Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/127 E. 2019/343 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/127 Esas
KARAR NO : 2019/343
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 07/03/2019
KARAR TARİHİ : 16/04/2019

DAVA : Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile , davacı şirket tarafından işletilmekte olan … Hastahanesi ile davalı arasında kurulmuş olan sağlık hizmetleri satın alma sözleşmesi uyarınca , davalı kurum hastalarına sağlık hizmeti sunulduğunu, söz konusu sözleşme uyarınca sunulan sağlık hizmetlerinin karşılığı hizmet bedellerinin davalı kurum tarafından yayınlanan sözleşme/sağlık uygulama talimatı hükümlerince kuruma faturalandığını, ancak davalı kurum tarafından 10/03/2011 tarihli yazı ile … isimli kişinin kimlik bilgileri kullanılarak kardeşi …’ye sağlık hizmeti sunulduğu tespit edildiğinden , taraflar arasındaki sözleşmenin cezai şarta ilişkin 5.1.4. Maddesi uyarınca 60.000 TL tutarında cezai şart belirlendiği ve adı geçen kişiye ilişkin kuruma fatura eden 840,75 TL nin davacı şirketin Haziran 2011 hak ediş bedelinden mahsup edileceği için, haksız hukuka ve sözleşmeye aykırı cezai şartın iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 21/09/2012 tarihli dilekçesi ile , davalı tarafça hak edişinden kesintilerin yapıldığını belirterek, kesinti miktarlarının, kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile, davacı şirketin işletmekte olduğu hastane hakkında yapılan inceleme sonucunda , … isimli kişinin kimlik bilgileri kullanılarak … isimli kişiye sağlık hizmeti sunulduğunu, tespiti neticesinde taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1.4. Maddesi uyarınca 60.000 TL tutarında cezai şart uygulandığı ve … adına davalı kuruma fatura edilen 840,75 TL tutarında davacının kurum alacaklarından mahsup edildiğini, başvuru sahiplerinin sağlık yardımından yararlandırılabilmeleri için kayıt işlemleri sırasında kimlik tespiti yapılmasını ve bu hizmetten yararlanmak için başvuran kişi ile kimlik konusu kişinin aynı olup olmadığının belirlenmesinin de asli edime bağlı yan edimi yükümlüğü olduğunu ve bu borca aykırılığın sözleşmeden doğan asliye borçlarında ihlaline sebep olacağını, davacının somut olayda …’nin bir başka kişinin kimliği ile 6 kez tedavi olmasına imkan verilmesinin , kimlik kontrollerinin yeterli derecede yapılmadığına kanıt olduğunu bu bakımdan , üçüncü kişilerin hilesi ile aldatıldığından ötürü sorumlu olmayacağı yönündeki itirazın dikkate alınmaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden , davalı tarafça cezai şart bedelinin , davacı hak edişlerinden kesilmesi nedeniyle istirdatına ilişkindir.
Deliller; Sağlık hizmeti satın alma sözleşmesi, davacı hastaneye ait kayıtlar, …’ye ait sağlık dosyası, bilirkişi incelemesi.
Taraflarca gösterilen deliller toplanmış, mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılarak rapor alınmış ve mahkememizce aşağıdaki şekilde değerlendirme yapılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında, davacının hak edişlerinden cezai şart miktarları kesilmiş, buna ilişkin 5/10/2011 tarihli SGK tarafından gönderilen yazı cevabı incelendiğinde, 24/06/2011 tarihinde 19.479,52 TL ana para ve 109,51 TL faizin , 12/7/2011 tarihinde ise 41.361,23 TL ana para ve 418,63 TL faiz ile birlikte toplam 61.368,89 TL nin adı geçen hastaneye hak edişlerinden kesildiği bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktası; cezai şart uygulamasının ve miktarının doğru olup olmadığının tespiti noktalarında toplanmaktadır.
Mahkememizce dosya Yargıtay bozma ilamından önce cezai şart uygulamasının ve miktarının doğru olup olmadığının tespiti açısından bilirkişiye tevdi edilmiş, Dr … tarafından düzenlenen rapor incelendiğinde , …’nin kardeşi … ‘nin kimliği ile davacı hastanede 06/01/2009- 31/8/2009 tarihleri arasında sağlık hizmeti aldığı, kardeşi olmaları nedeniyle birbirine benzeyebilecekleri , hastanın ilk geldiğinde acil durumu nedeniyle kimlik tespitinin ayrıntılı olarak yapılamamış olabileceğini, daha sonraki tedavilerin ise ilk tedavi kayıtları üzerinden yapıldığından , sağlık hizmetleri satın alma sözleşmesinin 5.1.4. Maddesi uyarınca , hastanın hastaneye sadece doğum takibi ve doğum için geldiği dikkate alındığında sadece ilk geliş için uygulanmasının uygun olacağı dolayısıyla fatura bedeli olan 840,75 TL nin 5 katı tutarının , 10.000 TL den az olması nedeniyle , asgari cezai şart miktarı olan 10.000 TL cezai şart ve fatura bedeli olan 840,75 TL nin uygulanmasının doğru olacağı bildirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamından önce mahkememizce taraf vekillerince bilirkişi raporuna itiraz edilmesi üzerine ilk raporu veren …’un yanına, hukukçu bilirkişi ilave edilerek itirazların değerlendirilmesi istenmiş, 30/01/2013 tarihli rapor incelendiğinde, cezai şart alacağının gündeme gelebilmesi için , şart koşulan ihlalin gerçekleşmesi yanında kural olarak borçlunun kusurlu olmasınında gerektiği, raporun 8 . Sayfasında yapılan değerlendirmede ise, davacı hastanenin kimlik kontrolü yapmakla yükümlü olduğu, …’nin hastaneye ilk geldiği 06/01/2009 tarihinde kimlik belgesi sunulduğu, hastaneye sunulan kimlik belgesinin …’nin nüfus cüzdan fotokopisi olduğunun anlaşıldığını, davacı tarafça, hastaneye müracaat edenlerin kimlik bilgilerinin kayıt bankosunda yer alan bir memur tarafından alındığı, buna karşılık hastanın doktor ile görüşmesinin ise bir başka memur tarafından gerçekleştirildiğini ifade edildiğini, kayıt bankosunun bulunduğu yer ile polikliniklerin farklı yerlerde bulunması sebebiyle kayıt aşamasında kimlik kontrolü yapılan kişinin adına bir diğer kişinin muayene girmesinin bizzat takip edilerek, ihlallerin mutlak olarak engellenmesinin pratikte mümkün olmadığını belirttiğini, fakat banko ile poliklinikler arasında mesafe bulunduğu ve fiili olarak bu tarz ihlallerin denetlenmesinin mümkün olmayacağının ileri sürülmesinin davacı şirketin kusurunun bulunmadığına ispata yeterli sayılmasının mümkün olmadığını, davacı şirketin bir tüzel kişilik olarak işletmekte olduğu hastanede davalı kurum ile arasındaki sözleşmeden doğan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirebilmek adına gereken tüm tedbirleri alması gerektiğini, davacı çalışanlarının kusuru değil tüzel kişilik olarak kendisinin kusurunun aranması gerektiğini, tüzel kişiliğin gerekli tedbirleri alarak organizasyonları oluşturmakla yükümlü olduğunu, belirtikleri görülmüştür.
…’nin …’nin kimliği ile , tedavi gördüğü tarihler ve her tedavide kuruma fatura eden parasal miktarlar , davalı tarafından dosyaya sunulan delil listesi ekinde mevcuttur.
Dosyaya sunulan sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin 1.3.10. Maddesinde fatura dönemi düzenlenmiş olup, buna göre sağlık hizmeti sunucusu tarafından her ayın birinci günü sonuncu günü arasında verilen hizmetlerin kapsayan dönemin kastedildiği vurgulanmıştır. Sözleşmenin 5.1.4. Maddesine göre, kurum tarafından sağlık yardımları karşılanmayan kişilere sundukları sağlık hizmetinin kurum tarafından sağlık yardımları karşılanan kişiler üzerinden kuruma fatura edildiğinin kurumca tespit edilmesi halinde bu hizmetin 10.000 TL den az olmamak şartı ile 5 katı tutarında cezai şart uygulanacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5.3. Maddesine göre, bu sözleşmenin 5.1. Numaralı maddesinde sayılan fiillerden, fesih gerektiren fiiller dışındaki aynı fiillerin veya farklı fiillerin sağlık hizmeti sunucusuna tebliğ tarihinden itibaren geriye dönük son bir yıl içinde üçüncü fiil olarak tespit edilmesi halinde uygulanacak cezai şart, üçüncü tespit edilen fiil için 5.1. Numaralı maddede belirlenen asgari cezai şart tutarının 4 katından az olamaz denilmektedir.
…’nin , …’nin kimliğini kullanarak tedavi gördüğü tarihleri sözleşmenin 1.3.10. Maddesinde fatura dönemine göre incelendiğinde; 6 fatura döneminde ayrı ayrı hizmet bedelinin kesildiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin 5.3 maddesine göre , hizmet sunucusuna tebliğ tarihinden geriye doğru son bir yıl içinde,( 06/01/2009-31/8/2009 tarihleri arasında) 6 kez aynı fiilin gerçekleştiği tespit edilmiştir. Mahkememizce 5.1.4. Maddesinde düzenlenen 10.000 TL cezai şartın , 4 katı oranında olmak üzere 40.000 TL cezai şart uygulanması gerektiği tespit edilmiş ve davacı tarafın tüzel kişiliği olan ticari şirket olması nedeniyle cezai şart miktarından indirim yapılması mümkün görülmeyerek, davalı tarafça 20.000 TL fazla cezai şart kesildiğinden, bu miktarın kesinti tarihi olan 12/7/2011 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davacıya verilmesine aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. Taraf vekillerince mahkememizce verilen karar temyiz edilmiş ve mahkememizin 2011/350 Esas ve 2013/43 Karar sayılı ilamı, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2015/39795 esas ve 2017/4144 Karar sayılı ilamında belirtilen “Davacı, dava dışı 3. kişilerin kasıtlı eylemi sonucu davalı kurumun zarara uğradığını, gerekli kimlik kontrollerini yapmasına rağmen hasta kabul bölümü ile doktor bölümünün farklı yerde bulunmasından dava dışı hastanın yararlandığını, hamilelerin tedavi giderleri devletçe karşılandığından böyle bir eylemi gerçekleştirmesinde menfaati bulunmadığını ve dava dışı kişilerin kusurlu haraketlerinin illiyet bağını kestiğini iddia ederek cezai şart ve hizmet bedelinin iptali için eldeki davayı açmış, davalı taraf ise kimlik kontrolü yapılmasının ve buna yönelik tedbirlerin alınmasının davalının organizasyon sorumluluğu içinde olduğunu savunmuş,mahkemece de …’nin, …’nin kimlik bilgilerini kullanarak tam 6 kez hastanede muayene olduğu, hastanenin sadece ilk kayıtta değil, her tedavi talebinde bulunulduğunda kimlik kontrolünü yapması gerektiği,kimlik kontrollerinin usulünce yapmadığı, kimlik kontrolün yapıldığı banko ile tedavi yapılan yer arasındaki fiziki uzaklığın giderilmesi ve takibi gerektiği, bu durumda davacı hastanenin kusurlu sayılması gerektiği ancak sözleşmenin 5.3 maddesi gereği her bir eylem için 10.000 TL olan cezai şartın 4 katı oranında ceza kesilebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında bulunan belgelerden hamilelik nedeniyle kardeşinin kimlik bilgilerini kullanan …’nin hastaneye ilk olarak acil bölümünden müracaat ettiği, bu sırada yanında kimlik bilgileri kullanılan kardeşi …’nin de bulunduğu,bu kişinin kimlik bilgilerini bilerek kardeşine kullandırdığı, …nin eşinin soruşturma sırasında alınan ifadesinde bu hususu ikrar ettiği, daha sonrasında 4 kez daha aynı hastaneye muayene için gittiği,en son olarak doğum anındaki tutanaklarda da kimlik bilgileri kullanılan Çiğdem’in eşinin imzası bulunduğu, doğan çocuğun baba hanesinde bu kişinin isminin yer aldığı, tıpkı eşi … doğum yapmış gibi hastanenin kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır. Somut olay kapsamında 3. kişilerin eylemleri nin davacıyı da yanıltıldığı ve zarara uğrattığı açıktır. sözleşmeye aykırılığı kapsayacak şekilde 3. kişilerin bu eylemlerinin illiyet bağını koparacak nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacı hastanenin sözleşmeye aykırı davranışından bahsedilemez. Hal böyle olunca mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” gerekçe ile bozulmuştur.
Mahkememizce 16/04/2019 tarihli 1 nolu celsede verilen ara karar ile Yargıtay … Hukuk Dairesi 2015/39795 Esas ve 2017/4144 Karar sayılı bozma ilamına uyulmuş ve davacının sözleşmeye aykırı eylemlerinden bahsedilemeyeceğinden davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda izah edilen sebep ve gerekçelere göre ;
1-Davanın KABULÜ İle
61.368,89TL nin – 19.589,03TL sine 24/06/2011, 41.779,86TL sine 12/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 7.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan dava açılış gideri 21,30TL, tebligat ve posta gideri: 252,10TL, bilirkişi ücreti: 1.000,00TL olmak üzere toplam 1.252,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 14,00 TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Davacı ve davalı tarafça yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısmın ilgilisine iadesine,
7-Davalı yasa gereği harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 903,50 TL peşin harcın davacıya iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/05/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır