Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/827 E. 2019/86 K. 04.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/827 Esas
KARAR NO : 2019/86

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2018
KARAR TARİHİ : 04/02/2019

Taraflar arasında görülen davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA VE TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin davalı bankanın teşvik ve yönlendirilmesi ile … A.Ş. … şubesine vadeli olarak yatırıldığını henüz paranın vadesi gelmeden 21.12.1999 tarihinde BDDK tarafından banka yönetimine el konulması sonucunda parasının … ltd adlı paravan banka hesabına aktarılmış olduğunu ve sigorta güvencesinde olmadığını ,ödenmediğini, müvekkilinin mevduatının aktarılmış olduğu … ltd adlı paravan banka nın yıllık 20.000 USD lisans bedelini ödeyemediğinden … de bankacılık lisansı iptal edilerek kapatıldığını, … aş yönetimine el konulduktan sonra banka yetkilileri hakkında … 8. ağır ceza mahkemesine … sayılı dosyası ile açılan davada bankaları aracı olarak kullanmak suçundan yargılandığını, gerek banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede alınan murakıp raporlarında gerekse sanıklar aleyhine” bankaları aracı olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan açılan ceza davasında verilen mahkumiyet kararında davalı banka yönetiminin ….’ de paravan … adlı paravan kurduğu bu bankanın yöneticilerinin … aş yönetim kurulu başkanı … tarafından belirlenen kişiler ve aile yakınlarından oluştuğunu, sermayesinin … aş tarafından sağlandığını paravan banka yönetiminin bu şekilde elinde tutan …, …’ın bankacılık alt yapısını ve personelini de kullanarak mevduat sahiplerinin yüksek faiz vaadi ile kandırdığından bankalara olan güveni kötüye kullandığından off shore bankadan hesap açmaya yönlendirildiğini, davalı bankanın paravan … ve bu bankanın adı arkasına gizlenmek suretiyle toplamış olduğunu mevduatı yine kendisi tasarruf ettiğini ve grup şirketlerine usulsuz krediler vermek suretiyle tükendiğini,müvekkilinin … Aş ‘ye yatırmış olduğu mevduatının görünüşte … de kurulu … adlı paravan bankaya havale edilmiş gibi işlem yapılmasına rağmen gerçekte bu nun yapılmadığını ve para … aş yönetimi tarafından … grubuna ait şirketlere aktarıldığını, … aş tarafından grup şirketlerine usulsüz kredi olarak verildiğinden … aş kullanmış olduğu bu tutar kadar grup şirketlerden alacaklı durumuna geldiğini, … aş daha fazla mevduat ve toplamış olduğu mevduatı banka iştiraki şirketler ile banka sahiplerinin ve yöneticilerinin şirketlerine aktarmak amacıyla kanuna karşı hile yoluna baş vurduğunu bu amaçlar … nin bir … banka kurmaya karar verdiğini kuruluşun sağlandığını, beyanla fazla ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere müvekkilleri tarafından davalı bankanın … şubesine yatırılan 2500-TL nin hesabın açıldığı tarihten vade sonuna kadar yıllık %81 akti fai ve vade sonundan itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince akti faizden az olmamak üzere en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretine karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … bünyesinde bulunan … Bank Aş , … Bankası Aş , … Bankası … Bank Aş ,…T.A.Ş … Bank T.A.Ş. devir ve birleşme suretiyle Sümer Bank Aş bünyesinde birleştiğini, daha sonra … Bank -Aş’ nin hisselerinin 09.08.2011 tarihinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile Ordu Yardımlaşma kurumu arasında akdedİlen hisse devir sözleşmesi ile …’a devredildiğini,…; hisselerini …’a devir eder iken hisse devir tarihi olan 09.08.2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçları ve borçlara ilişkin her türlü mali ve hukukçu sorumluğu hisse devir sözleşmesinin 6.13 maddesi ile kendi üzerine aldığını, Hisse Devir Sözleşmesi imzalanmış olduğu sırada yürürlükte olan 4389 sayılı bankalar kanunu 14/6 hükmüne göre … yönetimi ve denetiminin kendisini intikal eden bankanın gerekiyorsa alacaklarını zararlarını devralmaya yetkili bulunduğunu alacakları ve zararları devir almanın borcunu naklini de içerdiğinin açık olduğunu ,hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun tmsf tarafından üstlenilmesi sebebiyle 5411 sayılı kanun m.107/5b-5 m. 107/6m.140 mucubince ve … nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankalarının sorumlu olmadığını davada müvekkil bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek borçları … üstlendiğini hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlere ilişkin borçların yasa gereği … üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece … ‘nin davalı sıfatı olması gerektiğini husumet itirazları olduğunu, husumetten davanın reddi gerektiğini, zaman aşımı itirazları yönündeki iddialarınında dava konusu paranın … bankaya gönderilmesinin üzerinden 10 yıl daha fazla zaman geçmesinden ötürü zaman aşımı itirazlarının olduğunu, ,hisse devir sözleşmesini 6.13 maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı bankacılık kanunu 107. maddesinin fıkrası ve eski 4389 sayılı bankalar kanunun 14. maddesinin 6. fıkrasının c bendi uyarınca alacaklı rızası aranmayacağından HMK 124/2 mahkemenin resmen taraf değişikliğine hükmetmesi bankaları açısından davanın husumetten reddine karar verilmesini ,aksi halde davanın esas yönünden reddini yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir
İhbar olunan Ordu Yardımlaşma vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili kurumun dava bankanın borçlarını üstlenmediğini, bahsi geçen sözleşmenin … Bank ile değil şirket merkezi yurt dışında bulunan … BANK N.V. ile imzalandığını, huzurda bulunan uyuşmazlığın …’ye devrolunan bankaların … hesapları nedeniyle zarara uğrayan mudilerin açmış olduğu tazminat davası olduğunu, bu konuda davalı banka aleyhine açılmış olan onlarca davada olduğunu temyiz incelemesinden geçerek kararların kesinleştiğini , hükümlerin borcu üstlenen sıfatıyla … ye aleyhine kurulduğunu, bu nedenle asıl muhatabı olan … aleyhine açılması gerektiğini beyanla, davanın asıl muhatabı olan … ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde ileride kurumun zarar görmemesini engellemek için davaya feri müdahil olarak katılmalarına, davanın reddini talep etmişlerdir.
Feri Mürahil … vekili dilekçesinde özetle; davacının bankadan tahsil ettiği alacak için davacılarca … Ltd ‘YE havale edildiğini, off shore nezdinde bir alacak olduğunu, davacının parasını … Ltd nezdinde bir hesapta değerlendirmeyi seçtiğini davacı tarafından … Ltd aleyhine bir dava açılmadığını ve husumetin doğrudan bankaya yöneltildiğini … ve … Ltd nin hissedarları arasında olmadığını, her iki tüzel kişinin yönetim organlarınında farklı olduğunu devlet güvencesi kapsamında olmayan alacak talebinin doğrudan … Aş ile herhangibir organik bağı bulunmayan … dan talep edilmesi gerektiğini , davacı tarafın takibe ilişkin aciz vesikası sunmadığını, davacıların alacaklısı olduğunu iddia ettikleri … Ltd Şti nden alacaklarını dava ve takip ederek alacaklarını alamadılarını belgeledikten sonra bankaya yönelmeleri gerektiğini, zaman aşımı süresinin dolduğunu davacının genel zamanaşımı süresi olan 10 yıldan yararlanmasının mümkün olmadığını, avacı vekili tarafından … Aş. Tarafından müvekkilinin hataya düşürüldüğünü veya kendisine karşı hile kullanılarak iradelerinin fesada uğradığını ileri sürmekte olduğunu ancak bu iddiaları kabul etmemekle birlikte BK 31 düzenlenmesi gereği hata veye hilenin anlaşıldığı tarihten itibaren bir yıllık süre içerisinde dava açılması gerektiğini, davacının bankada parası bulunmadığını beyanla davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir
DELİLLER VE GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Dava; Davacılar tarafından … A.Ş. Aracılığı ile … Ltd. Şti. ‘ne yatırılan paranın davacıya ödenmemesi nedeniyle bu bedelin faiziyle birlikte davalıdan tahsili talepli davadır.
Mahkememizin verilen 04/04/2016 tarih ve 2015/202 Esas 2016/239 sayılı kararı Yargıtay, 11. Hukuk Dairesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2016/11744 Esas 2018/3309 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, davanın mahkememiz esasına kaydı yapılmıştır.
Yargıtay bozma ilamında; “Dava, … hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava tarihi olan 25/02/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” denmiştir.
Mahkememiz dosyasında yapılan incelemede İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin görevsizliğine karar verilerek, 6100 sayılı HMK. gereğince dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-100 Sayılı HMK. gereğince dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine,
3-6100 Sayılı HMK.’nun 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacı tarafın müracaatı halinde dosyanın görevli İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK.’nun 20. Maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde davacı tarafın müracaat etmemesi halinde davanın açılmamış sayılacağına,
5-6100 Sayılı H.M.K.’ nun 331/2. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinin (harç, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti v.b.) görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay Kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04/02/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır