Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/969 E. 2019/502 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/969 Esas
KARAR NO : 2019/502
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 23/05/2019

DAVA:Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı bankanın müşterisi olduğunu ve davalı bankadan kredi kullandığını, krediye karşılık ipotek tesisi edildiği gibi krediye sırası ile … Aş, … ve … ‘ın kefil olduklarını müvekkili şirketin otelcilik sektöründe faaliyet göstermekte olup otelinin 1/2 hissesini almak isteyen … Aş’nin sahibi ve kredi kefili …’nun yönlendirmesi ile kredi kullanıldığını, otelin 1/2 hissesinin 3.638.000,00USD karşılığı … Aş’ye satıldığını bu bedelin 7.500.000,00TL’lik kısmı için kredi kullanıldığını, her ne kadar krediyi kullanan şirketin … Ltd Şti ise de, kredi kefili olan ve 1/2 hisseyi satın alan … AŞ’nin davalıdan kredi kullanılmasını ve 1/2 hissesinin 7.500.000,00TL’lik kısmı için kendisinin de kefil olacağını bu şekilde hisse bedelini ödemek istediğini bildirmesi nedeni ile müvekkilinin kredi kullandığını buna göre aslında müvekkili tarafından kullanılan kredinin kefil olan … tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını, … ‘in bir kısım kredinin geri ödemelerinde bankaya yaptığını, bir müddet sonra kefil olan şirket tarafından temerrüte düşülmesi üzerine bankanın hesabı kat ettiğini, bunun üzerine tekrar kefil olan şirketin ödeme yapmaya devam ettiğini ancak Şubat 2017 tarihinde ödemelerde temerrüte başladığını, bunun üzerine müvekkili şirketçe bankadan hesap durumu müsait olan kefil olan şirketten neden tahsilat yapılmadığının sorulduğunu, bankanın 1,5 yıl boyunca bilgi vermediğini, daha sonra kefil olan şirketin konkordato talebinde bulunduğunu, davalı bankaca kredi borcunun tahsili imkanı varken tahsil edilmeyerek kefil olan şirketi bankanın hukuka aykırı olarak koruduğunu müvekkilinin bedelini alamadığı ve sattığı hisseyi geri alabilmek için 1.690.000,00TL bedel ödediğini, müvekkili şirket ile kefil olan şirket arasında sulh sözleşmesi yapıldığını, buna göre kefil olan şirketin davalı bankaya olan krediden kaynaklı ipotek borcunun tek muhatabının kendisi olduğunun ve ödemeleri yapmayı kabul ettiğini, müvekkili şirket tarafından kefil olan şirket hakkında kambiyo takibi başlatıldığını, ancak sulh sözleşmesi sonrası taraflarca takipten feragat edildiğini, söz konusu dosyadan yapılan feragatten önce davalı bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiğini, bunun üzerine davalı bankaca borçlunun hesaplarında 2.400.000,00TL para olduğunu ancak borçlu kefil şirketin bankaları ile kredileri olduğunu bildirerek itiraz ettiğini, kefil olan şirketin sözleşmeye aykırı eylemleri nedeni ile yapılan şikayet üzerine yetkilisinin hapis cezası ile cezalandırıldığını, banka ancak Şubat 2017 yılında kefile ihtarname göndererek kredi borcunu kapatmasını istediğini, kefil olan şirketin bankada parasının olmasına rağmen kredi borcunu hangi gerekçe ile hesabın kapatılmadığı sorusuna bankanın cevap vermediğini, bankanın kredi borcuna müvekkili şirketten talep ettiğini, hukuka aykırı şekilde bankanın kefili koruyarak faizin artmasına neden olduğunu, kefil şirketin 1/2 hissesini satması sonucu 1.690.000,00TL hisse bedelini alamadıkları kefil şirketin eylemi yüzünden şufa haklarını kullanmak zorunda kaldıklarını, tüm bunlar nedeni ile müvekkili şirketin zarara uğradığını belirterek şimdilik 500.000,00TL’nin davalı banka tarafından müvekkiline ödenmesini talep ve etmiştir.
CEVAP:Davalı banka vekilince verilen cevap dilekçesi incelendiğinde ; müvekkili banka tarafından asıl borçlu davacı şirkete kredi kullandırıldığını, sözleşmeye … AŞ’nin de kefil olarak imza attığını, ödemelerde aksama olması üzerine … Noterliğinin 17/06/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarname üzerine kefil olan şirketin yetkilisinin bankaya gelerek kredi borcunun taksitlerini ödemeyi teklif ettiğini, kefil olan şirket tarafından kredi borcu taksitlerinin ödenmeye başlandığını, en son ödemenin 13/08/2018 tarihinde yapıldığını, daha sonra kefil olan şirketin konkordato talebinde bulunduğunu ve bu tarihten sonra ödeme yapmadığını, bunun üzerine bankaca 24/09/2018 tarihinde tekrar kat ihtarnamesi çıkartıldığını, davacının iddialarının doğru olmadığını, bankanın bankacılık kanuna uygun şekilde çalıştığını, kredi borcunu ödemek isteyenlere hiçbir zaman kapısını kapatmadığını, davacı şirketin hem kredi borçlusu hemde ipotek veren konumunda olduğunu, bugüne kadar davacı şirketin söz konusu kredi nedeni ile hiçbir ödeme yapmadığını, müvekkillinin davacı ile kefil olan şirket arasındaki anlaşmazlıklarda taraf olmadığını, kefil olan şirketin bankada mevcut parası var iken borcun kapatılmadığı iddiası ile ilgili olarak müteselsil kefil olan şirketin aynı zamanda müvekkili bankanın … şubesinin kredi müşterisi olduğunu, davacı tarafından kefil olan şirket hakkında başlatılan takipte kefil olan şirketin bankalarındaki parasına haciz konulması için yazı yazıldığını, bunun üzerine müvekkili banka tarafından kefil olan şirkete kullandırılan kredi nedeni ile kefilin bankadaki hesabına sözleşme gereğince rehin, hapis, takas ve mahsup haklarının bulunduğu ve bu haklarından sonra gelmek üzere haciz şerhinin işlendiği şekilde cevap verildiğini, davacı tarafın kullandığı krediden kaynaklanan alacağın sadece kefillerden talep edilebileceği iddiasının hayatın gerçekleri ile bağdaşmadığını, kredi borcunun kalan kısmının asıl borçludan talep edilmesi ve verilen ipoteğin paraya çevrilmesinin yasal zorunluluk olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:Dava, bankanın eylemleri nedeni ile uğranıldığı iddia edilen zararın tazminine ilişkindir.
Deliller ; Genel kredi sözleşmesi, ipotek belgesi, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası, kat ihtarı, davalı banka tarafından … Aş’ye kredi kullandırıldığına ilişkin banka kayıtları, yasal mevzuat.
Bir sureti dosyaya sunulan genel kredi sözleşmesi incelendiğinde; davacı şirketin davalı bankadan kredi kullandığı, taşınmazlarını ipotek ettiği, sözleşmeye … AŞ’nin de kefil olarak imza attığı anlaşılmaktadır. Kredi borcunun asıl borçlusu davacı şirkettir. Kefil olan şirketin konkordato talebine kadar kredi borcunu ödemesi kalan borcunda zorunlu olarak kefil olan şirket tarafından ödenmesini gerektirmez. Banka tarafından çıkarılan kat ihtarı incelendiğinde; hem asıl borçlu şirketin hemde kefillere karşı hesabı kat ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı taraf kefil hakkında başlatmış olduğu takipten feragat ettiğini ancak feragattan önce davalı bankaya gönderilen haciz yazısı üzerine banka tarafından icra dosyasına 12/01/2017 tarihinde gönderilen yazı cevabı incelendiğinde kefil olan şirketin bankada ki hesabında 1.619.797,23TL tutarında bakiye bulunduğunu, ancak söz konusu şirkete kullandırılan kredi nedeni ile sözleşmeler gereğince bankanın alacakları nedeni ile söz konusu hesaba rehin, hapis ve takas hakları bulunduğu bu nedenle banka alacaklarından sonra gelmek koşulu ile haciz şerhinin işlendiğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacı taraf kullandığı kredinin asıl borçlusudur. Davacı banka nezdinde bulunan kefile ait hesaptaki paraya, kefil olan şirketin davalı bankanın başka şubesi tarafından kullanılan kredi nedeni ile bankanın sözleşme gereğince rehin, hapis ve takas hakkı bulunması nedeni ile bu haklardan sonra kalan kısmı için haciz şerhinin işlendiği de anlaşılmaktadır.
Davacının tüm bu nedenlerle sübut bulmayan tazminat talebinin aşağıdaki şekilde reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davasının reddine,
2-Davalı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden 33.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-Davacı yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 104,00TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Bu dava sebebi ile 44,40TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alının 8.538,75TL’den mahsubu ile fazla alınan 8.494,35TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/05/2019

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır