Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/168 E. 2021/139 K. 22.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/168 Esas
KARAR NO : 2021/139

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 06/07/2012
KARAR TARİHİ : 22/02/2021
Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirket ile yapmış olduğu 12.05.2010 tarihli iki adet sözleşmenin ve bu sözleşmelerin ayrılmaz parçası olan malzeme sipariş formu gereği edimini sözleşme ve teknik şartname hükümleri dahilinde tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiği, müvekkili şirketin davalıdan sözleşme ve eki malzeme sipariş formu gereği 91.650,00 TL alacaklı olduğu ve bu alacağın müvekkil şirkete ödenmediği, davalıya gerekli ihtarların yapıldığı, fakat yine ödeme yapılmadığı, bunun üzerine davalı adına İstanbul … İcra Müdürlüğümün … Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığı ve davalının haksız itirazıyla takibin durdurulduğu, Bu nedenlerle, davanın kabulüne, itirazın iptali ile takiplerin devamına, takiplere konu alacağın fatura tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, karşı taraf aleyhine % 40 tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dilekçesinde sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini teknik şartname hükümleri dahilinde tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini iddia etse de, taraflarından davacıya keşide edilen ihtarnamelerde ve gerekse karşı davalarında davacının haksız, hukuka ve sözleşmelere aykırı davranışları nedeniyle müvekkil şirketin zarara uğradığı, davacının edimini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediğinin ihtar edildiği, bu iddialarının haklılığının yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri neticesinde tespit edildiği, Yapılan keşif, bilirkişi inceleme ve tespitler sonucunda davacının projelendirme aşamasından itibaren eksik, hatalı ve kusurlu iş yaptığının anlaşılması nedeniyle müvekkil şirketin, asıl işverenlere karşı işin sorunsuz tamamlanması bakımından sorumlu durumda kaldığı, Bu nedenle işin tamamlanması ve vananın işler hale getirilmesi için müvekkil şirketin dava dışı alt yüklenicilere işi rehabilite etmeleri, tamamlamaları için tevdi etmek ve bu şirketlere ödeme yapmak zorunda kalarak zarara uğradığı, hal böyle iken davacının sözleşmeye uygun şekilde edimini ifa ettiği ve bedele hak kazandığından bahsetmenin mümkün olmadığı, sonuç olarak davacının sözleşmelerden kaynaklanan alacak talebine, davacının edimini sözleşmeye uygun şekilde ifa etmemesi ve müvekkilin zarara uğratılması nedeniyle müvekkil tarafından itiraz edildiği, ayrıca davacı vekilinin iddia ettiğinin aksine taraflar arasında cari hesap mutabakatı olmadığı, açıklanan ve reset tespit edilecek sair nedenlerle, her türlü dave ve talep hakları saklı tutularak, müvekkili adına açılan davanın reddi ile davacı aleyhine %20 ‘den az olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde barıkalmısına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili karşı dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin inşaat işi ile iştigal etmekte olduğunu, dava dışı şirket …A.Ş.’ye ait olan… ve …projesinin cebri boru inşaatında montajı olacak çapı … olan kelebek vanaya ilişkin teknik şartname ve sözleşmede belirtilen işlerin yapılmasının müvekkili şirket tarafından 12.05.2010 tarihli sözleşme ile üstlenildiği, müvekkili karşı davacının karşı davalı ile 12.05.2010 tarihinde bir alt taşeronluk sözleşmesi imzalayarak karşı davalıya …ve… projesinin cebri boru inşaatında, çapı…lebek vana ve müştemilatının imalat projelerinin hazırlanması, malzeme temini, imalatı, atölye ve su testleri, kontrolleri, bu vana ve müştemilat ile ilgili kurumların tasdiki, proje şantiye sahasında montajı, su testleri ve elektrik akşamı ile işler halde anahtar teslimi işini verdiği, sözleşmenin 9. maddesine göre sözleşme konusu işin alt yüklenici tarafından işler halde anahtar teslim tarihi 12.07.2010 olmasına rağmen, 06.12.2010 tarihinde ancak vana teslim edildiği, yapılan incelemeler ve vuku bulan olaylar neticesinde alt yüklenici – karşı davalının sözleşme konusu yükümlülüklerini sözleşme, teknik şartname ve projesine uygun olarak, tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğinin anlaşıldığı, gereği için dava dışı asıl işveren…Enerji şirketine bilgi verildiği, bunun üzerine asıl işveren …A.Ş. tarafından BK 359 gereği imal olunan şeyin tesliminden sonra kusurun ve durumun tespiti için… Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti talep edildiği, mahkemece mahallinde keşif yapıldığı ve bilirkişi heyeti tarafından 05.05.2011 tarihli rapor hazırlandığı, dosya içerisindeki verilere göre hesaplama yapıldığında Mayıs-Haziran-Temmuz dönemine ilişkin olarak toplam 1.877.866.62 TL tutarında yoksun kalınan kar olduğu’ kanaatine varıldığı belirtildiği, ayrıca raporun tespitler bölümünün 2. maddesinde yer alan hasar tablolarında belirtilen zarar gören ekipmanların maliyetinin toplamının 2.567.710,00 USD, yine inşaata ilişkin hasar tutarının ise toplam 57.895,00 TL olarak tespit edildiği, Bu hususa ilişkin olarak müvekkil şirket ve asıl işveren dava dışı… A.Ş tarafından birlikte keşide edilen Kartal … Noterliğinin…yevmiye numaralı 10.05.2011 tarihli ihtarnamesi ile mahkeme tarafından yapılan tespit sonucunun davalıya bildirildiği, Bu nedenlerle, her türlü dava ve talep haklarını saklı tutarak, müvekkil aleyhine haksız ve kötü niyetli olarak açılan asıl davanın reddi ile İİK 67. maddesi gereği davacı aleyhine ret edilen meblağın “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına, karşı davalarında her türlü takas ve mahsup taleplerini saklı tutarak fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla, karşı davalı yüklenicinin ayıplı ifası nedeniyle, ayıbın giderilmesi ve işin tamamlanması için dava dışı yüklenicilere, karşı-davalı nam ve hesabına yaptığı ödemelerden; sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan kazanç kaybı dahil ve müvekkil şirketin asıl işverene sorumluluğundan kaynaklanan her türlü zararına ilişkin talep ve rücuya ilişkin müvekkilin, oluşan tüm zararlarının tespiti ile tespit edilen bedelin işbu dava belirsiz alacak davası olduğundan şimdilik 20.000,00 TL’sinin karşı davalı yandan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı davalı yana yüklenmesine karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı karşı davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; Fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, karşı davalı yüklenicinin ayıplı ifası nedeniyle talep ettikleri 20.000,00 TL ‘nin ıslahı ile 66.398,40 TL tutarındaki zararının karşı davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı-davalı yana yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Asıl Davanın; Davacı şirketin davalı şirket ile yapmış olduğu 12.05.2010 tarihli sözleşme konusu ” … projesinin cebri boru inşaatında montajı olacak Çapı… olan kelebek vana ve müştemilatının imalat projelerinin hazırlanması, malzeme teminin, imalatı, atölye ve su testleri, kontrolleri, bu vana ve müştem,ilatla ilgili kurumlardan tasdiki, proje şantiye sahasında montajı, , su testleri ve elektrik aksamı ile işler halde teslimi ve eki ayrılmaz parçası olan 09.06.2010 tarihli konusu 1400mm kelebek vana olan malzeme sipariş formu gereği edimini sözleşme ve teknik şartname hükümleri dahilinde tam ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiği, davacı şirketin davalıdan sözleşme ve eki malzeme sipariş formu gereği 91.650,00 TL alacaklı olduğu ve bu alacağın davacı şirkete ödenmediği, davalıya gerekli ihtarların yapıldığı, fakat yine ödeme yapılmadığı, bunun üzerine davalı adına İstanbul … İcra Müdürlüğümün …E. sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığı ve davalının haksız itirazıyla takibin durdurulması nedeniyle İİK 67. Madde gereği açılan itirazın iptali davasıdır.
Karşı dava ise ; Asıl davadaki sözleşme nedeniyle davacı-karşı davalının ayıplı ifası nedeniyle ayıbın giderilmesi ve işin tamamlanması için dava dışı yüklenicilere karşı karşı davalı nam ve hesabına yaptığı ödemelerden sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan kazanç kaybı dahil zararlarının tazmini davasıdır.
Deliller; Dava ve icra dosyası ile bu dosyalara ibraz edilmiş tüm belgeler ve davalı- karşı davacı … firmasına 2010 -2011 – 2012 – 2013 ve 2014 yılları ticari defterleri ve yardımcı kayıtları, … Ltd. Şti. Ait 2010-2015 yıllarına ait yasal Defterleri, İstanbul … İcra Müdürlüğümün … E. sayılı dosyaları,12.05.2010 tarihli sözleşme ve eki 09.06.2010 tarihli sözleşme,.Mahkememizin … Esas … Karar sayılı 18/06/2018 tarihli kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2018/2270 Esas 2019/274 Karar sayılı 05/03/2019 tarihli kararı ile kaldırılmasına karar verilerek dosyanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2018/2270 Esas 2019/274 Karar sayılı 05/03/2019 tarihli kararında “Tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı taşeron şirket üç ayrı iş nedeniyle (…, 1400, 1000 vanalar) kesmiş olduğu üç faturaya dayalı bakiye iş bedeli alacağının tahsili için üç ayrı takip yapmış itiraz üzerine her üç takip yönünden eldeki itirazın iptali davasını açmıştır. Karşı davada ise; davalı/karşı davacı yüklenici (iş sahibi) şirket, asıl davaya karşı cevabında borçlu olmadığını, karşı davada ise işin ayıplı ifa edildiğini, DN 2800 mm kelebek vananın yapıldığı yerde meydana gelen su basmasından kaynaklı zarar gördüğünü ve kâr kaybına uğradığını belirterek toplam bedel üzerinden alacak talebinde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporu hükme esas kabul edilerek davalı alacağının davacı alacağından fazla olması nedeniyle asıl davanın reddine, karşı davanın ise ıslah da dikkate alınarak kabulüne karar verilmiş, davacı/karşı davalı her iki davayı tümden, davalı/karşı davacı ise sadece karşı davada hükmedilen bedele yürütülen faiz yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı/karşı davacı vekili istinaf talep dilekçesinin “açıklamalar” bölümünün ikinci paragrafın son kısmında yer alan ifadesinde kâr kaybı ve su baskını nedeniyle oluşan zarar tazminatı talebini atiye bıraktığını beyan etmiştir. Buna göre karşı davada istinaf incelemesi hükmedilen ayıplı ifa bedeline hasren yapılacaktır. Asıl davada, üç ayrı iş nedeniyle ayrı ayrı takip yapılarak bakiye iş bedeli alacağı talep edilmiş; karşı davada ise her üç işin ayıplı yapıldığı ileri sürülerek ayrım yapılmadan toplam bedel talebinde bulunulmuştur. Oysa dosya kapsamına göre sadece DN 2800 mm kelebek vana yapımındaki ayıplı imalat üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu belirlenen bedele hükmedilmiştir. İtiraza uğrayan tespit raporundaki incelemede ise bu ayıbın sözleşme kapsamında olup olmadığı, niteliği, makul sürede yükleniciye bildirilip bildirilmediği ve takip dayanağı fatura bedellerinin kadri marufunda olup olmadığı hiç değerlendirilmemiştir.Ayrıca asıl ve karşı dava birlikte görülseler dahi müstakiliyetlerini koruduklarından her bir davadaki talep kaleminin o davada hükmedilmesinde kararın ferileri ve infazı bakımından tarafların hukuki yararı vardır.
Bu nedenle, her iki davada belirlenen alacak kalemlerine o davada hükmedilmesi gerekirken, asıl davada belirlenen tutarın karşı davada mahsup yapılarak asıl davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ayrıca dava dayanağı takip konusu alacak taleplerinin farklı işlere ait olduğu hususu gözetilerek her biri yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerekir.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında, taraf vekillerinin istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme ve değerlendirmeye göre her iki tarafın istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile sair istinaf itirazları incelenmeksizin, kararın kaldırılarak az yukarıda belirtilen hususlar hakkında usulünce inceleme yapılarak, itirazın iptaline konu talepler yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması, ayıplı imâlatın sözleşme kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi, ayıbın niteliğinin belirlenmesi ve niteliğine göre makul sürede yükleniciye bildirilip bildirilmediğinin saptanması ve bunlardan sonra ayıplı imalat bedelinin piyasa rayiçleriyle belirlenerek buna göre fatura bedellerinin kadri marufunda olup olmadığının gerekirse yerinde inceleme de yapılarak rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizin 27/05/2019 tarihli kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2018/2270 Esas 2019/274 Karar sayılı 05/03/2019 tarihli kararı göz önüne alınarak dosyanın ek rapor için bilirkişiye tevdine, bu kapsamda asıl davada vanalar yönünden üç vananın imali nedeni ile tanzim olunan fatura bedeli, karşı davada vanaların ayıplı imal olduğu (su baskını nedeni ile oluşan zarar ve kar kaybı talepleri atiye bırakıldığından) talep edildiğinden asıl ve karşı dava yönünden taleplerin ayrı ayrı değerlendirilerek, mahsuplaştırma yapmaksızın vanalardaki ayıbın sözleşme kapsamında olup olmadığı, ayıbın niteliği, makul sürede yükleniciye bildirilip bildirilmediği ve takip dayanağı fatura bedellerinin piyasa rayiçleri ile belirlenerek bu fatura bedellerinin kadri maruftan olup olmadığının tespti için ek rapor alınmasına, her iki davada davacıların talepleri yönünden (asıl dava, karşı dava) hükme esas alınacak şekilde ayrı ayrı hesaplama yapılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan ek rapor 19/10/2020 tarihinde mahkememize sunulmuştur.
Asıl dava davacısı … Ltd. Şti.’nin, davalı… A.Ş. firmasına hitaben düzenlediği faturaların toplam 283.200,00 TL tutarında fatura düzenlediği görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan 12.05.2010 tarihli sözleşmenin 2. Maddesinde “İşbu sözleşmenin … projesinin Cebri boru inşaatında montajı olacak, çapı DN 2800 olan kelebek vanayı oluşturacağı, işin kapsamının aşağıda özellikleri belirtilen vana ve müştemilatının imalat projelerinin hazırlanması, malzeme temini, imalatı, atölye ve su tesisatı, kontrolleri, bu vana ve müştemilat ile ilgili kurumlardan tasdiki, proje şantiye sahasında montajı ve elektrik aksamı ile işler halde anahtar teslimi olarak belirtilmiş olup, 12.05.2010 tarihli sözleşmenin ve 09.06.2010 tarihli sipariş formunun İse DN 1000 çaplı kelebek vana ve DN 1400 kelebek vana için imzalandığı görüldüğünden, asıl davada davacının davalıya hitaben düzenlediği 3 adet faturanın sözleşme kapsamında olduğu, ancak davacı-karşı davalının sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerine tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediği, ayıplı mal teslim ettiği bu nedenle görülmüştür.
Alıcının veya işsahibinin, maddi şartların gerçekleşmesi dışında, ayıptan kaynaklı haklardan yararlanabilmesi İçin yerine getirmesi gereken ilk husus, gözden geçirme (veya diğer ifadelerle muayene/kontrol) külfetidir. Alıcının yerine getirmesi gereken bu külfetler TBK m. 223’de; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanuni düzenleme çerçevesinde alıcıya veya iş sahibine gözden geçirme yükümlülüğü getirmek bakımından ayıplar farklı şekillerde ele alınmaktadır. Genel olarak satılandaki ayıp, maddi varlığa ilişkin “maddi ayıp”, satılandan beklenen ekonomik getiriyi vermeyen, örneğin bildirilen verime ulaşmayan ayıp “ekonomik ayıp” veya çoğunlukla kamu hukukuna ait sınırlamalara aykırılık şeklinde kendini gösteren (örneğin, satılana ilişkin kamu hukukuna dair şartların, izinlerin alınmamış olması gibi) “hukuki ayıp” şeklinde nitelenebilir.
Ayrıca ayıp, incelemeye gerek olmaksızın çıplak gözle hemen görülebilen “aşikar ayıp”, ilk bakışta olağan bir incelemeyle tespit edilebilecek “açık ayıp” ve olağan muayene ile tespit edilemeyecek, ancak zamanla kullanıma bağlı olarak ortaya çıkacak olan “gizli” ayıp olarak da sınıflandırılabilir. Yukarıda TBK m. 223’teki düzenleme de bu ayıp türlerine işaret etmektedir. Bu nitelendirme, özellikle alıcının kontrol/muayene külfetleri bakımından önem arz etmektedir.
Başta eser sözleşmeleri olmak üzere satış ve muadil sözleşmelerde de alıcının gözden geçirme külfeti, yalnızca (olağan bir kontrol ile ortaya çıkarılabilecek ayıplar olarak tanımlanan) açık ayıplar bakımından söz konusudur. Nitelikleri gereği gizli ayıplar bakımından ise gözden geçirme külfeti söz konusu olmaz. Diğer bir ifade ile alıcının, satılan şeydeki gizli ayıp niteliğindeki ayıpları araştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Belirtildiği üzere gizli ayıplar, olağan bir gözden geçirme ile tespit edilemeyecek ve ancak kullanıma bağlı olarak zamanla ortaya çıkabilecek ayıplar şeklinde nitelendirilmektedir. Dolayısıyla olağan gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak ayıpların araştırılması alıcıdan beklenmez. Örneğin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, satılan araçtaki paslanmaları gizli ayıp olarak nitelendirmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 231. Maddesi: “Satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan defi hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.”hükmünü getirmektedir.
Uyuşmazlığın taraflarının her ikisi de tüzel kişi tacir olup, uyuşmazlık konusu iş de tarafların ticari işletmeleri ile ilgilidir. Dolayısı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir ticari iş olduğunda kuşku yoktur, 6102 sayılı TTK m. 23/1.c ‘de ticari satımlarda ayıp konusuna İlişkin şu düzenlemeye yer vermektedir:
“Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
Eldeki davada davalı karşı davacının ayıp iddiası somut olarak tespit edilmiştir ve ancak kullanım sonucu ortaya çıkabilecek nitelikteki gizli bir ayıp niteliğindedir. 6102 sayılı TTK m. 23.1.C hükmü, TBK m. 223/2’ye gönderme yapmaktadır ve bu durumda ticari satışlarda gizli ayıp dolayısıyla zamanaşımı süresi, TBK m. 231/1 uyarınca satılanın alıcıya devrinden itibaren iki yıldır.
Asıl davada davacının davalıya hitaben düzenlediği ilk fatura 06.12.2010 ve son fatura 09.03.2011 tarihli olup, karşı davadaki davacı, k. davalıya noter kanalı ile (Kartal 9. Noteri, 17873 yevmiye ve 10.05.2011 tarihli) DN 2800 çaplı kelebek vanada tespit edilen gizli ayıbı ihtar ettiği,
(Kartal … Noteri,… yevmiye ve 02.08.2011 tarihli) ihtarname ile de DN 1000 ve DN 1400 vanalardaki ayıpları karşı tarafa bildirdiği görülmüştür. Bu ayıpların kullanım sonucu ortaya çıkan gizli ayıp niteliğinde olduğu ve hasar sonrası davalı (k. davacı)
tarafından teknik inceleme de yaptırıldığı dikkate alındığında, iki yıllık zamanaşımı süresi geçirilmeksizin ayıbın makul sürede karşı tarafa bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davacı-karşı davalının uyuşmazlık konusu vanaları ayıplı olarak ürettiği hususu belirgindir. Ayıplı mal satılmış olması durumunda alıcının seçimlik hakları TBK m. 227’de aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
“Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.
Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.
Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
Alıcı konumundaki davalı-karşı davacının TBK m. 227’de belirtilen diğer seçimlik hakları (geri verme, satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini İsteme) kullanma imkânı kalmadığından, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme seçeneğinden başka çare bulunmamaktadır. Esasen ayıplı İmalatın verdiği zarar dikkate alındığında uyuşmazlık konusu kelebeklerin %100 oranında ayıplı olduğu söylenmelidir, zira bu ürünlerin başka bir yerde kullanılabilmesi dolayısıyla herhangi bir ekonomik değere sahip oldukları söylenemez. Bu durumda davalı-karşı davacının satım bedelinin tümünü talep etme hakkı vardır.
Takip dayanağı fatura bedellerinin piyasa rayiçleri ile belirlenerek, bu fatura bedellerinin kadri maruftan olup olmadığının tespiti; Kök raporda da açıklandığı üzere, davalı (k. davacının) vanalar karşılığında 191.500,00 TL ödediği tespit edilmiş olup, asıl dava açısından davacının davalıdan talep edilebilir bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiş olup, karşı dava açısından ise… Ltd. Şti.’nin fazladan ödediği 66.398,40 TL tutarı talep edebileceği değerlendirildiğinden, asıl davada davacının alacağı bulunamadığından, mahsuplaşma yapmaya gerek bulunmamaktadır. Kök rapor da açıklandığı üzere asıl davada davacının alacağının bulunmadığı, karşı dava açısından ise davacının 66.398,40 TL alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
Asıl dava bakımından; Davacı-karşı davalının imal edip sattığı kelebek vanalar için 283.200,00 TL tutarında fatura düzenlediği, davalı-karşı davacının vanalar karşılığında 191.500,00 TL ödediği, Sözleşme ve fatura tutarları bakımından şeklen Davacı-karşı davalının 91.700 TL alacağı görülmekle beraber, ayıplı mal teslim etmesinden dolayı düzenlenen faturaların kadri maruf olmadığı, dolayısı ile Davacı-karşı davalının herhangi bir alacağının bulunmadığı hususları,
Karşı dava bakımından; Davalı-karşı davacının ayıplı mal teslim ettiği, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu ve davacı-karşı davalının TBK m. 223 hükmü doğrultusunda iki yıllık zaman aşımı süresi geçmeksizin ayıp ihbarında bulunduğu,
Kullanım sırasında ortaya çıkan gizli ayıplı ürünler nedeniyle karşı davanın davacısının hem zarara uğradığı ve hem de ayıplı ürünlerin ekonomik değeri kalmadığı bu nedenle karşı davanın davacısının TBK m. 227’de belirtilen seçimlik haklardan sadece satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme seçeneğinden başka yolunun kalmadığı, bu nedenle karşı davada davacının 66.398,40 TL ‘lik talebinin yerinde olduğu anlaşıldığından asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 20.000,00 TL ‘nin dava tarihinden, 46.398,40 TL ‘nin ıslah tarihi olan 06/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak … ‘ne verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Asıl davanın reddine,
2-Karşı davanın kabulü ile 20.000,00 TL ‘nin dava tarihinden, 46.398,40 TL ‘nin ıslah tarihi olan 06/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak … ‘ne verilmesine,
3-Asıl dava yönünden, alınması gereken 59,30 TL red harcının, peşin alınan 1.492,10 TL ‘den mahsubu ile artan 1.432,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Asıl dava yönünden, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 13.495,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Karşı dava yönünden, alınması gerekli 4.535,67 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 297,00 TL + 792,36 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.089,36 TL harcın düşümü ile eksik kalan 3.446,31 TL harcın davalıdan tahsili ile maliyeye gelir kaydedilmesine,
6-Karşı dava yönünden, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 9.431,79 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Davacı karşı davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı karşı davacı tarafından yapılan 896,20 TL yargılama giderinin davacı karşı davalıdan alınarak davalı karşı davacıya verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 22/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır