Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/89 E. 2021/361 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/89 Esas
KARAR NO : 2021/361
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 26/01/2018
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

DAVA : Davacılar vekili mahkememize ibraz etmiş olduğu dava dilekçesinde, davalı şirketin 18/06/1993 tarihinde kurulduğunu, 12/02/2010 tarihli karar itibariyle davalı şirketin ortaklarından … , … ve ortak olmayan …’nın müdür olarak görüldüğünü, davalı şirketin ortaklarının …, …, …, … ve … ve Ortakları Adi Komandit Şirketi olduğunu, … ve Ortakları Adi Komandit Şirketi’nin ortaklarının ise … , …, …, … ve …’den oluştuğunu, davalı şirket ile ilgili şirketin feshi için …. Asliye Ticaret mahkemesinde açılan 2014/… Esas sayılı dosyanın reddine karar verildiğini ancak henüz kesinleşmediğini, söz konusu dava devam ederken önceki yıllara ilişkin genel kurullar yapılmadan 23/10/2014 tarihinde 2013 yılı genel kurul toplantısı yapıldığını bu toplantıdan alınan kararlara müvekkillerinin muhalefet ettiğini ve yoklukla malul olduğunun tespiti için …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … Esas sayılı dosya ile dava açıklarını davanın derdest olduğunu, bu dava da devam ederken bu defa 03/1/2015 tarihinde 2014 yılı genel kurul toplantısı yapıldığını bu toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti için …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını dosyanın karara çıktığını ancak kesinleşmediğini, 2015 yılı genel kurul kararlarına yoklukla malul olduğunun tespiti için … Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan 2017/ … Esas sayılı dosyanın derdest olduğunu, 2016 yılı için sınırlı bir gündem ile 26/10/2017 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını müvekkillerinin alınan kararlara muhalefet ettiğini, bu davanın konusunun bu toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine ilişkin olduğunu, yoklukla malul olduğuna yönelik nedenlerin ise; şirket yönetim organının seçimine dair 12/02/2010 tarihli kararın yoklukla malul olduğunun bu amaçla …. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2014/… Esas sayılı dosyadan verilen red kararının henüz kesinleşmediğini bu nedenle şirketin yönetim organının mevcudiyetinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu ayrıca yukarıda belirtilen davalarında henüz kesinleşmediğini, tüm bu nedenlerden dolayı şirkette müdür görünen kişilerin müdürlere kanun ile tanınan müdürlük yetkisi kapsamında iş bu toplantı için gündemi belirleyerek müdür sıfatı ile çağrıda bulunmalarının mümkün olmadığını, alınan kararların da geçerli olmadığını, …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda şirketin karlarını şirketin aktifini %76’sını ve öz kaynak toplamının %90’ına tekabül ettiğinin tespit edildiğini bu oranların şirketin uzun yıllardır kar dağıtmamasından kaynaklandığını ve bir işletme için normal sınırların çok üzerinde oranlar olduğu şirketin fire oranlarının yüksek olduğunun belirlendiğini, 2013 yılına kadar fire oranlarının limitlerde seyrettiğini, 2013 yılından itibaren ise aniden büyük bir düşüş gerçekleştiğini, geçmiş yıllar için genel kurul yapılmadan ve dolayısıyla şirketin gerçek mali durumu ve mal varlıklarının tespiti kapsamında şirket hesapları, bilançoları ve diğer belgeleri kapsamlı incelenmeden bunların onayı ile müdürlerin ibrası konusunda sağlıklı karar verilemeyeceğini, 2013 yılı incesinde uzun yıllar genel kurul toplantısı yapılmaması dikkate alındığında toplantı gündeminin 2013 yılı öncesinde genel kurul yapılmayan yılları da kapsar şeklide hazırlanması gerekirken sadece 2016 yılına ait bilanço, finansal tablo ve faaliyet raporlarının gündemde yer almasının kabul edilmeyeceğini, 2013-2014-2015 yılları genel kurul kararlarının iptali için açılan davalarda kararlar kesinleşmeden sadece 2016 yılı için karar alınamayacağını, şirket ortağı olan komandit şirket yönünden söz konusu gündem ile ilgili toplantıda kullanılacak oylar ve bu toplantıda komandit şirketin temsili veyahut toplantıda şirketi temsil edecek kişinin belirlenmesinin olağanüstü iş niteliğinde olduğunu, olağanüstü iş niteliğinde olmasıyla ilgili nedenlerin ise a- limited şirkette yapılacak toplantı ile ilgili komandit şirkette bir toplantı yapılarak karar alınmadan ve komanditer görünen ortaklara oy hakkı tanınmadan komandit şirketin temsile ve bu temsile bağlı olarak aynı zamanda limited şirkette müdür görünen kişilerce oy kullanılmasının TTK 309. Maddesi kapsamında geçersiz olduğunu bu amaçla ihtarname gönderilmesi rağmen bu hususta karar alınmadığını b- bu haliyle toplantıda gerekli çoğunluğun ve geçerli kararların varlığından söz edilemeyeceğini nitekim aynı zamanda limited şirketi müdürleri olan … ve …’nin limited şirketi %99,50 hissesine sahip komandit şirket adına oy kullanmakta ve çoğunluk hissesi sebebiyle istedikleri kararı tek taraflı olarak alabildiklerine, söz konusu komandit şirketin komandite ortak tarafından temsil edilmesinin menfaat çatışmasına sebep olduğunu aynı zamanda davalı şirket müdürü olarak görünen bu kişilerin kendi istedikleri doğrultusunda genel kurulda karar aldırdıklarını c- öte yandan önceki yıllara ait genel kurul kararlarının iptali için açılan davalar nedeniyle yaşanacak menfaat çatışması nedeniyle limited şirket nezdinde temsil yetkisinin kullanılması komandit şirket için olağanüstü bir iş olduğunu bu nedenle komandit şirketin toplanıp oy birliğiyle karar vermesi gerektiğini, komandit şirketin dava konusu genel kurulda ayrıca bir karar almaksızın komandite ortak tarafından temsil edilmesinin yok hükmünde olduğunu bu durumların alınan kararların geçersizliğine sebep olduğunu, gerekli nisapların oluşmadığını, genel kurul kararlarının iptali talepleri yönünden nedenlerinin ise ; 2016 yılı genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti taleplerinin yerinde görülmemesi halinde iptali yönünden değerlendirme yapılması gerektiğini, dava dilekçesinin giriş kısmında belirtilen açılan davaların ve verilecek kararların kesinleşmeden yapılan 2016 yılı genel kurul toplantısının iptali gerektiğini, 2016 faaliyet yılı raporunun birçok yerinde önceki yıllara atıf yaptığını bu nedenle yapılacak incelemenin önceki yılları da kapsaması gerektiğini, 2016 yılı faaliyet raporunun okunması ve görüşülmesine ilişkin 2 nolu karar ile ilgili olarak, faaliyet raporunda önceki yıllara atıf yapması nedeniyle önceki yıllara ait faaliyet raporları görüşülmeden ve karara bağlanmadan sağlıklı karar alınamayacağını, davalı şirkette çiğ kahve alımının doğru planlanmaması ve dünya fiyatlarına göre bariz derecede yüksek fiyatlı alım yapılmış olması nedeniyle önceki yıllarda karlılığın düşük olarak gerçekleştiğini, 2014-2015-2016 faaliyet raporlarında işletmenin en önemli maliyet kalemlerinden biri olan çiğ kahve fire maliyetinin düşmesine yönelik gerekçe olarak belirtilen “Satın almada gösterilen titizlik ve hassasiyet” olduğu yönündeki ifadeden yola çıkarak genel kurulları yapılmayan önceki yıllarda neden bu hassasiyetin gösterilmediğinin sorgulanması gerektiğini, 2012 yılından itibaren şirketin bağımsız denetim hadlerine girmesi nedeniyle bunun sonucu olarak 2013 yılından itibaren fire oranlarında %20 oranında iyileşmeler olduğunu bunun da önceki yıllara kuşkuyla bakılması gerektirdiğini, 2014 ve 2015 yılları faaliyet raporlarında çiğ kahve birim maliyetlerinin yanlış ve eksik grafikler ile anlatıldığını, bu yanlışın 2016 yılı faaliyet raporunda düzeltilmek yerine hiç değinilmediğini, 2012 yılı itibariyle dağıtılmamış karın 60.000.000 TL iken 2013-2016 dönemindeki kar miktarının ….000.000 TL gerçekleştiğini, 2014 yılına kadar şirket müdürlerine hiç ücret almazken 2015 yılı genel kurulunda aniden yüksek ücret almaya başladıklarını, finansal tablolardaki stokların ve diğer maliyet unsurlarının gerçeği yansıtmadığını belirterek 2 nolu kararın iptali gerektiğini, 2015 yılı bağımsız denetçi raporunun okunması ve görüşülmesine ilişkin 3 nolu kararın da iptali gerektiğini, finansal tabloların okunması, görüşülmesi ve onaylanmasına ilişkin 4. Maddenin de iptali gerektiğini, 2013 yılından önceki yıllara ait finansal tablolar görüşülmeden ve karara bağlanmadan, her yılın bir önceki yıldan devrolan varlıklar ve değerler üzerinden devam ettiği de gözetilerek sadece 2016 yılına ait finansal tabloların sağlıklı bir şekilde görüşülmesinin olanaklı olmadığını, aynı toplantı gündeminde şirket bilançosunun görüşülmesi ve onaylanmasına ilişkin gündem maddesine yer verilmemesinin de kabul edilemeyeceğini, faaliyet giderleri, genel yönetim giderlerindeki artışla ilgili açıklamaların inandırıcı olmadığını, yine hukuki danışmanlık giderlerini son iki yıldaki ortalama artışının diğer yıllara oranla çok fazla olmasının da kabul edilmeyeceğini, keza güvenlik elamın giderlerindeki artışın da dikkat çekici olduğunu, şirketin en büyük maliyet kalemi olan çiğ kahve birim maliyetinin 2016 yılı faaliyet raporunda son derece yetersiz açıklamalarla anlatılmaya çalışıldığını, basiretli tüccarın yapmayacağı şekilde bariz derecede yüksek fiyatlı alım yapıldığının görüldüğünü, örtülü kazanç dağıtımıyla ilgili değerlendirme yapılması gerektiğini, son teknolojiyi kullandığı söylenen şirkette fire oranlarının bu denli yüksek olmasının ve geçmiş yıllar ile karşılaştırıldığında büyük farkların bulunmasının izah edilemediğini, bu nedenle 4 nolu kararın iptali gerektiğini, karın kullanım şeklinin, dağıtılacak kar ve kazanç payları oranlarının ve dağıtım zamanlarının belirlenmesine ilişkin 6 nolu karar ile ilgili olarak 2013 yılı öncesindeki yıllara ilişkin biriken karlarla ilgili hiç bir karar alınmamasının ve bu karların şirket bünyesinde bulunmasına rağmen 2016 yılı karının küçük bir kısmının dağıtılmasına karar verilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, müdürler kurulu üyelerine ücret, huzur hakkı, ikramiye ve pirim gibi özlük haklarının belirlenmesine ilişkin 7 nolu karar ile ilgili olarak şirket müdürlerinin şeçimine dair 12/02/2010 tarihli kararın yoklukla malul olması nedeniyle yönetim organının hukuken mevcut olmadığını bu nedenle ücret verilmesi teklifinin onaylanmasının doğru olmadığını 2016 yılı toplantısında müdürlerden Hulusi ve …’ye ayrı ayrı 2016 yılı net satış hasılatının %0,5 oranında ayrıca ücret ödenmesine karar verildiğini, şirkette müdür olan …’nin asaleten ve komandit şirketi temsilen ve …’nin vekaleten kullandığı oylarla kabul edildiğini, diğer bir deyişle şirket yöneticilerinin kendi verdikleri oylarla kendi ücretlerini belirlediklerini bu durumun iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, bu kararın şirket maliyetine büyük oranda yük getirdiğini belirterek davalı şirketin 26/10/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan tüm kararların yoklukla malul olduğunun tespitine aksi kanat hasıl olduğu takdirde 5 ve 8 nolu kararlar dışında alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde, davalı şirketin … ve ortakları Adi Komandit Şirketi’nin bağlı ortaklığı olduğunu, limited şirket ortaklar genel kurulunun 12/02/2010 tarihinde oy birliğiyle aldığı kararla ortaklardan Hulusi ve … ile ortak olmayan …’ın 10 yıl süre ile müdür olarak tayin edildiğini, komandit şirketin ortaklık yapısının cevap dilekçesinde tablo halinde belirtildiğini, buna göre komandit şirket ortaklarından … ve …’nin komandite ortak olup sorumluluk türünü sınırsız sorumlu olduğunu, diğer ortaklar olan …, … ve …’un komanditer ortak olduğunu, sorumluluk türünün ise sınırlı sorumlu olduğunu, buna göre komandit şirketin komandite ortakları yani şirketin temsil ve ilzam yetkisine haiz şirket borçlarından tüm malvarlığı ile sınırsız sorumlu olan ortakların … ve …’ye ait olduğunu, davalı limited şirketin toplantısına tüm ortakların asaleten ve vekaleten katıldıklarını, alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, genel kurul toplantısının yoklukla malul olması için toplantının kurucu unsurlarından yoksun olması gerektiğini, davacı tarafın müdürler kurulunun çağrıya yetkili olmadığı, 2013 yılı öncesinde genel kurul yapılmadığı, komandit şirketin toplantıdaki temsilinin geçersiz olduğu iddialarıyla yokluk kararı verilmesini istediğini, 2014 yılı olağan genel kurul kararının yokluğu için davacı tarafın … Asliye Ticaret Mahkemesinde 2016/… Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, çağrının yetkili organlarca usulüne uygun olarak yapıldığını, şirket müdürlerinin kanuna uygun olarak seçildiğini, 12/02/2010 tarihli seçim kararı ile ilgili olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın reddine karar verildiğini, iddiaların kabul edilmemekle birlikte yönetim kurulunun seçimine dair kararlar hakkında açılan dava devam ederken yönetim organı tarafından yapılan çağrıların geçerli olduğunu, TTK’nın 410.maddesinde süresi dolmuş olan yönetim organının genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili olduğuna dair hüküm olduğunu, 2016 yılı toplantısının TTK 617/1 ve 624/2 hükümleri gereğince müdürler kurulunun 09/09/2016 tarih ve 14 sayılı kararı uyarınca müdürler kurulu başkanı tarafından yapıldığını, toplantı tarih , yer ve gündeminin usulüne uygun şekilde ilan edildiğini, toplantı nisabının esas sermayenin tamamı olduğunu, karar nisabının bulunduğunu, TTK’nın 620. Maddesine göre kanun ve ana sözleşmede aksi ön görülmediği sürece seçim kararları dahil tüm genel kurul kararlarının toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınacağına dair hüküm olduğunu, TTK’nın 621 maddesinde özel nisap aranın önemli kararların belirtildiğini, 2016 toplantısında alınan kararların önemli kararlar arasında sayılmadığı gibi esas sözleşmede de bu kararlar için özel bir nisap ön görülmediğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/07/1978 tarih 78/3661 Esas sayılı içtihadına göre “Genel kurul kararı ile idare heyetine seçilen kişilerin bu kararın iptaline değil iş başında kalabileceklerinin kabulü gerekir bunun sonucu olarak da mahkemece iptal kararı verilmezden önce idare heyetinin…yaptığı davetin ve dolayısıyla genel kurulda alınan kararların geçerli olması lazım gelmektedir” denildiğini, komandit şirketin kanuna ve esas sözleşmeye uygun olarak temsil edildiğini, komandit şirketin komandite ortaklar tarafından temsil edileceğini TTK’nun 318/1 maddesinde bu hususta hüküm olduğunu, 318/2’de komanditer ortakların şirketi temsile yetkili olamayacağını emredici bir şekilde düzenlendiğini, bu maddelere uygun şekilde komandit şirketin esas sözleşmesinin 11. Maddesinde temsille yetkili olarak Mehmet ve …nin idare edeceğinin düzenlendiğini, TTK uyarınca ana şirket olan Komandit şirketin, bağlı şirket olan limited şirket genel kurulunda temsil edilmesinin olağan yönetim işi olduğunu, olağan yönetim işlerinin komandite ortakların yetkisinde olduğunu, TTK’nun 309. Maddesine göre ” Şirket, komanditeler tarafından yönetilir. Komanditerler, şirket işlerini görmeye görevli ve yetkili olmadıkları gibi, yönetim hakkını haiz kişilerin yetkileri içinde yaptıkları işlere itiraz da edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve işlemlerde, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme ve bölünme gibi yapısal değişikliklerde; şirkete ortak alınması, çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemlerde komanditerler de oy hakkını haizdirler.” denildiğini, buna göre yetkinin yönetim işlerinde komandite ortaklara ait olduğu, komanditer ortakların yönetim hakkı olmadığı, komanditerlerin oy hakkına sahip olduğu olağanüstü yönetim işlerinin ise “şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme ve bölünme gibi yapısal değişiklikler, şirkete ortak alınması, çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemler ” olduğunu, TTK 308. Maddesine göre, komandit şirket ve ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin şirket sözleşmesiyle düzenleneceği, şirket sözleşmesinde hüküm bulunmayan durumlarda bu bölümde yazılı hükümler saklı kalmak şartıyla kollektif şirketlere ilişkin 217 ile 231 maddelerin uygulanacağının yer aldığını, TTK 308 yollamasıyla TTK 223 e göre şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin amacının ve konusunun elde etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işlev olduğunu, bunların olağan yönetim işi olarak gösterildiğini, yönetici ortakların şirketin amaç ve konusuna giren tüm işleri yapabileceklerini şirketin amaç ve konusuna giren işlerin komandit şirket esas sözlemesinin 4. Maddesinde düzenlendiğini buna göre “amaç ve konusu ile ilgili işleri yapan gerçek ve tüzel kişilerle şirketler kurulabilir, kurulmuş işlemlere iştirak edilebilir, yabancı veya yerli kurulmuş ve kurulacak gerçek ve tüzel kişilerle iş birliği yapılabilir “denildiğini, bu hususun yine olağan yönetim işi sayılmışken çoğun içinde azı vardır ilkesi gereğince ortak olunan bu şirketlerde, komandit şirketi temsil etmek görevinin evveliyatla olağan yönetim işi olduğunu ve bu konuda yetkinin komandite ortak olan Mehmet ve …ye ait olduğunu, olağan genel kurul kararları için oy birliği nisabı aranmadığını, menfaat çatışmasının söz konusu olmadığını, TTK’nın 619. Maddesine aykırılık bulunmadığını, komandit ortakların komandit şirketin borçlarından tüm malvarlıklarıyla şahsen sorumlu olduklarını, şirketin zarara uğraması halinde bu zararın %99,5’inin komandit şirkete ait olacağını ve bu zarardan da komandit şirketin yöneticileri olan Mehmet ve …’nin sorumlu olacağını, olağan genel kurul toplantılarının ilgili oldukları yıla ilişkin sonuçlar doğuracağını, 2013 öncesi yıllara ilişkin toplantı yapılmadığı iddiasıyla 2016 yılı genel kurul kararlarının iptali ve yokluğunun istenemeyeceğini, alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunu, davacı yanın bilgi edinme taleplerinin reddedildiğine yönelik iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, genel kurul toplantılarının ilk 3 aydan sonra yapılmasının iptal sebebi olmayacağını, toplantıda alınan 2 nolu kararın faaliyet raporunun görüşülmesi olduğunu, bu kapsamda faaliyet raporunun okunduğunu ve görüşüldüğünü, bu konuda red veya kabul şeklinde bir karar alınmadığından iptal isteminde bulunamayacağını, çiğ kahve alımlarının yüksek fiyata yapıldığı iddiasının doğru olmadığını, kahve alımları yapılırken uluslararası menkul borsaları ile kahve yetiştiren ülkelerdeki kurumların istatistiklerinin takip edildiğini, 2012 yılından itibaren bağımsız denetim çalışmalarının başlaması sonucu 2013 yılından itibaren fire oranlarında düşüş yaşandığı iddiasının kabulü mümkün olmayan gerçeğe aykırı iddia olduğunu, 2013 yılındaki faaliyet kar artışının %206 olmadığını, faaliyet karının 2012-2013 yıllarında %67,54, dönem karının %98,51 , dönem net karının da %106,84 arttığını, faaliyet karındaki 2013 deki artışın temel sebebinin hammadde fiyatları düşerken mamul satışlarının artması olduğunu, 2013 yılında satın aldığı çiğ kahvenin maliyetinin USD bazında %20,85, TL bazında %18,06 düşerken mamul satışlarının %16,90 arttığını, TTK 616 maddesinde genel kurulun yetkilerinin sayıldığını, TTK 623.maddeye göre müdürlerin yetkili olduğu hususların açıklandığını, stok miktarının 20 yılı aşkın süredir şirketi başarılı bir şekilde idare eden müdürler kurulu üyelerinin aldıkları iş adamı kararı olduğunu, stokların belirlenmesinin müdürler kurulu üyelerinin yetki alanına ilişkin olduğunu, müdürler kurulu üyelerinin kararlarının denetiminin genel kurul iptali davasının konusunun oluşturamayacağını, bağımsız denetçi raporunun okunmasına ilişkin 3 nolu gündem maddesinde red ya da kabul şeklinde alınan bir karar olmadığından iptalinin istenemeyeceğini, finansal tabloların okunması, görüşülmesi ve onaylanmasına ilişkin 4. Maddenin iptaline ilişkin istemde 2016 yılı öncesine ilişkin iddiaların bu davanın konusu olmadığını, faaliyet giderlerinin şirketin büyümesi nedeniyle ve ihtiyaçları kapsamında gerçekleştirilen yönetimsel kararlara dayandığını, iptal davasının gerekçesi olamayacağını, yönetimsel kararların yerindeliğinin iptal davasında denetlenemeyeceğini, davacı tarafın kahve çekirdeği ile ilgili iddialarının doğru olmadığını, çiğ kahve fiyatlarının kahve çekirdeğinin türüne kahve alım anlaşmalarına göre değiştiğini ayrıca menkul borsalardaki spekülatif hareketlerin de kahve fiyatlarının gün ve gün değişmesine neden olduğunu, ICO verilerine göre 2016 yılı kahve fiyatlarının tablo halinde dilekçede belirtildiğini, tablodaki rakamların ithalat masrafları, navlun, komisyon ve vergi hariç rakamlar olduğunu, yüksek fiyatla çiğ kahve alımı yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, şirketin ürettiği kahveye ilişkin fire oranlarının her daim İTO oranlarının altında olduğunu, 2016 yılında fire oranının %15,30 olduğunu, İTO oranlarına göre kahvenin kavrulma ve öğütme firesinin %20 olup şirketin fire oranının bundan daha düşük olduğunu, karın kullanım şeklinin dağıtılacak kar ve kazanç payları oranlarının ve dağıtım zamanlarının belirlenmesine ilişkin 4 nolu gündem maddesi yönünden safi karın kullanma biçiminin ortaklar kuruluna ait karar olduğunu, yatırım, finansman politikaları, karlılık ve nakit durumu dikkate alınarak yasal yedekler ayrıldıktan sonra bürüt 28.000.000 TL kar payının dağıtılmasına karar verildiğini, şirketin devamlılığı , finansal risklere karşı korunması açısından karın tamamının dağıtılmaması gerektiğini, davalı limited şirketin komandit şirketinin yavru şirketi olduğunu, limited şirketinin kuruluş amacının komandit şirketin büyümesini sağlamak olduğunu, komandit şirketin karının tamamının tüm ortaklara dağıtıldığını bu maddenin iptali için açılan davanın reddi gerektiğini, müdürler kurulu üyelerinin ücret, huzur hakkı, ikramiye ve pirim gibi özlük haklarınnı belirlenmesine ilişkin 5 nolu gündem maddesiyle ilgili olarak 1993’ten bu yana şirketin mevcut müdürler kurulunca idare edildiğini, Mehmet ve …ye herhangi bir ücret ödenmediğini, bu şahısların davacı ortaklar gibi komandit şirketin faaliyetinden elde edilen gelir ile yaşamlarını idame ettirdiklerini, 2014 yılında Mehmet ve …ye aylık 16.000 TL ücret ödenmesine karar verildiğini, davaya konu genel kurulda ise şirketlerde yönetim kurulu üyelerine ödenen emsal ücretler, müvekkil şirkette en üst düzeyde yöneticilere ödenen ücretler ve müdürlerin aldığı sorumluluklar ile vazifelerin ağırlığı dikkate alınarak adil ve makul bir ücret ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak limited şirket cirosunun %0,5’i olmasına karar verildiğini, komandit şirkette sınırsız sorumlu ortak olan bu şahıslara komandit şirketteki faaliyetleri nedeniyle herhangi bir ücret ödenmediğini, alınan kararın kanun, ana sözleşme, iyiniyet kurallarına uygun olduğunu, bu maddenin oylamasında müdürlerin oy kullanmasının yasak olduğuna ilişkin TTK’da hüküm bulunmadığını, TTK 619’da buna ilişkin bir yasal bulunmadığını, müvekkili şirkette degüstatör olarak görev yapan davacılardan …’in oğluna sorumluluğu daha az olduğu halde 2015 yılından itibaren komandit şirket ve limited şirketin toplam yıllık cirosunun %0,4’ü tutarında yıllık ücret ödendiğini, bu kişiye 2016 yılındaki hizmeti için ödenen rakamın 1.296.251,00 TL , 2017 yılında ise 1.705.214,00 TL olduğunu, hal böyle iken her türlü sorumluluğu üstlenen bir fiil çalışan kredilere şahsen kefil olan Mehmet ve …ye şirketin degüstatör ile neredeyse aynı ücretin ödenmesinin iyiniyet kurallarına uygun olmadığı iddiasının dinlenemeyeceğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Dava, davalı şirketin 26/10/2017 tarihinde yapılan genel kurulda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti, yokluk olmadığı takdirde aynı toplantıda alınan 5 ve 8 nolu kararlar haricinde tüm kararların iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
DELİLLER : Davalı şirkete ait 26/10/2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, davalı şirkete ait sicil dosyası, ticari defter ve belgeler, daha önceki yıllara ait genel kurul tutanakları ve hazirun cetvelleri, bilirkişi incelemesi.
… Adi Komandit şirketinin son sicil kaydı incelendiğinde, ortaklarının … olduğu, yetkililerinin ise … ve … olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin sicil kaydı incelendiğine ise ortaklarının …, …, …, … ve … Mehmetefendi…Adi Komandit şirketi olduğu, yetkililerinin ise münferiden olmak üzere … , … ve …’nın olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirkete ait 26/10/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağına ekli hazirun cetveli incelendiğinde, ortaklardan … Ve Ortakları Adi Komandit Şirketi adına temsilcisi …’nin asaleten yine ortaklardan …nin asaleten, …’nin , …’in ve …’un vekaleten toplantıya katıldıkları, pay durumları incelendiğinde, … Ve Ortakları Adi Komandit Şirketi’nin paylarının itibari değerinin 14.029.500,00 TL, …nin paylarının itibari değerinin 17.625 TL, …’nin 17.625 TL, …’in paylarının itibari değerinin 17.625 TL , Ayşe …’in paylarının itibari değerinin 17.625 TL olduğu şirketi sermayesi ve payların toplam itibari değerinin 14.100.000 TL olduğu tespit edilmiştir. Toplantı tutanağı incelendiğinde toplantıya çağrının kanun ve yönetmelikler ile ana sözleşmede ön görüldüğü şekilde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve Ulusal Basında ilan edildiği, şirketin internet sitesinde de ilan edildiği hususunun yazılı olduğu; 1. Maddesinde toplantı başkan ve yardımcılarının oy birliğiyle seçildiği, 2 nolu karar incelendiğinde 2016 yılı faaliyet raporunun 15 gün öncesinden şirket merkezinde incelemeye hazır bulundurulduğu, bu nedenle faaliyet raporunun yeniden okunmasına gerek olmadığı belirtilerek 2016 yılı Müdürler Kurulu Faaliyet Raporunun müzakeresine geçildiği, … ve Saat … vekili tarafından talep edilen bilgilerin verildiği, daha sonra bu kişiler tarafından bu maddeye yönelik yazılı muhalefet şerhlerinin ibraz edildiğinin tutanakta yazılı olduğu, 3. Madde incelendiğinde, genel kurulca 2016 hesap dönemi için görevlendirilen bağımsız denetim firması tarafından hazırlanan denetim raporunun okunarak müzakere edildiği yine davacılar vekili tarafından bu maddeye yönelik yazılı muhalefet şerhini ibraz edildiğini anlaşıldığı, 4. Madde de finansal tabloların okunmasına, müzakeresine geçildiği, finansal tabloların davacılar vekilince kullanılan 1.410 olumsuz oya karşılık 562.590 olumlu oyla tasdik edildiği, davacılar vekili tarafında yazılı muhalefet şerhinin ibraz edildiği, 5.maddenin müdürlerin ibrasına ilişkin olduğu, müdürlerin oy hakkından yoksun olması nedeniyle ortaklardan … ve …nin oylamaya katılmadığı, davacılar temsilcisinin olumsuz oy kullanması nedeniyle müdürlerin ibrasının reddedildiği, 6. Maddede kar dağıtım teklifini okunarak müzakere edildiği, müdürler kurulunun teklifi üzerine 2016 yılı karından bürüt 28.000.000 TL kar dağıtımı yapılmasına , kar payı ödemelerinin tamamının en geç 31/12/2017 tarihine kadar ödenmesine, davacıların olumsuz oyuna karşılık 562.590 olumlu oyla karar verildiği, davacılar tarafından bu maddeye yazılı muhalefet şerhi ibraz edildiği, 7. Madde incelendiğinde müdürler kurulu üyelerinin ücret,huzur hakkı, ikramiye ve pirim gibi özlük haklarını belirlenmesi hususunun müzakeresinin yapıldığı, 2016 yılında 2015 yılına göre net mamül (kg) satışlarının %16,17 arttığı, faaliyet karının ise %21,70 arttığı, faaliyet karının 79.882.053,84 TL olarak gerçekleştiği belirtilerek …’ya ödenen ücretin ve özlük hakların süregeldiği şeklide ödenip yerine getirilmesine aynı zamanda şirkette icrada da vazifesi bulunan müdürler … ve …’ye ise ayrı ayrı olmak üzere bu toplantı tarihin takip eden aydan itibaren ücretin belirlenmesine ilişkin bir sonraki genel kurul kararının alınmasına kadar geçecek süreçte aylık net hasılatın %0,5’i kadar aylık net ücret ödenmesine, davacıların olumsuz oyuna karşılık 562.590 olumlu oyla karar verildiği davacıların yazılı muhalefet şerhlerini ibraz ettikleri, 8. Madde incelendiğinde, bağımsız denetimin gerçekleştirilmesi için tekliflerin değerlendirildiği, 2017 faaliyet yılı bağımsız denetimin gerçekleştirilmesi için … A.Ş’nin bağımsız denetçi olarak seçilmesine, müdürler kuruluna bağımsız denetçiye ödenecek ücretin belirlenmesi, sözleşme imzalama yetkisi verilmesine 564.000 oyla karar verildiği, davacıların muhalefet şerhlerini ibraz ettikleri görülmüştür. Muhalefet şerhleri toplantı tutanağına eklenmiştir.
Davalı tarafından delil olarak dosyaya sunulan 05/03/2015 tarihli uzman görüş raporu incelendiğinde; söz konusu görüşün ….Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası için hazırlandığı, incelendiğinde, 1993 yılında kurulan … Ltd. Şti’nin … ve ortakları Adı Komandit Şirketinin bağlı ortaklığı olduğunu çünkü komandit şirketin limited şirketinin sermayesinin %99,5’ine sahip olduğunu, komandit şirkette şirket borçlarından sınırsız sorumlu ortakların yani komandite ortakların … ile …ye ait olduğunu, … ile …’un ise komandit şirkette sınırlı sorumlu yani komanditer ortaklar olduklarını, komanditer ortakların her birinin limited şirketteki paylarının %0,125 olduğunu, komandite ortakların şirket sözleşmesi uyarınca … Ltd. Şti’ni münferiden temsile yetkili oldukları belirtilerek limited şirketteki 23/10/2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlara yer verildiği, bu genel kurul toplantısında alınan kararların yoklukla malul olduğu iddiasının 12/02/2010 tarihli genel kurulda … Ltd. Şti’nin müdürlüğüne atanan kişilerin yetkilerinin bulunmadığı iddiasına dayandırıldığını, bu müdürlerin toplantıya çağırma yetkilerinin bulunmadığının iddia edildiğini, yokluk iddiasının …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas nolu dosyasında da dile getirildiğini ve mahkeme tarafından iddiaların reddedildiğini ayrıca 5 yıl önce yapılarak icra edilen 2010 tarihli bir kararın 5 sene sonra geçerliliğinin yargılamasının mümkün olmadığını, … Adi Komandit Şirketine bağlı olan … Ltd. Şti’nin genel kuruluna yollayacağı temsilcisinin seçimini olağanüstü bir işlem olduğundan bu karara komanditer ortaklarından da iştirak etmesi gerektiği iddiasının olağanüstü işlemleri örnek olarak sayıp karar türünü belirleyen TTK’nun 309/3 karşısında geçerli olmadığı yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir.
Delil olarak gösterilen mahkememize ait 2016/… Esas 2017/1092 Karar nolu ilam sureti ve bu dosyadan alınan bilirkişi raporları dosyaya bırakılmış olup ilam incelendiğinde, aynı davacılar tarafından aynı şirkete karşı davalı şirketin 03/11/2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespiti aksi kanaat hasıl olduğunda ise 4 ve 6 nolu kararlar haricende alınan diğer kararların iptaline karar verilmesi istemine ilişkin olduğu, mahkememizce yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği tespit edilmiştir.
Taraflarca gösterilen tüm deliller toplanarak dosyaya bırakılmış, davalı şirketin ve adi komandit şirketinin sicil dosyaları alınmış ve davalı şirketin 26/10/2017 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan kararların yoklukla malul olup olmadığı, yoklukla malul değilse 5 ve 8 nolu kararlar dışında alınan kararların iptalinin gerekip gerekmediği hususlarında dosya finans uzmanı, mali müşavir, sektör temsilcisi, gümrük müşaviri ve ticaret hukuku alanında nitelikle hesaplama uzmanına tevdi edilmiştir. Kök rapor incelendiğinde, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinin incelendiği, davalı şirketin fire oranlarının tespit edilerek İstanbul Ticaret Odası verilerine göre kahvede fire oranlarına ilişkin tabloyla karşılaştırıldığı, bilirkişilerce üretim merkezinde fire oranlarıyla ilgili uygulamalı test yapıldığı, test sırasında 590.9 kg yaş kahvenin kavrulduğu, kavrulduktan sonra tartıldığında 503.2 kg , sonrasında öğütülüp toz haline getirildiğinde 497.8 kg tespit edildiğini, aradaki firenin 93,1 kg olup fire oranının %15,76 olduğunu, bu oranın şirketin 2016 yılı kaydi rakamlarını oldukça yakın bir rakam olduğunun belirlendiğini, davalı şirketin bilanço ve gelir analizlerini bilirkişilerce yapıldığı, sonuç itibariyle TTK’nın 514. Ve 516. Maddelerine göre her genel kurulun yıllık faaliyet dönemine ilişkin olacağı anlaşıldığından, “daha önceki yılları da kapsar mahiyette genel kurul yapılması gerektiği, sadece 2016 yılı için karar alınamayacağı, önceki yıllar için zımmi bir kabule sebep olması amaçlanan bu toplantının yapılmasının kabul edilmeyeceği” şeklindeki davacı iddiasının yasaya uygun bir gerekçe olmadığı, davalı şirketin 2016 yılında kötü yönetildiğine ilişkin önemli somut bir tespitin olmaması nedeniyle gündemin 2 nolu maddesinin iptal gerekçesinin oluşmadığı, bağımsız denetim raporunun sadece 2016 yılı faaliyet dönemine ilişkin olmasının yasaya uygun olduğu, bu nedene bağlı olarak 3 nolu gündem maddesinin iptal koşulunun oluşmadığı, aynı bağımsız denetim şirketinin (gündemin 8. Maddesinde) davacıların da olumlu oyları ile tekrar bağımsız denetçi olarak seçilmesinin, düzenledikleri rapora davacıların da itiraz etmediklerinin anlaşıldığı ancak TTK’nın 614/3 maddesi çerçevesinde bağımsız denetimle ilgili olarak davacıların talep ettikleri detaylı bilgilendirilmenin yapılması gerektiği, TTK 616. Maddesinin e bendine göre; finansal raporların okunması, görüşülmesi ve onaylanması bilançoyu da kapsadığından davacıların bilançonun okunması ve onaylanmasına ilişkin ayrı bir gündem maddesi olması gerektiği yönündeki talebi bağlı olarak bu maddenin iptal edilmesinin yasaya uygun olmayacağı keza 2016 yılındaki gider unsurlarının ciro ve karlılık ile olan artış veya azalış nedenlerinin 4 nolu gündem maddesinin iptal koşullarını oluşturmadığı 2016 yılında 28.000.000 TL’nin (net karın %41,29 oranındaki, diğer yılların ortalamasının yakın bir oranda) karın dağıtılmasına, sermayenin %51’ini geçen oranlardaki ortakların oyuyla karar verildiği dikkate alındığında 6 nolu gündem maddesinin iptal koşulunun oluşmadığı, TTK’nın 619. Maddesi hükümleri içinde şirket müdürlerinin ücretlerinin belirlenmesinde aynı zamanda şirket ortakları olan müdürlerin oy kullanmamalarını gerektiren bir ifade bulunmadığından 7 nolu gündem maddesinin bu nedene bağlı olarak iptal koşulunun oluşmadığını, gündemin 9. Maddesindeki dilek ve temenniler bölümünde iptali gerektiren bir karar olmadığını yönünde bilirkişi heyetince görüş bildirildiği tespit edilmiştir. Rapora karşı davacılar tarafından itiraz edilmiştir. İtirazların değerlendirilmesi için dosya aynı bilirkişi heyetine tevdi edilerek 12/03/2021 tarihli ek rapor alınmıştır. Gümrük mevzuatı açısından yapılan incelemede noksan yatırılan herhangi bir belgeye rastlanılmadığı gibi gümrük idaresince ithal tarihi itibariyle bu eşyanın vergilendirilmesi aşamasında dünyadaki borsa kıymetlerinin ne olduğuna bakılarak işlem yapıldığı bilindiğinden ve ithalat işlemlerinde hayatın olağan akışına uygun olmayan bir fiyatlama da tespit edilmediğinden kahve ithalatı prosesinde dava konusunu etkileyecek bir bulgu olmadığını, dünya kahve fiyatlarıyla ilgili ICO endeksine ilişkin verinin dosyada olmasına rağmen bilirkişilerce bu endeks ile kıyaslama yapılmadığı yönündeki itirazın bilirkişi heyetince değerlendirilerek davalı şirketin kahve alımının dünya fiyatları ile kıyaslamasının ICO endeksine göre yapılabilmesi için ilgili internet adresinde gerekli bilgilere ulaşıldığını, ICO fiyat endeksine göre 2012-2016 yılları arasında dünya kahve fiyatları ile davalı şirketin kahve alım maliyetlerinin kıyaslanmasına ilişkin tablonun bilirkişilerce hazırlandığı, kök raporda tablo 9 da 2012-2016 yılları arasında firma bazında hammadde alımına ilişkin bilgilerin ilgili yıllardaki ortalama kurlar dikkate alınarak yurtdışı ve yurtiçi alımlar ayrımı yapılmaksızın gösterildiğini bu kez davalı firmadan yendine elde edilen bilgiler doğrultusunda, aynı tablonun yurtdışı ve yurt içi ayrımı yapılarak sadece yurtdışı alımlar USD gösterilmek suretiyle yeniden hazırlandığını, kök rapordaki 9 nolu tablonun tablo 17 olarak ek raporda tekrar değerlendirildiğini, bu tabloya göre yurtdışı alım fiyatları, keza bu alımlarda yapılan masraflar dikkate alınarak, ICO fiyat endeksinden alınan bilgiler çerçevisinde, ICO endeksi ile davalı şirket yurtdışı kahve alımları birim maliyetlerin kıyaslanarak 18 nolu tablonun hazırlandığını, bu tabloya göre davalı şirketin 2012 yılında ICO endeks fiyatından %4,65 , 2013 yılında %17,55 , 2015 yılında %1,34 pahalıya mal tedarikinde bulunduğu, buna karşılık 2014 yılında ICO endeks fiyatından %24,24, 2016 yılında ise ICO endeks fiyatından %8,36 daha ucuza alım yaptığının görüldüğünü, şirket yetkililerinin bu hususta kendilerine kahve alımlarının genellikle 1 yıl önceden bağlantılarının yapıldığını, fiyatlamanın o günün koşullarına göre oluştuğunu, 1 yıl sonra mal tedarik edildiğinde, ICO endeksinin güncel fiyatlarından farklı bir fiyatla (daha fazla ya da az ödeyerek ) temin edildiğini ifade ettiklerini belirterek bu nedenle yukarıdaki fiyat farklarının oluştuğunun anlaşıldığını, diğer taraftan ICO endeksine bakıldığında aynı türde ancak farlı kalitede kahvelerin alım fiyatlarının ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği de görüldüğünü, bu durumun tablo 19 da açıklandığını, tablo 19 dan da anlaşılacağı üzere sadece ICO endeksine bakılarak davalı şirketin kahve alımlarının daha pahalı ya da daha ucuza alındığını ifade etmenin doğru olmayacağını, 2012 yılı fire oranlarında kök raporda sehven bahsedilmediğini, bağımsız denetçi raporunda 2012 yılının bulunmaması, 2013-2016 yılları arasında fire oranlarını yer verilmesi nedeniyle kendilerinin de 2013 yılından başlayarak değerlendirme yapmasına neden olduğunu, tablo 20’de 2012yılı davalı şirketin fire oranlarına yer verildiğini, bu yıla ait fire oranının %18,50 olduğunu, kök raporda tablo 2 de gösterdikleri ortalama %15 fire oranından daha yüksek olduğunu, ancak bu oranın da yine ITO genel fire oranı olan %20 seviyesinin altında olduğunu, 2012 yılında daha fazla fire oranının daha yüksek olmasının nedeninin tam bilinememekle birlikte bilançolara göre 2013 yılında 2012 yılına nazaran ilave makine teçhizat bina yatırımı yapılarak bu yatırımlara bağlı olarak ileriki yıllarda fire oranlarının azaldığını söylenebileceği, mali verilerle ilgili olarak 2016-2012 kıyaslaması yapıldığında net satışların %235 artmışken genel yönetim giderlerinin %300 artmasının 2016-2015 kıyaslaması yapıldığında da net satışlar 2016 yılında %22 artarken genel yönetim giderlerinin %62 artmasının sebeplerinin izah edilmediği, genel yönetim giderlerindeki artışın şirket müdürlerinin aldığı ücretlerden kaynaklandığı, bu konuda bilirkişilerce değerledirme yapılmadığı iddiasına yönelik olarak kök raporda tablo 15 ve 16’da bu kıyaslamaların yapıldığını, müdürlerin ücretleriyle ilgili olarak kök raporun 34. Sayfasında ayrıntılı açıklamalar yapıldığını, şirket müdürlerine ödenecek ücretin diğer yıllarda olmamasına rağmen 2016 yılında birden bire oldukça yüksek seviyede verilmeye başlanmasının genel yönetim giderlerini oldukça arttırdığı ifade edilmiş ise de genel kurul kararıyla, şirket yönetiminin insiyatifiyle belirlenen bu ücretin emsalleriyle kıyaslanarak yüksek olup olmadığını karar verilmesi mümkün olmakla birlikte, davalı şirkete benzer emsal şirketlerde şirket müdürlerine verilen ücretlerle ilgili bilginin dosyaya sunulmadığını, kök raporda satış maliyetlerinin kıyaslandığını, faaliyet giderlerindeki artışla ilgili açıklamaların yapıldığını, faaliyet karlılığıyla ilgili olarak kök raporun 33 ve 34. Sayfalarında ve tablo 17’de açıklama yapıldığını, her yılın mali verilerinin, bir önceki yıldan aktarılan bölümlerini, diğer bir deyişle envanterlerinin olduğu ve sonuç hesaplarının bir sonraki yılı etkilediği kabul edilmekle birlikte, TTK 514, 516.maddelerine göre her genel kurulun yıllık faaliyet dönemine ilişkin olacağı bu nedenle kök raporun 21. Sayfasında yeterli açıklama yapıldığından tekrardan kaçınıldığını, kök rapordaki 22. Sayfada yapılan açıklamaya göre TTK’nın 309. Maddesinde ” İster komandite ister komanditer olsun her ortağın bir oy hakkı vardır. Bu kurala aykırı düzenlemeler geçersizdir. Şirket, komanditeler tarafından yönetilir. Komanditerler, şirket işlerini görmeye görevli ve yetkili olmadıkları gibi, yönetim hakkını haiz kişilerin yetkileri içinde yaptıkları işlere itiraz da edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve işlemlerde, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme ve bölünme gibi yapısal değişikliklerde; şirkete ortak alınması, çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemlerde komanditerler de oy hakkını haizdirler.” hükmünün bulunduğunu buna göre komandite şirketin komandite ortak temsil edebildiğinden dava konusu genel kurulda komandite ortak olan …’nin temsil etmesinin yasaya uygun olduğunu, diğer taraftan davacıların “toplantıda şirkete temsil edecek kişinin belirlenmesi olağanüstü iş niteliğinde olduğu, limited şirkette yapılacak toplantıyla ilgili komandit şirkette bir toplantı yapılarak karar alınmadan ve komanditer ortaklara oy hakkı tanınmadan komandit şirketin temsilinin uygun olmadığı” nın belirlendiğini ancak TTK 309/3 maddede toplantıda şirketi temsil edecek kişinin seçimini “olağanüstü iş” olduğu yönünde bir ifadenin yer almadığını, bu gerekçelere dayanılarak genel kurul kararlarını geçersiz olduğunun ifade edilmesinin mümkün olmadığını, genel kurul toplantısının 2, 3 ve 4 nolu gündem maddelerinin iptali koşullarının oluşmadığı yönündeki görüşlerin kök raporun 23-32 sayfalarında ayrıntılı olarak açıklandığını, 6 nolu gündem maddesi kapsamında kök raporda da belirtildiği üzere 2016 yılında dağıtılmasına karar verilen 28.000.000 TL karın düzenlemelere aykırı olmadığını bu maddenin iptal koşullarının oluşmadığını, müdürlerin kendi alacakları ücretle ilgili oy hakları bulunmadığı yönündeki iddianın ise TTK 436 (Eski TTK 374 ) uyarınca geçerli olmadığını belirttikleri görülmüştür.
Dava dilekçesinde davacılar vekili tarafından dayanılan …. Asliye Ticaret Mahkemesine ait 2014/… Esas 2015/ … Karar nolu kesinleşmemiş ilam suret incelendiğinde, davalı limited şirketinin müdürlerinin seçimine ilişkin 12/02/2010 tarihli kararın genel kurul toplantısı yapılmaksızın elden dolaştırma yoluyla alındığını bu nedenle yok hükmünde olduğunu belirtilerek şirketin hem genel kurulunun hem de yönetim organının mevcut olmaması nedeniyle şirketin feshine karar verilmesi talepli dava açıldığını, mahkemece yapılan yargılama sonunda 6762 sayılı TTK’nun 536. Maddesi uyarınca ortak sayısı 20’den az olan limited şirketlerde ortakların oy hakkını yazılı olarak kullanabileceği, 538/5 madde uyarınca ortakların birinin itirazı olmadıkça genel kurulun toplantıya davet edilmeden ortakların karar almasına izin verdiği, 6102 sayılı TTK’nın 617 maddesinde ise bu imkanın ortak sayısına bakılmaksızın tüm limited şirketler için tanındığı dolayısıyla 12/02/2010 tarihli toplantı tutanağında davacı ve feri müdahil de dahil olmak üzere tüm ortakların imzasının bulunduğu bu karar ile …, … ile …’nın müdür sıfatıyla ve münferit imzalarıyla 10 yıl süre ile temsil yetkisinin tanındığı alınan kararın geçerli olduğu belirtilerek davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
6102 sayılı TTK 447. (Eski Ticaret Kanununda karşılığı madde bulunmamaktadır.) Maddesinde butlan halleri düzenlenmiş olup dava konusu olayda bu maddede belirtilen butlan halleri bulunmamaktadır. Genel kurul kararlarının iptali TTK 445 (Eski TTK 381) düzenlenmiş olup buna göre kararın iptali için alınan kararların kanun, esas sözleşme, dürüstlük kurallarına aykırı olması gerekmektedir. 26/10/2017 tarihli genel kurulda alınan 5 nolu karar ile müdürlerin ibrasının reddedildiği, 8 nolu karar ile 2017 faaliyet yılı bağımsız denetiminin gerçekleştirilmesi için bağımsız denetçi seçildiği, bu maddelerle ilgili davacıların iptal taleplerinin olmadığı, diğer maddelerle ilgili olarak iptal koşullarının oluşmadığı, müdürler kurulu üyelerinin ücretiyle ilgili olarak, fahiş ücret iddiasının davacılar tarafından benzer alanda faaliyet gösteren şirketlerde müdürlere ödenen ücretlerle ilgili dosyaya bilgi belge sunulmadığı, belirlenen aylık net satış hasılatının %0,5’inin müdür ücreti olarak ödenmesi yönünde alınan karar doğrultusunda 2016 yılı yıllık cirosuna göre bu miktarın aylık 125.384,04 TL’ye denk geldiği, şirkette pay sahibi olmayan müdür …’ya çok önceden beri ücret ödenmesine rağmen pay sahibi olan diğer müdürlere 26/10/2017 tarihinde alınan karar ile ücret ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin mali yapısı ve faaliyet alanı dikkate alındığında müdürler kuruluna ödenmesi kararlaştırılan ücretin fahiş olduğunu davacılar tarafından ispat edilmediği, ücret belirlenmesinde müdürlerin oydan yoksunluk halinin bulunmadığını, dolayısıyla toplantıda alınan kararların iptali koşullarının oluşmadığı tespit edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında davacı … yönünden dosya 12/11/2020 tarihinde işlemden kaldırılmış olup süresi içerisinde yenilenmediğinden, toplanan tüm deliller alınan bilirkişi raporları ve yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacı … tarafından açılan davanın ise yukarıda açıklanan nedenlerle reddine aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı … tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına,
2-Davacı … tarafından açılan davanın reddine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 4.080 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine,
5-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerlerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 70,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde resen ilgilisine iadesine,
8-Bu dava sebebiyle 59,30 TL karar ve ilam harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubuyla kalan 23,40 TL’nin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. . 20/05/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır