Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/979 E. 2019/375 K. 24.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/979 Esas
KARAR NO : 2019/375
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 12/12/2002
KARAR TARİHİ : 24/04/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’de yatırım yapan İtalyan ve Kanada vatandaşı bir vatandaşı olduğunu, bu zamana kadar ülkemize yatırım yaptığını, yanında işlerini yürütmekte olan davalı …’a 19/04/2002 tarihinde TMSF ve BDDK nezdinde iş takibi ve işlem yapmak üzere vekaletname verdiğini, ancak müvekkilinin hiçbir zaman …’a hesaplarından para çekebilme ya da aktarabilme yetkisini vermediğini, davalı …’a yetki verilmediği halde davalının kendisini müvekkilinin “Genel Koordinatörü” olarak tanıttığını, davalı …’ın müvekkilinin imzasını taklit etmek suretiyle müvekkilinin … A.Ş. (… AŞ) … Şubesindeki TL ve döviz hesaplarından usulsüz işlemlerle para çektiğini, davalı … hakkında ceza davası açıldığını, …’ı yetkili kılan bir vekaletname ya da talimatın davalı bankaya müvekkilince verilmediğini, banka personelince sahte imza ile para çekilmesine müsaade edildiğini, banka personelinin gerekli dikkat ve özeni göstermediğini, güven kurumu olan bankanın müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu, yasa gereği davalı bankayı bünyesinde bulunduran TMSF’nin de müvekkilinin zararından sorumlu olduğunu ileri sürerek 192.375.648.168-TL, 314.001- USD ve 18.520-DM zarardan şimdilik 35.000.000.000-TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafından diğer davalı … aleyhine …. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. Sayılı dosyası ile Sahtecilik, Hizmet Sebebi ile Emniyeti Suistimal Sebebi ile Banka Aracı Kılarak Dolandırıcılık suçu nedeni ile dava açıldığını, mahkemede dinlenen tanık ifadeleri ile, davacının hesaplarından …’a veya 3. kişilere yapılan ödemelerin davacının bilgisi dahilinde ve talimatları doğrultusunda olduğunun belirtildiğini, ceza davasının bekletici mesele yapılmasını, davacı itiraz ettiği işlemleri belirtmekten özellikle kaçınarak, genel bir zaman dönemine ve toplam rakamlara itiraz ettiğini, bu da davacıya aynı tutarları farklı hesaplar açısından mükerrer olarak talep etme imkânı verdiğini, davacının müvekkili bankadan kötü niyetle haksız kazanç elde etme amacını ortaya koyduğunu bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Davalı TMSF vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunmuş, yargı yolu yönünden davaya itiraz ederek, idari yargının görevli ve yetkili olduğunu belirtmiş, davacının yabancı uyruklu olması sebebiyle teminat yatırılmasını talep etmiş, esasa ilişkin olarak da; meydana gelen zararda TMSF ‘nin herhangi bir kusurunun olmadığını, davacı iddiasının sahtecilik ve dolandırıcılık iddiası olduğunu, TMSF tarafından sadece vekaletname içeriğine ve bizatihi davacının yazılı talimatlarına dayanan işlemler gerçekleştirildiğini, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı … ‘ın davacının temsilcisi sıfatıyla TMSF ‘de işlem yaptığını, bundan davacının da bilgisi olduğunu, davacının yazılı talimatlarını içeren yetki belgelerindeki davacı imzasının sahte olduğunun anlaşılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ‘a usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilmiş, davalı davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; mahkememizin 26/05/2015 gün ve … Esas, … sayılı ilamı ile; “… davanın davalılar … ve … yönünden KABULÜNE, 30.000,00 TL ‘nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davacının davasının davalı TMSF yönünden REDDİNE, ” karar verilmiştir.
Verilen kararın davacı ve … A.Ş vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/05/2016 tarih, … E, … K.
sayılı ilamı ile; “… Davacı vekili, davalılar TMSF ve …’a yönelttiği dava dilekçesinde, müvekkilinin TMSF tarafından satışa çıkarılan şirketlerin ihalelerine katıldığını, bunun için teminatlar yatırdığını, girilen ihaleler ile 2001 ve 2002 yıllarında bazı şirketlerin hisselerini satın aldığını, müvekkilinin bu işlerinin davalı … tarafından takip edildiğini, bu kapsamda müvekkili tarafından girilen ihalelere yatırılan teminat tutarları olan 50.000 TL ile 59.700 USD’nin müvekkilinin imzasının taklit edilmesi suretiyle düzenlenen talimat ile davalıya ödendiğini, TMSF elemanlarının sahte imzalı talimat ile teminatların alınmasına müsaade ettiğini ileri sürmüştür. Bu şekli ile …’ta bulunan davacı hesaplarına ilişkin açılmış bir dava bulunmamasının yanında, … AŞ’ye yöneltilerek açılmış bir davanın da bulunmaması karşısında, mahkemece davada taraf olmayan … AŞ hakkında hüküm kurulması doğru bulunmamış, kararın bu nedenle … yararına bozulması gerekmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazına gelince, mahkemece … Şubesi hitaplı talimatların sahte bulunduğundan bahisle …’tan çekilen para miktarları araştırılarak hüküm kurulmuş ise de, yukarıda açıklandığı üzere dava davacı tarafından girilen ihalelere yatırılan teminat tutarlarının iadesine yönelik olarak açılmıştır. Bu itibarla mahkemece iddianın ileri sürülüş biçimine göre, ileri sürülen iddialara göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafça ileri sürülmemiş bulunan bir hususta karar verilmesi doğru bulunmamış hükmün bu nedenle de davacı yararına bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozma kararı verilmiştir.
Bozma kararı üzerine, davacı ve davalı TMSF vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, aynı dairenin 20.09.2018 tarih, … E, … K. sayılı kararı ile; ” Davacı vekili dava dilekçesinde işbu davayı, davalı …, (… AŞ-… AŞ) … A.Ş. ve TMSF’ye karşı yöneltmiş ve davacının … AŞ … Şubesi’ndeki TL ve Döviz hesaplarından bilgisi ve talimatı olmadan çalışanı davalı …’ın sahte imzalı belge ve talimatlarla işlem yapmasına davalı banka çalışanlarınca müsaade edilerek hesabından usulsüz para çekilmesi nedeniyle uğradığı iddia olunan 192.375.648.168 TL, 314.001 USD ve 18.520 DM zarardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 35.000.000.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı (evveliyatı …ATM’nin … E.sayılı dosyası) dosyasında ise “…müvekkilinin çalışanı davalı …’ın oluşturduğu güven sonucu 19/04/2002 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu nezdinde müvekkili adına idari konularda işlem yapmak üzere vekaletname verildiğini, TMSF ihaleleri nedeniyle yatırılan teminatlardan 50.000,00 TL’nin müvekkilinin imzası taklit edilerek düzenlenen sahte belgelerle davalı … hesabına aktarıldığını, yine TMSF nezdindeki 59.700 USD’nin … tarafından usulsüz şekilde tahsil edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin uğramış olduğu zararın şimdilik 30.000,00 TL’lik kısmının avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş ve davayı TMSF ile …’a karşı açmıştır. … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2015 tarih … K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, anılan kararın davalı TMSF vekilince temyizi üzerine Dairemizin 03.04.2018 tarih … E. … K. sayılı ilamı ile davacının da müterafik kusuru bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı TMSF yararına bozulmuştur. Bu durumda davacı vekili ve davalı TMSF vekilince karar düzeltme talep edilen Dairemizin 24.05.2016 tarih … E. … K. sayılı bozma ilamına konu yapılan uyuşmazlık yukarıda açıklandığı üzere aslında … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/11/2015 tarih … K. sayılı dosyasının konusunu oluşturduğundan, davacı vekili ve davalı TMSF vekilinin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Dairemizin 24.05.2016 tarih … E. … K. sayılı bozma ilamının tümden kaldırılmasına ve davacı vekili ile davalı … AŞ vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 388 ile yürürlükteki 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddeleri uyarınca mahkeme kararları, asgari olarak iki tarafın iddia ve savunmalarının özetlerini, incelenen maddi ve hukuki olayın özünü, mahkemeyi sonuca götüren gerekçelerin neler olduğu hususlarını ihtiva etmelidir. Anayasanın 141. maddesinin 3. fıkrası hükmü de mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğini düzenlemektedir. Dolayısıyla gerekçe, bir hükmün olmazsa olmaz unsurudur. Taraflar, ancak kararlara konulması gereken gerekçeler sayesinde hükmün hangi maddi ve hukuki nedene dayandırıldığını anlayabilirler. Ayrıca, karar aleyhine yasa yollarına başvurulduğunda da Yargıtay incelemesi sırasında gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı denetlenebilir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay incelemesi ancak bir kararın somut olaya uygun gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir. Somut olayda yukarıdaki bentte açıklandığı üzere işbu davanın konusu davacının … AŞ … Şubesi’ndeki TL ve Döviz hesaplarından bilgisi ve talimatı olmadan çalışanı davalı …’ın sahte imzalı belge ve talimatlarla işlem yapmasına davalı banka çalışanlarınca müsaade edilerek hesabından usulsüz para çekilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini ve davacının talebi de 192.375.648.168 TL, 314.001 USD ve 18.520 DM zarardan fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 35.000.000.000 TL’nin faizi ile birlikte davalılar …, (… AŞ -… AŞ) … A.Ş. ve TMSF’den müteselsilen tahsili olduğu halde mahkemece gerekçeli kararda dava dilekçesi özetlenirken … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. … K. sayılı dosyanın konusu olan iddia ve talebin yazıldığı, gerekçe bölümünde “….davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 30.000,00 TL’nin tahsilini talep ettiği…” yazıldıktan sonra hükümde “….Davanın davalılar … ve … yönünden kabulüne, 30.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, TMSF yönünden reddine…” karar verilmek suretiyle işbu davanın konusu olmayan uyuşmazlıktan bahisle talep, gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturacak şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durum karşısında, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa, mülga HUMK’nın 388 ile 6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298. maddelerinde belirtilen unsurlardan yoksun, maddi olaya uygun düşmeyen, talep, gerekçe ve hüküm çelişkisi içeren karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bozma sebep şekline göre davacı vekilinin ve davalı … AŞ vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile bozma kararı karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiştir.
Bozma sonrası yeniden yapılan yargılama neticesinde; usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlanmış, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuştur.
Uyuşmazlık; davacının … AŞ … Şubesi’ndeki TL ve döviz hesaplarından bilgisi ve talimatı olmadan çalışanı …’ın sahte imzalı belge ve talimatlarla işlem yapmasına müsaade edilerek hesabından usulsüz para çekilmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında davacının iddiası doğrultusunda talimatlardaki imzaların davacıya ait olup olmadığı yönünde imza örnekleri alınmış ve gerekli incelemeler yaptırılmıştır.
Davalı … ‘ın iddia olunan eylemleri sebebiyle sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından dolayı … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açılmış, dosyamız açısından bekletici mesele yapılmıştır. Davalı … yönünden … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosya numarasını alan … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, … Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas ve … Karar sayılı ilamı ile sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan sanık … hakkında mahkumiyet kararı verilmiş, verilen karar Yargıtay incelemesinden geçerek, Yargıtay … Ceza dairesi ‘nin … Esas , … Karar sayılı ilamı ile sanığın sahtecilik eylemi yönünden onanarak kesinleşmiş, dolandırıcılık suçu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verilmiştir , verilen karar örneği ve kesinleşme şerhleri dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı ile … Şubesi arasında Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi düzenlenmiş olup; yine davacı ile … A.Ş. arasında 12/10/1999 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi , davacı ile … A.Ş. arasında bankanın sahip olduğu … A.Ş. ‘nin %96,2 hissesinin davacıya devri konusunda 10/08/2001 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Davacı ile TMSF arasında, TMSF ‘nin sahip olduğu … A.Ş. ‘nin %96 ‘lık hissesinin davacıya devri konusunda 21/01/2002 tarihli sözleşme imzalanmıştır. Davacı ile TMSF arasında, TMSF ‘nin sahip olduğu … A.Ş. ‘nin %99,84 ‘lük hissesinin davacıya devri konusunda 22/01/2002 tarihli sözleşme ile 20/11/2002 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi imzalanmıştır. … A.Ş. ‘nin %96 ‘lık hissesinin davacıya devri konusunda da 21/01/2002 tarihli sözleşme imzalanmış ve davacı ile davalı TMSF arasında süregelen ilişkilerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Yargılama sırasında davacının imza inkarında bulunduğu belgelerde imza incelemesi yaptırılmış, 13010 Kasa nolu evrak içinde yer alan … Şubesi hitaplı 24/05/2002 tarihli talimat altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğu, 3010 Kasa nolu evrak içinde bulunan, … Şubesi hitaplı, 24/05/2002 tarihli talimat aslı dışında kalan 107 fotokopi, 4 asıl olmak üzere tüm talimatlardaki imzanın ise davacının eli ürünü olmadığı sonucuna varılmıştır. İtiraz edilen işlemler dosyada alınan bilirkişi raporlarında liste halinde belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; gerek huzurdaki davada, gerekse ceza davasında dinlenen tanık ifadelerinde, davalı …’ın, davacı adına hareket ettiği, davacı adına eleman istihdamına aracılık yaptığı, davacı adına bankalarda mevduat faizi pazarlığı yaptığı, davacı adına TMSF’den birtakım şirketlerin hisselerinin alışında davacı ile birlikte hareket ettiği, davalı …’ın, davacının bir nevi iş takipçisi olduğu, davacı tarafında davalıya iş takibi için vekaletname verildiği ancak, davacı hesaplarından para çekme ya da aktarma yetkisinin verilmediği görülmüştür. Yaptırılan imza incelemesinde, para çekme talimatlarındaki imzaların davacının eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Ceza dosyasında dinlenen bir kısım banka görevlilerinin tanık sıfatı ile alınan beyanlarından da anlaşılacağı üzere, davacı …, banka ve TMSF görevlilerine karşı kendisini yetkili temsilci ve Müdür olarak tanıttığı, … Ağır Ceza Makemesinin … E., … K. No.lu dosyasında … Noterliğinin 02/04/2002 tarihli ve … yevmiye sayılı vekaletnamesindeki davacı adı altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı, ayrıca … kasa no.lu evrak içinde bulunan … şubesi hitaplı 24/05/2002 tarihli talimat aslı dışında kalan tüm belgelerdeki davacı imzasının sahte olduğu anlaşılmıştır. Davacının eli ürünü olmayan belge listesi bilirkişi heyetinin 23/3/2010 tarihli raporunda liste halinde gösterilmiştir. Bu itibarla, sahte imza ile yapılan işlemlerden dolayı davalı …, haksız fiil hükümleri uyarınca sorumludur. Davalı … A.Ş., yapılan işlemlerden dolayı kusurunun olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiş ise de; davalı …’ın, sahte belgeler düzenleyerek davacının hesaplarından usulsüz para çekilmesine sebebiyet verdiği dava konusu olayda, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 100. maddesi uyarınca davalı bankanın kusursuz sorumluluğu bulunduğu, bankanın ya da personelin kusursuz olması tazminat yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağından, yapılan işlemlerden dolayı davacının uğradığı zarardan davalı banka sorumludur. TMSF ve … arasında 09/08/2001 tarihinde akdedilen Hisse Devir Sözleşmesi ile … A.Ş. ‘nin sermayesine tekabül eden hisselerin tamamı …’a devredilmiş, … A.Ş. ‘nin kişiliğinin sona ermesiyle … A.Ş. ‘ye devredilmesine ilişkin … ve … A.Ş. ‘nin genel kurul kararları, BDDK ‘nın 02/01/2002 tarih ve 569 Sayılı kararı ile uygun görülmüş olup … A.Ş. … A.Ş ‘ye devredilmiştir. … A.Ş. ‘de 2008 yılı içerisinde … ‘a devredilmiştir. Bu durumda kusursuz sorumluluğun TMSF ‘de değil … ‘ta olduğu kabul edilmiştir. 818 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 99. Maddesi gereğince bankanın sorumluluktan kurtulma anlaşmasınında meydana gelen olayda uygulanamayacağı mahkememizce kabul edilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı …’ın, sahte imzalı talimatla yapılan ödemelerden dolayı davacının 165.672,86-TL ( raporda hesaplama hatası yapılarak 115.672,86-TL olarak yazılmış ise de ) ve 276.781-USD zararı oluştuğu, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 35.000,00-TL talep edilmiş olmakla, taleple bağlılık ilkesi uyarınca, davalılardan … ve … yönünden davanın kabulüne, davalı TMSF yönünden açılan davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davalılardan … A.Ş ve … yönünden açılan davanın KABULÜ İLE,
35.000,00- TL’nin dava tarihi olan 12/12/2002 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalılardan … A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-TMSF yönünden açılan davanın REDDİNE,
3-Alınması gerekli olan 2.390,85-TL karar ilam harcından, peşin alınan 472,50-TL ile nin mahsubu ile noksan kalan 1.918,35- TL bakiye ilam harcının davalılardan … A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak hazineye irat kaydına
4-Davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 478,37-TL, bilirkişi ücretleri: 9.400,00-TL davetiye ve posta gideri: 606,00-TL olmak üzere toplam: 10.484,37-TL. yargılama giderinin davalılardan … A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.200,00-TL vekalet ücretinin davalılar … A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine
6-Davalı TMSF kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı TMSF ye verilmesine
7-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize gönderilmek üzere başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Yargıtay (Temyiz) yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır