade etmeyen davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu, dava açmadan önce zorunlu arabuluculuk koşulunun yerine getirildiğini, davacı müvekkilinin, davalıya bayilik sözleşmesini ifa etmek için mali güncünün kalmadığını izah eden yazısını gönderdiğini, yazıyı tebliğ almasından itibaren bir kaç saat içerisinde mektup bedelini tazmin ettiğini, mektup bedelinin hangi hakkına istinaden aldığına dair müvekkiline fatura da göndermediğini, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın haksız olduğunu belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin 5015 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat kapsamında dağıtıcı lisansı kapsamında akaryakıt sektöründe faaliyet gösterdiğini, bu faaliyet çerçevesinde bizzat belirlediği noktalarda, kendi marka ve logosu altında, … Stardartlarında kurulacak/ kurulu akaryakıt istasyonlarında akaryakıt, LPG ve madeni yağ satış faaliyetini gerçekleştirdiğini, davacı ile da … markası altında bayilik yürütebilmesi için taraflar arasında muhtelif tarihlerde sözleşme imzalanarak bayilik dikey ilişkisi kurulduğunu, taraflar arasındaki ilk bayilik ilişkisinin 2010 yılında başlayarak 5 yıl geçerli olmak üzere yapıldığını, 10/11/2015 tarihine kadar ise birer aylık sözleşmeler imzalandığını, davacı yan ile en son olarak 10/11/2015 tarihinde 5 yıllık sözleşme imzalandığını, imzalanan sözleme gereğince davacının, bayilik sözleşmesi ve protokoller kapsamında doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil etmek üzere müvekkiline banka teminat mektubu verdiğini, ayrıca davacının bayilik satış taahhütnamesi imzalayarak taahhütname ile istasyonda her yıl 2000 metre küp benzin, motorin türleri ve biodizel satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, davacı tarafın dilekçesinde her ne kadar şirket yönetiminin … bırakılması nedeniyle B. Ustanın şirket adına krediler kullanıp zimmetine para geçirdiğini ve şirketin zor duruma düşmesi karşısında müvekkili şirketin destek olmadığını iddia ederek bayilik sözleşmesinin feshine haklı bir gerekçe yaratmaya çalışmış ise de davacı yanın bu iddiasına itibar edilemeyeceğini, davacı yan tacir olup, şirket için de yaşamış olduğu hukuki sorunların sonucunu müvekkili şirkete mal ederek, müvekkili şirketin destek olmadığından bahsedilemeyeceğini, davacı yanın tacir olup kendi özgür iradesi ile müvekkili şirket ile arasında imzaladığı protokol, sözleşme ve taahhütnamelerin sonuçlarını bilen ve bilebilecek durumda olduğunu, kaldı ki davacının 2010 yılından bu yana akaryakıt bayilik yapmakla birlikte sektörü de hakim olduğunu, hal böyle iken, şirket içinde yaşadığı sıkıntılar sebebiyle müvekkili şirketten akaryakıt olmayarak üzerine düşün yükümlülüğü yerine getirmeyip, ekonomik olarak zora düştüğünü belirtip müvekkili şirketin de destek olmadığını bu vesile ile bayilik sözleşmesini feshetmesinin haksız olduğunu, böyle bir halde, müvekkilinin davacı yanın satış taahhütlerine yerine getirmemesi nedeniyle tahakkuk eden cezai şart tutarını, sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi karşısında taraflar arasında imzalanan protokolün ilgili maddeleri uyarınca tanımlanan cezai şart tutarını, fesih nedeniyle mahrum kaldığı karı ve davacı yana yapılan yatırımlardan kaynaklı kurumsal kimlik bedelini müvekkiline ödemesi gerektiğinin sözleşme ile sabit olduğunu, dolayısıyla davacı yana doğmuş ve doğacak borçlarını teminatını teşkil etmek üzere müvekkili şirkete verdiği teminat mektubunun da bu kapsamda nakde çevrilmesinde hukuka aykırı bir yön bulanmadığını zira; davacı bayinin taahhütname ile yıl esasına dayalı satış miktarına ilişkin, bayilik sözleşmesi süresince satışı yapılmayan eksik beher m3 beyaz ürün (benzin mazot) için …’e 60 USD cezai şart ödeneceğini kabul ettiğini, müvekkilinin de her yıl ortalama 2000 m3 akaryakıt satılacağı inancıyla yatırım gerçekleştiğini, ancak davacının 2016 yılından itibaren eksik ürün alması sebebiyle satış taahhüdüne bağlı çekiş eksiği bulunduğunu, davacının taahudü gereği 66.544 Usd cezai şart borcu oluştuğunu, müvekkilince davacının satış taahhütlerine uymamış olduğunun tespitinin akabinde müvekkili şirket tarafından davalı şirkete gönderilen … 8. Noterliğinin 07/11/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile satış taahhütlerini yerine getirmeleri ve satış taahhüdünün ihlali nedeniyle doğmuş hak ve alacaklarının saklı tutulduğunun bildirildiğini, ayrıca taraflar arasında imzalanan bayilik protokolünün şartı ceza uygulaması başlıklı 4. Maddesinde imzalanan protokol ve bayilik sözleşmesi kapsamında bayinin yükümlülüklerinden herhangi birisinin kısmın dahi olsa ihlal etmesi halinde, müvekkili şirkete akaryakıt bayilik ilişkisi feshetme hakları saklı kalmak üzere söz konusu ihlal yaratan her bir bayi eylemi için 50.000 USD tutarında olmak üzere cezai şart alınacağının düzenlendiğini, davacı tarafın satış taahhüdünü yerine getirmediği, kendi iç ilişkisinde mevcut olan sorunu müvekkili şirkete mal etmek suretiyle bayilik sözleşmesini süresinden önce haksız olarak feshettiği dikkate alınarak müvekkilinin protokolün 4. Maddesi kapsamında cezai şart alacağı olduğunu, bayilik sözleşmesinin feshin sonuçları başlıklı 46. Maddesinde bayinin cezai şartları …’in ilk talebinde derhal ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, yine bu maddenin b bendinde bayinin, iş bu sözleşme ile veya sözleşmeye ek protokollerle belirlenen cezai şartı ilaveten …’in uğradığı tüm zarar ve ziyanın yine ödemeyi üstlendiğini, cezai şartlarla ilgili sözleşmenin 47. Maddesinde de hüküm bulunduğunu, protokolün diğer yükümlülükler başlıklı 5. Maddesinin son bendinde bayinin fesih sebebi ile müvekkilinde oluşacak menfi ve müsbet zararı da ödemeyi kabul ettiğini, bu nedenle bayilik sözleşmesinden süresinden önce feshinden dolayı istasyonun üçüncü bir kişiye satışının yapılması sonrası müvekkili şirkete ait ürünlerin istasyonda satılamaması sebebiyle müvekkili şirketin uğradığı kar kaybının da davacı tarafça ödenmesi gerektiğini, davacı tarafın doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere verilen teminat mektubunun müvekkili tarafından nakde çevrilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan bayilik sözlemesi kapsamında bayi/davacı tarafından dağıtıcı/davalıya verilen teminat mektubunun haksız olarak paraya çevrildiği iddiasıyla, teminat mektubu alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
DELİLLER : …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, zorunlu arabuluculuk son tutanağı, (taraflar arasında imzalanan 18/07/2010 tarihli, 08/07/2015 , 08/08/2015, 10/09/2015 tarihli sözleşmeler)10/11/2015 tarihli bayilik sözlemesi, 2015 tarihli protokol, 2015 tarih satış taahhütnamesi, ihtarnameler, ticari defter ve belgeler, bilirkişi incelemesi.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası alınıp incelendiğinde, davacı tarafından davalı hakkında 680.000 TL’lik teminat mektubu bedelinden oluşan asıl alacak, 32.192,88 TL işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 712.192,88 TL’nin tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 07/09/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafça süresinde borca ve ferilerine itiraz edilerek takibin durdurulduğu görülmüştür.
Davalı tarafından davacıya gönderilen … 8. Noterliğine ait 07/11/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarname incelendiğinde, bayinin satış taahhüdüne uymadığı belirtilerek 11/11/2016- 10/11/2017 tarihleri için 29 m3 eksik ürün satılması nedeniyle 1.740 USD, 11/11/2017 – 10/11/2018 döneminde 1.130 m3 eksik ürün satılması nedeniyle 67.800,00 USD olmak üzere toplam 69.540 USD cezai şart alacaklarının oluştuğunu ve ödenmesinin istenildiği görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen … 2. Noterliğinin 07/11/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi incelendiğinde, “sözleşmenin devamı beklenemeyecek sebeplerin doğduğunun izahı” konulu denilerek ihtarname gönderildiği incelendiğinde, şirket yöneticilerinin yapmış olduğu usulsüzlükler nedeniyle şirketin ekonomik olarak zor duruma düştüğü belirtilerek, şirketin kredi borçlarından bahsedilerek, çoğalan borçlarını kapatabilmek adına mecburen istasyonlarını/tek mal varlıklarını sattıklarını, bu satıştan elde edilen para ile bankalara olan kredi borçlarını ödediklerini, istasyonu satın alan … Petrol….Ltd. Şti ile … bayiliğine devam etmesi konusunda birçok kez görüşme yaptıklarını ancak … ile … arasında anlaşma sağlanamadığını, 2009 tarihinden 2018 tarihine kadar …’in bayisi olarak çalıştıklarını, akaryakıt satış faaliyetini terketme sebeplerinin ekonomik nedenlerden kaynaklandığını, bu şartlarda halen sözleşmenin ifasının istenmesinin hukuken himaye edilemeyeceğini belirterek karşılıklı olarak sözleşmeyi feshetme ve sözleşmenin ifa edilmemesinden doğacak tüm hakları nedeniyle karşılıklı olarak birbirlerini ibra etmek için merkez ofisine davet edilmesi talepli bildirim yapıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 23/11/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarname incelendiğinde, kanunlara ve yargıtay kararlarına açıkça aykırı olarak tanzim edilen teminat mektubu bedelinin iade edilmesi isteğiyle dayanaklarının sunulması ve bayilik sözleşmesinin farklı nedenle feshedildiğinin bildirilmesi konusu başlığı altında ihtarname gönderildiği, ihtarname içeriğinde davalı tarafından satılan akaryakıt nedeniyle tüketicilerden gelen şikayetleri anlatıldığı ayrıca davacı şirket yöneticisinin yapmış olduğu usulsüzlükler nedeniyle şirketin ekonomik olarak zora düştüğü belirtilerek işletme sermayesini kaybeden davacı şirketin tek malvarlığı olan akaryakıt istasyonu ile arsasını sattığını, bu durumun daha önceden dağıtıcıya gönderilen 06/11/2018 tarihli ihtarname ile de izah edildiğini, davalı/dağıtıcının 06/11/2018 tarihli ihtarnameyi aldıktan sonra teminat mektubunu tazmin ettiğini, teminat mektubunun tazminini gerektirir hiç bir borçlarının bulunmadığını belirterek ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde mektup bedelinin faiziyle birlikte tahsilini talep ettiklerini, sözleşmenin rıza ve sulh yoluyla sonlandırılmasını da içeren 06/11/2018 tarihli yazılarını alır almaz teminat mektubunu haksız olarak nakde çevrilmesi nedeniyle de sözleşmeyi feshettiklerini bildirdikleri görülmüştür. Bu ihtarnamenin davalıya 27/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir.
Dosya içerisinde bulunan …. … Şubesinin 28/12/2018 tarihli yazısı incelendiğinde, davacı tarafa ait olan 680.000 TL tutarındaki teminat tutarının 09/11/2018 tarihinde muhatap dağıtıcı şirket tarafından nakde çevrildiğinin bildirildiği tespit edilmiştir.
Daha önceden taraflar arasında 5 yıl süreli 18/07/2010 tarihli sözleşme imzalanmış, 5 yılın bitiminde de birer aylık olmak üzere 08/07/2015 , 08/08/2015, 10/09/2015 tarihli bayilik sözleşmesi imzalandıktan sonra daha sonra da yine 5 yıl süreli 10/11/2015 tarihli bayilik sözlemesi, bayilik protokolü, satış taahhütnamesi imzalandığı tespit edilmiştir.
2015 tarihli bayilik protokolünün 3.1.4 maddesinde de her yıl 2000 m3 ürün satılmasının kararlaştırıldığı, sözleşmenin şartı ceza uygulaması başlıklı 4. Maddesinde de sözleşmenin süresinden önce bayi tarafından haksız feshedilmesi halinde ya da haklı olarak … tarafından feshedilmesi halinde zarar ziyan ve tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile bayinin …’e 50.000 USD cezai şart ödeyeceğine ilişkin ihtarname bulunduğu, bayilik sözleşmesinin 48. Maddesinde iş bu sözleşme nedeniyle cezai şartta dahil olmak üzere doğmuş ve doğacak borçların teminatı olmak üzere bayinin …’e teminat mektubu vermekle yükümlü olduğu, bayilik sözleşmesinin 43. Maddesinde ise sözleşmenin 5 yıl içinde imzalandığı, satış taahhütnamesi başlıklı davacı tarafında da imzalanan …2015 tarihli taahhütname incelendiğinde ise, davacının beher sözleşme yılında 2000 m3 beyaz ürün satmayı taahhüt ettiği, her bir sözleşme yılının kendi içinde değerlendirileceği, sözleşmenin feshi ile birlikte zamanaşımı süresi içinde olmak kaydı ile sözleşmenin feshi akabinde her zaman satış taahhüdüne bağlı olarak cezai şart talebinde bulunulabileceği, satılamayan her m3 ürün için 60 USD tutarında cezai şartın …’e ödenmesi , bayilik dönemi içerisinde oluşan cezai şart bedelinin … tarafından talep edilmemesinin …’in bu hakkından vazgeçtiği anlamına gelmeyeceğini, sözleşmenin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde dahi geçmiş sözleşme yıllarına ait cezai şart bedelini talep etme hakkının bulunduğunu, bu cezai şartla birlikte kar mahrumiyeti talep etme hakkının da bulunduğunu, cezai şart tutarının ilgili olduğu takvim yılı sonu itibariyle muaccel hale geleceğini ve herhangi bir ihtar, ihbar, hükme gerek kalmaksızın USD olarak veya ödeme günündeki TCMB döviz satış kuru üzerinden TL karşılığının ödenmesinin taahhüt edildiği tespit edilmiştir.
Davacı şirketin merkez adresinin … olması ve davacı vekilinin ticari defter ve belgelerinin … ATM’nin … Esas nolu dosya içerisinde olduğunun bildirilmesi nedeniyle bu dosya içerisindeki ticari defter ve belgelerin incelenmesi için talimat yazılmış, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan ön raporda , davacı tarafa ait ticari defter ve belgelerin belirtilen dosya içerisinde olmadığının bildirildiği, davacı vekili müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgeleri mahkememiz kalemine ibraz edebileceğini belirterek 2016-2017-2018 yıllarına ait ticari defter ve belgelerini sunduğu görülmekle, mahkememizce resen seçilen bir mali müşavir, bir akaryakıt uzmanı birde borçlar hukuku alanında nitelikli hesaplama uzmanından oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, davacı ve davalı tarafa ait ticari defter ve belgelerin incelenerek, davacının sözleşme ve protokol hükümlerine aykırı olarak eksik alım yapıp yapmadığı, teminat mektubunu paraya çevrilmesinin haklı olup olmadığı konularında rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
22/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu incelendiğinde, en imzalanan 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi kapsamında, sözleşmeye aykırılık veya haksız fesih hallerinde, sözleşmenin taraflarınca sözleşmede hem bozucu cezai şart (sözleşmenin ihlaline dayalı) hemde ifaya eklenen cezai şart talep edilebileceği kararlaştırılmışsa sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği bu karar geçerli bir şekilde tatbik edilmesi gerekir, cezai şartın birbirinden farklı 3 türü olup, bunlar seçimlik cezai şart, ifaya eklenen cezai şart ve ifayı engelleyen cezai şarttır, seçimlik cezai şart TBK’nın 179/1 maddesinde düzenlenmiş olup, sözleşmenin ifa edilmemesi veya eksik ifa edilmesi halinde ödenmek üzere kararlaştırılmış cezai şartlarda, aksine bir hüküm yoksa alacaklı sözleşmenin ifasını yada cezai şartın ödenmesini istemek yetkisine sahiptir. İfaya eklenen cezai şart TBK 179/2 maddesine düzenlenmiş olup, buna göre sözleşmenin belirli bir zamanda ya da kararlaştırılan yerde yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere cezai şart kararlaştırılmış ise, alacaklı hem sözleşmenin ifasını hemde cezai şartın ödenmesini isteyebilir. İfayı engelleyen cezai şarta ise dönme cezası denir, TBK 158/3 maddesine göre borçlu cezai şartı ödeyerek sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sözleşmenin sona ermesinde kusurlu bulunan taraf oluşan zararın tazmini ile yükümlüdür. Davacının fesihte haksız olduğu kanaatine varıldığında, 10/11/2015 tarihli protokolün “cezai şart uygulaması” başlıklı 4.maddesinde mevcut düzenleme gereğince davalının davacıdan dava tarihi itibari ile (1 USD = 5,6108TL ) kuru üzerinden 50.000USD karşılığı 280.540,00TL tutarında cezai şart talebinde bulanabileceği, asgari alım taahhütünün ifa edilmemiş olması iddiası ile ilgili değerlendirme yapıldığında ise, davalı tarafın 07/11/2018 tarihli ibranamesi ile 10/11/2015 – 10/11/2020 aralığında geçerli olacak 5 yıllık sözleşme nedeni ile, 11/11/2016 – 10/11/2017 tarihleri arasında 29 m3 eksik alım nedeni ile 1.740USD, 11/11/2017-10/11/2018 tarihleri arasında 1.130m3 eksik alım nedeni ile 67.800USD olmak üzere toplam 69.540USD cezai şart talep ettiği, sözleşmedeki buna ilişkin cezai şartın TBM 179/2 maddesi gereğince ifaya ekli cezai şart olduğu, TBK 179/2 maddesi göre alacaklının iki halde ceza koşulunu istemeyeceğinin düzenlendiğini buna göre eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkında, açıkça vazgeçmiş ise artık bu yönde bir talepte bulunamaz, diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmiş ise, bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez denildiğini, bu halde bayinin asgari alım taahhüdüne uymamasına rağmen, sözleşme ile ilişkisi devam ederken bu aykırılığa ilişkin cezai şart talebinde bulunmayan ve devam eden yıllarda herhangi bir ihtirazı kayıt koymadan bayilik ilişkisini sürdüren şirket iş bu maddeden kaynaklanan cezai şart alacağını, son yıl haricinde talep hakkını kaybetmiş olacaktır. Bu konuda Yargıtay bayiye takip eden yıl mal vermeden önce ihtar çekilmesini veya ihtirazı kayıt konulmasını aramaktadır (Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 06/03/2014 tarih 2013/7136esas , 2014/4464 karar nolu içtihat) dava konusu olayda da sözleşmeye göre davacının son yıl için ödemesi gereken cezai şart tutarının 67.800USD olduğu bilirkişiler tarafından saptanmıştır. Ayrı raporda bilirkişiler cezai şartın davacının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı yönünde de inceleme yaparak, belirlenen cezai şart miktarının davacı şirketin ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceği görüşünü bildirmişlerdir.
Bilirkişi raporuna her iki taraf vekilince itiraz edildiğinden, itiraz nedenlerinin değerlendirilmesi ayrıca davacı şirketin ekonomik durumunun ticari defter ve bilançoları değerlendirilerek cezai şartın davacı şirketin ekonomik mahvına sebep olup olmayacağının irdelenmesi yine eksik alım olup olmadığı hususunda tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenerek açıklanması hususunda bilirkişilerden ek rapor istenilmiştir.
Bilirkişiler ek raporlarında sözleşmenin davacı tarafça feshinin haksız olduğu, davacı şirketin bilançosuna, ticari defter ve belgelerine göre belirlenen cezai şartın davacı şirketin ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceği, eksik alım nedeni ile 67.800USD , haksız nedeni ile 50.000USD olmak üzere toplam 117.800USD davacının cezai şart ödemesi gerektiği, teminat mektubunun 09/11/2018 tarihinde paraya çevrilmesi nedeni ile bu tarihte ki 1 USD ‘nin 5,5000TL olduğu dikkate alınarak, 680.000TL /5,5000TL = 123.636,36USD’ye isabet ettiği, davalı tarafın 680.000TL’lik teminat mektubunun tamamını paraya çevirmesi nedeni ile, 680.000TL karşılığı olan 123.636,36USD’den davalı tarafın talep etmekte haklı olduğu 117.800USD çıkartıldığında geriye 6.636,36USD kaldığı, bu miktarında takip tarihi itibari ile (1 USD = 5,3492 TL ) TL ye çevrildiğinde, 35.499,22TL davalının fazla tahsil ettiği raporda ayrıntılı bir şekilde hesap tarzı da gösterilerek anlatılmıştır.
Davacı tarafından teminat mektubunun bedelinin iadesi talepli 23/11/2018 tarihli ihtarname, davalı tarafa 27/11/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, verilen 3 günlük süre ilave edildiğinde davalı tarafın 01/12/2018 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmaktadır, temerrüt tarihi ile takip tarihi olan 02/01/2019 arasında 31 günlük süre bulunmaktadır. 31 gün için temerrüt faizi hesaplandığında;
35.499,22TL x 31 gün x %19,50 faiz / 36.000 = 596,09TL işlemiş temerrüt faizi hesabı yapılmıştır.
Davacı taraf dilekçesinde 06/11/2018 (ihtarname tarihi 06/11/2018 değil 07/11/2018’dir ) tarihli ihtarname üzerine davalı tarafın 09/11/2018 tarihinde hemen teminat mektubunu paraya çevirdiğini, paraya çevirme tarihinde henüz sözleşmenin müvekkilli tarafından feshedilmediğini, fesih tarihinin 23/11/2018 olduğunu belirtmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere 07/11/2018 tarihli ihtarnamede, davacı tarafın bayilik yaptığı ve tek taşınılmazı olan akaryakıt istasyonunu ….Ltd. ŞTi’ne sattığı, …..Ltd. Şti ile … arasında yapılan görüşmelerde bayilik sözleşmesinin devamı konusunda anlaşma sağlanamadığı, bu ihtarnamede ekonomik nedenlerle bayilik faaliyetine devam edilemeyeceğinin açıkça yazılı olması, akaryakıt istasyonunun el değiştirmesi hususu da dikkate alındığında fesih tarihinin 23/11/2018’den önce 07/11/2018 tarihli ihtarname hatta taşınmazın satış tarihine değin geriye gittiği anlaşılmıştır. Davacı taraf, sözleşmedeki alım taahhütlerine uymadığı gibi, ihtarnamelerde belirtildiği üzere istasyonun kurulu bulunduğu taşınmazı … Ltd Şti’ye sattığını, sattığı şirkete de davalı taraf ile bayilik ilişkisini devam ettirmesi yönünde telkinde bulunduğu ancak ihtarnameye göre … Ltd Şti ile davalı tarafın yapılan görüşmeler neticesinde bayilik ilişkisinin devam etmediğini bildirmesi, davacı şirketin ekonomik durumu itibari ile sözleşmeyi devam ettiremeyeceğini açıkça bildirmesi nedeni ile davacı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığı ve sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak fesih edildiği sonucuna varılmıştır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere son yıl eksik alım nedeni ile cezai şart miktarı 67.800USD, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile de 50.000USD cezai şart olmak üzere toplam 117.800USD cezai şartı davalı tarafın ödemesi gerektiği, bilirkişiler tarafından yapılan inceleme neticesinde cezai şartın fahiş olmadığı, sözleşme gereğince alınan teminat mektubunun sözleşmenin 48.maddesinde de belirtildiği üzere cezai şartlarda dahil olmak üzere doğmuş ve doğacak bütün borçların karşılığı olmak üzere davalı tarafa verildiği, davalı tarafı teminat mektubunun çözdürmekte haklı olduğu, yukarıda açıklandığı üzere davalı tarafın cezai şart alacağının mektup bedelinden daha az olduğu, 35.499,22TL davacının davalıdan talepte haklı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Davalı taraf yargılamanın devamı sırasında ıslah yolu ile takas ve mahsup definde bulunarak, teminat mektubunun aynı zamanda menfi ve müspet zararları için alındığını, haksız fesih nedeni ile müvekkilinin kar kaybına uğradığını belirterek, bilirkişiler tarafından kar mahrumiyeti yönünde araştırma ve inceleme yapılarak takas ve mahsup definde bulunmuştur. Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 03/03/2020 tarih, 2018/3856 esas, 2020/619 karar yine aynı dairenin 29/09/2015 tarih, 2015/6954 esas, 2015/11454 karar nolu ilamlarında da belirtildiği üzere “sözleşmenin haksız feshi halinde taraflar arasında cezai şart ön görülmüş olduğundan, davacının ayrıca müspet zararı talep etmesi olanağı olmadığından, davacının menfi zarar ve menfi zarar yanında cezai şart nedeni ile alacak talep edebileceği” ve ” diğer yandan davacı bayilik sözleşmesini fesih ettiğinden artık fesihten sonrası dönem içinde müspet zarar şeklinde olan kar mahrumiyetini talep edemez, bu durumda yalnızca son yıl için sözleşmenin fesih tarihine kadar olan döneme ilişkin taahhüde yönelik sözleşme maddesinin ihlalinden dolayı tazminata karar verilmesi gerekir” denildiğinden, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile sözleşme uyarınca 50.000USD cezai şart kararlaştırıldığından tekrar davalı tarafın müspet zarar niteliğinde olan kar mahrumiyetini istemeyeceğinden davalı tarafın takas ve mahsup talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile değerlendirildiğinden, alacak likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddi gerekir.
Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporları yukarıda açıklanan gerekçeler dikkate alınarak, davacının davasının kısmen kabulü ile, 35.499,00TL asıl alacak, 596,09TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.095,31TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminat talebinin reddine, davalının takas ve mahsup talebinin reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile ;
Davalının … İcra müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin,
35.499,22TL asıl alacak,596,09TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.095,31TL üzerinden devamına,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
2-Davalının takas ve mahsup definin reddine,
3-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 5.514,30TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden 50.854,88TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.465,67TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 50,80TL ilk masraf, 3.900,00TL bilirkişi ücreti, 256,20TL tebligat teskere gideri olmak üzere toplam 4.207,00TL yargılama giderinin kabul ve red oranı dikkate alınarak, 210,35TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyenin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
8-Zorunlu arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL’nin kabul ve red oranı dikkate alınarak, 1.254,00TL’sinin davacıdan alınarak, 66,00TL’sinin de davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
9-Bu dava nedeni ile 2.465,67TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden, peşin alınan 3.560,96TL’den mahsubu ile fazla alınan 1.095,29TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacı tarafa iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/10/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır